- Ne diyorsunuz?
- Neye ne diyoruz?
Ardından konuşma gelişiyor:
- Darbeye!..
- Ne darbesi?
- Darbe oluyor. Televizyonlar da naklen veriyor.
Filmden çıkıp televizyon yayınına geçiyoruz. Askerî bir kamyon "Boğaziçi Köprüsü"nün Anadolu yakasına geçiş yönünde yan durmuş, birkaç asker de kamyonun etrafında büyülenmiş gibi bilinçsiz ve telaşsız adımlarla gezinip duruyor. Avrupa yakasına geçiş yönündeyse trafik vızır vızır.
HAYDA! DARBEYE DİKİZ
"Şaka yaptı, besbelli kaza olmuş!.." diye düşünüyoruz. Tam o sırada spikerin sesi de
ekrana yansıyor. Ancak ondan sonradır ki, dünyanın en komik ihtilal denemesiyle karşı karşıya olduğumuza inanıyoruz.
Evet gerçekten de dünyanın en komik ihtilal denemesi... Gülelim mi kızalım mı? İhtilal yapma deneyimi en üstün ordulardan biri olan Türk ordusunun yapacağı iş değil bu! Çocukluğunda Tom Miks, Teksas okumuşlar bile bunlardan beceriklidir. Gecenin yeni başladığı, milletin sokaklarda cirit attığı, eğlence yerlerinin dolup taştığı bir saatte ihtilal mi olurmuş? Provası bile olmaz.
Haberleri dinliyoruz. Her darbenin ilk adımlarından biri olan; Cumhurbaşkanı, Başbakan, TBMM başkanı ve hükûmet üyelerinin tutuklanmasına dair hiçbir haber yok. Basın bildirisi bile yok! Tuhaf, tuhaf ki ne tuhaf!..
BAY RECEP NEREDE SAKLANIYOR
Cumhurbaşkanı dedim ya, hemen aklıma geldi.
Nerede? Ortalıkta görünmediği gibi sesi soluğu da çıkmıyor.
Sanırım her zamanki gibi araziye uyma taktiğini uyguluyor. Gerçi bu komedi darbede ne onun ne de AKalPe Hükûmeti'nin üyeleri için bir tehlike olmadığı aşikâr ama olur ya, iş aniden değişip başka yöne çevrilebilir diye saklanmış gibi.
Taktik, "Gezi"de uygulananın aynı. Önce saklanıp susacak, havayı koklayacak sonra iş aleyhine dönmüyorsa ortaya çıkıp arslanlar gibi kükreyecek. Aile fertleri de kayıp. Aynen dünyanın en barışçıl ve en nezih protestosu olan "Gezi Olayları"ndaki gibi... Bu kayboluşlara hem sivil hem de askerî argoda aynı tanım yapılır, "araziye uymak".
MGM'nin arslanı* gibi kükremenin de bir tanımlaması var. Ona "ucuz kahraman pozu" deniyor. Gezi sırasında da aynı olayları yaşamıştık. Yarın, öbür gün komşu ülkelerden birinde oldukları ortaya çıkarsa şaşmayın. Komşu deyince akla hemen Bulgar'la Yunan geliyor ama buna kuş uçuşu komşuları da eklemek gerek. Yani Ermenistan var, Katar var, İran var, Azerbaycan var, Suudlar var, hatta Rusya dahi var.
BEKLEYİN! ÖNEMLİ BİR AÇIKLAMAM OLACAK
Bir savaş uçağını düşürdüğümüz Rusya'nın nereden çıktığı, gelecek yazılarımdan birinin konusu olabilir. Çünkü şu an, o görüşmeyi yapanlardan hiç olmazsa birinin açıklama yapmasını umuyor ve bekliyorum.
İlk değerlendirmelere göre darbe teşebbüsü FETÖ'ye bağlı askerlerce yapılmış. Öyle söyleniyor. Rica edeceğim, "Darbe Yazıları: Bir İhtilal Komedyası" adıyla yayına hazırladığım bir sonraki yazımı mutlaka okuyun. Orada, AKalPe ile FETÖ'nün ilişkisinin neredeyse tıpatıp aynının yaşandığı "Üçüncü Reich" olayını, Hitler ve Röhm birlikteliğinin nasıl sona erdiğini anlatacağım. Aslında şu an yayınlayacaktım ama baktım ki çok uzun olacak, sizleri sıkmaktan kaçındım.
İhtilal denemesi öylesine acemice yapılmakta ki, katılanlara elma şekeri verileceği duyurulmuş, duyan çoluk çocuk da sokağa fırlamış gibi... İhtilalcilerin görüntüsü, tam bir karmaşa... Karşı çıkanlar ise daha çok yakın bir geçmişte yazdığım gibi, bugün için hazırlanmış çetesel kuvvetler. Silahlılar... Elinde silah olmayanlarda da aynı ölçüde kesilmiş sopalar var. Tüm bunlar, olayın; planlı, programlı, haberli, hesaplı ve zorlama bir ihtilal olduğu; önceden bir araya getirilmiş başıbozuklarla zorla ihtilal yapmaya itilen darbecilere karşı ayrı bir ihtilal yapmanın planlandığı yolundaki izlenimimi sağlamlaştırıyor.
BU KADIN NEYİN NESİ KİMİN SESİ
Yazımın tam burasında, CNN'li bir muhabirin Recep Bey'e ulaştığı ve saklandığı yerden cep telefonu aracılığıyla canlı yayına aldığı haberi geliyor. Hande Fırat adlı biriymiş. Recep Bey'in elinde tüm basın varken, korkak ama bazı yazarları nedeniyle yarı muhalif sayılan Doğan Medya'yı ve onlardan da pek fazla tanınmamış Hande Fırat adlı birini seçmesi bende katmerli soru işaretleri oluşturuyor. Belli ki inandırıcılık için önceden kurgulanmış. Hande Hanımı'ysa gözüm hiç tutmadı. Recep Bey'in Doğan Medya'ya yerleştirdiklerinden biri olabilir mi? Bilmem ama bundan sonraki dönemde, zaten zavallı durumda olan medyamızın yıldızı (!) olacağına kalıbımı basarım.
Recep Bey, gizlendiği yerden, seçilmiş kişi Hande Fırat'ın aracılığıyla kendisi demokrasi adına mücadele ediyormuş görüntüsü vererek insanları kışkırtmakta... Açıkça meydanlara çağırıyor. Eyvah eyvah eyvah!
Asıl ortaya çıkması gereken kişiler "Planlı, programlı, haberli, hesaplı ve zorlama bir ihtilal de olsa belki birisi bana zarar verebilir." düşüncesiyle tam siper etmişken, halkı kışkırtarak ortaya dökmek facialara neden olabilir. Böyle bir şey gerçekleşirse Hande Fırat ve Doğan Grubu da aynen Recep Bey ve onun emirberleri gibi bu olayın sorumluları arasında olacaklardır.
Aman aman! Aman aman!
Belli ki birçok ailenin ocağı sönecek.
Medet ya akıl!
Evet evet! Ey akıl, sana sesleniyorum.
Gel, olması gereken yerde dur ve ülkeme yardım et!
*MGM'nin arslanı: Metro Goldwyn Mayer şirketinin
ürettiği filmlerin başında görülen marka arslanı...
ürettiği filmlerin başında görülen marka arslanı...
Günay Tulun