Gruplarımıza ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansürlenmemiştir. Nisan 2012′den''
beri de redakte edilmemekte; doğru ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır
Kusmak istedim. Öfkemi ya da nefretimi kusar gibi değil.
Gerçek anlamda kusmak. Sanki içimdeki herşeyi kustuktan sonra rahatlayacakmışım gibi hissettim. Kustuğumda sanki içimdeki herşey çıkıp gidecek gibi hissettim.
Bütün acılarım, gözyaşlarım, yalnızlığım...
Bütün acılarım, gözyaşlarım, yalnızlığım...
İstedim.
Çok istedim. Yalnızlıktan kurtulmak için herşeyi göze alabilirdim.
Boğazımın yanışını, gözlerimden akan yaşları... Hepsine hazırdım, bütün fiziksel acılara... Yeterki içimi kaplayan yalnızlığım gitsin istedim.
Olmadı. Yapamadım. Sanki inadına içerde kaldı. Çıkmadı yine dışarı. Sindi kalbimin yan köşesine. Sana olan aşkımın yanına. Sokuldu oraya.
Çünkü biliyordu orda güvende olacaktı.
Çünkü biliyordu ona orada dokunamayacaktım.
Çünkü kıyamazdım sana olan aşkıma dokunmaya.
Çünkü sana ait olan tek şey orasıydı benim için.
Ve bir de asla koklamaktan sıkılmadığım tişörtün.
Çok istedim. Yalnızlıktan kurtulmak için herşeyi göze alabilirdim.
Boğazımın yanışını, gözlerimden akan yaşları... Hepsine hazırdım, bütün fiziksel acılara... Yeterki içimi kaplayan yalnızlığım gitsin istedim.
Olmadı. Yapamadım. Sanki inadına içerde kaldı. Çıkmadı yine dışarı. Sindi kalbimin yan köşesine. Sana olan aşkımın yanına. Sokuldu oraya.
Çünkü biliyordu orda güvende olacaktı.
Çünkü biliyordu ona orada dokunamayacaktım.
Çünkü kıyamazdım sana olan aşkıma dokunmaya.
Çünkü sana ait olan tek şey orasıydı benim için.
Ve bir de asla koklamaktan sıkılmadığım tişörtün.
Biliyorum kaç kere yıkandı. Artık senin kokun dahi kalmadı. Ama her koklayışımda, her gözümü kapayıp ona sarılışımda seni gördüm.
Seni gördüm o gözkapaklarımdaki karanlıkta. Senin bin bir türlü hâlini. Ellerimizin çarpışmasını, saçlarını toplayışımı, onlara dokunuşumu, konuşmalarımızı ve en çok da susmalarımızı. Çünkü sen asla konuşkan biri değildin.
Seni gördüm o gözkapaklarımdaki karanlıkta. Senin bin bir türlü hâlini. Ellerimizin çarpışmasını, saçlarını toplayışımı, onlara dokunuşumu, konuşmalarımızı ve en çok da susmalarımızı. Çünkü sen asla konuşkan biri değildin.
Benimle olduğunda mı susardın yoksa her zaman mı öyleydin?
Aslında sendin o.
Bir köşede susup hiçbir şeyle ilgilenmeyen kişiydin sen.
Ve bense... Bense saatlerce sana bakardım.
Gözlerim seni arardı. Bazen buluşurdu.
Merak ederdim acaba farkında mıydın o zamanlar bana baktığını? Yoksa sadece şans eseri mi buluşurdu gözlerimiz. Sen fark etmez miydin? Hâlâ da merak ederim.
Yazmanı bekleyen bendim hep.
Sen hiçbir zaman zahmet edip yazmazdın.
Ve ben dayanamayıp yazdığımda konuşurduk.
Peki sen sever miydin konuşmalarımızı yoksa öylesine bir şey miydi bunlar senin için? Ağzından cımbızla laf alırdım sanki. Yazdıkça daha çok kızardım aslında kendime. Çünkü o kadar ifadesizdin ki anlayamazdım seni. Bu yüzden de çok kızardım kendime. Ne hâllere düştüm diye. Ama unuturdum. Saf bir kız çocuğu gibi unuturdum sonra herşeyi.
Ben seninleyken çocuklaşırdım.
Sebepsiz yere mutlu olurdum, içimde binlerce kelebek uçmaya çalışırmış gibi pır pır ederdi. Mutluluğunu minicik avuçlarında sımsıkı tutan bir çocuk olurdum ben.
Asla büyümek istemeyen.
O dakikaların bitmesini istemeyen.
Umutları asla tükenmeyen.
Ama her defasında büyüyen, dakikaların bittiğini fark eden, umutları her gün eksilen ve mutluluğunu avuçlarından kayıp düşüren bir çocuk olurdum.
Sen hiçbir zaman zahmet edip yazmazdın.
Ve ben dayanamayıp yazdığımda konuşurduk.
Peki sen sever miydin konuşmalarımızı yoksa öylesine bir şey miydi bunlar senin için? Ağzından cımbızla laf alırdım sanki. Yazdıkça daha çok kızardım aslında kendime. Çünkü o kadar ifadesizdin ki anlayamazdım seni. Bu yüzden de çok kızardım kendime. Ne hâllere düştüm diye. Ama unuturdum. Saf bir kız çocuğu gibi unuturdum sonra herşeyi.
Ben seninleyken çocuklaşırdım.
Sebepsiz yere mutlu olurdum, içimde binlerce kelebek uçmaya çalışırmış gibi pır pır ederdi. Mutluluğunu minicik avuçlarında sımsıkı tutan bir çocuk olurdum ben.
Asla büyümek istemeyen.
O dakikaların bitmesini istemeyen.
Umutları asla tükenmeyen.
Ama her defasında büyüyen, dakikaların bittiğini fark eden, umutları her gün eksilen ve mutluluğunu avuçlarından kayıp düşüren bir çocuk olurdum.
Selin Üsekes
Denemeler