Birleşik Amerika’nın yeni seçimlerindeki en güçlü başkan adayı Hillary Clinton, son zamanlarda sıkça dile getirilen “Türkiye’nin kullanım süresinin dolduğu” görüşünde olduğunu, konuşmasında Türkiye sözcüğünü geçirmeden aşağıdaki sözlerle ifade etti:
"Başkan olursam Obama’dan farklı (!) olarak değerlendireceğim şey, Kürtleri silahlandırmaktır. Irak'ta olduğu gibi Suriye'de de en iyi ortaklarımız Kürtlerdi. Birtakım çevrelerin bu konuda hayli endişeli olduğunu biliyorum ama buna rağmen Kürtlerin ihtiyaç duydukları donanıma sahip olmaları gerektiği kanısındayım. Amerikan askerlerinin Suriye’de fiilen savaşmasına da karşıyım."
Trump’sa aynı olaya, Türklerin dikkatten kaçırdığı şu sözlerle katıldı:
"Başkan olursam Obama’dan farklı (!) olarak değerlendireceğim şey, Kürtleri silahlandırmaktır. Irak'ta olduğu gibi Suriye'de de en iyi ortaklarımız Kürtlerdi. Birtakım çevrelerin bu konuda hayli endişeli olduğunu biliyorum ama buna rağmen Kürtlerin ihtiyaç duydukları donanıma sahip olmaları gerektiği kanısındayım. Amerikan askerlerinin Suriye’de fiilen savaşmasına da karşıyım."
Trump’sa aynı olaya, Türklerin dikkatten kaçırdığı şu sözlerle katıldı:
Esad, DEAŞ'ı öldürüyor, Rusya DEAŞ'ı öldürüyor, İran da DEAŞ'ı öldürüyor. Güçsüz dış politikamız yüzünden bize karşı bir araya geldiler.
DANSÖZ, DANSÖR ve BİRTAKIM ÇEVRELER
Hillary’nin “birtakım çevreler”den kastının aslında tek bir ülke olduğunu ve onun da hangi ülke olduğunu anladığınızı biliyorum.
Tabii ki Türkiye!..
Trump'ın taktiğiyse Türkiye'yi yok saymak...
Her iki adayın farklı gibi görünen aslındaysa birbiriyle vals yapan görüşlerinin yorumunu sizlere bırakıyor, “Büyük Dost ve Muhteşem Müttefik ABD”nin, aslında, daima Türkiye’nin başına bela olduğunu hatırlatma işiniyse ben üstleniyorum.
BU KISACIK YAZININ ARKASINDAN UZUNCA BİR DİZİ GELECEK
Belanın başlangıcını ve başımıza açtığı sürekli dertleri bir sonraki yazımda ortaya dökeceğim. Milletimde on binlerce, bölgemizde milyonlarca, dünyada da milyardan fazla insanın hayatını çalan “Hilekâr Devlet ABD”yi, onun kıvrak yöneticilerini ve çanak yalayıcılarını sol elimi kaldırıp “Heil Echt Hitler” nidalarıyla selamlıyorum.
İlahî adalet yavaş gerçekleşir gibi görünse de daima tam zamanında gelir.
ABD yöneticilerinin, yakın bir zamanda kendi yarattıkları kanda boğulacağına eminim. Hiç ummam ama inşallah o gün gelmeden önce akıllarını başlarına devşirir, yedikleri herzeleri bir daha tekrarlamamak üzere terk ederler.
Belanın başlangıcını ve başımıza açtığı sürekli dertleri bir sonraki yazımda ortaya dökeceğim. Milletimde on binlerce, bölgemizde milyonlarca, dünyada da milyardan fazla insanın hayatını çalan “Hilekâr Devlet ABD”yi, onun kıvrak yöneticilerini ve çanak yalayıcılarını sol elimi kaldırıp “Heil Echt Hitler” nidalarıyla selamlıyorum.
İlahî adalet yavaş gerçekleşir gibi görünse de daima tam zamanında gelir.
ABD yöneticilerinin, yakın bir zamanda kendi yarattıkları kanda boğulacağına eminim. Hiç ummam ama inşallah o gün gelmeden önce akıllarını başlarına devşirir, yedikleri herzeleri bir daha tekrarlamamak üzere terk ederler.
BU ARADA BİZ NE YAPIYORUZ?
Hiiiç!
Kadir Mısıroğlu denen başı fesli, tuhaflığıysa tescilli yaratık; yalan tarih yazmaya devam ediyor. Son zamanlarda yazdığı yalanlar da yetmedi, artık manzume hâlinde iftiralar üretiyor. Sonunda da şirazeden çıkıp "Bizi Yunanlılar yönetseydi anlamına gelen 'Keşke Yunan galip gelseydi' diyebilecek kadar dengesini yitiriyor."
Be adam! Yunan galibiyeti kaçırdı ama bari sen treni kaçırma. Bak Yunanistan hemen orada. Seni âlâyıvalayla bağırlarına basarlar.
Saçmalayan, yalan tarih üreten yalnız bu adam mı?
Değil tabii...
Fesliden başka Turgay diye biri var, Ahmet diye bir başkası, Mustafa denen bir diğeri, Ozan'ı unutmayalım. Bitmiyor ki! Ardı arkası kesilmeyecek sel gibiler.
Kadınlardan söz etmedim daha...
Elif var, Hilal var, Nagehan var, Esra var, Nazlı var!
Onlarla da bitmiyor. Var oğlu var! Var kızı var! Hangi birini yazayım? Uzatmayayım, beş erkek beş kadın yetsin. Yetsin ki dengeli olsun.
Türkleri sevmeyen ama Türk taklidi yapan ne çok insan varmış.
Hadi Türklükten geçtim, biraz da...
Cümleyi burada kesiyorum, kesmesem devamı dehşetengiz olacak!
Hiiiç!
Kadir Mısıroğlu denen başı fesli, tuhaflığıysa tescilli yaratık; yalan tarih yazmaya devam ediyor. Son zamanlarda yazdığı yalanlar da yetmedi, artık manzume hâlinde iftiralar üretiyor. Sonunda da şirazeden çıkıp "Bizi Yunanlılar yönetseydi anlamına gelen 'Keşke Yunan galip gelseydi' diyebilecek kadar dengesini yitiriyor."
Be adam! Yunan galibiyeti kaçırdı ama bari sen treni kaçırma. Bak Yunanistan hemen orada. Seni âlâyıvalayla bağırlarına basarlar.
Saçmalayan, yalan tarih üreten yalnız bu adam mı?
Değil tabii...
Fesliden başka Turgay diye biri var, Ahmet diye bir başkası, Mustafa denen bir diğeri, Ozan'ı unutmayalım. Bitmiyor ki! Ardı arkası kesilmeyecek sel gibiler.
Kadınlardan söz etmedim daha...
Elif var, Hilal var, Nagehan var, Esra var, Nazlı var!
Onlarla da bitmiyor. Var oğlu var! Var kızı var! Hangi birini yazayım? Uzatmayayım, beş erkek beş kadın yetsin. Yetsin ki dengeli olsun.
Türkleri sevmeyen ama Türk taklidi yapan ne çok insan varmış.
Hadi Türklükten geçtim, biraz da...
Cümleyi burada kesiyorum, kesmesem devamı dehşetengiz olacak!
Günay Tulun