GÜNAY TULUN *Dinde Güncelleme Safsatadır

İtiraf etmekten kaçınanlar bile bilir ki, “A Kal Pe Genel Başkanı Recep Bey” yüce dinimizi, kişisel hedeflerine ulaşma yolunda araç olarak kullanma uzmanıdır. Geçen gün, 2019 seçimleri için kendisine uzak duran kesimlerden de puan toplayabilmek amacıyla “içlerinden çıktığı din tacirleri”ni hırpalayan cümleler kurarak, önümüze yeni bir gündem koydu. Dedi ki:
…"İslam'ın güncellenmesinin gerektiğini bilmeyecek kadar da âciz bunlar. Siz İslam'ı 14 asır öncesi hükümleri ile bugün uygulayamazsınız. Beni birçok hoca efendi tefe koyacak o ayrı mesele. Rabb'im bizi tefe koymasın."
Ardından da gittikçe yükselen bir cayırtı koptu. 

ŞAŞKIN ALIKLAR 
O konuşmada söz edilen âcizlerden biri olan benim; kısaca “Yandaş, yoldaş, koldaş, yağdaş” olarak nitelendirdiğim kesim, konunun üzerine alıklama daldı ve Recep Bey’i haklı göstermek için şaşkın yorumlar üretmeye başladı. 
Neden “alıklama ve şaşkın yorumlar”?
Çünkü Recep Bey, geçmişte bu konuda başka türlü konuşuyor, aynı YYKY’lerse onu haklı çıkartmak amacıyla bugünkü yorumlarının tam tersini yaparak ikbal denizinden nemalanıyorlardı. Şu ansa öyle şaşkınlar ki, tam tâbiriyle alıklaşmış hâldeler. 


Recep Bey'in bu huyu beni çok güldürüyor. Konuşuyor, YYKY'ler önce "Öyle demek istemedi, böyle demek istedi!" diye zaten çok açık olan sözleri gömmeye çalışıyorlar. Onun sözlerini gömmek ne mümkün. "Ben ne dediğimi biliyorum!" faslından bir kez daha konuşuyor. 
Sonuç, YYKY'lerin tamamı ters köşe... Bu ters köşe oyununa, tamamı kendisine ait 316 vekille MHP'den devşirdiği 36 vekil de dâhil! Bülent Arınç'la Ahmet Davutoğlu'da o ters köşeleri geçmişte sıkça yaşamıştı. Recep Bey ne de olsa ülkenin en az yarısını, "sulu dereye su içmeye götürüp, su içirtmeden geri getirecek" kadar iyi tanıyor.   
Din istismarcıları arasındaki bazı gruplar, iktidarlarının ellerinden alınabileceği korkusuyla Recep Bey'e itiraza yeltendiler ama sesleri o kadar derinden geliyordu ki, kendileri bile duymadılar. 
İSLAM NE DEMEK 
Önce kavramlarda anlaşalım.
İslam, “Müslümanlık” demektir. İslamiyet de bu iki sözcükle aynı anlamı taşır.
“Güncelleme”yse güncelliğini kaybederek eskiyen, çağ dışı kalan bir şeyi o günün düşünce ve anlayışına uygun hâle getirmek, yani bir anlamda “ekleme ve silmeler yaparak düzeltmek”tir.
Eğer İslam, Yüce Rabb’imin tebliğ edip, yayması için sevgili peygamberim Muhammed aleyhisselama gönderdiği Kur’an-ı Kerim’in, bizlere sunduğu dinse güncellenmesi bir reformdur ve reformun anlamıysa “düzeltme”dir. Allah’ın dinini düzeltmeye kalkmaksa şeytani bir oyundur. Bu oyun, daha önce Hristiyanlar arasında oynanmış, hem dinde yeni bölünmelere hem de yaşanan din savaşları yüzünden, bugün bile tam olarak yazılamayan sayıda insanın ölümüne neden olmuştur.  
ALLAH'IN DİNİNİ ALLAH'TAN BAŞKA KİM GÜNCELLEYEBİLİR  
“Dinde güncelleme” tabirinden elde edilmesi beklenen sonuç; dinlerini ve akıllarını Kur’an-ı Kerim yerine “din bilgini”dir denen kişilerin görüş ve düşüncelerine emanet edenlerin artık uyanıp kendilerine gelmesini sağlamak olsa bile kullanılan sözcük yanlıştır. "Kur'an'ı kesinlikle biz indirdik; elbette onu yine biz koruyacağız." diyen yücelerin yücesi Rabb'imin gönderdiği bu dini kendisinden başka güncelleyebilecek hiçbir güç yoktur.
Tam burada, rahmetli atam Mustafa Kemal Atatürk’ün harika bir sözünü hatırlatmak isterim. Atam Atatürk, “Kastamonu Nutku’nda der ki; “Efendiler ve Ey Millet! İyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti; şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz.”. Bir ağ gibi ülkemizin her yanını sarmış olan din çıkarcılarına karşı çıkan en cesur sözlerdir bunlar!.. Bu kesimin Atatürk'ten nefret etme nedenlerinin başında da sapıkça çıkarlarına dur denmesi gelir. Atatürk'ün bu sözlerinin taşıdığı anlamı anlayabilseydik, bugün dinimizi çok daha iyi yaşıyor olabilirdik.
AKLINA SAHİP ÇIKMAYANLAR 
Türkiye hatta İslam dünyası, yüce dinini; genelde çığırtkanları tarafından şeyh, din bilgini, hoca, imam olarak lanse edilen kişilerden öğrenmektedir ki bu, İslam’ın en mükemmel yönlerinden biri olan “Allah’la kul arasına kimse giremez.” kuralına aykırıdır. Üstelik bu durum, insanın kendi aklını başkasına emanet etmesinden başka bir şey değildir. Şeyh neyi nasıl anlıyorsa aklını ona emanet eden müridin anlayacağı şey de şeyhinin kavrayabildiğiyle sınırlıdır.

Bu konu gittikçe rezil bir hâle dönmekte… Öyle ki, Hristiyanların günah çıkarma saçmalıkları; şeyh, din bilgini, hoca, imam denen ve çıkarları için dini bozma çabasındaki bu kişiler tarafından dinimizin gereğiymişçesine uygulanmaktadır. Hatta daha da ileri gidildiğini ve işi “10 kez şunu oku, 100 kez bunu oku, 1000 kez onu oku işin hemen hallolur." türü büyücülüğe dek götürdükleri mutlaka sizlerin de malumudur. İnsanı cehenneme taşıyacak bu insanlar bir de toplumdan büyük saygı görerek ödüllendirilmektedir. Okuma tembelliğimizi çok iyi kullanan bu kesim, ne yazık ki siyaset müessesesinde de egemendir. İşi de öyle güzel bağlamışlar ki, "Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır." masalını dindarlar arasında yayarak, zavallıları dinin doğru yolundan çıkarıp kendilerine esir etmektedirler. Bence, onların bir darbımesel hâline getirmeye çabaladıkları bu sözler; "Peygamber aleyhisselamdan başkasını şeyh edinen insanın şeyhi şeytan, kendisi de onun ordusunun bir neferidir." şeklinde söylenmelidir ki, doğrusu da budur. İnsanlara Tanrı'nın buyruklarını bildirme ve onları Tanrı yoluna çağırma görevi yüce Allah tarafından peygamberlerden başkasına verilmemiştir.

SIRADA HANGİ GÜNCELLEMELER VAR 
Dinimizle başladık ya, insanın aklına ister istemez "Acaba sırada hangi geri vites güncellemeler (!) var?" sorusu geliyor. Dilimiz mi yoksa ülkemizin adı mı? Yönetim şeklimiz mi yoksa ülkemizin sınırları mı? Adaları başka ülkelere peşkeş çekilerek denize ayak parmağını bile sokamaz hâle getirilmeye çalışılan vatanımızın denizlere çıkışı olmayan karasal bir devlet hâline getirilmesi mi? Hangisi hangisi?
İnsan çok sayıda şüphelerle dolup taşıyor.

SÖZÜN ÖZÜ 
Sözün özünü yazmak gerekirse...
Müslümanlık, ne güncellenebilir ne de düzeltilebilir. Yapılacak tek şey, dinin ta kendisi yerine konan abuk yorumların dinden atılması ve tüm Müslümanların Kur'an-ı Kerim'in gösterdiği yolda yürümesi ve başkalarının kullanımına verdiği aklına sahip çıkmasıdır. Gerçek bir Müslüman'ın dinini doğru öğrenmesi ve Rabb'iyle arasına hiç kimseyi sokmamasının tek yolu budur ki, ahirette bu konu yüzünden de ağır bir şekilde sigaya çekileceğimiz unutulmamalıdır.

Müslümanlığı kendimiz seçmedik. Seçemezdik...
Yüce Allah bizleri İslam'la şereflendirilen şanslı kulları arasına aldı.
Dünya hayatımız bitip tükenmeden bu durumun kıymetini bilelim.  



Günay Tulun


"Dijital Yayın Kurulu"nun notu: Bu yazı tam yayın aşamasındayken, aynı konuyla ilgili olarak Sayın Ömer Sağlam'ın makalesi gelmiş ve yazara saygı amacıyla Sayın Günay Tulun'un bu makalesinin yayını, kendisinin talebiyle ertelenmiştir. 
  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

Google'da Webler Arası ve Site İçi Arama

*TATİL ve DİNLENME
Marmara Adası
DAVRAN MOTEL

*HASTANE RANDEVU SİSTEMİ
182 Merkezi Hekim Randevu Sistemi ile RANDEVU ALMA

FotoğrafımGrup Kimliğini Görüntülemek İçin Tıklayın




HABERCİDEN, "Yazarlar ve Ozanlar" ile "Sessizliğin Sesi" Gruplarına Ait Özgün Bir Kanaldır.