Maaş Ücret ve Zamlarında Kalleşlik

Aslında mizacımız, yukarıdaki (kalleşlik: sözünde durmamak, döneklik etmek, alenen haksızlık ve gizlice, sinsice yapılan kötülük) kelimeyi ‘mutlak gerçeği ifade etmedikçe, konu bakımından zorunlu olmadıkça’ kullanmaya izin vermez. Fakat apaçık bir haksızlık karşısında dilsiz şeytan misali sessiz, sorumsuz ve tepkisiz kalmak; Çözüm üretmeden, alternatif öneriler sunmadan durmak; Yazar-çizer, münevver, Kanaat Önderi, ulema ve aydın kısmına yakışmaz. Zira “sorunlu toplum”un nedeni: Medeni cesaretten yoksun, onursuz, sorumsuz, ilmiyle amel etmekten aciz, zavallı ya da cahil, korkak, sünepe, dalkavuk, emir kulu ulema ve fukahadır.

Doğal olarak böyle bir toplumda insan hakları, adalet ve hukuktan da söz edilemez.

HAK, ADALET AHLÂKI VE HUKUKUN ÖLÇÜSÜ:
Hak kavramının Allah anlamına geldiğini, haksızlığın Allahsızlık-kâfirlik; Hüküm’ün, Hikmet bağlamında ilim-ahlâk ve fazileti zorunlu kıldığını; Hükümet’in eşitlik, hak (Hakkıdır Hak’a tapan Milletimin İstiklâl), (evrensel) hukuk ve adaleti uygulamaya

Hak, Hüküm ve Hükûmet [Mustafa Nevruz Sınacı]




Başta Orta Doğu (güdümlü Arap hükümranlıkları) olmak üzere, İslâm ülkeleri nam ya da Müslümanların yoğunlukta olup idare cihazına hâkim bulundukları memleketlerde, müthiş bir rüşvet-iltimas, yalan-talan, ikiyüzlülük, nitelikli (organize) sahtekârlık hüküm sürmektedir. 

İslâm’ın zorunlu kıldığı hak, adalet, ahlâk, eşitlik ve hukuk ilkelerine tamı tamına ters, bütünüyle aykırı ve bir nevi “emanet, vesayet ve icazet” sistemine dayalı olarak teşekkül eden sultalar, cuntalar: Ortak akıl ve maşeri vicdanın asla kabul etmeyeceği biçimde kamu gücünü kullanarak gasp, irtikap, hırsızlık, yolsuzluk, suiistimal, hile-desise, ayırma-kayırma, aldatma-kandırma, takiyye ve çifte standart yoluyla

Uydurulmuş Din Değil İndirilmiş Din

İslam dünyasının içinde bulunduğu bugünkü duruma bakınca, yüreği sızlamayan, içi cayır cayır yanmayan aklı başında Müslüman var mı bilmem. Herhalde yoktur! Eğer varsa, böyle bir insanın gerçek anlamda Müslüman olduğundan kesinlikle şüphe edilir. Çünkü Müslüman kardeşinin derdiyle dertlenmeyen, sıkıntısını paylaşmayan kişi, asla gerçek anlamda Müslüman olamaz. Bunu biz değil, İslam Peygamber'i Hz. Muhammed (s.a.s) söylüyor.

Şöyle diyor bir hadisinde Hz. Peygamber: "Sizden biriniz, kendi nefsi için arzu ettiğini Müslüman kardeşi için de arzu etmedikçe gerçek anlamda Müslüman olamaz".  Bir

Sevgili Cosmos

Yani 'evren', senden bahsediyorum. Şu içinde süzüm süzüm süzüldüğümüz, dönüp dönüp durduğumuz kocamaaaan boşluk... Dün yemiş olduğum bol acılı bir öğünden sonra, geçen gün de aklıma takılan bir konuyu seninle paylaşmak istedim. 
Bol acılı bir yazı yani... Ama sonu mutlu bitenlerden... 
En azından mutlu biteceğini planladım kafamda, hele bi' yazalım da, göreceğiz... 

Vücut acıyla karşılaştıkça endorfin salgılarmış... Bu durum, insanların acıya gık demeden yemeye devam edişlerine güzel bi' açıklık getiriyor sanırım. Öte yandan, olay acı yemekle de bitmiyor. Tabiri caizse, hem somut hem de soyut acı adına geçerli bir durum... Ha bi' de şöyle bir şey var: Endorfin hormonun işlevi... Peki, sorarım,

Türkiye Demokrasi Havarisini Kaybetti




Kim ne derse desin; Türkiye önemli bir devlet adamını ve Demokrasi Havarisi'ni kaybetti. Doğrusu Çoban Sülü, enteresan bir şahsiyetti. Hem de sağlığında türbesini yaptıracak ve kendi türbesinin ziyarete açılış kurdelasını kendisi kesecek kadar enteresan.

Zira, kardeşi Şevket Demirel tarafından, memleketleri olan Isparta'nın Atabey ilçesine bağlı İslamköy beldesinde yaptırılan ve Süleyman Demirel'in, bir kısmı askeri müdahalelerle olmak üzere 7 kere iktidardan gidip 8 kere gelmesinden ve onun en az kendisi kadar meşhur olmuş fötr şapkasından esinlenilerek kubbeleri fötr şapka

Sahur-İmsak Çelişkisi ve İlahî Hakikat


Eğer nasip ve müyesser olursa inşallah bu hafta; Hazreti Âdem Ata’mızdan günümüze değin, peygamber gönderilen bütün kavimlere (ümmetlere) farz olan mübarek Orucu tutmaya; Ramazan ayını idrake.; Bu kutsal ayın feyiz, rahmet, hikmet, sağlık ve medar-ı şifa bereketini yaşamaya; İnsanlık/İslâm âleminin en faydalı ibadetlerinden Şehri Ramazan’a başlayacağız.

Eğer Yakup’un çocukları Tevrat’ı, Hazreti İsa’yı çarmıha geren sapkın İsrail oğulları da İncil’i tahrif, İblisin söylemleri ile tezyif ve Rab’in ayetlerini tekzip etmeselerdi; Ramazan ayında bütün ehli kitap oruçlu olacaktı. Dolayısıyla bu yüksek rahmet, ulûhiyet ve bereketten gayri Müslimler ne yazık ki yararlanamayacak ve çok büyük

Bir Tarihle Bir Tarif: 8 Haziran ve Arınç'la Gökçek

Seçimlerin yaklaşmasıyla birlikte, Bülent Arınç gündeme oturuverdi. Mart ayında kamuoyuna verdiği bir söz vardı. Seçimlerin ertesinde o konu hakkında açıklama yapacak, bir siyasinin ipliğini pazara çıkaracaktı. Yaptı da... Yaptı ama o açıklama ne vaadine ne olayın konusuna ne de çıkarttığı gürültüye değdi.

YUMUŞAK SESLİ SERT ADAM
Bülent Arınç, ilginç bir insandır. En sert sözleri, yumuşacık bir ses tonuyla söyler. Onun sözlerini dinleyen muhatapları, ilk anda, övgü mü hakaret mi yağdırdığını kestiremez. Çünkü söze başlarken laf sokacağı kişiyi önce övüp sonra da şamar oğlanına döndürmesiyle ünlüdür. 

BOL KEPÇE SUİKASTLER
Recep Bey, mahdum Bilal Bey ve kerime hanım Sümeyye’ye karşı düzenlenen suikastleri olduğu kadar; Bülent Bey’e karşı planlanan suikastleri de merak ederim. Suikastçılar, bugüne dek ne yakalandı ne de kimlikleri açıklandı. Ortada, bir anaokulu

Bıktım Şu "Profesörcücük"lerden

Televizyon ekranları, yine profesörlerle doluydu bu gece…
Birden öylesine isyan ettim öylesine söylenmeye başladım ki verdiğim tepkiye ben bile şaştım.

Ülkemde nadiren rastlanan gerçek bilim insanlarından değil de her nasılsa kaptıkları unvanlarla profesörcülük oynayanlardan söz ediyorum. 
Hiçbirinden hoşlanmam, hem de zerre kadar.
Meslekleriyle ilgili konuşsalar neyse. Sanki, profesör olunca dünyadaki her şeyi bilmek zorundalar. Aman aman aman! Hiç akıllarının ermediği açıkça anlaşılan konularda bile bitmez tükenmez bir gayretle ahkâm kesip duruyorlar. Ata, sallaya atacak şey bırakmadılar, ama onlar hâlâ sallamaktalar.

Ben Bi' Çay Alayım

Gece gece çikolata krizimin patlak vermesinden ve bu da yetmiyormuş gibi kulağımın dibinde vızıl vızıl vızıldayan sivrisineğin gereksiz hareketlerinden uykum kaçtı. Televizyonu açıp zap yaptım biraz. 

Yaklaşan seçimler, piyasadaki hareketler, döviz kurları, vücudu sıkılaştıran spor aletlerinin insanı spor aşkına getiren komik reklamları ve bir türlü final yapamayan reyting kurbanı olmuş dizilerin tekrarları epey canımı sıktı. 
Ben de n'apayım, demledim bir çay, attım kendimi balkona.

Ayaklarımı uzatıp yıldızlara baktım. 
Kutup yıldızını görünce anladım ki, kuzeye bakıyorum. 

AKP’yi Kur’an Çarptı

Dünkü (7 Haziran 2015) Genel Seçimlerin sonucunu kim nasıl yorumlar bilmiyorum ama bana göre; dün yapılan genel seçimler beni hiç şaşırtmadı. Çünkü ben, şahsen bu sonucu bekliyordum. Beklemediğim tek sonuç ise milletvekili bazında da olsa HDP ile MHP’nin eşit duruma gelmiş olmalarıdır!

Bana göre; bu seçimin iki başarılı partisi vardır. Birincisi elbette HDP’dir. Zira HDP, 2011 genel seçimlerine kıyasla oy oranını yaklaşık %100, milletvekili sayısını ise %122.2 arttırarak 80 milletvekiline ulaşmıştır. Neresinden bakılırsa bakılsın bu göstergeler, gerçek bir başarıdır. Bana göre; seçimin ikinci başarılı partisi AKP’dir! Neden mi? 13 yıl süren onca yıpranmışlığa rağmen AKP yine birinci partidir ve AKP

Kılıçdaroğlu mu Haklı Mehdi Eker mi

TARIMI BİTİRİYORLAR
Ülkesinin sorunlarıyla ilgilenen herkes, Türkiye’de tarımın yok edilmekte olduğunu görüyor. Gelecek nesiller bundan inanılmaz derecede etkilenecek.
O etkiler, daha bugünden yoğun sinyaller gönderip, “geldim bile” diyor.

Tarımımız, girişte yazdığım gibi, “yok olmakta” değil “yok edilmekte”…
Hem de Türkiye’yi yönetmek için seçilmiş A Ka Pe Hükûmetleri eliyle…
Bunu ben değil, o hükûmetlerin çıkarttığı yasa ve yönetmelikler söylüyor.

Yalnız yasa ve yönetmelikler mi?
Alınan gizli kararları araştırıp onların uygulanış şekillerine bakın.

Biz Savsaklara da Karşıyız Yavşaklara da

MİT, isminde "Milli" kelimesi bulunan birkaç kurumumuzdan birisidir. Tıpkı Milli Eğitim Bakanlığı ve Milli Prodükdivite Merkezi gibi.
Öte yandan MİT, sadece AKP iktidarı döneminde ve hassaten sadece geçen sene operasyon yapan bir kurum da değildir. Kuruluşundan beri birçok operasyonun altına imza atmış bir kurumdur ve bu operasyonların hiçbirisi toplum tarafından duyulmuş da değildir. Esasen duyulması da gerekmiyor.

Daha da önemlisi; bu iktidar dönemine kadar millet, ne MİT Müsteşarını tanırdı ne de MİT'in Genel Merkez ve diğer bürolarının nerede olduğunu bilirdi. Adı üstünde MİT,

Dikkat Seçim Var!

İnsanlar neden hayatları pahasına bir uçak kaçırıp gökdelenlere çarparlar?
Göğüslerine dinamit bağlayıp, neden havaya uçururlar kendilerini? Hem de kalabalık meydanlarda… Neden göğüsleri patlayana kadar bağırırlar arkası boş bir ‘tercih’ bilimi için? Bu tür olayların siyasi veya benimsenmiş/benimsetilmiş misyonunu bir kenara koyar ve ele alırsak, gördüğüm tablo tamamen körü körüne bir inanış, aldanış… Şahsi görüşlerini bir kenara bırakıp neden ‘mecburiyetten’ e getirirler konuyu? Hem de fikriyle beyinleri cihat mantığıyla donatılmış, inanılmaz bir güce sahip olacaklarını dikte etmeye çalışanlar uğruna… Üstelik inanmıyorken, her iki tarafında karşılıklı çıkar ilişkisi içinde olduğunu bilerek…

Konya ille Hollanda

TÜRKİYE’DE TARIMI BİTİRİYORLAR
Ülkesinin sorunlarıyla ilgilenen herkes, Türkiye’de tarımın yok edilmekte olduğunu görüyor. Gelecek nesiller bundan inanılmaz derecede etkilenecek.
O etkiler, daha bugünden yoğun sinyaller gönderip, “geldim bile” diyor.

Tarımımız, girişte yazdığım gibi, “yok olmakta” değil “yok edilmekte”…
Hem de Türkiye’yi yönetmek için seçilmiş A Ka Pe Hükûmetleri eliyle…
Bunu ben değil, o hükûmetlerin çıkarttığı yasa ve yönetmelikler söylüyor.

Yalnız yasa ve yönetmelikler mi?
Alınan gizli kararları araştırıp onların uygulanış şekillerine bakın.

Bu Seçim Adil Değil, Üstelik Gidişat Şaibeli

Milletten özellikle gizlenen bir hakikat olması nedeniyle; Şurası mutlaka bilinmelidir ki, Osmanlı Devleti’nde yapılan bütün seçimler ile Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra 5 Haziran 1946’ya kadar vaki seçimlerin tamamı iki derecelidir. Sistemin esası: Cumhuriyetten önce, tıpkı bu gün Amerika’daki uygulama gibi; Birinci derece seçimde, sınırlı sayıda seçmen ile aday, ‘hiçbir aracı ve etki unsuru olmaksızın’ yargı gözetiminde karşı karşıya gelir. Sadece bir asil ve bir yedek delege için “daraltılmış birim alan çerçevesinde” seçim yapılır. Sistemde her 500 seçmen, adeta yüz yüze gelerek bizzat delege adaylarını belirler ve sonuçta 1 asıl (bir yedek) delege
  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

Google'da Webler Arası ve Site İçi Arama

*TATİL ve DİNLENME
Marmara Adası
DAVRAN MOTEL

*HASTANE RANDEVU SİSTEMİ
182 Merkezi Hekim Randevu Sistemi ile RANDEVU ALMA

FotoğrafımGrup Kimliğini Görüntülemek İçin Tıklayın




HABERCİDEN, "Yazarlar ve Ozanlar" ile "Sessizliğin Sesi" Gruplarına Ait Özgün Bir Kanaldır.