Cevaben: “Başta, tarihi, kadim Demokrat Parti’nin aziz, mümtaz ve muhterem camiası olmak üzere; Hak, hukuk, adalet, demokrasi ve devlet idaresinde fazilet özlemi içinde ümit ve çıkış kapısı arayan bütün vatandaşlarımızın hasreti, böyle müjdeli bir vuslattır. Mutlaka doğru ve yerinde olur. Ayrıca isabetli bir konjonktür ve en uygun zamanda milletin hayati ihtiyacına cevap verilir ve “fazilet anlamında siyaset, düştüğü
yerden kaldırılır” dedim.
“Peki, şöyle ufaktan bir start verelim, nabız yoklayalım, bakalım ne olacak!..
Görelim Mevlâm neyler, neylerse güzel eyler..”
TEVAFUK
Bu müşaverenin tam üçüncü günü, sabaha karşı Süleyman Demirel vefat etti.
Eğer bu konuşma Süleyman Bey’in vefatından sonra yapılsaydı, olağan addedilir ve sıradan bir sohbet olarak hatıra kompartımanımızdaki yerini alırdı. Fakat 18. dönem ANAP Sakarya Milletvekili ve iki devre Demokrat Parti Genel Başkanlığı yapmış Yalçın Koçak’ın “Türkiye’de emanet, vesayet, velâyet ve icazet dönemi bitti” tarzındaki beyan ve yayınındaki hikmet sanki böylece ortaya çıktı. Dolayısıyla, Ali Naili Erdem’in bahusus izharı, halisane temenni, öneri ve arzusu iki cihetle çok büyük bir önem ve değer kazanmış oldu.
Bunlardan birincisi: Vefattan yaklaşık üç gün önce yapılan bu konuşma, açıklama, muhavere ve müşaverede bahse konu edilen çok önemli tespitler, tarihi sözler ve beyanlar! İyice farkına varılan, her zaman ve zeminde hissedilen, kendini hissettiren milletin arzusu… Bu ümit, arzu ve beklentinin özünde şekillenen Demokrat Parti misyonu, 46 ruhu, davası ile umur-u devlet (Atatürk ilkeleri ve Türk İnkılâbı’na dayalı; namuslu/dürüst-demokrat, onurlu ve sorumlu, muktedir bir hükümet) istemi…
İkincisi: Ali Naili Erdem’in siyasette (dava ve misyonda) kıdem, ehliyet ve liyakatinin yanı sıra merhum Süleyman Demirel’e siyaseten en yakın olması. Defin merasiminin heyecan ve elemle karışık, hüzünle icrası esnasında Ali Naili Erdem’i gören bazı vatandaşların; O’nun yanına gelerek: “Sayın Bakanımız, siz Baba’nın en yakın dostu, kader arkadaşı, doğal olarak da Halifesi konum, makam ve durumundasınız. Ne olur, artık şu Demokrat Parti davasına bir el atın; Merkez Sağ’a sahip çıkın ve bizi Ocaksız, Bucaksız, Partisiz kalmaktan kurtarın Allah aşkına” diye adeta yalvarmalarıdır. (Bunu kendisinden değil ama bizatihi orada, yanında hazır olanların nakil, beyan ve anlatımlarından duydum.)
Demek ki, tarihi ve kadim Demokrat Parti’nin yeniden inşası, merkez sağın ihyası ve siyasetin, 27 Mayıs 1960 kalkışmasında düşürüldüğü yerden onurla ayağa kaldırılıp, şerefle, şanla taçlandırılmasının zamanı gelmiştir. Bu cihetle bir tevafuk (tesadüf zannedilen şeylerin kader ile örtüşmesi, tesadüf demenin daha anlamlı hali, tesadüfe nazaran, arkasında gizli bir kudret olma ihtimali) eseri hayat bulması mümkün olacaktır inşâllah!..
GERÇEK DEMOKRATLAR
Şimdi mesele: Tarihi ve kadim Demokrat Parti’nin dava, ideal ve ilkelerini kucaklayıp inançla, inatla hayata geçirmektir. Bu uğurda azim, irade ve kararlılıkla çalışacak; Demokrasi, adalet, ahlâk ve hukuk’u ayağa kaldıracak Gerçek Demokrat’ların, Birleşik Demokrat Parti Hareketi nezdinde el ve gönül birliği yapması şart. Ali Naili Erdem ile birlikte Nevzat Ercan, Esat Kıratlıoğlu, Rasim Cinisli ve Yalçın Koçak el ele vermiş, Demokrasi kervanı yola çıkmış bulunmaktalar. Darısı, Demokrat Parti davası, manâ ve misyonuna gönül verdiği halde “geçici olarak” ayrılanların başına!.. Hayırlı, uğurlu ve kutlu olsun, İnşâllah..
Mustafa Nevruz Sınacı
(*) Ali Naili Erdem: 1927 İzmir, Kemalpaşa doğumlu ve Ankara Hukuk Fakültesi mezunu Avukat. 1961-1980 arası 1, 2, 3, 4 ve 5. dönem İzmir Milletvekili. Sanayi, Çalışma (iki defa) ve Millî Eğitim Bakanlığı yaptı. 1980 askeri darbesinden sonra çeşitli İl ve İlçelerde milletle buluştu, konferanslar verdi. Radyo ve televizyonlarında konuşmalar yaptı. Halen Demokratlar Kulübü Başkanı olan Ali Naili Erdem, evli ve üç çocuk babasıdır.