ÖMER SAĞLAM *Bakın Şu Pontuslu Ekrem İmamos'a



Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Burası İstanbul, burası Konstantinopol değil. Burayı böyle görmek isteyenler var. Böyle görmek isteyenlere karşı 22 günümüz var” dedi.

Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Nurettin Canikli: "Yani Yunan medyasında olan biten olayları 'ya olur mu ne alakası var, işte onlarla benim hiçbir alakam yoktur, o ziyaretlerimin amacı budur ya da Makarios’un heykelini dikmemin amacı budur. Tabii aynı şekilde Papandreu’nun kendisini özel olarak ziyarete gelmesinin amacı budur' diye makul, mantıklı herkes tarafından kabul edilebilecek açıklamalar yapması gerekiyor ama tık yok. Beyni bu milletin emrinde değil, çıkıp bunu bile söylemiyor. Olur mu öyle şey, ben her şeyimle Türk milletine aitim demiyor, diyemiyor. Sadece bu konuyla ilgili sorulan soruları geçiştirerek, olayı kapatmaya

çalışıyor. Bir kez daha bu millet için ne yapılması gerekiyorsa elbette hemşehrilerimiz onu yapmaya hazır. Topal Osman Ağamız ne yapmışsa, Pontuslulara karşı hangi mücadeleyi vermişse, onların bu topraklarda tekrar yeşermemesi için, hayat bulmaması için, işgal edilmemesi için hangi mücadeleyi vermişse, hangi yaklaşımla hareket etmişse, hangi kahramanlık duygularıyla hareket etmişse şimdi Giresunlular da, Topal Osman Ağa’nın torunları da yine aynı amacı, aynı hain projeyi ortadan kaldırmak için bu mücadeleyi verecek inşallah” dedi.

İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy: "Çok basit bir şey söylüyorum. Yunan gazetesi İstanbul’u bir Yunan kazandı diye manşet attığında ben o gazeteyi tanımıyorum diye yalan konuşmayı tercih edeceğine, ne alaka ben Rum çocuğu falan değilim Türkoğlu Türk’üm, diyemeyen CHP’nin adayı yerine Topal Dursunun Oğlu Binali Yıldırım kazansın diyorum...(Bekir Albayrak isimli bir hemşerisinin kendisini eleştirmesi üzerine) Bekir Bey benim için İstanbul’u Yunan olduğu iddia edilen ve kendisinin de inkar etmediği, hatta o gazeteye röportaj verdiği halde tanımıyorum diye yalan konuşmayı tercih ederek geçiştiren birine teslim etmemek de çok önemli. İnsanların cebine müdahale gereğini bu önceliğim ortadan kaldırmaz. Bir Yunan’ın İstanbul’a Başkan olmasıyla ekonomimiz de düzelmez ayrıca…” dedi.

Ak Parti Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir: "Rakibimiz olan adayın (İmamoğlu) orada (Beylikdüzü) iz bırakan icraatları var. İz bırakan diyorum, bizim yüreğimizde yara açmış icraatlardır bunlar. Milletin bütün değerlerine düşmanlık besleyen bir ismi evlatlarımızın dahi genetik olarak unutmayacağı bir ismi orada sembol bir isim hale getirdi. Putunu dikti. Kim bu Makaryos. Kıbrıs'ta onlarca kardeşimizi katletmiş, bütün hayatını Türk İslam düşmanlığına dizayn etmiş biri. Beylikdüzü'nde kendince ölümsüz hale getirdi. Bu adam İstanbul'da başarılı olursa Allah muhafaza Beylikdüzü'nde başlattığı girişimi İstanbul'da zirvelere taşıyacak. Fatih Sultan Mehmet Han'ın yanına bu imansızların putlarını dikecek. Bu bir vatan vazifesi. Bu bir mücahit vazifesidir. 23 Haziran'da sandıklar açılıncaya kadar bu mücadeleye destek vereceğiz." dedi.

Ak Parti Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu: “Ne diyor Yunan medyası, İstanbul’u Yunan kazandı. Bir dakika ya! Bu arkadaş nereli? CHP’nin adayı nereli? (Dinleyenlerin Trabzon diye cevap vermesi üzerine devamla) Hesap büyük, olay büyük” dedi.

İstanbul Ticaret Borsası Başkanı ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkan Yardımcısı Ali Kopuz: "Süleyman Soylu’yu (Trabzon'da) protesto eden gruba bakın, tamamı Ekrem gibi Müslüman gözüken Pontuslar” dedi.

23 Haziran'a kadar bakalım kimler daha neler söyleyecek!

İktidar Partisi mensuplarının bu tür çıkışları, AKP'nin kurulduğu tarihlerde bu partiye sempati ile bakan ve Başbakan olduğu tarihlerde Sayın Erdoğan'dan kedisini hediye olarak alacak kadar(1) kendisine yakın duran Habertürk yazarı Fatih Altaylı'yı bile çileden çıkardı sonunda. "Bölmedik bir Karadeniz kalmıştı" başlıklı dünkü yazısında, tepkisini şöyle dile getirmiş Altaylı:
"Bir belediye başkanı altı üstü. Gecesini gündüzüne katıp, kentte yaşayanların hayatını kolaylaştırmaya çalışacak biri. Daha önce 16 başkan gelmiş, gitmiş. 
Gelecek olan 17. Ötesi değil. Ama olan bitene bakarsan, sanki bunun ötesinde bir durum var. Birileri tutturmuş gidiyor bir Pontus muhabbeti. Yahu arkadaşlar, (buradaki arkadaşlar kelimesi lafın gelişidir. Bu ülkeyi bölen, vatandaşlarını kendince aşağılayan birisi arkadaşım falan olamayacağı gibi adam da sayılmaz) bir belediye başkanlığı için ülkeyi bir kez daha bölmek neyin nesidir! Önce Doğu’yu böldünüz, Türk ve Kürt diye. Sonra Orta Anadolu’yu, Alevi ve Sünni diye. Ege ve Marmara zaten buralardan gelen göçlerle bölünmüşlüğü tattı. Kala kala bir Karadeniz kalmıştı, sıra ona mı geldi! Ya size oy verecekler ya da Pontuslu olacaklar öyle mi! Gerçekten delirdiniz mi, yoksa deli taklidi mi yapıyorsunuz! Bir ülke bu kadar hainliği, bu kadar ihaneti nasıl taşıyor, ne sağlam mayası varmış diyorum kendi kendime. Ama bu mayası bozuklar o mayayı da bozmak için ellerinden geleni yapacaklar belli ki! Niye? Bir belediye için. Hay sizin belediyenize be kardeşim. Ne belediyeymiş be. Koskoca Karadeniz’i Rum ili yaptırdı size."(2)

Gazeteci Fatih Altaylı, bizim söylemek istediklerimizi bitamam söylemiş, bize fazla söyleyecek söz bırakmamış. Ancak fırsat bu fırsat diyerek onun sözlerini biraz daha güçlendirmek için birkaç kelam da biz etmiş olalım:
Madem Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanları'nın cinslerini ve cibilliyetlerini tartışmaya açtınız, Mansur Yavaş'a "Makedonyalı", Ekrem İmamoğlu'na "Pontuslu" dediniz, şu halde bu konu sizin için beka meselesi haline geldi demektir. Bu durumda gelin 82 milyon olarak herkes soyunu sopunu ortaya koysun! Böylece kimin ne mal olduğu bir güzel ortaya çıksın, millet de ona göre en doğru kararı versin, ister misiniz? Ya da bu işi siz yapın ve herkesin gelmişini, geçmişini, cinsini, cibilliyetini, cemaziyelevvelini dökün ortaya! Nasıl olsa devletin vatandaşlar hakkında tutmuş olduğu kayıtlar elinizin altında! Elinizi tutan mı var?

Unutulmasın ki; benzer bir tavır Milli Mücadele sırasında da sergilenmişti. O sırada İslamcı siyaset izleyen iktidardaki Hürriyet ve İtilaf Fırkası'nın himayesinde ve bu partiye yakın siyaset izleyen, başında İskilipli Mehmet Atıf Efendi'nin bulunduğu Teali İslam Cemiyeti'nin hazırlayıp İngiliz ve Yunan uçaklarıyla cephedeki askerin ve sivil halkın üzerine atılan bildiride Mustafa Kemal ve Kuvay-ı Milliye'nin önder kadrosu için de "Ecnası muhtelife türediler ve Selanik dönmeleri" tabiri kullanılmıştır(3).

Mansur Yavaş'tan sonra Ekrem İmamoğlu da soy kütüğünü açıklamış bulunuyor. Vatandaş 4 erkek çocuğu askere giden, üçü şehit olup, Gazi olarak geriye dönen İstiklal Madalyalı 4. delikanlıdan türeyen bir vatandaşmış bakın(4). Peki sizin akrabalarınız arasında kaç şehit ve kaç gazi var?

Ayrıca şu sözler de kendisine aittir: "...Kimsenin hakkında da kötü bir şey düşünmüyorum. Ama benim geçmişimle ilgili uğraşmasınlar. Kaldı ki komşumuz Yunanistan'ın ismini anıyorlar. Ne demek istiyorlar? Ben Türk'üm. Benimle ilgili ne demek istiyorlar? Bu ülkede farklı etnik kökeni olan insan var. Onlar için ne demek istiyorlar?"(5).

Bir taraftan "Bu süreçte kimse bizim karşımıza Kürtlükle de Türklükle de çıkmasın. Biz her türlü milliyetçiliği, ayaklarının altına almış bir iktidarız..."(6) diyeceksiniz, bir taraftan da Yunanistan'da Bulvar gazetelerinden birisinde, bir alçak tarafından para karşılığı yaptırıldığı kuvvetle muhtemel olan bir çarpıtma habere istinaden, "Türk'üm" diyen ve bunu belgeleriyle ortaya koyan bir adama kalkıp Rum ve Pontuslu imasında bulunacaksınız!

Velev ki öyle olsun; ne var bunda? Madem "Büyük Devlet" olmakla ve dünyanın 20 büyük ekonomisi içinde yer almakla övünüyorsunuz şu halde bir kentin belediyesinin etnik kökeni farklı bir kişi tarafından yönetilmesinden neden bu kadar korkuyorsunuz? Üstelik siz bunu, şu anda İngiltere'nin başkenti Londra'nın Sadık Han isimli Pakistan asıllı bir Müslüman Belediye Başkanı tarafından yönetildiğini bile bile yapıyorsunuz. Hem batıyı sürekli "İslam düşmanlığı" yapmakla ve "İslamifobia" ile itham ediyorsunuz hem de kendi vatandaşlarınızı itham ediyorsunuz.

Unutmayın ki; Orhan Gazi'den sonraki Osmanlı Padişahlarının hemen tamamına yakınının anneleri Türk dışı etnik kökenlerden geliyordu. Osmanlı Devleti'nin kuruluşunda ve yükselmesinde birçok ulustan insanlar görev almışlardır. Mihal Gazi'den tutun da Gazi Evrenos'a kadar birçok Bizanslı ve Rum da üstün hizmetlerde bulunmuştur Osmanlıya. Fatih Sultan Mehmet'in Çandarlı ailesiyle birlikte Türk sadrazam geleneğine son vermesinden sonra, Osmanlı'da devşirme, dönme ve mühtedi sadrazamlar ve vezirler döneminin başladığına değinmeye bile gerek yok.

Yine unutmayın ki; Hz. Muhammed'in en yakın arkadaşlarından ve danışmanlarından birisi Suheyb-i Rûmi isimli Bizanslıydı. İlk Müslümanlardan olan ve özellikle ok atmakta mahir olan Suheyb-i Rumi (ya da Şuayb-i Rumi), Bedir, Uhut ve Hendek savaşlarında kahramanlıklar göstermiş bir Müslüman idi. Hz. Peygamber'in hakkında hadis söylediği ender sahabelerden birisidir Süheyb-i Rûmi ki; o hadislerden birisi şöyledir:
“İlk Müslümanlar dörttür: Ben Arap milletinin ilk Müslümanıyım. Suheyb b. Sinan Rumların ilk Müslümanı, Selmân-ı Fârisî Farsların ilk Müslümanı, Bilâl de Habeşlilerin ilk Müslümanıdır.”

Bir başka hadisinde ise şöyle demiştir Resulullah:
"Süheybi incitmeyiniz"

Halife Hz. Ömer'in bir suikast sonucu yaralanması üzerine Süheyb-i Rumi'nin üç gün boyunca Müslümanlara imamlık yaptığı ve namaz kıldırdığı söylenmektedir.

Ramazan Bayramı'na şeker bayramı denilmesine kafayı takan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın, geleceğimizi ilgilendiren böyle önemli bir konuda açıklama yapmaması enteresandır.

Allah bu millete acısın.
Çünkü bugün tarihinin en büyük toplumsal yarılmasını ve ayrışmasını yaşıyor Türk Milleti... 

  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

Google'da Webler Arası ve Site İçi Arama

*TATİL ve DİNLENME
Marmara Adası
DAVRAN MOTEL

*HASTANE RANDEVU SİSTEMİ
182 Merkezi Hekim Randevu Sistemi ile RANDEVU ALMA

FotoğrafımGrup Kimliğini Görüntülemek İçin Tıklayın




HABERCİDEN, "Yazarlar ve Ozanlar" ile "Sessizliğin Sesi" Gruplarına Ait Özgün Bir Kanaldır.