Hükûmet'ten İtiraf: Ergenekon ve Balyoz Davaları Siyasi Davalardır

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Tayyip Bey, 17 Aralık'ta patlak veren "Yolsuzluk operasyonu"nu başlatanları"çetecilik" yapmakla suçluyor ve bu operasyonlara destek verenleri "Vatan Hanliği" ile itham ederek operasyonların ekonomiyi 120 milyar dolar zarara soktuğunu söylüyor(1). Asıl hedefin oğlu Bilal Erdoğan üzerinden kendisi olduğunu iddia ederek soruşturmalara engel olmak için elinden geleni yapıyor. Bunun için"Adli Kolluk Yönetmeliği"ni bile değiştirdi başbakan. Hem de hukuka aykırı olarak ve "Maç başladıktan sonra kural değiştirilmez ve yeni kural konulmaz" sözünü diline pelesenk ettiği halde. Bereket versin bu ülkede hâlâ siyasetin emrine girmemiş hakimler de var. Zira Danıştay 10. Dairesi, hükümetin yapmış olduğu bu değişikliği iptal etmiş bulunuyor. Başbakansa, HSYK'nın Danıştay'a emir verdiğinde ısrarlı. Her gittiği yerde bunu dile getiriyor ve kendi şekillendirdiği HSYK'yı halka şikayet edip meydanlarda "Yuh" çektiriyor. 

Alo ASKİ, Asikiciğim; Bak Fethullah Hoca'ya Şikâyet Ederim Seni

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Kusura bakmayın bugün kendimi yazacağım. Ancak "Mektup yazdım Hasan'a, ha Hasan'a ha sana" türünden bir yazıdır bu yazı. Çünkü anlatacaklarım bu ülkede, hele de benim gibi Ankara'da yaşamak zorunda kalan  herkesin başına gelebilir.

Aslında yazının başlığını "Bugün birisine mutlaka sövmem gerekir! Ancak kime?" şeklinde koymak istiyordum. Çünkü bize "Sövmek, beynin osuruğudur. Psikolojik bakımdan insanı rahatlatır..." diye öğretmişlerdi bir zamanlar. Fakat Yunus Emre'ye kulak verince vazgeçtim bu düşünceden. Çünkü Yunus Emre, çağlar ötesinden şöyle fısıldıyordu kulağıma:
"Biz gelmedik dava için,
Bizimkisi sevda için,
Dostun evi gönüllerdir,
Gönüller yapmaya geldim"

ÜAKL Yollarında

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Bir önceki yazı: "Anneanneyle Torunları"...
Ablam 5. sınıfa geçtiğinde ailemizi tatlı bir telaş ve heyecan sarmıştı. Annem ve babam bizim yabancı dil öğrenmemizi çok istiyorlardı. Onlara göre bir dil bir insan, iki dil iki insandı. Bunun için orta öğrenimimizi yabancı dille eğitim veren bir okulda yapmamız gerektiğine inanıyorlardı. Dünyada en yaygın olarak kullanılan dilin İngilizce olması onları dil seçiminde İngilizce'ye yönlendirmişti.

İki çocuğu İstanbul'da yatılı olarak okutacak maddi imkanları yoktu ancak benim canım anneannem büyük bir özveriyle bizim sorumluluğumuzu üstlenmeyi kabul etmişti. Onun yanında kalacaktık. Okula gidip gelişimizin kolay olması açısından okulumuz Anadolu yakasında olmalıydı. Yaptıkları araştırmalar sonucunda Anadolu yakasında en iyi İngilizce eğitimi veren okulun Üsküdar Amerikan Kız Lisesi (ÜAKL) olduğu sonucuna varmışlardı. Kuşkusuz yıllar önce bu okuldan mezun olan Necla yengemin de onların bu seçimlerinde büyük payı olmuştu.

Hayrettin Karaman: Muhsin Yazıcıoğlu'nun Öldürülmesi Caizdir

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
 beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Diyanet'te Genel Müdür seviyesinde bir bürokrat olan dostum, bugün (pazar günü) kendi facebook sayfasında şöyle bir paylaşımda bulunmuş:
"Dostlukta ve düşmanlıkta, kin ve nefrette ölçümüz, heva ve hevesimizin ya da şer güçlerin bize pompaladığı muharrik duygular olmamalı. Müminler olarak Abdullah b. Sebe'nin çağdaş türevlerini sevince boğmayalım. Safımızla, akıllımızda, alimimizde, cahilimizle onlara teslim olmayalım. Bir dakika dur ey vicdan, ey insaf diyelim. Allah ve resulünü tavrımıza ortak edelim. Onay ve reddi onlara havale edelim. Öfke ve kinimiz adalete, fitne ve fesat kardeşlik ve iman bağımıza galip gelmemeli. Müslümanlar arasında birilerinin tam beklediği ve arzu ettiği şekliyle gerçekleşen oyunun süreç içinde nice yaralar açacak bir konuma dönüşmemesine gayret edelim. Hüseyin'leri şehadete sevk eden yezidilere ortam hazırlamayalım. 

Becerikli Mahdumlar

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
 beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Türkiye deprem gibi bir operasyonla sarsıldı… Üç bakan oğlunun ve bir bakanın isimlerinin karıştığı rüşvet olayının ortaya çıkması bir anda gündemi değiştirmedi, kökünden sarstı. Dış dünyada da yankılanan bu olay Türkiye’nin de imajına zarar verdi. Böylesi bir olay Batı ülkelerinde olmuş olsaydı (oralarda olması hayal bile edilemez) o bakanlar bir gün bile yerlerinde kalamaz istifa eder, belki de hükûmet bile düşerdi. Ne var ki, bizim ülkemizde istifa diye bir sözcük yalnızca sözlüklerde kalıyor. Türkiye’de istifa müessesesini nedense kimse hatırlamıyor. Belirli görevlere gelenler koltuklarına sanki zamkla yapışıyor. Bu öyle bir zamk ki, maşallah Japon yapıştırıcısından bile çok daha güçlü…

Bakan çocuklarının da isimlerinin karıştığı akıl almaz rüşvet operasyonunda şimdilik kabak polisin başına patlamış olacak ki, başta İstanbul Emniyet Müdürü olmak üzere

Hûn Bixêr Hatin Amed ve Ya Beşar Men Dakka Dukka!

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Hükümet, şahsen benim de destek verdiğim dershaneler konusunu gündeme getirmekle başına büyük dert almış bulunuyor. Zira, Türkiye'deki dershanecilik sektörü, büyük ölçüde tarikat ve cemaatlerin elindedir. Fethullah Gülen Cemaati'nden tutun da geçtiğimiz Eylül ayında ölen ünlü vaiz Rıza Çöllüoğlu'nun kurucusu bulunduğu Muradiye Vakfı ile Işıkçılar ve Süleymancılar denilen cemaatlere varıncaya kadar hemen bütün cemaat ve tarikatların ya özel okulları vardır bu ülkede ya da dershaneleri. Bunların bir kısmı, Kur'an Kursu işletmeciliği de yapmaktadır bu ülkede. Hem de bu iş görevleri değilken ve bu konuda yetkileri bulunmazken. 2008 yılında Konya'nın Taşkent İlçesi'nde bulunan ve tüp patlaması sonucu hâk ile yeksan olup, 35 genç kızın ölümüne sebep olan kaçak Kur'an Kursu'nda olduğu gibi.

Anneanne ve Torunlar

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Bir önceki yazı: " İstanbul'da Yaz Keyfi"...
Anneannemin genç kızlığı Karamürsel'de, Yunan askeri tehdidi altında geçmiş. Erkekler savaşa katıldığından geceleri kadınlar ve çocuklar bir evde toplanırlar, korkuyla bekleşirlermiş. Yunan askerlerinin özellikle genç kadın ve kızlara karşı acımasız tavrından çekindikleri için kendilerini çirkinleştirmeye çalıştıklarını, anneannemin haminnesinin ona "sen de hiç güzel çirkin olamıyorsun" diye çıkıştığını anlatırdı anneannem. Yunanlıların Karamürsel'i yakacağını duyduklarında, anneannem el emeği göz nuru çeyizlerini bir kuşak yaparak beline sarmış, babasının çeyiz olarak aldığı Singer dikiş

Gazi Meclis'in Lağımcısı

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Dikkat; Meclis'te Lağımcı Var!
Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türk Milli Mücadelesi'ni yürüten kurumdur. Bu yüzden "Gazi Meclis" olarak bilinmektedir. Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının en büyük eserlerinden birisidir. Meclis, aynı zamanda Türk Milleti'nin iradesinin tecelligâhı ve demokrasimizin mabedi ve kıblegâhıdır.

Gelin görün ki; bütün kurumlar gibi TBMM de artık iyiden iyiye kokuşmaya başlamış bulunmaktadır. Bütün kurumlarımız gibi seviye ve itibar kaybetmektedir. Bunun en büyük sebebi de milletin, kendisini temsil etsin diye seçip gönderdiği vekiller ve bu vekillerinin mecliste sergiledikleri tutum ve davranışlardır. Milletvekilleri, büyük ölçüde paralı insanlar arasından ve parti liderlerinin tercihlerine göre seçildiğinden maalesef, meclisini itibarına yakışmayan adamların da vekil sıfatıyla meclise gelmeleri olasıdır. Bunun en canlı örneği ise, AKP Tokat Milletvekili Zeyid Aslan'dır.

İstanbul ve Trakya'nın Koması: Kanal İstanbul


"Gezi"ydi, "Anayasa Mahkemesi"ydi, "Avrupa İnsan Hakları"ydı, "Cemaat"ti derken; iktidarın yanlışları karşısında itirazı olanlarda minimal bir hareketlenme, minimal bir cesaretlenme görülür gibi oldu. Gibi diyorum ya, şundan: Olumsuz söylemlerin balyoz (!) olup kafalarına düşme ihtimali korkutuyor onları... 

KANAL İSTANBUL KORKUTUCU ve ÖLÜMCÜL BİR UCUBEDİR 
Bugün 15 Aralık 2013... Şükürler olsun!
Tam bugünlerde, "Olacak!" inadıyla yeniden gündeme düşen "Kanal İstanbul" konusunda da üç beş gerçekçi ses duyabildim, sevindim.
 Biliyorum; birkaç gün içinde onlar da susacak ve ülkeme karşı yapılan bazı komploları gözden kaçırmak için üretilen yapay gündemlerin peşinde koşacaklar. İnsan yine de umutlanıyor. "Y
etmez ama evet"çiler gibi konuşacağım, "Yetmez ama buna da şükür!".

Bundan üç yıl kadar önce, basınımız; Karadeniz'in Trakya üzerinden aşırılarak birtakım yerlere bağlanacağı ve bu iş için yirmi milyar dolar harcanacağı haberleriyle çalkalanmıştı. Yağlar, ballar, "Çılgın Proje" ve "Asrın Projesi" şakşakları arasında; fikrin sahibinin Başbakan, projeyi yapan kişininse adı A Kal

Türk Devleti'nin Huzurunda PKK'lılar İçin Düet Yaptılar

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Geçenlerde internette sörf yaparken rastladım Rus Kızılordu Korosu'nun Türkçe müzik parçalarıyla yapmış olduğu şova. Doğrusu ya; bayıldım. "Ceddin Deden"marşın tutun, "Çanakkale" Türküsüne ve ünlü "Yaylalar" isimli  Erzurum-Aşkale türküsüne varıncaya kadar harika söylüyorlardı. Hele hele "Çanakkale" isimli Türkü'yü seslendiren askerin sesine bayıldım arkadaş. Bizim darbe ve ihtilal günlerinin vazgeçilmez Türkücüsü Hasan Mutlucan'ı aratmıyordu desem yeridir. Ha bir de  "Yaylalar" türküsünü söyleyen bayan sanatçı var. Bayıldım kadının sesine. İtiraf edeyim ki; tekrar tekrar dinledim söylemiş olduğu türküyü. Bana kalırsa siz de dinleyin. Sizler de bayılacaksınız(1).

Kürtleri 1000 yıldır Türkleştiremedik!
Rus Kızılordu Korosu'nun çalıp söylediği Türkçe parçaları dinlerken ister istemez aklımdan şöyle bir düşünce geçti ve şöyle mırıldandım: Rus Kızılordusu'nu bile Türkleştirdiğimiz halde Kürtleri 1000 yıldır Türkleştiremedik!

"Haliçte Yaşayan Simonlar"ın Foyası Çıktı, Hanefi Avcı'ya Özgürlük!

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Eskişehir Emniyet Müdürü olduğu dönemde, muhtemelen elde edeceği gelirle rahat bir emeklilik hayatı yaşamayı düşleyerek "Haliç'te Yaşayan Simonlar: Dün Devlet Bugün Cemaat" adıyla bir kitap yazan Hanefi Avcı'nın başına gelmeyen kalmadı galiba. En sonunda "Devrimci Karargah Örgütü" denilen ve bugüne kadar adı-sanı duyulmamış bir terör örgütüne yardım etmek suçlamasıyla 15 yıl 4 ay 5 gün hapis cezası ve 10 bin TL para cezasına çarptırıldı. Şu anda kodeste gün sayıyor Hanefi Avcı.
 
Hanefi Avcı, anılarını anlatmış olduğu ve yaklaşık 600 sayfa tutan kitabının 400 sayfasını ilk bölümünü polislik kariyerine, 200 sayfalık ikinci bölümünü ise Fethullah Gülen Cemaati'nin emniyetteki yapılanmasına ve emniyet teşkilatını ele geçirme çabalarına ayırmış. Vay; sen misin cemaatin polis teşkilatını ele geçirme çabalarını ifşa eden? Yallah kodese! Çünkü Hanefi Avcı, kitabının yayınlanmasından kısa bir süre sonra tutuklanarak soluğu hasiphanede almış bulunuyor... 

Özelleştirmelerin Yarattığı Hırsızlar Ülkesi: Türkiye

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Mal ve hizmet üreten özel sektörün temel maksadı kâr elde etmektir. Daha doğrusu kârını maksimuma çıkarmak. Belki diğer ülkelerde bizimki gibi değildir ama bizim ülkemizde özel sektörün müşteri memnuniyeti ve sunulan mal veya hizmetin kalitesi noktasında problemleri vardır. İşte böyle bir ortamda devlet kurumu, elinde bulunan mal ve hizmet üreten kurumları "Özelleştirme" adı altında özel sektöre satarak vatandaşların mağduriyetine mağduriyet eklemektedir.  Hele hele özelleştirilen kurumlar "TEKEL" niteliğinde olan kurumlar ise bu mağduriyetin boyutu çok daha önemli hale gelebilmektedir. Örnek mi istiyorsunuz benden? İşte size cap canlı örnekler:

TÜV-TÜRK: Bilindiği gibi bu kurum, özelleştirme yoluyla Türkiye'deki Araç Muayene hizmetlerini satın almış bir kurumdur.
  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

Google'da Webler Arası ve Site İçi Arama

*TATİL ve DİNLENME
Marmara Adası
DAVRAN MOTEL

*HASTANE RANDEVU SİSTEMİ
182 Merkezi Hekim Randevu Sistemi ile RANDEVU ALMA

FotoğrafımGrup Kimliğini Görüntülemek İçin Tıklayın




HABERCİDEN, "Yazarlar ve Ozanlar" ile "Sessizliğin Sesi" Gruplarına Ait Özgün Bir Kanaldır.