Bugün 02 Nisan 2020.
Topal Osman Ağa'nın 97. ölüm yıl dönümüdür.
Zira 02 Nisan 1923 tarihinde öldürülmüştür Topal Osman.
Kimdir Topal Osman?
Milli Mücadele döneminin en tartışmalı isimlerinden birisi olduğunda kuşku yoktur.
Hayat hikayesine bakılırsa; Balkan Savaşlarından, Koçgiri ve Düzce-Hendek ayaklanmalarının bastırılmasına, Ermeni ve Pontus çetelerinin bertaraf edilmesinden, Yunan kuvetlerinin denize dökülmesine kadar birçok olayda onun ismini görüyoruz.
Balkan Savaşı sırasında Trakya'ya kadar ilerleyen Bulgar kuvvetleriyle çatışırken bir Bulgar topunun şarapneliyle bacağından yaralandığı için topal kalmış.
Topal Osman Lakabı oradan geliyor.
Muhtemelen bazılarının sandığı gibi Giresun dağlarında fındık toplarken uçurumdan düşerek ya da Karadeniz'de balık avlarken motordan düşüp bacağını kırdığı için topal kalmamıştır.
Yani o bir Kahraman Gazi'dir aslında!
Gelin görün ki; gerek Karadeniz sahillerindeki faaliyetleri sırasında, gerekse Milli Mücadele yıllarında ismi bazı karanlık işlere karıştığı için, öldükten sonra hak ettiği değeri pek bulamamış bir
bahtsızdır Topal Osman Ağa.
bahtsızdır Topal Osman Ağa.
Mesela önce Ali Suphi ve arkadaşlarını denize atarak öldüren Yahya Kaptan'ı öldürmekle itham edilmiştir!
Ancak onun gözden düşmesinin ve değersizleştirilmesinin asıl sebebi Trabzon Mebusu Ali Şükrü Bey'i öldürmesi/öldürtmesidir!
Onun Ali Şükrü Bey cinayetinin faili ya da azmettiricisi olduğunu pekçok kaynakta okudum.
Ancak bu yazıyı yazmadan önce bir kitap daha okumak istedim ve Ümit Doğan imzalı "Mustafa Kemal'in Muhafızı TOPAL OSMAN" isimli kitabı okudum.
Kitaba Sinan Meydan ve Ümit Özdağ gibi yazar ve akademisyenler sunuş yazısı yazmışlar.
Dolayısıyla; okunması ve ciddiye alınması gereken bir kaynak.
Kitabın en göze çarpan özelliği, yazarının Osman Ağa ve arkadaşlarına ayrı bir saygı duyması galiba.
Daha doğrusu, sık sık Osman Ağa'ya büyük saygıları olan ve onu methetmede oldukça bonkör davranan Giresunluların anlatımlarına yer vermesidir.
Bu kişiler daha çok, Osman Ağa'nın milis kuvvetleri içinde yer alan kişilerin torunları veya yakınları.
Genelde dedelerinden ya da akraba büyüklerinden dinlediklerini aktarmışlar.
Böyle olunca anlatılanların doğruluğuna ihtiyatla yaklaşmakta fayda var.
Ancak yazar, zaman zaman bu konudaki temel kaynaklara, mesela TBMM zabıt ceridelerine başvurarak, anlatılanlara temel oluşturmayı da ihmal etmemiş.
Gelin görün ki; 365 sayfalık kitabı okumakla birlikte, Osman Ağa hakkındaki kanaatim yine de değişmiş değil.
Kitaba bakılırsa; Topal Osman Ağa, kesinlikle bir Kahraman, Milliyetperver ve vatanperver birisidir.
Mustafa Kemal Paşa'ya da ölümüne bağlıdır.
Ancak (elbette bizim anladığımız kadarıyla) Ali Şükrü Bey cinayetinin de baş sorumlusudur, belki de katilidir!
Çünkü cinayet onun evinde ve boğularak işlenmiştir.
Yazarın kitabında ayrıntılı şekilde verdiğine göre; Topal Osman'ın ev sahibinin ve ailesinin verdiği ifadeler, Topal Osman'ın direk Ali Şükrü Bey'in katili olarak suçlanması için yeterlidir(s.291-294).
Ayrıca kitapta, bu iddiayı destekleyen başka bilgiler de var.
Mesela "Osman Ağa, Ankara'da en yakın adamı olan Gümüşreisoğlu Mustafa Kaptan ile görüşüp kendisinin yokluğunda Ankara'da ne olup bittiğini sorar. Mustafa Kaptan da Büyük Millet Meclisinde hararetli tartışmalar yaşandığını, Ali Şükrü Bey'in içinde olduğu İkinci Grup milletvekilerinin Mustafa Kemal Paşa'ya muhalefet etiklerini söyler. Osman Ağa da Mustafa Kaptan'a Ali Şükrü Bey ile konuşup böyle çarpışık işlerden vazgeçmesi konusunda kendisini uyaracağını söyler."(s.247) şeklindeki ifadelere, Mustafa Kaptan'ın, Ali Şükrü Bey'i, bir akşam, oturduğu kıraathaneden alıp Osman Ağa'nın evine götürmesine ve orada boğulmasına" ilişkin gazete haberini(s.270-271) ve Ali Şükrü Bey'in boğulduğu Topal Osman'a ait kiralık evin sahibi Terzi Mahir'in karısının "Boğulma seslerini ve gürültüleri duyduğuna" ilişkin ifadesini(s.293) yanyana getirince bu konudaki şüpheler iyice artıyor.
Kitapta yer alan ve Topal Osman'ın, Ali Şükrü Bey'in katili olduğu yönündeki şüpheleri arttıracak bir bilgi de Feridun Kandemir'in "Cumhuriyet Devrinde Siyasi Cinayetler" kitabından alındığı not edilen ve mecliste Ali Şükrü Cinayeti'nin tartışma konusu yapıldığı bir güne ilişkin olarak verilen şu bilgidir: "Osman Ağa da iki adamı ile birlikte salonun kapısının yanında durup bu konuşmaları dinlemektedir. İstanbul Mebusu Yenibahçeli Şükrü Bey, Osman Ağa'yı görüp; 'Gel buraya Osman Ağa! Ne yapıyorsun burada? Ne işin var senin mecliste?' diye sorar. Osman Ağa da 'Bir şey yok Şükrü Bey! Mebusları dinliyordum' cevabını verir. Şükrü Bey 'Haydi burada durma!Yerine git...İşin yok mu?' diyerek Osman Ağa'yı oradan uzaklaştırır. Bu esnada Rauf Bey, Meclise gelmiştir. Şükrü Bey'e neler olduğunu sorar. Şükrü Bey 'Topal Osman'ı dışarı attım. Ne işi var burada?' der."(s.265)
Yani, genelde Topal Osman Ağa'yı ve Gönüllü Giresun Alayları'nı methetmeye hasredilmiş havası veren bir kitapta bulunan bu kabil bilgiler bile Topal Osman üzerinde şüphe oluşturmaya yetecek mikyasta gözükmektedir bize göre.
"Topal Osman Ağa'yı ve adamlarını methetmeye hasredilmiş" dememin sebebi var elbette.
Mesela kitapta, Topal Osman'ın evine gelip "Teslim ol" çağrısına uymayarak, müfrezenin üstüne ateş yağdırmasını ve müfrezeden ölenler olmasını gölgede bırakacak biçimde "Osman Ağa, çatışmayı yarıda kesip yaralı olarak teslim olduğu halde, yargılanmasına fırsat bırakılmadan öldürüldüğü için bu cinayetin üstündeki sis perdesi tam anlamıyla kaldırılamamıştır" şeklinde bir ifadeye yer verilmiştir(s.295).
Ayrıca yine, adamlarının ondan "Büyük Kahraman"(Örn. s.209) diye söz etmeleri ve anlatanların bu vurguları yapmaları da kitap hakkında bizde böyle bir kanaat uyanmasına sebep olmuştur.
*
Peki Topal Osman Ağa katildir de maktul Ali Şükrü Bey masum mudur?
Bize göre hiç de masum değildir!
Kitabın 260-262 sayfalarında da anlatıldığı üzere; özellikle Lozan konusundaki tutumu, sabırları taşırmış ve dayanılmaz bir hale gelmiş, Mustafa Kemal Paşa ile ağız dalaşına girmekten de geri durmamış, hatta meclis genel kurulunda itiş kakışların yaşanmasına, tehdit ve hakaretlerin savrulmasına sebebiyet vermiştir!
Lozan konusunda adeta geçtiğimiz yıl ölen hemşerisi Kadir Mısıroğlu'nun öncülü gibidir!
Anlaşılan, Osman Ağa, Mustafa Kemal'e olan bağlılığı yüzünden, onun önüne çıkan bütün engelleri kaldırmakta kararlı idi ve Ali Şükrü Bey'i de bu maksatla ortadan kaldırdı ya da kaldırttı.
Bu cinayetten Mustafa Kemal'in haberi yoktur ve çok üzülmüştür.
Kitabın 285-286 sayfalarında da yer verildiği şekliyle, Ali Şükrü Bey'in Trabzon'daki cenaze merasimine katılan, orada yapılan ve Mustafa Kemal'i suçlayan bazı konuşmalara şahit olan Nebizade Hamdi Bey şu değerlendirmeyi yapmıştır: "Bu hususta Atatürk'ün düşüncelerini bilen ve olayların içinde an be an yaşamış bir insan olarak tarih önünde tekrarlıyorum ki; Atatürk bu olayın tam karşısında oldu ve Topal Osman'ın yaptığının acısını çekti"
Bize göre Mustafa Kemal Paşa, tıpkı gazeteci Ali Kemal'in İzmit'te Sakallı Nurettin Paşa'nın karargahının önünde ve herhalde onun emriyle linç edilerek, yani yargısız infazla öldürülmesine kızıp üzüldüğü gibi, aynı zamanda eski bir deniz subayı olan gazeteci Ali Şükrü Bey'in yargısız infaza kurban gitmesine de kızmış ve üzülmüştür.
Hatta bu tepkisini, en yakın adamlarından birisi ve canını emanet ettiği kişi olan Topal Osman'ı gözden çıkartarak göstermiştir.
Gelin görün ki; Topal Osman Ağa'nın verdiği vatan hizmetini de görmezden gelmemiş ve kendisine Giresun Kalesi'nde, üstelik bir rivayete göre şahsi hesabından bir anıt mezar yaptırmıştır.
Bana göre Mustafa Kemal Paşa'nın Topal Osman Ağa'ya karşı olan tavrı, Osmanlı'daki kardeş katlinin sebebine benzemektedir.
Selameti vatan için önce öldürt, sonra otur arkasından ağla!
Zira henüz ortada bağımsız bir devlet bile yoktur.
Lozan henüz imzalanmamıştır.
Hilafet ve Saltanat yanlıları çetin bir muhalefet yapmaktadırlar.
Onları dizginlemek ve millet bütünlüğünü muhafaza etmek için Topal Osman Ağa feda edilmeliydi, edildi de!
*
Kitaptan açıkça anlaşılıyor ki; Mustafa Kemal Paşa hakkında ileri sürülen "Köşkü saran Topal Osman'ın adamlarından ancak çarşaf giyerek kurtuldu" şeklindeki iddianın kaynağı da, Ali Şükrü Bey'in öldürülmesi olayından sonra gözden düşen ve terhis edilerek Giresun'a gönderilen gönüllülerin uydurmasıdır!
Kitapta anlatıldığı üzere; sözüm ona, İsmail Hakkı Tekçe, önce Topal Osman ile görüşerek; "Ali Şükrü Bey'i öldürüp suçu senin üstüne atanlar, şimdi de Mustafa Kemal Paşa'yı öldürecekler, ben Çankaya'ya Paşa'yı korumaya gidiyorum. Siz de yetişin" demiş, sonra da köşke koşup "Paşam Topal Osman adamları ile geliyo, köşkü basıp sizi öldürecekmiş. Köşkü terketmeniz zaruridir. Tanınmamak için bir çarşaf giyin" diyesiymiş(s.273).
Kim diyor bunları; Topal Osman Ağa'nın adamlarından Çakıroğlu Hüseyin!
Gel de inan buna!
Anlaşılıyor ki; Giresun Gönüllüleri de denilen Topal Osman Ağa'nın adamları, ağalarının katili olan İsmail Hakkı Tekçe'ye böyle bir iftirada bulunmuşlar, daha sonra bu iftira muhalefetin ağzında sakız olarak çiğnenip durmuştur.
Hala da çiğnenmektedir Atatürk düşmanları tarafından.
Efendim "Topal Osman, teşkilatçı birisidir. Ali Şükrü Bey'i evinde öldürecek-öldürtecek kadar acemilik yapmaz. Kusursuz cinayet işler.." diyerek, Topal Osman'ı aklamaya çalışmak akılcı değildir.
Tam aksine, kitapta da anlatıldığı gibi Topal Osman, aynı zamanda pervasızca adam öldürebilen birisidir!
Yargısız infazlar yapıyor; bazen suçlu gördüklerini Resmi görevlilerin elinden alıp infaz ediyor.
Canı isteyinde gidip Giresun Belediye Başkanlığı koltuğuna oturuyor, canı isteyince bırakıyor!
Bazen de suçluları Gülnihal vapurunun kazanına atıveriyor!
Kendi adamları anlatıyor bunları!
Kim bilir o günkü şartlarda belki de öyle davranması gerekiyordu ve onu bu şekilde davranmaya iten birçok sebep vardı.
Özellikle Rum ve Ermeni çetelerinin Türk köylerinde yaptıkları, yenir yutulur şeyler değildir!
Irza geçme, öldürme, yakıp yıkma, mala tecavüz, ne ararsan vardı bu çetelerde ki; bu alçaklar, ancak Osman Ağa gibi birisi tarafından dizginlenebilirdi ve öyle de olmuştur.
Yani Ali Şükrü Bey'i, bir gece yarısı evine çağırıp boğdurması, onun ruh halindeki bir adam için hiç de akıl dışı değildir.
Anlaşılan, Ali Şükrü'yü evine çağırarak Mustafa Kemal Paşa'ya yönelik muhalefetinden vazgeçmesi için ikna etmeye çalıştı, ancak maktülün Nuh deyip peygamber dememesi üzerine bir anlık öfke ile işini bitirdi-bitirtti!
Çünkü görgü şahidi olan ev sahipleri de öyle diyorlar!
Bu konuda sosyal medyada yaptığım kısa paylaşımın altına Osman Ağa için bir arkadaş "Akıbeti, hizmetiyle mütenasip olamamış bir yiğit adam. Rahmetle." şeklinde yorum yapmış, bir başkası da "Ellerine sağlık rahmetlinin, sağ bıraktıklarının tohumları başımıza bela oldu" şeklinde yorum yazmış.
Özetle; bu dünyadan bir de Topal Osman Ağa diye birisi geçti.
Allah bu vatana yapmış olduğu hizmetlerden dolayı kendisine Rahmet eylesin.
Ömer Sağlam 02.03.2020