Suudi Arabistan'da Bir Yol Levhası |
elbette (biraz sonra ayrıntılı olarak anlatacağımız gibi) tamamen sözde ve görünüşte bir yasaktır! Dolayısıyla söz konusu tabelalar tamamen bir şekilden, belki de hileyi şer’iyeden ibarettir. Çünkü olayın bir de dinî yönü vardır.
Bilindiği gibi Mekke ve Medine aynı zamanda Harem olarak da adlandırılmaktadır. Her ikisine birden Haremeyn denilir. Dinî bir terim olarak dar anlamda her ne kadar sadece Mekke’de içinde Kâbe de bulunan "Mescid-i Haram" ile Medine’de içinde Hz. Peygamber’in kabrinin de bulunduğu "Mescid-i Nebevî"yi anlatmak için kullanılıyor ise de, geniş anlamda Mekke ve Medine şehir merkezlerini anlatmak için kullanılmaktadır. Mekke ve Medine'ye harem denilmesinin sebebi, zararlılar dışında canlılarının öldürülmesi ve bitki örtüsüne zarar verilmesinin haram kılınmış olmasındandır. Zira harem kelimesi, sözlüklerde, "korunan yer, korunan şey, yasak bölge, dokunulmazlığı olan şeyler, çiğnenmeyen kurallar" gibi anlamlara gelmektedir. Harem bölgesinde bulunan kimseye, ihramlı olsun veya olmasın, zararlılar dışındaki av hayvanlarını öldürmek, kendiliğinden biten bitki ve ağaçları kesmek veya sökmek, Müslümanlara saldırmadıkça düşmanlarla savaşmak haram kılınmıştır. (bk. http://www. diyanet.gov.tr/turkish/dy/ DiniBilgilerDetay.aspx?ID=1437)
Suudi Arabistan'da Bir Yol Levhası |
Ancak, yukarıda da dediğimiz gibi, gayrimüslimlerin Mekke ve Medine şehir merkezlerine girmelerinin yasaklanması, sadece sözdedir. Çünkü gayrimüslimler, hemen her şeyleriyle Mekke ve Medine’de, hatta Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevî’dedirler! Gayrimüslimler, özellikle de Hristiyan Batı, her türlü teknolojisiyle ve her türlü sermayesiyle oradadır. Mekke’de, Kâbe’nin; Medine’de ise Hz. Peygamber’in kabrinin hemen birkaç yüz metre ilerisinde Hilton, Sheraton, InterContinental gibi uluslararası büyük sermaye gruplarının lüks otelleri vardır. Mescid-i Haram’ın ve Mescid-i Nebevî’nin içindeki yapı teknolojileri ve yapı elemanları tamamıyla Batılıdır. Mekke ve Medine’de en çok işlem gören dövizler Dolar ve Euro’dur. Uçaklar, otomobiller, otobüsler ve kamyonlar gayrimüslim Batı'ya; elektronik eşyalar, tekstil ve yine otomobillerin büyük bölümü gayrimüslim Doğu'ya aittir. Mekke ve Medine’de konuşlu askeri birliklerin araç ve teçhizatlarının da ABD patentli olduğundan kuşkunuz olmasın. Kral Abdullah, ABD’den, sadece geçtiğimiz yıl 60 milyar dolarlık askerî malzeme almaya karar vermiş bulunmaktadır. Öte yandan Suudi Arabistan’ın birçok yerinde ABD üssü bulunmaktadır. Bu durumda, Mekke ve Medine şehirlerinin giriş noktalarına NON MUSLIM yazılmasının anlamı var mıdır sizce?
Elbette yoktur.
Non Muslim’den Maksat Demokrasi Olabilir mi?
Abdullah Gül, Kral Abdullah, Recep Tayyip Erdoğan |
Suud Kralı Abdullah’ın, Hür Dünya'nın kabul etmediği Tunus Diktatörü Zeynelabidin bin Ali’ye sığınma hakkı tanıyarak onu koruma altına alması ve ısrarla Mısır Diktatörü Hüsnü Mübarek’e destek çıkması işte bu sebepledir. Yani Kral Abdullah, sıranın kendisine gelmesinden ve ülkeye girecek zararlı rejim (!) demokrasi sebebiyle elinde bulunan imkânları kaybetmekten korkmaktadır. Kral Abdullah’ın, ayaklanan Mısır halkı yerine diktatörün yanında yer alması, işte duymuş olduğu bu büyük korku nedeniyledir. Kral Abdullah’ın, telefonda Hüsnü Mübarek’i arayarak destek verdiği konuşmada Mısır’daki olayları değerlendirirken sergilemiş olduğu sakat mantığa bakar mısınız lütfen:
"Hiçbir Arap ya da Müslüman, ifade özgürlüğü adı altında insanların arasına sızıp, bundan, kendi yıkıcı nefretlerini yaymak için istifade etmek suretiyle Arap ve Müslüman Mısır’ın güvenlik ve istikrarına müdahalesine tahammül etmeyecektir."(bk. 29.01.2001 tarihli Milliyet, “Kral Abdullah'tan Hüsnü Mübarek'e destek” başlıklı haber)
Suudi Hanımları |
Ya peki, böyle bir adama açıkça destek veren Kral Abdullah’ın bu noktadaki durumu nedir? Onun gerçek durumunu herhâlde bir Allah, bir de kendisi biliyordur. Ancak bu konuda uluslararası kamuoyuna sızan bazı bilgiler vardır. Örneğin, geçenlerde çıkan bir gazete haberinde şöyle deniliyordu:
“Sırtından ameliyat olmak için geldiği ve iki ay kaldığı New York’da hastaneyi, otelleri kapatan, bavullarca alışveriş yapan Suudi Arabistan Kralı Abdullah, aşırılıkları ile Amerikalıları hayrete düşürdü. Kral Abdullah, New York Presbyterian Hastanesi’nde ameliyat olmak için 23 Kasım’da ABD’ye geldi. Kral’a yedi prens, iki karısı, Suudi devlet yetkilileri, dev bir güvenlik ekibi ve film yapımcıları eşlik etti. Kral Abdullah, havaalanından 20 tanesi bavullara ayrılmak üzere 40 araçlık bir konvoyla ayrıldı. 24 Kasım’da ameliyat olan Kral Abdullah, hastanenin VIP kanadını tamamen kapattı. Dinlenmek için iki ay New York’ta kalan Kral, bu süre için kentin en lüks otellerinden Waldorf Astoria’yı kapattı.
Hafta sonu ülkesine dönen Kral, JFK havaalanını felç etti. New York Post gazetesine konuşan havaalanı çalışanları Kral’ın bavullarından oluşan dağı güvenlik kontrolüne getirebilmek için bir düzineden fazla traktör römorku kullandıklarını söylediler. Kralın kafilesi ise geri dönmek için altı tane jet kullandı. Kral, dünyanın en büyük jeti olan “Jumbo Jet” lakaplı Boeing 747'ye iki karısı da ayrı ayrı daha küçük jetlere bindi. Forbes dergisinin 2010 yılında dünyanın en etkili üçüncü kişisi seçtiği Kral Abdullah’ın tahminî kişisel serveti 21 milyar dolar.”(bk. 26.01.2011-Milliyet, “Suudi kralı 3 jetle geldi 6 jetle döndü” başlıklı haber)
Bir başka gazete haberinde ise şunlar yazıyordu:
“ABD Başkanı Barack Obama ve ailesinin, Beyaz Saray’daki ilk yılı 2009’da yabancı liderlerden yüz binlerce dolarlık hediye aldıkları açıklandı. Hükûmetin dün yayımlanan belgelerine göre, Obamalara karşı en bonkör yabancı lider Suudi Arabistan Kralı Abdullah oldu. Kral Abdullah 2009’da Obama ailesine yaklaşık 190 bin dolarlık hediyeler verdi. Bunların arasında Michelle Obama’ya hediye edilen 132 bin dolarlık yakut ve elmas takı seti, 14 bin 200 dolarlık inci kolyenin bulunduğu, Barack Obama’ya mermer tabanlı, altın palmiye ağaçları ve develerle süslü 34 bin 500 dolarlık saat ve kızlarına da 7 bin dolardan daha çok tutan elmas küpeler ve kolyeler verildiği belirtildi. Hediyelerin tamamının Ulusal Arşivlere teslim edildiği kaydedildi.”(bk. 19.01.2011 tarihli Milliyet “Suudiler Obamaları mücevhere boğmuş” başlıklı haber)
Peki, bu iki haberden sonra şimdi anladınız mı; Suud Kralı Abdullah’ın Tunus diktatöründen sonra Mısır diktatörüne de neden destek çıktığını? Ya da Mekke ve Medine şehirlerinin girişlerine dikilen "Non Muslim" tabelalarının ne anlama geldiğini? Peki, başta Suud kralı ve Katar Emiri olmak üzere; bazı Orta Doğu İslam ülkelerinin liderlerince Sayın Başbakan’a verilen hediyelerin bir türlü halka açıklanmamasının ve Sayın Başbakan’ın ısrarla başkanlık sistemini savunmasının arkasındaki nedenleri hiç düşündünüz mü? Ben düşündüm; çünkü krallar ve sultanlar asla halka hesap verme gereği duymazlar…
Ömer Sağlam