Gruplarımızda yayınlanan makaleler sansürlenmez. 2012′den beri de redakte dahi edilmeden özgün şekliyle yayınlanır.
Ekim ayının 9. günü, Cemiyet-i Akvam bozuntusu birleşmiş milletler nam, dünyanın baş belâsı, kan emici sömürge imparatorluklarının taşeronu lânetli çete Ajanslara bir açıklama yaptı: “Bu gün itibarıyla ışid’e karşı 104 ülke bir araya gelerek bm tarihinin en büyük işbirliği ve ittifakını gerçekleştirmiş bulunmaktadır!.” İleriki satır aralarında ise mezkür örgüt sekreteri muhterem: ‘birleşmiş milletler Türkiye’yi koruyacaktır!’ gibi tuhaf bir saçmalık da vazediyor.Burada bir girizgâh yapmak gerek. Şöyle ki: 104 ülkenin karşılarında ittifak yaptığı terör, tedhiş ve anarşist (din tüccarlığı, uyuşturucu mafyalığı, mülteci ve beyaz kadın ticareti yapan) unsurların maksimum gücü, Ortadoğu hinterlandında konuşlandırılmış bütün lejyonları toplasanız 50 bin etmiyor. Bunların ikinci dereceden patron, yerel uzantı ve yevmiyeli anarşi bozuntularını da saysanız, yekûnu ciddi bir rakama ulaşmamakta.. Dolayısıyla bir avuç pislik domuzuna mukabil, 104 devlet ve hükümetten oluşan uluslararası koalisyon!..
Çok ayıp. İğrenç bir durum, tam rezillik, pespayelik ve perişanlık; Bir de, Türkiye bu güruha karşı “bm tarafından” korunacakmış ha! Bu aşağılık bir aldatmaca, palavra ve kalleşçe it dalaşından başka bir şey değil. Bütün Türk/İslâm ve İnsanlık âlemi ile alenen alay ediliyor. Öte yandan KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun huzurunu suiistimal ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin onur, beka ve erdemini istismar eden birleşmiş milletler genel sekreteri'nin Kıbrıs özel danışmanı Espen Barth Eide; “güney Kıbrıs Yunan çetesinin (iyi ki) terk ettiği “toplumlararası (devletlerarası değil!) görüşmelerin derhal başlatılması için gereken neyse yapılmasını adeta emrediyor. Bu ne cür’et, ne menem bir alçaklık ve küstahlık! Hani, hâkim ve hükümran, soylu ve saygın, uluslar arası itibara sahip Anavatan siyasetçileri nerede?
Aynı anda palikaryanın Ege’de mevcut ve aidiyeti mutlak Türk 16 ada ve 1 kayalıktaki (muhtemelen dâhili bedhahlar ile anlaşmalı), bütün Türk Milleti’ni utandıran, kamu vicdanını rencide eden ve sızlatan menfur, küstah ve kalleş işgalleri sürüyor. Dünyanın 5 silâh üreticisi ve önde gelen “ilâh+silâh+ilâç” taciri mel’unların bu gasp, işgal ve adaletsizlikten haberi yok. Belki var da, çılgın bir çatışma, kalıcı bir savaş çıksın diye kirli, irinli ve kanlı ellerini iştahla ovuşturuyorlar. Bu nevi âdi kene, akrep ve vampirlerden başka ne beklenebilir ki?..
Bunların kanlı-kirli oyun, menfur tuzak, alçaklık, kalleşlik, yalancılık, soytarılık, çifte standart, iki yüzlülük ve sahtekârlıklarından dolayı İslâm âlemi kan revan içinde. Ukrayna nâ hak yere ihanet şebekeleri ile cebelleşiyor. Libya, Mısır ve Pakistan, sapkın kâfir lejyonlarının anarşi, terör-tedhiş ve tehdit kıskacında! Başta, Çin mezalimine maruz Doğu Türkistan olmak üzere; Türkmen diyarları, Bosna Hersek, Karabağ, Güney Afrika Müslümanları ile Nyammar insanlık düşmanlarının insafına terk edilmiş durumda. Şimdi muhataplara sormak lâzım:
Ülkemizi, dolayısıyla Türk ve İslâm âlemini adım/adım kaos, derin kriz, başıboşluk, otorite zaafı, haksızlık, kanunsuzluk, kuralsızlık ve yolsuzluk bataklığına sürükleyen (hayatta olanlardan) Süleyman Demirel, A. Necdet Sezer, Deniz Baykal, Tansu Çiller, Mesut Yılmaz, Devlet Bahçeli ile (bir avuç anarşisti/teröristi haklamakta acze düşen) dönem Genel Kurmay Başkanları ve Ergenekon furyası ile hapislere atıldığı.; Terör-tedhiş örgüt başı diye suçlandığı halde, ülkenin en kritik günlerinde dut yemiş bülbül gibi suskun sabık liderlerine ne demeli?
Ya da şimdilerde sayıları 89’u bulan siyasi parti nam teşekküller ne yapar? Anayasa da ‘demokrasinin vazgeçilmez unsurları’ olarak tanımlanan 89 siyasi teşebbüs/teşekküle rağmen; Memlekette neden ve niçin demokrasi, adalet, ahlâk/dirlik-düzen/disiplin ve hukuk yok? 2820 sayılı kanuna göre kurulan teşebbüslerin sebep ve hikmeti nedir? Sadece, parti kisvesi altında menfaat sağlamak, kart dağıtmak, kerhane ve kumarhane işletmeciliği yapmak mı acaba?
MİSAK-I MİLLİ ZAMANI
Âlemin gâvuru 2. Sevr’e uğraşıyor. Yeniden, Türk ve Osmanlı bakiyesi Orta Doğu, İslâm coğrafyası ve dünya nimetleri talan ediliyor. Bu korsanlığa seyirci kalınamaz. Şimdi ‘Misak-ı Milli’yi teşmil zamanı. Kancık, kahpe, dönme-devşirme ve kriptolar geri dursun.
Haydin yiğit, iyi-dürüst, İmanlı-şuurlu, onurlu-sorumlu, Türk ve mert olanlar ileri. Mustafa Nevruz Sınacı