AKalPe'nin, on yedi yıllık iktidar döneminde, ülkemiz sanki onların rakibiymiş gibi yapılan tüm uygulamaları partizan fanatizmine kapılmamış herkes hatırlar.
Seçim platformunda kamuya ait tüm gücün haksız bir şekilde AKalPe adına kullanılmasını da... Vatandaşların birbirine iyice düşman olması için kullanılan taktik ve dilleri de... Seçime bir kala "Bu bir halk ayaklanmasıdır" başlıklı provokatif bildiri sahtekârlığını da... TRT dâhil tüm YYKY medyasında seçim günü bile A Kal Pe propagandası yapılmasını da...
Seçim meydanlarında birkaç oy uğruna, ait olduğu boy ile soyu iltifatlara boğulan (!) milletin, seçim sonuçlarını toylarla kutlaması da iltifata şayandır.
Aslında, bugünkü yazımın ana konusu bunlar değil.
Konumuz, oynanmakta olan mağdurluk ve mazlumluk oyunudur.
Konumuz, oynanmakta olan mağdurluk ve mazlumluk oyunudur.
Gelin, oluşturulmaya çalışılan mağduriyet ve mazlumiyet iddialarının doğru olup olamayacağını hep birlikte irdeleyelim.
MAĞDUR ve MAZLUM OLMAK BUYSA HER PARTİ MAĞDUR ve MAZLUM OLMAK İSTER
"Yeter ki bize yarasın!" düşüncesiyle her konu hakkında hayali de olsa bir şeyler üreten AKalPe yöneticileri, şimdi de kaybettikleri bölgelerle ilgili türlü iddialar üretmekte... Aleyhlerine hile yapılmışmış.
1994 yılı Ankara ve İstanbul seçimlerinden bu yana duyduğumuz ama nedense yalnızca konuşulup geçilen bir konudur bu... Seçimden önce Refahçılar matbaaları işgal edip oy pusulalarıyla ilgili oyunlar oynamıştı. Bay Recep'in en yakın rakibinden % 3,15 fazla oy alarak kazandığı o seçim sonuçlarının onaylanmasından sonra, diğer adaylardan; İlhan Kesici, Zülfü Livaneli, Bedrettin Dalan, Necdet Özkan ve Ertuğrul Günay adına kullanılmış çok sayıda oy pusulası çöplüklerden ve sandık sandık Refahçıların evlerinden çıkmış ama Yüksek Seçim Kurulu'na sistemli bir şekilde yerleştirilmiş partizanlar "atı çalan Üsküdar'ı çoktan geçti" zihniyetinin galibiyetini ilan ettiğinden, o deliller hiçbir işe yaramamıştı. Necdet Özkan, Hakk'ın rahmetine kavuştu ama diğer adaylar hâlâ yaşıyor. İçlerinden biri çıksa da olayları anlatsa... Rahmetli Özkan'ın yerine kardeşi Hüsamettin Özkan da o günü anlatabilir. Anlatan kim olursa olsun, dinlediğinizde, AKalPe'nin yıllardır uyguladığı çirkin seçim oyunlarının daha o zaman başlatıldığını göreceksiniz. Necmettin Erbakan ölmeden önce bay Recep ve arkadaşlarına şeytan derken, nedenlerinden biri de buydu ama o zaman işin içinde kendisi de olduğundan konuyu açmadı, açamadı.
1994 yılı Ankara ve İstanbul seçimlerinden bu yana duyduğumuz ama nedense yalnızca konuşulup geçilen bir konudur bu... Seçimden önce Refahçılar matbaaları işgal edip oy pusulalarıyla ilgili oyunlar oynamıştı. Bay Recep'in en yakın rakibinden % 3,15 fazla oy alarak kazandığı o seçim sonuçlarının onaylanmasından sonra, diğer adaylardan; İlhan Kesici, Zülfü Livaneli, Bedrettin Dalan, Necdet Özkan ve Ertuğrul Günay adına kullanılmış çok sayıda oy pusulası çöplüklerden ve sandık sandık Refahçıların evlerinden çıkmış ama Yüksek Seçim Kurulu'na sistemli bir şekilde yerleştirilmiş partizanlar "atı çalan Üsküdar'ı çoktan geçti" zihniyetinin galibiyetini ilan ettiğinden, o deliller hiçbir işe yaramamıştı. Necdet Özkan, Hakk'ın rahmetine kavuştu ama diğer adaylar hâlâ yaşıyor. İçlerinden biri çıksa da olayları anlatsa... Rahmetli Özkan'ın yerine kardeşi Hüsamettin Özkan da o günü anlatabilir. Anlatan kim olursa olsun, dinlediğinizde, AKalPe'nin yıllardır uyguladığı çirkin seçim oyunlarının daha o zaman başlatıldığını göreceksiniz. Necmettin Erbakan ölmeden önce bay Recep ve arkadaşlarına şeytan derken, nedenlerinden biri de buydu ama o zaman işin içinde kendisi de olduğundan konuyu açmadı, açamadı.
Seçim hileleri sözünü 1994'ten sonra sıkça duyar olduk. AKalPe'nin iktidara geldiği seçim ve ondan sonrakilerde de dedikodular ayyuka çıktı. Çıktı da ne oldu? Sandık başındakilerden yargıcına dek seçim adaletini sağlamakla görevli mekanizmanın başka yöne bakmakta ısrar etmesi nedeniyle sonuçlar değişmedi.
Hem de apaçık delillere rağmen.
Allah aşkına şu mağdurcuklarla mazlumcuklara iyi bakın.
Asıl mağdur ve mazlum kimmiş gördünüz mü?
Algı operasyonunu kimin yaptığına gelince...
Herkesin dilinde İstanbul olduğuna göre, hadi ona bakalım:
ALGI OPERASYONLARI
- Kesin hükme rağmen, "Yüksek Seçim Kurulu"nun görev süresi sırf geçmiş seçimlerde iktidarın işine yarayan uygulamalar yapmasına bağlı olarak uzatıldı. Siyasi çevreler bu eylem için, "Gelecekteki tatsızlıkların başlangıcıdır!" demedi mi?
- Günümüz YSK kadrosu, hemen her seçimde çok sayıda oy pusulası bastırıp dağıtıyor. Bu konuda ne söylemeyi düşünüyorlar? Seçimlerin öncesinde oy pusulalarıyla yakalananlar için ne diyecekler?
– Sandık kurullarındaki kamu görevlileri benim adamım mıydı? Ortalıkta kalabalık şekilde dolaşarak gövde gösterisi yapan ve sayılarının bir milyonu aştığı söylenerek hava atılan partizanları oraya ben mi gönderdim?
- Sandık kurul başkanı, yardımcısı, gözlemciler, kolluk güçleri ve sandık başındaki kalabalık AKalPe partizanlarına karşın; geçerli bir Bay Binali oyunun geçersiz sayılması, geçersiz bir oyun Sayın İmamoğlu'nun hanesine geçerli olarak yazılması ve diğer partiler tarafından sonuç tutanaklarının değiştirilmesi, birleştirme merkezlerine götürülen torbalardaki belgelerin önceden hazırlanmış oy pusula ve tutanaklarıyla değiştirilmesi ya da torbalarıın çalınma ihtimali en bilimsel hesaplamalara göre acaba milyarda kaçtır?
- Sonuçlarla oynama imkânı karşı tarafta yoksa acaba hangi tarafta vardır?
- Yıllardır "müdahaleye açık" denen "Bilgi işlem programını" kullanmaları için ben mi emir verdim? O programı çalıştırarak seçim sonuçlarını bilgisayarlara aktaracak kişileri oraya ben mi götürdüm? Bazı bölgelerde yaşanan yetkisiz kişilere veri girişi yaptırma işini ben mi organize ettim?
- Kesin hükme rağmen, "Yüksek Seçim Kurulu"nun görev süresi sırf geçmiş seçimlerde iktidarın işine yarayan uygulamalar yapmasına bağlı olarak uzatıldı. Siyasi çevreler bu eylem için, "Gelecekteki tatsızlıkların başlangıcıdır!" demedi mi?
- Günümüz YSK kadrosu, hemen her seçimde çok sayıda oy pusulası bastırıp dağıtıyor. Bu konuda ne söylemeyi düşünüyorlar? Seçimlerin öncesinde oy pusulalarıyla yakalananlar için ne diyecekler?
– Sandık kurullarındaki kamu görevlileri benim adamım mıydı? Ortalıkta kalabalık şekilde dolaşarak gövde gösterisi yapan ve sayılarının bir milyonu aştığı söylenerek hava atılan partizanları oraya ben mi gönderdim?
- Sandık kurul başkanı, yardımcısı, gözlemciler, kolluk güçleri ve sandık başındaki kalabalık AKalPe partizanlarına karşın; geçerli bir Bay Binali oyunun geçersiz sayılması, geçersiz bir oyun Sayın İmamoğlu'nun hanesine geçerli olarak yazılması ve diğer partiler tarafından sonuç tutanaklarının değiştirilmesi, birleştirme merkezlerine götürülen torbalardaki belgelerin önceden hazırlanmış oy pusula ve tutanaklarıyla değiştirilmesi ya da torbalarıın çalınma ihtimali en bilimsel hesaplamalara göre acaba milyarda kaçtır?
- Sonuçlarla oynama imkânı karşı tarafta yoksa acaba hangi tarafta vardır?
- Yıllardır "müdahaleye açık" denen "Bilgi işlem programını" kullanmaları için ben mi emir verdim? O programı çalıştırarak seçim sonuçlarını bilgisayarlara aktaracak kişileri oraya ben mi götürdüm? Bazı bölgelerde yaşanan yetkisiz kişilere veri girişi yaptırma işini ben mi organize ettim?
- Seçim sonuçlarını "Yüksek Seçim Kurulu" yerine neden "Abonem değil!" dediği Anadolu Ajansı veriyor? İş çığırından çıkana dek her iki taraf neden sessiz kalıyor?
- Seçim gecesi daha ancak birkaç sandık açılmış ve YSK hiç veri girişi yapmamışken, devlet kurumu Anadolu Ajansı, aynen önceki birkaç seçimde de yaptığı gibi, açılan sandık sayısını bir anda % 90'lara vurdurarak AKalPe adaylarını ve tabii ki Bay Binali'yi de hangi yetki ve cesaretle seçimin galibi ilan edebiliyor?
- Bakanlara ve Bay Binali'ye "Bir araya gelip kamuoyuna beni işaret etmeden bu işi lehimize çevirin!" emrini veren kimdir?
- Basın toplantısı yapan ya da yapmaya zorlanan Bay Binali'nin "Kazandım!" açıklaması algı operasyonu ve ilgili mercilere gönderilmiş bir işaret değilse nedir?
- Daha seçim gecesi başlatılan ve hâlen devam etmekte olan Bay Recep ile Bay Binali'nin "İstanbul'u kazandık"larını anlatan dev afiş ve ışıklı posterlerin İstanbul'a asılma talimatını veren kimdir?
- İktidar ve ortağınca yapılan sandık basıp oy çalma işini kimler organize etti?
- Bu seçimler için kullanılan devlet araçlarıyla o poster, afiş, pankart vs harcamalarının parası kimden tahsil edilip hazineye iade edilecek?
SADE VATANDAŞ NE DİYOR
Mutlaka duymuşsunuzdur, partizanlar dışında kalan seçmenler arasında şu düşünce hızla yayılıyor: "Elindeki her türlü imkâna ve bu imkânı kendi lehine kullanmasına karşın, iktidar partilerinin gerekli gereksiz hemen her yerde sonuçlara itiraz etmesi, acaba yeni başkanlar göreve başlamadan önce bazı bilgi ve belgelere ayar çekme çabasından mı kaynaklanıyor?".
Mutlaka duymuşsunuzdur, partizanlar dışında kalan seçmenler arasında şu düşünce hızla yayılıyor: "Elindeki her türlü imkâna ve bu imkânı kendi lehine kullanmasına karşın, iktidar partilerinin gerekli gereksiz hemen her yerde sonuçlara itiraz etmesi, acaba yeni başkanlar göreve başlamadan önce bazı bilgi ve belgelere ayar çekme çabasından mı kaynaklanıyor?".
Söylentileri yazarken sözcükleri tartarak hafiflettiğimi bilmenizi isterim.
Gerçekte anlatılanlar ise çok sert!
UZMANLIK
İktidarı, bugüne dek yaptığı kötü uygulamalar yüzünden hep eleştirecek değiliz ya! Kutlamasını da bilmek gerek! Yıllar içinde öylesine deneyim kazanmışlar ki, nereyi bozacaklarını ve itirazlarını, bozdukları o yer üstünde nasıl yoğunlaştıracaklarını çok iyi biliyorlar. Bu tür konularda bayağı uzmanlar!
Başka uzmanlık konuları da var ama seçim sonrasıyla ilgili olanlardan en ilginci; sonuçlara itiraz ve seçim hileleri konusu gündeme geldiğinde çok bilmiş bir edayla "at ve Üsküdar" özdeyişini söyleyerek rakipleriyle alay etmekti.
NE OLDU
Biliyorum şu an seçimi yazmak, seçimden söz etmek gerek ama hemen her ay yazdığım ve bir cevap alamadığım gerçek beka sorunumuz ne olacak? Vatan toprağı 18 ada ve 1 kayalığımız "kimin emri, kimin onayı, kimin imzası ve kimlerin göz yumması"yla ve hangi nedenlerle neyin veya nelerin karşılığında Yunanistan'a verildi, devredildi, satıldı? Millî değerlerimizle çatışan AKalPe'den bu konuda ses çıkmıyor ama AKalPe'nin can simidi Bahçeli ve MHP'nin diğer yöneticileri neden ağızlarına mühür vurdurmuşlar, anlamak mümkün değil!
Hani en kral milliyetçi sizdiniz? Hani milliyetçiliği bizden mi öğrenecektiniz?
Hani sizin milliyetçiliğinizi hiç kimse sorgulayamazdı?
Neden neden neden?
Gerçekte anlatılanlar ise çok sert!
UZMANLIK
İktidarı, bugüne dek yaptığı kötü uygulamalar yüzünden hep eleştirecek değiliz ya! Kutlamasını da bilmek gerek! Yıllar içinde öylesine deneyim kazanmışlar ki, nereyi bozacaklarını ve itirazlarını, bozdukları o yer üstünde nasıl yoğunlaştıracaklarını çok iyi biliyorlar. Bu tür konularda bayağı uzmanlar!
Başka uzmanlık konuları da var ama seçim sonrasıyla ilgili olanlardan en ilginci; sonuçlara itiraz ve seçim hileleri konusu gündeme geldiğinde çok bilmiş bir edayla "at ve Üsküdar" özdeyişini söyleyerek rakipleriyle alay etmekti.
NE OLDU
Biliyorum şu an seçimi yazmak, seçimden söz etmek gerek ama hemen her ay yazdığım ve bir cevap alamadığım gerçek beka sorunumuz ne olacak? Vatan toprağı 18 ada ve 1 kayalığımız "kimin emri, kimin onayı, kimin imzası ve kimlerin göz yumması"yla ve hangi nedenlerle neyin veya nelerin karşılığında Yunanistan'a verildi, devredildi, satıldı? Millî değerlerimizle çatışan AKalPe'den bu konuda ses çıkmıyor ama AKalPe'nin can simidi Bahçeli ve MHP'nin diğer yöneticileri neden ağızlarına mühür vurdurmuşlar, anlamak mümkün değil!
Hani en kral milliyetçi sizdiniz? Hani milliyetçiliği bizden mi öğrenecektiniz?
Hani sizin milliyetçiliğinizi hiç kimse sorgulayamazdı?
Neden neden neden?
Günay Tulun 1.4.2019