Geçtiğimiz Ramazan ayı içinde Diyanet'in 190 numaralı Alo Fetva Hattı'nda görev yapan hoca efendilerden birisi ile vatandaş Mehmet Efendi arasında şöyle bir konuşma geçiyor:
Vatandaş Mehmet Efendi: "Hocam, ben bir iş adamıyım, önümüzdeki günlerde geniş katılımlı bir iftar yemeği vermek istiyorum. Ticaret, turizm kira vs. gibi çeşitli kalemlerden gelir elde ediyorum. Sizce bu iftarın giderlerini hangi gelir kaleminden karşılamam daha uygun olur?"
Alo Fetva Hattı: "Mehmet Bey öncelikle, böyle mübarek bir günde fakir fukarayı, garip gurebayı gözeterek iftar verip ikramda bulunmayı düşündüğünüz için sizi tebrik ederim. Allah hayrınızı
dergâhı izzetinde ahseni makbullerle kabule karîn eylesin. İftar giderlerinin hangi gelir kaleminden karşılanması o kadar da önemli değildir. Bu tür hayır hasenat işlerinde veya zekât ve sadaka türü yardımlarda kullanılacak parada önemli olan, meşru ve helal yoldan kazanılmış olmasıdır. Kendi çalışmalarınızın, kendi el ve beyin gücünüzün karşılığı, tabiri caizse kendi alın terinizin karşılığı olmasıdır. Elbette büyüklerinizden miras olarak kalan gelirlerden de bu tür yardımlarda bulunabilirsiniz..."
dergâhı izzetinde ahseni makbullerle kabule karîn eylesin. İftar giderlerinin hangi gelir kaleminden karşılanması o kadar da önemli değildir. Bu tür hayır hasenat işlerinde veya zekât ve sadaka türü yardımlarda kullanılacak parada önemli olan, meşru ve helal yoldan kazanılmış olmasıdır. Kendi çalışmalarınızın, kendi el ve beyin gücünüzün karşılığı, tabiri caizse kendi alın terinizin karşılığı olmasıdır. Elbette büyüklerinizden miras olarak kalan gelirlerden de bu tür yardımlarda bulunabilirsiniz..."
Vatandaş Mehmet Efendi: "Hocam, fakir-fukara, garip gureba dediniz. İftar yemekleri genelde fakir-fukara ve garip-gurebalara mı verilmelidir?"
Alo fetva Hattı: "Ramazan Ayı, rahmet ve bereket ayı olduğu kadar aynı zamanda yardımlaşma ve dayanışma ayıdır da. İftar yemekleri de bir nevi yardımdır. Bu sebeple iftarların fakir-fukara ve garip gurebalara verilmesi çok daha efdaldir ve çok daha sevaptır. Peygamberimiz Hz. Muhammed de böyle yapardı. Her sene Ramazan ayı geldiğinde fakirleri, yetimleri, miskinleri ve yolda kalmışları gözetir, özellikle fakir ve kimsesiz Müslümanlardan oluşan Suffe Ashabı'na izzeti ikramda bulunur, onları yakından özetirdi. Ashabına da fakir fukaranın gözetilmesi konusunda çeşitli tembihatlarda bulunurdu. Bu kişilere yapılacak yardımların ise helâl ve meşru yoldan kazanılmış para ve mallar üzerinden verilmesini bilhassa tavsiye ederdi.
O, aynı zamanda kamunun ortak malı olan para ve malların korunması konusunda ihtimam gösterilmesini söylemiş, idarecilerin kendisine emanet edilmiş para ve malları yine kamunun ortak ihtiyaçları için harcanmasını istemiş, bu tür malların belirli toplum kesimleri, belirli zümreler ve akraba-i taallukat için harcanmasını yasaklamıştır. Kendilerine emanet edilen mal ve paralara ihanet edenleri ve bunları tahsis amacı dışında harcayanları ise münafık olarak nitelendirmiştir. Öyle ki; II. İslam Halifesi Hz. Ömer, devlet hizmetlerini görürken devletin mumunu, özel işlerini yaparken kendi şahsi parasıyla edinmiş olduğu mumu yakacak kadar titiz davranmıştır bu devlet idaresinde..."
Vatandaş Mehmet Efendi: "Çok güzel anladım hocam. Peki, devlet büyüklerimiz ve belediye başkanlarımız, hemen her Ramazan'da kendilerine emanet edilen ve aslında milletin ortak parası olan bütçe imkanlarını kullanarak, hatta milletin kahir ekseriyetinin rızası hilafına gösterişli iftar yemekleri düzenlerler. Vatandaşlara yakacak ve yiyecek yardımında bulunurlar. Belki sizler de dikkat etmişsinizdir; devlet büyüklerimiz genelde aynı kişilere ve gruplara, aynı STK mensuplarına iftar yemekleri verirler. Bu kişiler ise genelde gelir seviyesi yüksek, hali vakti iyi durumda olan toplum kesimlerine mensupturlar. Bu durumu gizlemek ve savunmasını yapabilmek için de zaman zaman şehit yakınlarına ve gazilere de iftar yemekleri verildiği olur. Yakacak ve yiyecek yardımları da genelde aynı kişilere yapılır ki; bu konuda, yani yardım yapılan kişinin ihtiyaç sahibi olup olmadığı konusunda ciddi araştırmalar yapıldığını hiç sanmıyorum. Ayrıca hemen her sene, yardım amacıyla dağıtılan kömür ve gıda maddelerinin, ucuz fiyata, dağıtım yapılan kişilerden satın alınıp, yüksek fiyata piyasada satıldığına ilişkin haberler çıkar medyada.
Biraz önce Hz. Peygamber'den ve Hz. Ömer'den de örnekler vererek aktarmış olduğunuz çok değerli bilgiler ışığında bu konuya da bir açıklık getirebilir misiniz?"
Alo Fetva Hattı: Telefon Vatandaş Mehmet Efendi'nin yüzüne çat diye kapanır!
Alo Fetva Hattı, iktidar korkusu yüzünden vatandaşın yüzüne çat diye kapatılır kapatılmasına da bu sefer iktidar partisi mensuplarının da büyük rağbetini kazanmış ve Türkiye'de "hocaların hocası" olarak bilinen Prof. Dr. Hayrettin Karaman girer devreye ve der ki: "İdarecilerin yaptıkları yolsuzluklar, ayıp ve suç olmakla birlikte hırsızlık sayılmaz!"(*)
Ömer Sağlam
_________________
(*)http://www.yenisafak.com/yazarlar/hayrettinkaraman/yolsuzluk-baska-hirsizlik-baskadir-2006694