"Yerel Yönetimler" seçimleri sonucunda büyük kentleri CHP kazanınca, bazı grupların, beytülmaldan yani halkın cebinden çaldığı kaynaklar kesilmeye başlandı. Bunun üzerine, devlet protokolunun ön sıralarında yürüyen bazı insanlar, zaten germek ve bölmekle meşgul oldukları topluma uyguladıkları baskıyı yetersiz görüp, patlayacak seviyeye getirmek için gereken her hamleyi yapmaya
başladılar.
1 Nisan sabahından bu yana kirli bir olayın yaşanmasını ve Kılıçdaroğlu, İmamoğlu, Yavaş, Soyer dörtlüsünden birini hedef almasını bekliyordum.
Demek ki, ilk hedef Kılıçdaroğlu'ymuş.
Uzatmayacağım... CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na, Türkiye'nin başkenti Ankara'nın güzide bir ilçesinde örgütlü suikast düzenlendi.
Hem de bir şehit cenazesinde...
Önceden yönlendirildiği açıkça belli olan gruplar; parmak sallayarak, yumruk sıkarak, bozkurt işareti yaparak, "Ya Allah bismillah, Allahu ekber ve Şehitler ölmez, vatan bölünmez!" sloganları atarak Kılıçdaroğlu'na saldırdılar. Amaç açıkça belli ki, linç etmek yani parçalamaktı.
Olayı anlatmayacağım. Attıkları sloganların ağızlarına yakışmadığını, vatanın bölünmesine çalışanların peşinden koştuklarını, vatan toprağı 18 ada ve 1 kayalık grubumuzu Yunan'a verenlerle birlikte hareket ettiklerini yazıp, uzun uzadıya anlatmayacağım. Cenazesi kılınan askerimizin ve diğer asker çocuklarımızın Kılıçdaroğlu'nun değil, AKalPe ve MeHaPe iktidarının önünü göremeyen vasıfsız yöneticilerinin keyfî karar ve istekleri nedeniyle şehit olduklarını da... "Evin içinde yakın!" diye ciyak ciyak bağıran insanlıktan nasiplenmemiş kadını da... İç İşleri Bakanı'nın tuhaf ikazını da... Millî Savunma Bakanı'nın "Tepkinizi gösterdiniz!" saçmalığını da... MeHaPe Başkanı'nın Türkiye'yi kovboyların Teksas'ı seviyesine indiren gülünç sözlerini de... Bu linç hareketinin, Demokrat Parti tarafından İstiklal kahramanımız rahmetli İsmet İnönü'ye karşı defalarca Topkapı, Uşak ve Kayseri'de denendiğini de... Katliam düzenlemenin, yaklaşmakta olan siyasal ecele faydası olmayacağını da...
Ben doğrudan suçluları açıklayacağım.
Buyrun:
1- Seçim sonuçlarından maddi zarar görenler kim ve hangi kuruluşlardır?
2- Seçim sonuçlarından zarar gören siyasal kuruluşlar hangileridir?
3- Seçim sonuçlarından dolayı üye kaybına uğrayan gruplar hangileridir?
İsim isim açıklamamı beklerdiniz değil mi?
Yo! Yo yo yo! Yağma yok!
"Armut piş, ağzıma düş!" öyle mi?
Biraz da oturup siz düşünün.
Düşünürken, kayıp olduğu ve sayısının bir milyonu aştığı rivayet edilen silahlar "kimlerin elinde"dir sorusuna da cevap bulma ihtimaliniz var.
Hatta, bu güzel vatana hangi gözle baktığınızı da sorgularsınız belki!
Hadi düşünün, düşünün artık!
Başladınız mı?
Günay Tulun 21.4.2019