"12 Haziran Genel Seçimleri"nin öncesinde, iktidar partisinin ve yandaş medyanın yapmış olduğu en kayda değer propagandalardan birisi, CHP’nin geçmişte bazı camileri sattığı, bazılarının yıkılıp gitmelerine bilerek göz yumduğu ve hatta bazı camileri ahıra çevirdiği şeklinde yapılan propaganda idi. İddiaya göre; bu camilerin arasında CHP parti binası olarak kullanılanlar da vardı.
Her nedense CHP, bu konuda kayda değer bir itirazda bulunmadı. Kim bilir belki de bulunamadı. Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran örneğinde olduğu gibi, bazı yöneticilerce ufak tefek karşı çıkışlar olduysa da CHP yönetimi, genelde bu konuda ikna edici herhangi bir çalışma gerçekleştiremedi ve bu konudaki ihale ve iddialar büyük ölçüde partinin üzerinde kaldı ve kalmaya da devam ediyor. Çünkü iddialar çok ciddi, üstelik de yandaş medya çarşaf çarşaf resimler yayınlamaya hâlen devam etmektedir. Ancak geçici bir süre ile yapılış amacı dışında kullanılanlar var ise de ahıra
çevrilen cami örneğine ben henüz rastlamadım. Yani bana göre de, bu minvalde yapılan propagandaların tamamı, yani “camilerin ahır yapılması” iddiaları birer kara propagandadan ve iftiradan ibarettir.
çevrilen cami örneğine ben henüz rastlamadım. Yani bana göre de, bu minvalde yapılan propagandaların tamamı, yani “camilerin ahır yapılması” iddiaları birer kara propagandadan ve iftiradan ibarettir.
Peki, bu kara propagandanın sebebi acaba nedir?
Sayın Başbakan ve onun mensubu bulunduğu zihniyet, bugüne kadar CHP’yi hep halktan kopuk siyaset yapmakla, sivil ve askerî elitlerin partisi olmakla itham etmişlerdir. İşte bu sebepledir ki; Başbakan ve diğer AKP yöneticileri, CHP’deki zihniyet değişiminden ve "Yeni CHP"nin halka dönük politikalarından ve halkla bütünleşmeyi esas alan yönetim anlayışından fena hâlde korkmuşlardır. Uzun yıllardır dinî duyguları istismar ederek buradan kendilerine siyasi rant elde etmeyi politikalarının miğferine oturtan bu zihniyet, CHP’nin yeni yönetim anlayışından büyük bir telaşa düşmüşlerdir. AKP yöneticilerinin, yarım asır ve hatta neredeyse bir asır önce gerçekleşmiş olayları deşeleyerek, buralardan CHP aleyhine kullanılabilecek ne varsa getirip halkın önüne boca etmeye çalışmaları, işte bu telaşın ve korkunun eseridir.
Evet; geçmişte bu ülkede istenmeyen, daha doğrusu istenmeyerek altına imza atılmak zorunda kalınan bazı olayların yaşandığı bir vakıadır. İmparatorluktan cumhuriyete geçişin oldukça sancılı olduğu ve yeni rejimin benimsenmesi ve benimsetilip yerleştirilmesi sırasında bazı acıların çekildiği de muhakkaktır. Ancak dünyada gerçekleşen benzer olaylara bakılınca, en temiz ve kansız geçişin Türkiye’de olduğu görülür. Örneğin; "Fransız Devrimi" sırasında yaklaşık 200.000 kişinin, "Rus Devrimi" sırasında milyonlarca kişinin katledildiğini dikkate alırsak, "Türk Devrimi"nin kansız ve kavgasız olduğu bile söylenebilir. Dolayısıyla, Türkiye’deki geçiş döneminde yaşananların hemen tamamını, CHP’nin kusuruymuş gibi ortaya koymak ve yaklaşık üç çeyrek asır önce yaşanan kimi olayları sırf CHP’nin suçuymuş gibi sunmak ve bu olaylardan bugünkü CHP yönetimini sorumlu tutmak akıl ve insaf ölçüleriyle bağdaşan bir durum değildir. Çünkü bahsi geçen olayların yaşandığı tarihlerde CHP’nin bugünkü yönetim kadrolarında bulunanlar, henüz doğmamışlardı. Bırakın ana rahmine düşmeyi, bazıları babalarının, bazıları ise muhtemelen daha dedelerinin damarlarında dolaşıyorlardı. O bakımdan, geçmişte yaşanan olayların tamamını CHP’ye yüklemek, hele hele bu konuda bugünkü CHP yöneticilerini itham etmek, akıl ve insaf ölçüleriyle asla bağdaşmaz.
Ayrıca unutulmamalıdır ki; o günlerde yaşanan sancılı olayların hemen tamamının içinde, bugünkü AKP’nin oturduğu temele mensup siyasi kadrolar da bulunmaktadır. Başbakan ve AKP yöneticileri, hemen her fırsatta DP’nin devamı olduklarını söylerler. Oysa DP, CHP’nin içinden çıkmış kadrolarca kurulmuş bir partidir. Dolayısıyla, cumhuriyetin ilk yıllarında yaşanan ve bugünkü şartlarda bize de oldukça sevimsiz gelen bazı olayların müsebbipleri arasında DP kadrolarının da bulunduğu aşikârdır. O sebeple, iktidar partisinin, CHP’yi kötüleyip karalama adına geçmişi deşelerken, biraz dikkat etmesinde fayda vardır. Çünkü deşeledikleri çöplerin arasında kendi köklerini göreceklerdir.
Bir yandan; CHP’nin, cumhuriyeti kuran ve yeni Türkiye’nin mimarı olduğu gerçeğine karşı çıkacaksınız, öbür yandan da devletin kuruluş aşamasında yaşanan kimi olaylardan tek başına CHP’yi sorumlu tutacaksınız.
Buna, bırakın insanoğlunu; kargalar bile güler, geçer.
* * * Devam Edecek...
Ömer Sağlam