TAMER UYSAL *L'état, C'est Moi "Devlet Benim" Louis XIV




Avrupa ülkeleriyle özellikle Hollanda ile yaşanan diplomatik sorun yıllar önce Cem Özer’den alıntıladığım yazıyı aklıma getirdi. Kriz, Cem Özer'in bizim muhafazakârlarımız Batı'nın nimetlerinden yararlanırken halka bunları yasaklayıp kötüler şeklindeki sözlerini (Acemi Yazılar, Parantez Yayınları, 1997) hatırlatıyordu.

Almanya'da mitingi engellenen Bekir Bozdağ'ın "Bir toplumun toplantı yapmasına izin vermeyen bir demokrasi olabilir mi?" lafına “Demek ki 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlayabileceğiz. Bu beyan arşive girmiştir çünkü” demişti Cem Özer.

Bir lokma bir hırka, İslami burjuvazinin (muhafazakar demokrat) yoksul yığınlara dünyanın değersiz olduğu biçiminde dayattığı, azla yetinmeyi öğütleyen sufi (mistifikasyon) inançtır. Her ne kadar

ÖMER SAĞLAM *İstanbul'un Fethine Dair Hadis Uydurma mıdır [Ömer Sağlam]


Hz. Peygamber'in "İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, o ordu ne güzel ordudur.” şeklindeki hadisinin, UYDURMA ve ZAYIF kategorisinde bir rivayet olduğu söyleniyor son zamanlarda.

Oysa bizim İmam-Hatip öğrenciliği yıllarımızda böyle bir şeyi zinhar duyamazdınız.

Anlaşılan; İslamcılar her şeye egemen oldukça Türklüğe dair ne varsa inkâr etmeyi kendilerine şiar edinmiş bulunuyorlar. Asıl maksatları, Türklüğü ve Türk Milliyetçiliği'ni örselemek, bastırmak ve yok etmek, yerine renksiz-tuzsuz bir şey olan Ümmetçiliği egemen kılmaktır elbette.

Oysa biz, sadece bu hadisin değil, Kur'an-ı Kerim'de, Mâide Suresi'nin 54. ayetinin de Türkler hakkında indirildiğine inananlardanız. Sadece biz değil elbette, Vani Mehmet Efendi ve Kürt Said
(Said-i Nursî) bile inanmaktadır buna(1).

Bu ülkede Diyanet İşleri Başkanlığı da yapan ve söz konusu hadise "UYDURMA" diyenlerin boyu kadar eser veren, hassaten başlı başına 12 ciltlik dev bir TEFSİR kitabı bulunan Prof. Dr. Süleyman

GÜNAY TULUN *Bugün 27 Mayıs 2020


Bugün 27 Mayıs 2020... 
Tam 60 yıl önce gerçekleşen askerî darbenin, "27 Mayıs İhtilali"nin yıl dönümü... O günleri görmemiş, yaşamamış olanlarla ihtilalle birlikte Demokrat Parti'nin kendilerine sağladığı rantlara veda eden kesimin çocukları sağda solda o dönemi anlatıp duruyorlar. Yalanlarla, yanlışlarla... 

O günleri bir de tanıklardan, örneğin benden dinleyin. 
Bir gazete sayfasında tabii ki her şeyi tümüyle anlatmanın imkânı yok. Bu nedenle nasıl bir dönem yaşadığımızı yazacağım. Tabii ki, önemli  olayların bile ancak binde belki de on bin de birini... 

Bu makalede asla yalan olmayacak. Gerçekler saklanmayacak. Yıllardır olayları tahrif ede ede gerçekleri neredeyse ulaşılamayacak hâle getirenlerin seviyesine düşülmeyecek. Bunun için de sık sık farklı yazılarla aynı şeyi yazar durumuna düşmemek amacıyla 27 Mayıs 2010 günü yazdığım makaleyi kullanacağım. Bu makalenin bitiminde de belki bir iki linkle konuyla ilintili başka yazıların

ÖMER SAĞLAM *Müslümanların İlk Kıblesi Mescid-i Aksa Değildir “ I ”

Ben bir Kur'an hafızı değilim. Kur'an-ı Kerim üzerine uzun uzadıya incelemelerim de yok. Ancak görebildiğim kadarıyla Kur'an-ı Kerim'de Müslümanların ilk kıblesinin Kudüs'teki Mescid-i Aksa olduğuna dair herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. İlk kıblemizin Kudüs'teki Mescid-i Aksa olduğu kabulü, tamamen konuyla ilgili hadislere, bizim ulemanın İsrailiyat katkılı yorumlarına ve sözde İslam tarihçilerinin muhtemelen Yahudi bilim adamlarının yazdıklarından hareketle yapmış oldukları uydurmalarına dayanmaktadır.

Esasen böyle bir kabul, Kur'an'a da aykırıdır. Öyle ya; Allah kitabında "Gerçek şu ki, insanlar için yapılmış olan ilk ev, âlemlere bir hidayet ve bir bereket kaynağı olan Mekke’deki evdir."(1) diyerek, insanlık tarihindeki ilk mabedin Mekke'deki Kâbe olduğunu bildirmişken, ilahi dinlerin başlangıcından ya da belli bir yöne dönerek eda edilen namaz ibadetinin emredildiği ilk andan itibaren kıble neden Mekke'deki Kâbe değil de Kudüs'teki Mescid-i Aksa

ÖMER SAĞLAM *Milliyeti İnkâr Kâfirliktir


Hazır gündemde iken söyleyelim; Hz. Peygamber Kadir Gecesi'nin Ramazan'ın hangi gecesi olduğunu söylememiştir.
Daha doğrusu kendisine bildirilmediği için söyleyememiştir. Sadece "Kadir Gecesi'ni Ramazan'ın son 10 günü içinde arayın" şeklinde kendisine atfedilen bir rivayet vardır.

Dolayısıyla; Peygamberlerin gaibi, yani olmamış ve olacak olayları, kendisine bildirilmemiş hadiseleri ve haberleri, bilme yetenek ve yetkisinin olmadığı, bu kudretin sadece Tanrı'ya ait olduğu Kur'an ayetleriyle sabitken(1) önce Peygamber'e, geleceğe ve ahiret gününe ilişkin birçok uydurma hadis nispet edip, sonra da bu hadislerden hareketle bazı olayları ve olguları, bu hadislerle yorumlamak suretiyle, Müslümanlar arasında çatışma noktaları oluşturanlar, toplum kesimleri arasına nifak ve düşmanlık tohumları ekenler vallahi ziyandadırlar.

Bu tür bilgiler vermek yerine, ekranlarda ve büyük Türk Milleti'nin gözünün içine bakarak, dayanaktan yoksun bilgilerle ve kavramın mahiyetinin ne olduğunu bilmeden "TÜRKÇÜLÜK HARAMDIR" demek, abesle iştigaldir ve Tanrı'nın öngördüğü ve ayetiyle sebebini açıkladığı (2)

İDİL TULUN *Huzur! Geldiğinde Zili Beş Kez Çal


26 Nisan 1986’da Çernobil patladı. 
O yıllardan itibaren bilinçaltımıza sürekli şunlar işlendi: 
Radyasyonlu çay!.. 
                             - Radyasyonlu hava!..                              
                             - Radyasyonlu yiyecekler!..                              
                             - Şu ürün şöyle radyasyonlu, bu toprakta yetişen böyle radyasyonlu... 

Zamanın bakanı çıkıp "Ahanda çay! Bakıııın nasıl da içiyorum!" edasıyla ekranlarda bardağını kaldırıp höpürttedenek bi’ fırt aldı çayından... "Hiçbir şey olmadı, siz de için!” tarzında mesajlar vererek “Her şey yolunda.” algısı yarattı. 

Ancak halkın bilinçli kesimi “Radyasyon” konusunda tedirgindi. Kendilerini ve aile bireylerini korumak adına kendi önlemlerini ellerinden geldiğince kendi imkânlarıyla almaya çalışıyorlardı. 
Nasıl mesela? 

ÖMER SAĞLAM *İt Ürür Kervan Yürür


Basından öğrendiğimiz kadarıyla; İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in yayın konuğu olduğu "Teke Tek” programında Fatih Altaylı'nın sarf ettiği "İt ürür kervan yürür" sözlerinden dolayı RTÜK, yayıncı kuruluş olan Habertürk televizyonuna 6112 sayılı yasanın kendisine tanıdığı yetki çerçevesinde üst sınırdan idari para cezası kesmiş. Demek ki; "İt" sözcüğü o kadar ağır ve galiz bir sözcükmüş! 

Haberdeki ayrıntı ise şu: "Altaylı Habertürk’teki yayın esnasında kendisine sosyal medyadan tehditler geldiğini ifade etmişti. Bunun üzerine Akşener, Altaylı’ya kendi evinin basılması sürecini anlattı. Akşener’den hemen sonra söze giren sunucu Fatih Altaylı, 'it ürür, kervan yürür' ifadelerini

TAMER UYSAL *Siyasal Sistemlerde Temsiliyet Sorunsalı




- I - 
Seçim siyasal konumlara gelecek temsilcilerin belirlenmesi işlemi ve sürecidir özetle temsil, meşruiyet, katılım ve iktidarı çağrıştırmakta. Seçim sistemi birtakım kurallar, teknikler, yöntemler, anlayışlar ile geleneklerden oluşur ve bu nedenlerle ülkeden ülkeye değişmektedir. 

Seçim sistemi yani aynı sayıdaki geçerli oy miktarına uygulanan teknik ve yöntemler temsilci dağılımında farklı sonuçlar ortaya çıkardığından toplum gereksinimlerine uygun bir seçim sistemini oluşturmaya dönük tartışmalar süregelmiştir. 

Genel anlamda bir seçim sistemi halkı temsil edecek iktidarın belirlenmesine yarayan yürürlüğe konmuş mevzuatın bileşenlerinden oluşan bütündür ve şeklen ilgili siyasal sistemi tarif eder. Siyasal sistem seçim sistemi yanında partilerin yapısı, seçim çevreleri gibi etkenlerle belirlenir. 

Demokrasinin gerçekleşmesi açısından ideal temsil ölçüsü “doğrudan demokrasi”dir. Ancak doğrudan demokrasi biçimi erişilmesi mümkün olmamakla birlikte azami ölçüde yaklaşılmak istenen bir idealdi. Zira ne kaynaklık eden Atina site demokrasisi ne de Roma Devletinin sınırlı demokrasisi doğrudan demokrasi değildi. Günümüzde uygulanan şekli İsviçre’nin bazı kantonlarındaysa sadece idealize edilmiştir. 

Yarı doğrudan demokrasinin uygulayım zorlukları “temsili demokrasi”yi doğurmuştur. Temsili demokrasinin dayandığı temel çoğulculuk anlayışı ise katılım ve denetim gibi sorunlar içermektedir.

GÜNAY TULUN *1 Mayıs ve İşçi Memur Patron


Bugün 1 Mayıs!
İçinden çıktığım işçi sınıfının bayramını en içten duygularla kutlamak isterim.
Tek Kişilik AKalPe Hükûmeti’nin yeni bir oyunu nedeniyle işçiler kendilerine ayrılan bayramı, yılda bir kez gelen bugünü, yine kutlayamayacaklar. 
                               Bu seferki bahaneyse COVID-19…

Bu yazıda konum, “Tek Kişilik AKalPe - MeHaPe Hükûmeti”nin yanlışları değil. Amacım farklı…
1 Mayıs’ta, 1 Mayıs’a konu olan taraflarla ilgili, aslında bilinen ama nedense pek dile getirilmeyen birkaç basit konuyu konuşmak istiyorum. Sıkılmazsanız buyrun, siz de katılın sohbete!..


İŞÇİ 
İş kanununa göre, “bir işte hizmet akdine bağlı olarak ücret karşılığı çalışan kişi” işçidir. Durumu tam olarak anlatan tanımlamaysa Türk Dil Kurumu’nun sözlüklerindedir. Ona göre işçi; “başkasının yararına bedenini, kafa gücünü veya el becerisini kullanarak ücretle çalışan” kimsedir. Yani eskinin
  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

Google'da Webler Arası ve Site İçi Arama

*TATİL ve DİNLENME
Marmara Adası
DAVRAN MOTEL

*HASTANE RANDEVU SİSTEMİ
182 Merkezi Hekim Randevu Sistemi ile RANDEVU ALMA

FotoğrafımGrup Kimliğini Görüntülemek İçin Tıklayın




HABERCİDEN, "Yazarlar ve Ozanlar" ile "Sessizliğin Sesi" Gruplarına Ait Özgün Bir Kanaldır.