NEDİM ŞENER ve NEMRUT'A KARŞI TOPAL KARINCA OLMAK

Hz. İbrahim ile Nemrut arasında geçen olayların Kur’an’daki anlatılışını tam olarak incelemedim. Ancak efsanelere ve muhtemelen Tevrat kaynaklı bazı rivayetlere göre; Hz. İbrahim’in Nemrut tarafından ateşe atıldığı sırada bir topal karıncanın, ağzındaki küçük bir damla su ile telaşlı telaşlı ateş istikametinde ilerlemekte olduğunu görenler hayretle topal karıncaya sorarlar;

- Hayırdır; telaşlı telaşlı nereye böyle? Topal karınca ağzındaki suyun akmaması için gerekli tedbiri aldıktan sonra dikkatle cevap verir:
- Nemrut'un, İbrahim’i ateşe attırdığını duydum. Onu söndürmeye gidiyorum! Karıncanın bu cevabı üzerine orada bulunanlar:
- Haydi canım sen de! derler. Sen şu kadarcık cüssenle ve bu topal hâlinle o koskoca ateşi nasıl söndüreceksin? Karınca bunun üzerine şu hikmetli cevabı verir:
- Hiç olmazsa safımı belli etmiş olurum! 

***

Medya ve gazetecilik açısından, şahsen hikâyedeki topal karınca hükmünde bile olmadığımın farkındayım. Yazdıklarımın okunma ve beğenilme oranını da elbette bilmiyorum. Ancak, yaklaşık 6-7 yıldır internet ortamında sürekli yazıyorum. İşte bundan aldığım cesaretle ve safımı belli etme adına diyorum ki; Türkiye’de düşünce ve düşünceyi açıklama özgürlüğü noktasında çok büyük sıkıntılar vardır. Ve bu durum, uluslararası bağımsız kuruluşlarca da tespit edilmiştir. Yanılmıyorsam Türkiye bu hususta 80’inci veya yaklaşık o sıralardadır.

Sözde Ergenekon davası çerçevesinde gazetecilere yönelik olarak yaşananlar, artık taraflı tarafsız herkesi üzmeye başlamış bulunmaktadır. Çıkarmış olduğu bazı kanunların yüksek yargıdan dönmesi üzerine “Türkiye yargıçlar ülkesi olmuştur.” şeklinde garip açıklamalar yapan iktidar partisinin, sıra yargıçların medya mensuplarına ve fikir adamlarına yönelik geniş çaplı operasyonlarına gelince sus pus olmaları oldukça dikkat çekicidir. Oysa asıl “Yargıçlar Devleti” şimdi yaşanıyor. Özel yetkili mahkemeler, yaptıkları soruşturmalar kapsamında tuttuğunu içeri tıkıyor. Bu görüntü ise sözde fikir özgürlüğü bulunan ve medeni bir ülke olan Türkiye’ye hiç mi hiç yakışmıyor.


Bu konuda son tutuklamalar galiba bardağı taşıran son damla olmuştur. Ve artık bıçak kemiğe iyiden iyiye dayanmış bulunmaktadır. Nedim Şener ve Ahmet Şık gibi gazetecilerin tutuklanması üzerine, yandaş medya adı verilen medya organlarında bile tepkisel seslerin yükselmesi bunu göstermektedir. Star, Yeni Şafak, Sabah gibi daha çok Hükûmet yanlısı yayınlar yapan gazetelerden de tepki sesleri yükselmesi bu bakımdan önemlidir. Ayrıca bir zamanlar Başbakan’ın en yakınında olan kişilerden olan Akif Beki’nin Radikal’deki çıkışı ile yapmış olduğu haberlerle gazetecilerin tutuklanmasına da sebep olan davaların açılmasına neden olan Taraf Gazetesi’nin Ahmet Altan örneğindeki bazı yazarlarının da olaylara tepki göstermesi bu bakımdan anlamlıdır. Açıkçası bu kabil adamlar, artık, yaratmış oldukları dalgaların kendilerini de boğmak üzere olduğunun farkına varmış durumdalar. Özetle; son tutuklamalar, yandaş ve komplocu medyayı bile çileden çıkarmışa benziyor. Artık onlar da “Yok deve!” demeye başladılar.


Dahası, son tutuklamalar,
Hükûmeti de rahatsız etmişe benziyor. Daha düne kadar kendisini millet adına “Ergenekon davasının savcısı” Deniz Baykal’ı da “Avukatı” ilan eden Başbakan’ın dün dile getirmiş olduğu:
- Biz savcı da değiliz, hâkim de değiliz, birileri gibi avukat da değiliz! şeklindeki sözleri, Hükûmetteki bu rahatsızlığın ipuçlarını vermektedir. 
Bülent Arınç’ın: 
- Basın mensupları suçlanıyorlar, gözaltına alınıyorlar. Bu elbette hoş bir manzara değil. Basın mensuplarının herhangi bir şekilde gözaltına alınmaları, haklarında takibat yapılması elbette bizleri üzer şeklindeki sözlerini de böyle yorumlamak gerekir. Açık söylemek gerekirse; seçime üç ay kala yapılan son tutuklamalar, Hükûmeti zorda bırakacağa ve AKP’ye oy kaybettireceğe benziyor.

Tutuklanan gazetecilerin ilişkilerini elbette bilmiyorum. Esasen kendilerini fazla da tanımıyorum. Ancak, Nedim Şener’i az çok ekranlardan (Arena programından) ve Milliyet gazetesinde yapmış olduğu haberlerden ve kitaplarından tanıyorum. Her şey bir yana; Nedim Şener’in, temiz ve sevimli bir görüntüsü vardır. İnsan ister istemez, böyle güzel ve sevimli bir yüze sahip bir insanın, pis işler içinde olacağına ve birtakım kirli ilişkileri bulunacağına inanamıyor. Böyle olunca; “Nedim Şener acaba neden tutuklandı?” sorusunun cevabını, ancak “yazmış olduğu kitap ve yapmış olduğu haberlerle zülfüyâre dokunmuş olabilir.” şeklinde verebiliyoruz.


Bolu’nun Mengen ilçesi nüfusuna kayıtlı olmakla ve çocukluğu burada geçmekle tipik bir Anadolu insanı olduğu anlaşılan Nedim Şener’in tutuklanmasına sebep olsa olsa Hrant Dink cinayeti etrafında yapmış olduğu haberler ve yazmış olduğu kitaplardır. Nedim Şener, Hrant Dink olayına, kendisini zorda bırakma adına da olsa neden bu kadar angaje oldu bilmiyorum. Bunu şimdilik ancak, namuslu, tarafsız ve dürüst gazetecilikle açıklayabiliriz. Ömrünü Türk Milliyetçiliğine adamış bir insan olarak, benim; Hrant Dink ve kendisini Hrant Dink cinayetinin arka planını aydınlatmaya adamış Nedim Şener gibi gazetecilere, en azından ilgisiz kalmam gerekirdi! Ancak hayır. Çünkü benim milliyetçilik anlayışım, Hrant Dink gibi Türk kökenli olmasalar da bu devlete vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesi Türk olarak görmemi gerektiriyor. Yani benim milliyetçilik anlayışım, etnik kökeni ve kan bağını değil, vatandaşlık bağını esas alır. Böyle olunca da Hrant Dink olayının perde arkasını aralamaya çalışan Nedim Şener’i değil sevmemek, ancak güçlü bir şekilde alkışlamak gerekir diye düşünüyorum.


Bana göre; Hrant Dink’in öldürülmesi kesinlikle büyük hataydı ve devletimizi ve elbette milletimizi zorda bırakmıştır. Bu olayı, Hrant’ın Türklüğe hakaret etiğini düşünerek Türk Milliyetçiliği duygularıyla işlediklerini düşünenler varsa, bu insanlar bilsinler ki; olay en başta Türk Milliyetçiliğine zarar vermiş bulunmaktadır.(*)


Türk Milliyetçiliğinden maksat eğer milletini, vatanını ve bayrağını sevmek ve gerektiğinde bu uğurda canını bile vermek ise, şu iyi bilinsin ki; milliyetçilik, Türk Milleti’nin şefkatli kucağına sığınmış ve bu ülkenin eşit vatandaşları olan azınlık mensuplarını katletmek değildir. Asıl milliyetçilik, bu tür kirli olayların perde arkasını aralayıp, bu olaylara sebep olan çürük kişilerin hukuk karşısında hesap vermelerini sağlamaktır. Bu anlamda, olayın kitabını yazıp haberlerini yapan Nedim Şener, olayın müsebbiplerinden çok daha milliyetçi ve vatanperver bir adamdır. Umarım diğer basın mensuplarıyla birlikte, tez zamanda özgürlüklerine kavuşurlar…

 

Ömer Sağlam
______________
 (*) Hrant Dink cinayeti hakkındaki değerlendirmelerimizi 20.01.2007 tarihli ve “Delik Pabuçlu Bir Gazeteci!” başlıklı yazımızdan okuyabilirsiniz. bk. http://www.tekizoglu.com/default.asp?part=fikir&islem=oku&id=132
  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

Google'da Webler Arası ve Site İçi Arama

*TATİL ve DİNLENME
Marmara Adası
DAVRAN MOTEL

*HASTANE RANDEVU SİSTEMİ
182 Merkezi Hekim Randevu Sistemi ile RANDEVU ALMA

FotoğrafımGrup Kimliğini Görüntülemek İçin Tıklayın




HABERCİDEN, "Yazarlar ve Ozanlar" ile "Sessizliğin Sesi" Gruplarına Ait Özgün Bir Kanaldır.