Efendim rüyamda matematik öğretmeni olmuşum ve sınıfta öğrencilerime ders veriyorum. Oysa ben hayatımda matematiği hiç sevmedim ve öğrencilik yıllarımda da bu dersten oldukça başarısız birisiydim. 10 üzerinden 5-6 ile zar zor geçtim hep. Yani sevmediğim ot, rüyamda da olsa burnumda bitmişti. Ancak kurtardığım bir taraf vardı rüyamda; problem veya bilmem kaç bilinmeyenli denklem filan çözmüyor, sadece matematiğin önemini anlatıyordum öğrencilerime.
Bu rüyayı facebook sayfamda paylaşıp, arkadaşlarımın yorumlamalarını istediğimde ilk yorum üniversiteden istatistik hocam Prof. Dr. Özer Serper'den geldi. Hocam beni "10 üzerinden 5-6 alarak Türkiye ortalamasını tutturduğum için zeki bir adam olarak nitelendirmekle birlikte falcılardan ve rüya tabircilerinden yardım istediğim için akıllı olmamakla..." itham etti. Bir hanım arkadaşım da özelden benzer bir mesaj çekince baktım iş sarpa saracak "Madem falcılardan ve rüya tabircilerinden fayda yok ve Özer Serper Hoca örneğinde olduğu gibi şimdi bazı dostlarım gereksiz yere beni defe koyacaklar, o halde kendi rüyamı kendim yorumlayayım bari..." diye bir bağlama çekerek ve bir internet sitesinde(*) branşlar için verilen rakamları esas alarak şu yorumu yaptım rüyamın altına:
MEB son on yılın en büyük öğretmen atamasını yapacakmış. Tam 37.000 öğretmen ataması yapılacak bu kez. Bu 37.000 kişilik kadro içinde aslan payını "Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenleri" alıyor. İ.H.L. meslek dersleri için yapılan atamaları da eklediğimizde Din ve Ahlak Eğitimi için yapılan atamaların sayısı 4.288'e çıkıyor. Anlaşılan dindar toplum yetiştirme sevdasında olan hükümet, bu işi gayet ciddiye almış bulunmaktadır. Ayrıca yabancı dil kontenjanı içinde yer alan Arapça için 141 kadro ayrıldığını ve bu 141 kadronun da İlahiyat fakültelerinden mezun olan öğretmen adayları içinden atanacak olmasını dikkate alırsak, hükümet, İlahiyat Fakültesi mezunlarına toplam 4.429 kadro tahsis etmek suretiyle hem bu fakülteleri, hem de bu fakültelerin öğrenci kaynağı olan İmam-Hatip Liselerine büyük bir teşvik sağlamış bulunmaktadır.
İlginçtir; 37.000 kişilik kadro içinde en büyük paylardan birisi de yabancı dil branşına ayrılmıştır. Arapça için ayrılan 141 kişilik kadroyu yabancı dil branşında saydığımızda, yabancı dil branşına ayrılan kadro "Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği" branşına ayrılan kadrodan bile 100 fazladır. Bu sayının içinde en büyük pay ise 4037 ile İngilizce. Almanca için 202, Fransızca için 4 kadro ayrılırken, Arapça için 141, Çince için 1, Rusça için 2 ve İspanyolca için 1 kadro ayrılmıştır. Yaşayan diler ve lehçeler adı altında Kürtçe (Kurmançi-14 ve Zazaki-3) için de 17 kadro ayrılmış bulunuyor.
37.000 kişilik kadrodan yabancı diller için 4.388 ve kürtçe için 17 kadro tahsis eden hükümet, Türkçe için 1.612, Türk Dili ve Edebiyatı için de 1071 olmak üzere; Türk Dili ve Türk Edebiyatı için toplam 2.683 kadro tahsis etmiş bulunmaktadır. Anlaşılan bu ülkenin insanları, Türkçeyi yalamış-yutmuş bulunmaktadır. İşte bu noktada Konfüçyüs'ü rahmetle anıyorum. Çünkü o, dili, bütün problemlerin çözümünde birincil anahtar saymaktadır. Şu rivayet ona atfedilir:
Konfüçyüs'e sorarlar:
- "Bir ülkeyi yönetmeye çağrılsaydınız ilk olarak ne yapardınız?"
Büyük düşünür şöyle karşılık verir:
- "Hiç kuşkusuz, dili gözden geçirmekle işe başlardım."Ve dinleyenlerin meraklı bakışları karşısında sözlerine devam eder:
- "Dil kusurlu olursa, sözcükler düşünceyi iyi anlatamaz. Düşünce iyi anlatılmazsa, yapılması gereken şeyler doğru yapılamaz. Ödevler gereği gibi yapılmazsa, töre ve kültür bozulur. Töre ve kültür bozulursa adalet yanlış yola sapar. Adalet yoldan çıkarsa, şaşkınlık içine düşen halk ne yapacağını, işin nereye varacağını bilemez. İşte bunun içindir ki hiçbir şey dil kadar önemli değildir.”
Bu sebeple milletler için dil önemlidir ve Türk Çocuğu, her şeyden önce Türk'ün ses bayrağı olan Türk Dili'ni en iyi şekilde öğrenmek zorundadır.
37.000 kişilik kadro içinde 2.471'i ilköğretime yönelik olmak üzere; 3.637 kadro matematik öğretmenleri için, 2213 kadro da (Fen Bilimleri-1.412, Fizik-399, Kimya-402) Fen bilimleri için tahsis edilmiş bulunmaktadır. Anlaşılan AKP iktidarı, muasır medeniyet seviyesine matematik ve fen bilimleri sayesinde geliştirilecek teknoloji ve sanayi ile uzun yoldan ulaşmak yerine, din ve iman gücüne dayanarak ışık hızıyla ulaşmak niyetinde. Bu sebeple de din kültürü ve ahlak bilgisi kadrolarını haddinden fazla şişirirken, matematik ve fen bilimlerine çok az kadro tahsis etmiş bulunmaktadır.
Sizler benim önceki gece gördüğüm rüyayı nasıl yorumlarsınız bilmem ama ben buna yordum dostlarım. Olası koalisyon hükümeti kurulmazdan önce kendi seçtiği öğretmenleri, belirlenen kadrolara yerleştirerek devleti büsbütün ele geçirmek niyetiyle sözüm ona cinlik peşinde bizim altı oyulmuş ve meclis çoğunluğunu kaybettiği için büyük ölçüde yok hükmüne düşmüş hükümetimiz! Onun için biraz da sarayın bastırmasıyla koalisyon kurma konusunda ayak sürümekle meşgul.
Şu anda tarih 18.08.2015, saat 15.00. Davutoğlu ve Kılıçdaroğlu devlet konukevinde koalisyon görüşmeleri için son kez bir araya gelmiş bulunuyorlar. Bizim kanaatimiz, sırf bu 37.000 kişilik kadroyu kendi adamlarıyla doldurmak niyetiyle bile olsa AKP-CHP koalisyonunun kurulmayacağı ve AKP'nin seçimlere kadar azınlık hükümetiyle devam edeceği istikametindedir. Eğer önümüzdeki saatlerde koalisyon konusunda olumlu bir gelişme olursa, bu durum benim için kesinlikle sürpriz olacaktır...