Sevgili ülkemizi, sürekli olarak ona buna çatan, hakaret eden, hakaret doyurmazsa küfrederek tatmin olmaya çalışan birisi yönetiyor. Onun isteği doğrultusunda hareket etmeyen hatta düşünmeyen herkesi hizaya getirme peşindeki bu kişi, "teşbihte hata olmaz" ya, aynen tavuk kümesine dalmış horoz gibi davranıyor.
Ülkemiz insanını, aklını başında tutmaya çalışanlar ve akılları başlarından alınmışlar olarak ikiye ayırmak mümkün. Birincisi ülkenin içine atıldığı durumları görüp kurtulması için kendi çapında da olsa elinden geldiğince bir şeyler yapmaya çalışanlar. Bunlara "Vatansever" diyorlar. Diğeri de iktidar tarafından yemlenenler ki bunları da genelde "Akbaba" olarak adlandırıyorlar. Akbabalar, geleceklerinden
ve gelecekte de yemlenmeye devam edileceklerinden o kadar eminler ki, ülkelerinin geleceğini, bir darı tanesine değişecek durumdalar.
ve gelecekte de yemlenmeye devam edileceklerinden o kadar eminler ki, ülkelerinin geleceğini, bir darı tanesine değişecek durumdalar.
Horoz, tavuk, akbaba diye art arda yazınca aklıma küçücük bir öykü geldi. Bu öykü, çıkarı peşinde koşup yemlenenlere, yani leşçilere armağanım olsun.
Anlatmaya başlıyorum.
Emektar horoz yaşlanmış, kümesin yumurta verimi de oldukça düşmüştür.
Biraz sohbetten sonra kümes sahibi horozu alarak evine döner. Kümesin kapısını açıp horozu içeri bırakır. Bir anda her yer toz duman olur. Gıdaklama sesleri her yeri kaplamıştır. Uçuşan tüyler havayı sis gibi sarmıştır. Tüm güçleriyle kaçmaya çalışan tavuklar oraya buraya savrulmakta, horozsa onları kovalamaktadır.
Kümesin sahibi, yeni bir horoz almaya karar verip yörenin en iyi "Tavuk Pazarı"na gider. Tanıdığı birine derdini anlatıp "Yorulmak bilmeyen bir horoz lazım, kimde var, biliyor musun?" diye sorar. Adam, "Necmettin Usta!" diyerek parmağıyla birisini işaret eder. Bizimki onun da yanına varır ve kümesin hâlinden dem vurarak aradığı horozun nasıl olması gerektiğini söyler.
Satıcı - Elimde bir tane var. Var ama çok azgın. Uçanı da kaçanı da bırakmaz.
Kümes sahibi - Tam aradığım!
Satıcı - O zaman derdin bitti demektir. Kümesin verimi hiç olmadığı kadar artacak.
Satıcı - O zaman derdin bitti demektir. Kümesin verimi hiç olmadığı kadar artacak.
Biraz sohbetten sonra kümes sahibi horozu alarak evine döner. Kümesin kapısını açıp horozu içeri bırakır. Bir anda her yer toz duman olur. Gıdaklama sesleri her yeri kaplamıştır. Uçuşan tüyler havayı sis gibi sarmıştır. Tüm güçleriyle kaçmaya çalışan tavuklar oraya buraya savrulmakta, horozsa onları kovalamaktadır.
Kümes sahibi mest olur. Verim kesin artacaktır.
Günler aynı minvalde geçip gider. Bu horoz dur durak bilmemekte, satıcının dediği gibi hiçbir tavuğu elden geçirmeden bırakmamaktadır.
Zaman ilerler. Günler günleri, horoz da tavukları kovalamaya devam eder. Verim gerçekten artmıştır ama doyumsuz horoz, tavuklarla yetinmemiş, diğer hayvanlara da sarmıştır. Şaşacaksınız ama o hayvanlar arasında; koyun, keçi, inek, eşek hatta at bile vardır.
Durumu izlemekte olan kümes sahibini bu kez bir başka düşünce alır:
"Böyle giderse fazla yaşamaz bu hayvan!"
Birkaç gün sonra kümese yem götürürken horozu görür. Sırt üstü yatmış, dili gagasının dışında yana kaymış, ayakları havada ve tepesinde de daireler çizmekte olan akbaba...
Kümes sahibi, homurdanmaya başlar:
"Böyle olacağını bilmek için müneccim olmaya gerek yok.
Öldü işte! Böylesini bir daha nerde bulurum!"
O homurdanmaya devam ederken horoz gözlerini hafifçe aralar ve fısıldıyarak konuşur: "Hey, gürültü etme, akbabayı kaçırtacaksın!"
Benden bu kadar, tüm akbabalara özel sevgilerle...
Durumu izlemekte olan kümes sahibini bu kez bir başka düşünce alır:
"Böyle giderse fazla yaşamaz bu hayvan!"
Birkaç gün sonra kümese yem götürürken horozu görür. Sırt üstü yatmış, dili gagasının dışında yana kaymış, ayakları havada ve tepesinde de daireler çizmekte olan akbaba...
Kümes sahibi, homurdanmaya başlar:
"Böyle olacağını bilmek için müneccim olmaya gerek yok.
Öldü işte! Böylesini bir daha nerde bulurum!"
O homurdanmaya devam ederken horoz gözlerini hafifçe aralar ve fısıldıyarak konuşur: "Hey, gürültü etme, akbabayı kaçırtacaksın!"
Benden bu kadar, tüm akbabalara özel sevgilerle...
Günay Tulun