Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Türkistan’ın kanayan yarası Doğu Türkistan...
Bir yandan Rusya, diğer yandan Çin ve ortada mengeneye sıkışmış 1.828.000 km2 yüzölçümüne ve yaklaşık 42.000.000 nüfusa sahip, halkının tamamının Müslüman olduğu Doğu Türkistan.
Tibet Özerk Bölgesi, Moğolistan, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Afganistan, Pakistan ve Hindistan’ın kontrolündeki Keşmir Bölgesi ile komşu olan fakat tek başına hayata tutunma mücadelesi veren ve her gün şartların gittikçe ağırlaştığı bir soykırıma maruz kalan Doğu Türkistan.
Stratejik öneme sahip yer altı ve yer üstü kaynaklarıyla ağızları sulandıran ve çakalların üşüştüğü parçalamak için ellerinden gelen her türlü zulmü yapmaktan çekinmedikleri acının ve gözyaşının hakim olduğu yerdir Doğu Türkistan.
Milattan önce 200 yılından itibaren zengin bir tarihe sahip olan günümüze kadar sürekli savaşların hâkim olduğu elden ele geçen fakat varlığını ve mevcudiyetinin sürekli muhafaza eden yerdir Doğu Türkistan.
Osman Batur’uyla, Yusuf Has Hacip’iyle, Kaşgarlı Mahmut’uyla, Ali Han töresiyle, İsa Yusuf Alptekin’iyle yiğit, mert savaşçılarına, bilim adamlarına, edebiyatçılarına yuvalık yapmıştır Doğu Türkistan.
1933’te Şarki Türkistan Cumhuriyeti’ni, 1944’te Müstakil Şarki Türkistan Cumhuriyeti’ni kuran iradedir Doğu Türkistan.
1949 yılından sonra Doğu Türkistan’ın Çin tarafından işgal edilmesi sonucu soykırımlar asimilasyon kan ve gözyaşı hâkim olmuştur.
Doğu Türkistan zengin bir coğrafyaya ve zengin bir kültüre sahip olmuştur. Şöyle ki; 1963 yılında Doğu Türkistan’da 210.000’den fazla öğrencinin yüksek, orta ve ilkokullarda kayıtlı olduğu 4100 yüksek, orta ve ilkokulun bulunduğunu, 1982’ye gelindiğinde 800 anaokulu, 7100 ilkokul, 1900 ortaöğretim okulu, 100 mesleki ortaöğretim okulu, sağır, dilsiz ve görme özürlü çocuklar için 20 özel okul, 21 yükseköğretim enstitüsü, çeşitli branşlarda 100 fakülte, 12 yüksekokul ve 1 üniversite (Urumçi Üniversitesi) vardı. Günümüzde 40 üniversite ve 90 lisansüstü uzmanlık okulu bulunmaktadır.
Endüstri, Tarım, Ormancılık, Tıp, Halk Sağlığı, Finansman, Hukuk, Siyasal Bilimler, Kültür, Sanat Eğitimi okulları vardır. Buralara giden öğrenci sayısı 4 Milyon civarında olup 180 bin öğretmen çalışmaktadır. Uygur ve diğer Türk kökenli çocukların üniversite kazanma oranı oldukça düşüktür. Kâğıt üzerinde eğitimde eşitlikten bahsedilirken, bahsini yaptığımız okulların çoğunluğunda Han milletinden öğrenciler eğitim görmektedir.
1958 yılında Doğu Türkistan’daki yükseköğretim kurumlarındaki eğitim dilinin Çince olması mecbur tutulmuş ve Türk eğitimcilerinin işlerine son verilmeye başlanmıştır. Baskıcı Çin yönetiminin eğitimin yanı sıra diğer alanlarda ve konularda da baskısı zirve yapmıştır. Türk kızları Çinliler ile zorla evlendirilmiş. Türk bebekleri Çinli ailelerin yanlarına yerleştirilmiş. Milli kıyafet giymeleri yasaklanmış. Türk kadınları düşük yapmaya zorlanmış. Türkler verimsiz topraklara sürülmüş. İki çocuktan fazla çocuğu olan Türkler, ağır para cezalarına çarptırılmış. İşten atılmış. Mülklerine el konulmuş ve öldürülmüşlerdir.
Şehirde oturanların 2, köyde oturanların 3’ten fazla çocuk sahibi olması yasaklanmış. Buna uymayanları on yıl süre ile esir kamplarında çalıştırılmıştır. Hamile kadınların evlatları zorla karınlarından çıkartılarak öldürülmüştür.
1991 yılında 2 milyon Türk kadını kısırlaştırılmıştır.
1964 ve 1997 yılları arasında Taklamakan ve Lab-Nor bölgesinde 11’i yer altında olmak üzere bilinen 46 yer altı ve yer üstü nükleer deneme yapılmıştır. Tüm kanser menşeili ölümler, ölü doğumlar en az 20 kat artmıştır.
Çin’in nüfusun % 95’i devletin ücretsiz sağlık hizmetlerinden yararlanırken Türklerin yararlanma oranı % 12 civarındadır. Kalan % 88’i ücretlidir.
Doğu Türkistan’da 23 bin cami olmasına rağmen büyük çoğunluğu kapatılmıştır. Halk ibadetini ve Kur’an-ı Kerim okumayı gizlice yapmaktadır.
Peki, bunlar neden yapılmaktadır? Bu soykırımın ve asimilasyonun asıl amacı nedir? Sorularına cevap aramak lazımdır.
Doğu Türkistan petrol, uranyum, demir, kömür, altın, tuz, doğalgaz gibi yeraltı ve yer üstü zenginliklere sahiptir. Bütün Çin’de mevcut olan 148 farklı madenin 118 çeşidi Doğu Türkistan’da çıkarılmaktadır. 5000 maden ocağı vardır ve bu Çin’deki toplam maden ocağının % 85’dir. Yaklaşık 500 bölgeden petrol, 30 bölgeden doğalgaz çıkarılmaktadır. Ülkenin güneyindeki tarım havzasında petrol rezervi 18 milyar ton olup her yıl 10 milyon ton petrol Çin’e taşınmaktadır ve toplam petrol rezervi 60 Milyar ton civarındadır.
Çin’in toplam kömür rezervinin yarısı Doğu Türkistan’da olup bu rezerv toplamda 1 trilyon 50 Milyon ton civarındadır. 66 altın yatağı mevcut olup yıllık altın üretimi 360 kg civarındadır. 150 bin km2 tarım arazisi, 12 bin km2 ormanlık alana sahip Doğu Türkistan yaylalarında 60 milyona yakın küçükbaş ve büyük baş hayvan bulunmaktadır.
Tüm bunlara rağmen Doğu Türkistan Türkleri fakirdir ve fakirliğe itilmektedir. Hiçbir yerde Türk işçiler çalıştırılmamaktadır. Çalışanlar ise işten çıkarılmaktadır.
Tarih milletlerin hafızalarıdır. Hafızasını kaybeden milletler geleceklerini asla kuramazlar. Tarih bilimi dün ve bugün arasında sentez yapanlar için bulunmaz bir laboratuvardır. Milletlerin genetik kodları ve sinir uçları tarihte aranmalıdır. Genetik kodları bozulmuş milletleri çözmek çok kolaydır. Çinlilerin söylediği; ‘Her on yılda bir küçük, her otuz yılda bir büyük Türk isyanı olur’’ atasözü genetik kod tespitidir.
Zengin bir tarihe sahip olan bizler 21. yüzyılda daha huzurlu daha mutlu ve daha güçlü olmak istiyorsak; eğer birileri sizin tarihinizi sizden iyi biliyor ve stratejisini buna göre belirliyorsa yapacağınız tek şey, el kitabımız olan tarihimize bakmak olmalıdır.
Türk tarihi magazin tarihçilikten kurtarılarak yeniden yazılmalıdır. Çin’in öncülük ettiği ve ilk başlarda Şangay Beşlisi diye ortaya çıkan (Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan) sonra da Özbekistan’ın katılımıyla altıya çıkan bu siyasi oluşum aslında Türklere karşı kurulmuş olmasına rağmen nedense Türk Cumhuriyetleri bu oluşumda yer almışlardır. Asıl amaç Doğu Türkistan’ı kontrol etmek ve Doğu Türkistan’a yapılan yardımları engellemektir. Doğu Türkistan’a sahip çıkmak hepimizin görevi ve sorumluluğudur çünkü orada katledilen insanlar Türk ve Müslüman’dır.
Şemsettin Gürtekin