RECEP BEY! NEREDEN ÇIKARDIN BU KANALI

Montreux Sözleşmesinin ekli olduğu makale
Gazeteci-Yazar-Spor yorumcusu Sayın Hıncal Uluç, geçen sonbaharda, yanılmıyorsam da eylül ayı sonlarında yazmıştı. Aynen olmasa da aklımda yer ettiği kadarıyla şuna benzer bir şeyler söylemişti:
"Duyunca donup olduğum yerde kaldım. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın İstanbul'la ilgili, şimdiye kadar duyduğum projelerden de çılgın bir projesi var.". 


Ayın kaçı olduğunu bir yana not etmemişim ama bir olay nedeniyle günlerden perşembe olduğunu çok iyi hatırlıyorum. İşte o perşembeden bu yana o çılgın projenin ne olduğunu, ayrıntılarının ne zaman açıklanacağını, açıklanmasa bile ne zaman duyulacağını aklının bir köşesine not edenlerden biri de bendim. Üstelik, o yazıyı okur okumaz, aklıma dolan sorularla ilgili yazı da yayınlamıştım. Sitelerimizi ve Kanal İstanbul konusunu dikkatle izleyenler "Hıncal Uluç ve Recep Bey’in Çılgın Projesi" adlı yazıdan söz ettiğimi, anlamıştır. 

Bu bir merak değildi. İstanbul'un başına nasıl bir çorap örüleceğiydi mesele...
Recep Bey'in huyudur. Önce bir şey ister, kamuoyunu alıştırmak için adamlarını piyasaya salıp o isteği yönünde beşinci kol faaliyetine girer. Kamuoyu piştiğindeyse ortaya çıkıp açıklama yapar. Bu

TAYYİP BEY'İN ÇILGIN PROJESİ İSTANBUL'UN PAYİTAHT YAPILMASI MIDIR?

Siyasi parti liderleri, 12 Haziran genel seçimleri için aday listelerini belirleyip, seçim beyannamelerini açıklayarak seçim çalışmalarına resmen başladılar. Dün gerçekleştirilen ilk mitinglere bakılınca, bu propaganda döneminin bol kavgalı ve gün görmedik hakaretlerle dolu geçeceği muhakkak gibi gözüküyor.

Zira Başbakan’ın İstanbul’dan “…Bırakın ustalığı, kalfalığı, daha çırak bile değil siyasette. Öğrenecek bu işleri… Bir kaset skandalıyla genel başkanlığı kaptın…” (1) şeklindeki sataşmasına CHP Lideri Samsun’dan şu karşılığı veriyordu; 
“…Sen Ecevit’in tırnağı bile olamazsın… Ecevit’e dil uzatıyorlar. Sen kim Ecevit kim!

EDEPSİZ EDEBİYAT

Edirne'de son zamanda yeni bir topluluk ortaya çıkmış bulunuyor. 
Şiir zevki ortaklığında oluşan toplulukta, her duygu ve düşünceyi dillendirmek mümkün ve de serbest. Oluşumu iki yıl önceye giden topluluğun her bir ferdi şâir değil. Arada bizim gibi dinleyiciler de bulunuyorlar. Topluluk içinde, dedeler yanında okul çocuklarını ve bu ikisi arasındaki her yaşta kişileri, ayrıca bayanları görebilmekteyiz. 
Şiir dostlarının son buluşmalarında, Edirne üstüne de bir şiir okunmuştur. Doğası, târihi ve diğer güzellikleriyle Edirne'yi anlatan bu şiir bize eski şehrengizleri hatırlatmış, böyle bir yazıya sebep ve bahâne olmuştur. İçinde, Edirne'nin de baş sıralarda yer aldığı,

BİR DÖNEMLER TÜRK HALKI


İki saat önceydi sanırım. Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili bir programda kendisinin İbn-i Batuta’dan çok etkilendiğini anlatan bir dökümandan bahsedildi.

İbn-i Batuta’nın bir gezgin olduğunu biliyorum. EKL’de bir edebiyat öğretmenim vardı, Meserret isminde… Soyadını şu an hatırlayamıyorum. (Şayet öldüyse Allah rahmet eylesin ki ben lisede okurken bile bir hayli yaşlıydı öğretmenim.) Bize mükemmel bir şekilde öğretmişti edebiyatı. Şimdi nerede öyle öğretmenler. Öğretmen gibi öğretmenler!
Kimse alınmasın! Ben de bir öğretmenim!

BİRAZ HAVADAN SUDAN

Türkçede; abuk sabuk, baştan savma, değersiz, önemsiz, saçma sapan vb durumlar için sudan deriz. Meselâ; sudan bahâne, sudan gerekçe, sudan sebep, sudan şeyler... İşte… Biz de bugün havadan sudan bir şeyler yazmak istiyoruz. 

Eski Türklerde; sub, suv belki suy. Yâni günümüzdeki su... İki hidrojenle bir oksijenin buluşup birleştiği, renksiz, kokusuz, tatsız, sıvı akışkan madde. Bir kimyâcı tanımıyla, suyu bu kadar basite indirgedik. Oysa, su diye hayâtın kaynağından ve hattâ hayâtın ta kendisinden söz etmekteyiz! Hayat bu!.. Ölüm bir yana, dünyâda bundan daha ciddî ne olabilir ki? Âdemle Havvâ'yı tanımak istemeyen tabiat bilginleri, hayâtın suda başlayıp, buradan karaya çıkarak sonra da havalandığı inanç ve iddiâsındadırlar. Genel olarak birbirleriyle ters düşen ilim ve dînin tartışmasını, konumuz dışında bırakalım. Ama, canlı varlıkların âdetâ suyla dolu bir depo olduklarını bilmek için, bilgin olmak gerekmez! Bütün bedenleri sudan ibâret olan denizlerin medüzlerini dikkate almasak bile, başka canlıların bünyelerindeki su oranı yüzde seksen beşe kadar varmaktadır. Meselâ biz insanlarda, bu oran çok yaklaşık olarak yüzde altmıştır.

SEÇİM PAZARI ve PARTİ TEZGÂHLARI

Eskiler, özellikle de “Kelam-ı Kibar” adı verilen sohbet ehli kimseler, herhangi bir benzetme veya kıyaslama yapacakları vakit “Lâ teşbih ve lâ tenzih” şeklinde bir ibare kullanırlar. Bu ibarenin anlamı kısaca “Benzetmede kusur olmaz ve benzetme bir şeyin değerini eksiltmez” demektir. Bu tabir, bir nevi söylenecek sözün başında peşin peşin özür dileme anlamına gelir. Dolayısıyla biz de bu yazıya aynı tabirle başlamak istiyoruz. Çünkü bu yazıda bazı benzetmeler ve kıyaslamalar da bulunacağız.

Lâ teşbih ve lâ tenzih; ülkemizde seçim pazarı veya seçim borsası kurulmuş bulunmaktadır. Satıcı durumundaki siyasi partiler tezgâhlarını kurdular ve adaylarını tespit ederek bir anlamda ürünlerini müşterileri olan seçmenlerin beğenisine sunmuş durumdalar. Şimdi sıra geldi yapılacak reklâm çalışmalarıyla ürünlerine olan talebi arttırmaya. Partilerin en büyük reklâm aracı şüphesiz “Seçim Beyannameleri” ve

HANGİ BAŞLIĞI ATMALIYIM?


Biraz kafamı boşaltmak istediğimden, birkaç gündür ne gazete okudum ne de TV’de haber izledim.
Bugün kendi kendime “Artık yeter. Ülke sorunlarından da bu kadar uzaklaşılmaz ki!” dedim, dedim ama demez olsaymışım. Çünkü sinirlerim yine gerildi.
 
Başlıktan da anlaşılacağı üzere yazımın konusu ondan bundan…
  
Gazeteci bile olmayan, bu mesleği layıkıyla beceremeyenler; bir dönemler “Babıali dediğimiz o yokuşu çıkarken terlemeyenler, oflayıp puflamayanlar bu sıfatla mükemmel

SEVGİ PEYGAMBERİ HAZRETİ MUHAMMED

"Sevgi Dini" olan İslam’ın "Sevgi Peygamberi" Hz. Muhammed, bundan 1441 sene önce doğdu. Tarih kitapları, O’nun doğum yılını genelde M.S. 570-571 olarak göstermektedirler. 570 yılını esas aldığımızda bu sene, Hz. Peygamber’in doğumunun 1441’inci yılını kutlayacağız demektir.

İslam tarihçilerine göre Hz. Peygamber, Hicri aylardan Rebu’ül Evvel Ayı’nda doğmuştur. Rivayete göre; O’nun doğduğu sene Hicri Rebu’ül Evvel Ayı, Miladi aylardan Nisan Ayı’na tekabül ediyordu. Ancak Hicri takvim yılı ile Miladi takvim

MODEL OLAMADIK BARİ MODEL ALALIM ÖYLE Mİ?

Türkiye için yıllardır hep bir "Model Ülke" tanımı yapılır durur.
Bu tanımı yapanlara göre Türkiye, sözde laiklik demokrasi ile İslam'ı bağdaştırmış bir ülkedir. Onun için de özellikle Orta Doğu İslam ülkeleri için iyi bir model olabilir.
Ancak gelin görün ki; hiç kimse de gelip bizim siyasal sistemimizi model almaz.
Bir ara 90'dan sonra bağımsızlıklarını kazanan Türk Cumhuriyetleri bizi örnek alır gibi oldular, ancak 1996'dan itibaren "Millî Görüş"ün sultasına giren Türkiye, Türk

DİB GENELGE 2005-MİSYONERLİK MUZIRDIR, MÜCADELE EDİLMELİDİR

Taslak hâlindeki “İmamın Ordusu” isimli kitabın nüshalarını toplatmak, bilgisayar kopyalarını tek tek bulup imha ettirmek suretiyle söz konusu kitaba internette okunma rekorları kırdırtan Savcı Zekeriya Öz’ün bu hareketi, gerek iç kamuoyunda gerekse dış dünyada çok sayıda olumsuz tepki almıştır. Sayın savcının bu hareketi, muhalefetin yanı sıra, kendisine sonsuz destek veren iktidarı da rahatsız etmiştir. Zira Ertuğrul Günay ve Bülent Arınç gibi bazı bakanlar, hatta Cumhurbaşkanı bile bu konudaki
  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

Google'da Webler Arası ve Site İçi Arama

*TATİL ve DİNLENME
Marmara Adası
DAVRAN MOTEL

*HASTANE RANDEVU SİSTEMİ
182 Merkezi Hekim Randevu Sistemi ile RANDEVU ALMA

FotoğrafımGrup Kimliğini Görüntülemek İçin Tıklayın




HABERCİDEN, "Yazarlar ve Ozanlar" ile "Sessizliğin Sesi" Gruplarına Ait Özgün Bir Kanaldır.