İç Güvenlik Paranoyası ve Pusudaki İhanet

Gruplarımızda sansür uygulanmamaktadır. İmla hatalarının düzeltilme sorumluluğu makale sahibine aittir.
Önce ‘iç güvenlik’ nedir ona bakalım. Sonra, sözde muhalefetin Mecliste kıyametler kopardığı “gündemdeki” paketi inceler, irdeler ve değerlendiririz. Dahası, bu paket, Türkiye Cumhuriyeti devleti ile Devletin iyi, onurlu, sorumlu, namuslu insan ve dürüst vatandaşlarının ‘iç güvenlik ihtiyacının’ ne kadarını karşılamaktadır. Teklif sahiplerine bilhassa bunu sormak gerekir. Zira, kutsal kitaplar, ahlâki öğeler, örf, adet, muteber töreler ve yerleşik gelenekler ile medeni dünya emsalleri yönünden günümüzde, alenen “suç teşkil ettiği halde”; Onursuzluk, sorumsuzluk, terörle-tedhişle iştirak, yardım-yataklık ve işbirliği gibi insanlık dışı nedenlerle müsamaha edilen, görmezlikten gelinen rezillik, aşağılık kepazelik ve her biri toplumsal barışı tehdit ve temelden tahribe yönelik suç unsurlarını sorgulamak lazım!..

Mehmetçik, Peygamberini Çekirge Yeme Pahasına Savunmuştu

Gruplarımızda sansür uygulanmamaktadır. İmla hatalarının düzeltilme sorumluluğu makale sahibine aittir.
Süleyman Şah Türbesi'nde nöbet tutan askerlerin, bir gece harekatıyla, hem de başında tutukları türbeyle birlikte apar topar Türkiye'ye getirilmesi üzerine Türkiye'de adeta yer yerinden oynadı.
İktidar partisi ve devlet ricali, bu durumu TSK'nin caydırıcı gücü ve bir zafer olarak nitelendirirken, muhalefet son derece haklı olarak bu durumu tabanları yağlayıp kaçmak olarak yorumluyor.
Üzülerek söylemeliyiz ki; biz de bu askeri harekatı, tıpkı muhalefet gibi kaçış ve sıvışma harekatı olarak nitelendirenlerdeniz.
Hem de ne kaçış!
Bizimkiler, telaş içinde kaçarken tankın kapağını açık unutmuşlar ve tank hareket edince haliyle kilolarca ağırlıktaki kapak hızla kapanmış ve bir başçavuşun kafasına inerek ölümüne sebep olmuştur! 

Kadına Şiddet Konusunda Diyanet'ten Muhteşem İkiyüzlülük

Gruplarımızda sansür uygulanmamaktadır. İmla hatalarının düzeltilme sorumluluğu makale sahibine aittir.
20 Şubat Cuma günü, Türkiye sathındaki bütün camilerde Diyanet İşleri Merkez teşkilatı tarafından hazırlanan bir hutbe metni okundu. "HER CAN KUTSAL VE DOKUNULMAZDIR!" başlıklı hutbenin, Mersinde işlenen üniversite öğrencisi Özgecan Aslan cinayeti üzerine hazırlandığı hutbenin metninden de anlaşılmaktadır. Hutbe metninde bulunan bazı paragraflar şöyle:
"Buhârî ve Müslim’in naklettiği bir hadis-i şerifte Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) önceki peygamberlerden biri ile ilgili şöyle bir hadise anlatır: Eski zamanlarda bir peygamber, ağacın altında konaklarken kendisini bir karınca ısırır. Bu sebeple o peygamber karınca yuvasının yakılmasını emreder ve yuva yakılır. Bunun üzerine Yüce Rabbimizden ona şöyle bir uyarı gelir: 'Seni bir karınca ısırdı diye mi Allah’ı tesbih eden ümmetlerden bir ümmeti toptan yok ettin!' Karınca kadar küçük bir varlığın bile incitilmesine rıza göstermeyen Rabbimiz, canın kutsal ve dokunulmaz

Ermeniler Anadolu'dan Kendi İstekleriyle Gittiler

Gruplarımızda sansür uygulanmamaktadır. İmla hatalarının düzeltilme sorumluluğu makale sahibine aittir.
Bu ülkede Birinci Dünya Savaşı döneminde Ermeni Diasporası'nın iddia ettiği gibi ve bizim yarı aydınların da sandığı gibi, 2.5 milyon değil, 1.4 milyon civarında bir Ermeni nüfus vardı. Bu nüfusun yaklaşık 1 milyonu, 1917 yılında Rusya'da meydana gelen Bolşevik Devrimi'yle birlikte Türkiye'den çekilen Rus Ordusu'nun himayesinde ve onların güvencesi altında Rusya'nın egemenliğindeki topraklara göç ettiler. Bunu biz değil, bilimsel başarısı ve objektivitesi Amerikan bilim çevrelerince de onaylanan ve bunun için de ABD'nin en prestijli üniversitelerinde öğretim üyeliği ve yöneticilik de yapan, Türk tarihçiliğinin yüz akı isimlerinden birisi olan Prof. Dr. Kemal Karpat söylüyor. Hem de 1915 olaylarının yaşandığı dönemde Ermenilerin hamisi kesilen İngiliz arşivlerinde bulunan belgelerden hareketle söylüyor bunları Kemal Karpat.

Türkler Kendi Devletlerini Kaç Kere Yıktılar

Gruplarımızda sansür uygulanmamaktadır. Yazım hatalarının düzeltilme sorumluluğu makale sahibine aittir.
Cumhurbaşkanı R.Tayyip Erdoğan'ın, önce Filistin lideri Mahmut Abbas'ı, arkasından da Azerbaycan lideri İlham Aliyev'i karşılama töreni sırasında, sergilenen devlet tavrı, ister istemez Türklerin, tarih boşunca kaç devlet kurduğu sorusunu akla getirdi. Hatırlanacağı üzere; Tayyip Erdoğan, yeni sarayının merdivenlerine, Cumhurbaşkanlığı forsunda yer alan yıldız sayısı kadar adama, sözüm ona bu yıldızların temsil ettiği devletlerin askerlerinin üniformalarını giydirerek bir gövde gösterisi yaptı! Bu tantana üzerine pek çok kişi hem devlet sayısına, hem de kostümlere itiraz etti. Cumhurbaşkanlığı forsunun korunması şartına bağlı olarak, ben de itiraz edenlerdenim.

Değerlerimiz ve Biz

Gruplarımızda sansür uygulanmamaktadır. Yazım hatalarının düzeltilme sorumluluğu makale sahibine aittir.
Değer yargıları; toplumların örf, âdet, gelenek hatta yasalarını düzenleyen faktörlerden biridir.

Değer yargıları; millî ve uluslararası nitelikte olabilir.

Bugün, neredeyse yılın bütün günlerini içeren, anma ve kutlama günleri veya haftaları bulunmaktadır.

Acaba unutulan bazı değerleri hatırlamak ve hatırlatmak mıdır amaç?

Anneler günü, babalar günü, öğretmenler günü, engelliler günü ve haftası, çevre günü ve sizin de sayabileceğiniz daha bir çok gün ve hafta, sırası geldikçe gündeme

Tarih Boyunca Sürülmüş Millet: Ermeniler

Gruplarımızda sansür uygulanmamaktadır. Yazım hatalarının düzeltilme sorumluluğu makale sahibine aittir.
Ermeniler'in maruz kaldığı "Zorunlu İskân" veya "Sürgün", sadece 1915 yılında Osmanlı döneminde  maruz kaldıklarıyla sınırlı değildir. Bu insanlar, tıpkı Yahudiler gibi, tarih boyunca farklı devletler tarafından da zorunlu göçe ve zorunlu iskana tabi tutulmuş bir ulustur. Kim bilir bu durum, belki de yine tıpkı Yahudilerin olduğu gibi, Ermenilerin karakterinin de, fitneye, fesada, ikiyüzlülüğe ve sürekli olarak güçten yana tavır koymaya, ayrıca Yahudilerden farklı olarak biraz da kandırılmaya ve gaz vermeye müsait olmasından kaynaklanmaktadır!

Ermeni Sürgünü ve Bizim Kalaycı Garabet Efendi

"Sessizliğin Sesi" ile "Yazarlar ve Ozanlar" gruplarında sansür uygulanmamaktadır.
Yazım hatalarının düzeltilmesi konusundaki sorumluluk, makalenin sahibine aittir.   
Benim çocukluğum 1960'lı yıllarda köyde geçmiştir. Beş çocuklu bir ailenin ikinci çocuğu olarak, çocukluğumdan hatırımda kalanlar; yolu izi olmayan bir köyde geçen son derece zor hayat şartlarıdır. Fakirlik ve yokluk diz boyu, kışın kızağa binmek, yazları çelik çomak oynamak dışında eğlence namına hiçbir şey yok. Bütün bunlara karşın, köy şartlarında oldukça bilgili bir babaya sahip olmak, galiba bizim için en büyük avantajdı. Babam, 2.dünya Savaşı yıllarında askerlik yapmış ve bu sırada okuma-yazmayı öğrenmiş birisiydi. Uzun kış gecelerinde hem az çok okuduklarından hatırında kalanları, hem de kendi çocukluğunda yaşadıklarını ve şahit olduklarını anlatırdı bize. 

Kitle Partileri Nizamı ve Sistemin Rehabilitasyonu

Gruplarımızda sansür uygulanmamaktadır. İmla hatalarının düzeltilme sorumluluğu makale sahibine aittir.
Siyasi partiler içinde vaki olaylar, hak gaspı, ihlal ve ihtilâflar ile bunlara karşı ikame edilebilecek davalar fevkalade mahdut, muğlâk ve merci-i muhataptan yoksundur. Oysa vuku-u halinde bu itiraz, şikâyet-takip ve davalara süre kaydı olmaksızın derhal bakmaya yetkili özel ihtisas mahkemeleri kurulmak zorundadır. Bu, üyeler yönünden bir hak ve acil ihtiyaçtır.

298 Sayılı seçimlerin temel hükümleri ve seçmen kütükleri hakkındaki kanunla 2839 Sayılı milletvekili seçimi kanunu da sorunludur. Bu kanunlar bütün usul, esas, ruh ve ilkeleri ile bütünüyle değiştirilerek "temsilde adalet, yönetimde ilmi, insani ve demokratik istikrar" ilkesi esas alınmalıdır. Değişiklikte iki turlu dar bölge sistemi esas alınarak her bölge bir vekil çıkaracak şekilde düzenlenmeli, bakanlık sayısı zaten de'facto varit (örtülü olarak mevcut) başkanlık sistemine geçiş doğrultusunda yeniden düzenlenmelidir. 

Medeniyet İçin, Medeni Siyaset

Gruplarımızda sansür uygulanmamaktadır. İmla hatalarının düzeltilme sorumluluğu makale sahibine aittir.
Ocak ayının son haftası yaşanan bir adalet, ahlâk ve hukuk faciası, halkın bu ve benzer vaziyetleri yadsıması (adaletsizlik, hukuksuzluk, ahlâksızlık ve yolsuzluğun ‘nisyan ile malûl hafızalarda’ alışkanlık yapması) nedeniyle kamuoyunda hiçbir etki yaratmadı. 

Konu, birbirinden beter iki (torba) kanun tasarısı ile ilgili.
Bunlardan birincisi: Yüksek Mahkeme (temyiz mercii) tarafından karara bağlanmak suretiyle “mağdurlara iadesi kesinleşen, elektrik faturalarındaki (güneydoğu bölge halkı hariç olmak üzere bütün Güney, Kuzey ve Batı Bölgeleri halkından cebren tahsil edilen) Kayıp ve Kaçakların (gasp, irtikap ve hırsızlık) İştirak Payının, namuslu-dürüst vatandaşlardan cebren tahsilini öngören  ‘nitelikli sahtekârlıkla” ilgili...

Başkanlık Sistemi Paranoyası, Çelişkiler ve Gerçekler

Gruplarımızda sansür uygulanmamaktadır. İmla hatalarının düzeltilme sorumluluğu makale sahibine aittir.
Gelinen nokta itibarıyla Türkiye'de siyaset tıkanmış, mutat eşhas ve siyaset kurumları Cumhuriyet tarihi'nin en kaotik bunalımına sürüklenmiş bulunmaktadır. Burada sorun sadece iktidar veya muhalefet değil, bütünüyle siyaset hukuku ve politik kurumlardır. Zira sıkıntı, milli (medeni) siyaset geleneğinin bilinçsizce terk edilerek evrensel insanlık davası, hak-hukuk, adalet ahlâkı ve "insana hizmet" felsefesiyle bağdaşmayan çıkar odaklı ve batı eğilimli karanlık mecralara girilmesinden kaynaklanmaktadır.
Yaşanan kronik sorun: 'Zulümle abâd' ve "demokrasinin dışlanması" meselesidir.

Güncel politika, devlet idaresinde millet iradesini hâkim kılmaktan uzak, demokratik hak-özgürlük ve güvenlik kavramlarında çelişki içindedir. GSMH-refah payının hak kavramı ve adalet ahlakı yönünde tabana yayılmasında etkisiz; Batıcı bir zihniyetle 'artı değerin' belirli ellerde toplanmasına taraftar olmakla bu; Evrensel hukuk, milli hars, insani boyut, bilinç toplumu, siyaset felsefesi ve yönetim biliminin temel (insani ve sosyal) ilkelerine aykırıdır. 
  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

Google'da Webler Arası ve Site İçi Arama

*TATİL ve DİNLENME
Marmara Adası
DAVRAN MOTEL

*HASTANE RANDEVU SİSTEMİ
182 Merkezi Hekim Randevu Sistemi ile RANDEVU ALMA

FotoğrafımGrup Kimliğini Görüntülemek İçin Tıklayın




HABERCİDEN, "Yazarlar ve Ozanlar" ile "Sessizliğin Sesi" Gruplarına Ait Özgün Bir Kanaldır.