Bu sabah, evde tek başıma kahvaltı yapmak durumundaydım ve haşlanmış yumurta canım çekti. Evde olmayınca tabelasında "GÜNEY TEKEL" yazan ve önünde cips vs. yiyecekler görülen en yakındaki dükkana gittim.
Haliyle bütün raflar lebaleb içki ve sigara doluydu!
Güneydoğu şivesiyle konuşan delikanlı satılık yumurta bulunmadığını, ancak kendi ihtiyaçları için bulundurdukları yumurtadan birkaç tane verebileceğini söyledi.
Belli ki; dükkanda yaptığı menemen için yumurta bulunduruyordu genç adam.
İsteğim üzerine iki yumurta verdi ve uzattığım parayı almadı.
Israr ettim "Yok abey, içim rahat etmez diyerek" masanın üzerine koyduğum
parayı geri uzattı. Teşekkür edip çıktım. Eğer bu iki yumurtayı bir hacı emmiden alsaydım, inanın bana katlı fiyatına ücretini alırdı benden! Bunu tecrübe ile konuşuyorum.
1990'lı yıllarda, cep telefonlarının fazla yaygın olmadığı ve haberleşme ağının bugünkü gibi gelişmediği bir zaman diliminde Manisa'da bir Müftü Efendi anlatmıştı.
Müftü Efendi çoluk çocuğu almış Sipil Dağı'na pikniğe gitmiş.
Akşam saatlerinde dönüşe geçtiği sırada ıssız bir alandan geçerken, olacak ya arabaları bozulmuş. Cep telefonu, araç telefonu, yakınlarda yerleşim yeri yok ki telefonla şehirdeki yakınlarını veya arkadaşlarını arasın. Müftü efendi tıpkı benim gibi arabanın dilinden de anlamayınca kalmışlar çoluk çocuk zifire karanlıkta. Neden sonra lüks bir araç yaklaşmış yanlarına, içinde bir serhoş adam ve bir genç kadın! Adam yardıma ihtiyaçları olup olmadığını sormuş bizimkilere.
Müftü Efendinin durumu anlatması üzerine adam araç telefonunu müftü efendiye uzatmış, o da Müftülükteki arkadaşlarını arayarak yardım istemiş ve böylece gece Sipil Dağı'nda Tarzan olmaktan kurtulmuşlar Müftü Efendi ve ailesi.
Bunları neden anlattım; adamlığın göstergesi alkollü içecek kullanıp kullanmamak değildir. Tıpkı namaz kılıp kılmamanın adamlığın ölçüsü ve kriteri olmadığı gibi.
Hükümet en yüksek zammı malum içkiye ve sigaraya yapıyor.
Bu iki ürün üzerindeki vergi yükü de çok fazla yanlış bilmiyorsam.
Ben ağzına içki damlası koymamış bir adam olarak içki üzerindeki vergi yükünü pek bilmem, ancak içen arkadaşlardan ve sosyal medyadaki paylaşımlardan gördüğüm kadarıyla alkollü içecekler üzerindeki vergi yükü %70'lerin üzerinde. Yani devlet, tıpkı akaryakıt üzerinden motorlu araç sahiplerini kanırta kanırta yolduğu gibi, içki üzerinden de akşamcıları yoluyor.
Hem de cıyak cıyak bağırtarak.
İçki üzerindeki vergi yükünü, geçtiğimiz yılbaşında yapılan vergi zamlarından sonra konuya ilişkin yayınlanan haberde geçen şu ifadeler ne güzel anlatıyor:
"Yapılan hesaplamalara göre, 1 litrelik rakıdaki her 4 kadehten 3'ünün parası Maliye'ye vergi olarak gidiyor. Geriye kalan 1 kadehin parası ise alkol üreten firmalara, çok küçük bir kısmı da dağıtıcılarla bakkal ve bayilere gidiyor. Zamdan önce, şirketlerinin üretim maliyetini, karını, dağıtıcı payı ve bakkal bayi karını ekleyip 41 lira 43 kuruşa reyona koyduğu litrelik rakı vergiler nedeniyle 162 liraya tüketiciye ulaştırılıyordu. Şimdi yine aynı maliyetle reyondaki rakı 177 lira 24 kuruşa satılacak. Verginin 4 kadeh içindeki payı litrelik rakıda vergiler nedeniyle 162 liraya tüketiciye ulaştırılıyordu. Şimdi yine aynı maliyetle reyondaki rakı 177 lira 24 kuruşa satılacak. Verginin 4 kadeh içindeki payı 3 kadehin de üzerine çıkacak."(1)
Hükümet/hükümetler neden içkiye ve sigaraya en yüksek vergileri koyar ve en yüksek zamları yapar bilmiyorum ama eğer bunu insanları bu kötü alışkanlıklarından vazgeçirmek için caydırıcı olması bakımından yapıyorsa yanlıştır. Bu iş zorlama yöntemlerle olmaz. Dinen içki haram, sigara en azından mekruh, bunları tüketenler de günahkârdırlar, bu sebeple hadiseye bu imansızlara bir ceza da biz verelim diye yaklaşılıyorsa bu da yanlıştır.
Zira siz Allah adına ceza verme yetkisine sahip değilsiniz.
İçki ve sigara içenler bizim gibi düşünmeyenlerdir ve dolayısıyla potansiyel düşmanlarımızdır, o sebeple düşmana ne kadar zarar verirsek bizim için kârdır diye düşünüyorsanız, bakın bu da toplumun bir kesimini ötekileştirmek ve ayrıştırmak anlamına gelir. Dolayısıyla; zam yaparken veya vergi koyarken, alkollü içecekler ve sigaraya negatif ayrımcılık yapmak ve bu ürünlere daha fazla vergi koymak veya zam yapmak insaflı bir davranış değildir. Bu tutum, insanları başka arayışlara ve mesela sağlıksız ortamlarda içki üretimine ve tüketimine yöneltir, bu da insanların zehirlenip ölmesine sebep olur. Unutmayın daha iki gün önce Mersin'de kaçak içkiden tam 7 kişi öldü(2).
Vatandaşlar espri yapıyor sosyal medyada; hükümetin içki zamları yüzünden toplumun yarısı kimyager oldu, herkes içeceği içkiyi kendisi üretmeye başladı...
Sözün özü; kerhaneleri kapatmakla fuhşu önleyemeyeceğiniz, tam aksine taciz, tecavüz ve özellikle çocuklara yönelik cinsel istismarları arttıracağınız, ayrıca kontrolsüz-denetimsiz yerlere fuhuş yapılmasını, buna bağlı olarak başta AİDS olmak üzere zührevi hastalıklarla toplum sağlığını, nesebi gayrisahih çocukların sayısındaki artışa bağlı olarak da neslimizi bozacağınız gibi, içkiye ve sigaraya zam yapmakla da içki ve sigara tüketimini önleyemezsiniz efendiler.
Sadece köpek öldüren türü içkilerin üretimini ve içki kaçakçılığını teşvik ederek insanların ölümüne sebep ve devletin vergi kaybına uğramasına sebep olursunuz.
Bir küçük bilgi, alkollü içki üretimine, meyhane işletilmesine, ayrıca kerhane işletmeciline ilişkin ilk ruhsatlar, yarı yarıya şer'i kanunlarla yönetilen Osmanlı döneminde verilmiştir.
İçki içen ve hovardalık yapan çok sayıda Padişah vardır bizim tarihimizde(3).
Haliyle bütün raflar lebaleb içki ve sigara doluydu!
Güneydoğu şivesiyle konuşan delikanlı satılık yumurta bulunmadığını, ancak kendi ihtiyaçları için bulundurdukları yumurtadan birkaç tane verebileceğini söyledi.
Belli ki; dükkanda yaptığı menemen için yumurta bulunduruyordu genç adam.
İsteğim üzerine iki yumurta verdi ve uzattığım parayı almadı.
Israr ettim "Yok abey, içim rahat etmez diyerek" masanın üzerine koyduğum
parayı geri uzattı. Teşekkür edip çıktım. Eğer bu iki yumurtayı bir hacı emmiden alsaydım, inanın bana katlı fiyatına ücretini alırdı benden! Bunu tecrübe ile konuşuyorum.
1990'lı yıllarda, cep telefonlarının fazla yaygın olmadığı ve haberleşme ağının bugünkü gibi gelişmediği bir zaman diliminde Manisa'da bir Müftü Efendi anlatmıştı.
Müftü Efendi çoluk çocuğu almış Sipil Dağı'na pikniğe gitmiş.
Akşam saatlerinde dönüşe geçtiği sırada ıssız bir alandan geçerken, olacak ya arabaları bozulmuş. Cep telefonu, araç telefonu, yakınlarda yerleşim yeri yok ki telefonla şehirdeki yakınlarını veya arkadaşlarını arasın. Müftü efendi tıpkı benim gibi arabanın dilinden de anlamayınca kalmışlar çoluk çocuk zifire karanlıkta. Neden sonra lüks bir araç yaklaşmış yanlarına, içinde bir serhoş adam ve bir genç kadın! Adam yardıma ihtiyaçları olup olmadığını sormuş bizimkilere.
Müftü Efendinin durumu anlatması üzerine adam araç telefonunu müftü efendiye uzatmış, o da Müftülükteki arkadaşlarını arayarak yardım istemiş ve böylece gece Sipil Dağı'nda Tarzan olmaktan kurtulmuşlar Müftü Efendi ve ailesi.
Bunları neden anlattım; adamlığın göstergesi alkollü içecek kullanıp kullanmamak değildir. Tıpkı namaz kılıp kılmamanın adamlığın ölçüsü ve kriteri olmadığı gibi.
Hükümet en yüksek zammı malum içkiye ve sigaraya yapıyor.
Bu iki ürün üzerindeki vergi yükü de çok fazla yanlış bilmiyorsam.
Ben ağzına içki damlası koymamış bir adam olarak içki üzerindeki vergi yükünü pek bilmem, ancak içen arkadaşlardan ve sosyal medyadaki paylaşımlardan gördüğüm kadarıyla alkollü içecekler üzerindeki vergi yükü %70'lerin üzerinde. Yani devlet, tıpkı akaryakıt üzerinden motorlu araç sahiplerini kanırta kanırta yolduğu gibi, içki üzerinden de akşamcıları yoluyor.
Hem de cıyak cıyak bağırtarak.
İçki üzerindeki vergi yükünü, geçtiğimiz yılbaşında yapılan vergi zamlarından sonra konuya ilişkin yayınlanan haberde geçen şu ifadeler ne güzel anlatıyor:
"Yapılan hesaplamalara göre, 1 litrelik rakıdaki her 4 kadehten 3'ünün parası Maliye'ye vergi olarak gidiyor. Geriye kalan 1 kadehin parası ise alkol üreten firmalara, çok küçük bir kısmı da dağıtıcılarla bakkal ve bayilere gidiyor. Zamdan önce, şirketlerinin üretim maliyetini, karını, dağıtıcı payı ve bakkal bayi karını ekleyip 41 lira 43 kuruşa reyona koyduğu litrelik rakı vergiler nedeniyle 162 liraya tüketiciye ulaştırılıyordu. Şimdi yine aynı maliyetle reyondaki rakı 177 lira 24 kuruşa satılacak. Verginin 4 kadeh içindeki payı litrelik rakıda vergiler nedeniyle 162 liraya tüketiciye ulaştırılıyordu. Şimdi yine aynı maliyetle reyondaki rakı 177 lira 24 kuruşa satılacak. Verginin 4 kadeh içindeki payı 3 kadehin de üzerine çıkacak."(1)
Hükümet/hükümetler neden içkiye ve sigaraya en yüksek vergileri koyar ve en yüksek zamları yapar bilmiyorum ama eğer bunu insanları bu kötü alışkanlıklarından vazgeçirmek için caydırıcı olması bakımından yapıyorsa yanlıştır. Bu iş zorlama yöntemlerle olmaz. Dinen içki haram, sigara en azından mekruh, bunları tüketenler de günahkârdırlar, bu sebeple hadiseye bu imansızlara bir ceza da biz verelim diye yaklaşılıyorsa bu da yanlıştır.
Zira siz Allah adına ceza verme yetkisine sahip değilsiniz.
İçki ve sigara içenler bizim gibi düşünmeyenlerdir ve dolayısıyla potansiyel düşmanlarımızdır, o sebeple düşmana ne kadar zarar verirsek bizim için kârdır diye düşünüyorsanız, bakın bu da toplumun bir kesimini ötekileştirmek ve ayrıştırmak anlamına gelir. Dolayısıyla; zam yaparken veya vergi koyarken, alkollü içecekler ve sigaraya negatif ayrımcılık yapmak ve bu ürünlere daha fazla vergi koymak veya zam yapmak insaflı bir davranış değildir. Bu tutum, insanları başka arayışlara ve mesela sağlıksız ortamlarda içki üretimine ve tüketimine yöneltir, bu da insanların zehirlenip ölmesine sebep olur. Unutmayın daha iki gün önce Mersin'de kaçak içkiden tam 7 kişi öldü(2).
Vatandaşlar espri yapıyor sosyal medyada; hükümetin içki zamları yüzünden toplumun yarısı kimyager oldu, herkes içeceği içkiyi kendisi üretmeye başladı...
Sözün özü; kerhaneleri kapatmakla fuhşu önleyemeyeceğiniz, tam aksine taciz, tecavüz ve özellikle çocuklara yönelik cinsel istismarları arttıracağınız, ayrıca kontrolsüz-denetimsiz yerlere fuhuş yapılmasını, buna bağlı olarak başta AİDS olmak üzere zührevi hastalıklarla toplum sağlığını, nesebi gayrisahih çocukların sayısındaki artışa bağlı olarak da neslimizi bozacağınız gibi, içkiye ve sigaraya zam yapmakla da içki ve sigara tüketimini önleyemezsiniz efendiler.
Sadece köpek öldüren türü içkilerin üretimini ve içki kaçakçılığını teşvik ederek insanların ölümüne sebep ve devletin vergi kaybına uğramasına sebep olursunuz.
Bir küçük bilgi, alkollü içki üretimine, meyhane işletilmesine, ayrıca kerhane işletmeciline ilişkin ilk ruhsatlar, yarı yarıya şer'i kanunlarla yönetilen Osmanlı döneminde verilmiştir.
İçki içen ve hovardalık yapan çok sayıda Padişah vardır bizim tarihimizde(3).
Ömer Sağlam 8.7.2019