Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Cumhurbaşkanı adaylarımız artık bellidir.
Beğenin beğendiğinizi.
Adaylar arasında en renklisi, galiba Selahattin Demirtaş.
HDP tarafından, Türk Bayrağı'nın bile bulunmadığı bir toplantıda Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığına aday gösterilen S.Demirtaş, adaylığının açıklandığı toplantıda yapmış olduğu konuşmada dedi ki;
"Devletin halk tarafından neşeli bir şekilde yönetileceğini göstereceğiz..."
Devlet neşeli bir şekilde nasıl yönetilir bilmiyorum ama bu konuda aklıma gelen bazı şeyler elbette var.
Eğer S.Demirtaş Cumhurbaşkanı seçilirse, millet olarak, sabahtan akşama kadar sağı solu taşlar, molotof kokteylleri atarız, yakarız, yıkarız, yollara barikat kurar, olmadı
dozerlerle yolları kazar, köprüleri uçururuz, akşamdan saba kadar da lastik yakar başında zılgıt çekeriz.
dozerlerle yolları kazar, köprüleri uçururuz, akşamdan saba kadar da lastik yakar başında zılgıt çekeriz.
Çünkü PKK terör örgütü ve onun meclisteki siyasi uzantısı olan HDP'nin neşeden ve eğlenceden anladığı budur.
Siyaset uzmanlarının HDP'nin Cumhurbaşkanı adayı göstermesi konusundaki ortak kanaati şudur: HDP, kendi adayını göstermek suretiyle Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda kendi gücünü test edecek, ilk turda ortaya çıkacak gücünden hareketle ikinci tur için siyasi pazarlık yapacak.
Kiminle?
Elbette Tayyip Erdoğan ve partisi ile.
Esasen şu anda meclis gündeminde bulunan 6 maddelik çözüm paketi de bu pazarlığın ilk adımıdır.
Yani AKP, bu paketi meclis gündemine getirmekle bir anlamda HDP ile pazarlığa hazır olduğunun işaretini de vermiş bulunmaktadır.
Radikal yazarı Murat Yetkin'e göre ise; "Eğer Erdoğan, HDP taleplerine, kendi milliyetçi oylarını riske atma pahasına karşılık verirse, Kürtler en azından sandığa gitmeyerek, Erdoğan'ı fiili başkan olarak seçtirirler. İhsanoğlu'nun seçilmesi, Erdoğan'ın kaybetmesi bir anda Türkiye'nin ufkunda belirir. Bu senaryoyu ancak Öcalan'ın HDP'lilere -Erdoğan kaybederse serbest kalmam dahil süreç tehlikeye girer, aday göstermeyin, sandığa gitmeyin-demesi bozar"(1).
HDP aday gösterdiğine göre; Murat Yetkin'in ileri sürdüğü birinci ihtimal ortadan kalkmış bulunuyor.
Demek ki; Apo, HDP'ye "aday göstermeyin" demedi.
Ya da HDP, Apo'nun bu konuda vermiş olduğu talimatı dinlemedi!
Şimdi geriye kaldı Kürtlerin sandığa gitmemesi.
Peki, Apo HDP'lilere böyle bir talimat vermiş olabilir mi?
Sanmıyorum.
Çünkü Erdoğan'ın seçilmesi, büyük oranda Kürt bölgelerinden gelecek oylara bağlıdır ve bunun için Kürtler mutlaka sandığa gideceklerdir.
Kürtlerin sandığa gitmemesi, Çatı Adayı E.İhsanoğlu'nun işine yarayacaktır.
Geriye kalıyor bizim de katıldığımız üçüncü ihtimal.
Yani Kürtler, seçimin ilk turunda kendi adayları olan S.Demirtaş'a oy verecekler ve bu turda aldıkları oy sayısından hareketle Tayyip Erdoğan'la pazarlık masasına oturacaklardır.
Neden Tayyip Erdoğanla diyoruz?
Elbette bu konuda bir takım karinelerimiz vardır.
İlk başta Tayyip Erdoğan, bu pazarlığa çoktan teşne durumda.
O, ne pahasına olursa olsun köşke çıkma azim ve kararlılığındadır.
Adaylığının açıklandığı toplantıya ailecek ve cümbür cemaat gelmesi bu yüzdendir.
Bu itibarla tamamen İmralı'nın talimatıyla hareket eden HDP yönetimiyle pazarlık masasına oturması ve bir takım tavizler vermesi uzak ihtimal değildir.
Hele de S.Demirtaş'ın Başbakan için kullandığı "Senin B planın, Abdullah Öcalan'a yalvarmak, C planın ise dönüp bir daha yalvarmaktır" şeklindeki sözleri, ayan beyan ortada iken.
Öte yandan geçtiğimiz Nisan ayında o zamanki BDP'nin Grup Başkan Vekili Pervin Buldan'ın dile getirdiği "Açılım sürecinde atacağı adımlara göre, Cumhurbaşkanlığı için Erdoğan'a destek verebiliriz"(2) şeklindeki sözler de hâlen hatırlardadır.
İşte bu türlü karineleri alt alta koyunca, HDP ile AKP arasında, seçimlerin ikinci turu için kıran kırana bir pazarlık yaşanacağından nerdeyse emin gibiyiz.
Kim bilir bu pazarlık çoktan oldu bitti bile!
HDP, bu pazarlık anlaşılmasın diye öylesine aday gösterdi S.Demirtaş'ı.
İkinci turu beklemeden seçimlerin ilk turunda yüklenecekler Tayyip Erdoğan'a.
Tevekkeli değil "Çözüm Paketi" adı verilen 6 maddelik yasal düzenleme, alelacele getirildi meclis gündemine.
Alevi Canlar Lütfen...
Selahattin Demirtaş'ın C.Başkanı olarak ilan edildiği toplantıda yapmış olduğu konuşmayı bir miktar dinledim.
S.Demirtaş, Kerbela'da şehit edilen Hz. Hüseyin'den tutun da, Küfe'de Emevi ve Abbasi zorbalığının zulmüne uğrayan ve zindanda tutuklu iken ölen İmam-ı Azam Ebu Hanife'ye, İmam Şafi'ye ve İmam Ahmet b. Hanbel'e kadar pek çok dini şahsiyete ve mezhep öncülüne atıflarda bulundu, onların isimlerini zikretti.
Sözüm ona bütün dini gruplara eşit mesafede duracağını söylemek istedi.
Hz. Hüseyin ismi onlara ne kadar karşılık gelir bilmiyorum ama S.Demirtaş'ın inanç grubu olarak zikretmediği tek dini grup Aleviler idi.
S.Demirtaş, Türkiye'de hiç mensubu bulunmayan ve İslam'ın en katı yorumlarından birini temsil eden Hanbelilere atıfta bulunduğu halde, sadece bu ülkedeki sayıları 20 milyona yaklaşan Alevilere hiç değinmedi konuşmasında.
Bu sebeple; çatı adayı E.İhsanoğlu'na karşı olduklarını açıklayan Alevi Kültür Derneklerive Alevi Bektaşi Federasyonu başta olmak üzere; alevi kardeşlerimizi ikaz ediyorum; Kürtlerin de desteği ile çok güçlü şekilde köşke çıkacak bir Erdoğan'dan kesinlikle korkun derim!
Hele de Alevi açılımının geldiği nokta ortada iken.
Bir tarafta Gezi Eylemleri sırasında "Evlerinde zor tuttuğumuz %50 var" diyerek toplumu ayrıştıran bir aday var, diğer tarafta da seçim kampanyasına, Anıtkabir ve İsmet Paşa'nın kabrinden sonra Hacı Bektaş-ı Veli Türbesini, Neşet Ertaş'ın ve Mevlana'nın kabrini ziyaret ederek başlayan ve köşke çıktığı takdirde "Madımak Oteli'ni müze yapacağını" söyleyen bir aday var, tercih sizin.
Lütfen saçmalamayı bırakın artık...
Zerdüştler Tayyip Erdoğan'a oy verecekler mi?
30 Mart seçimleri gösterdi ki; AKP'nin oy desteği %43, kendilerine bakarsanız %45 civarında.
Bu sebeple T.Erdoğan'ın köşke çıkabilmesi için %6-8 oranında bir oya ihtiyacı vardır.
HDP ise bu açığı kapatacak en kestirme ve en pratik güç olarak gözüküyor.
Peki, HDP'liler Tayyip Erdoğan'a oy verme onursuzluğunu göze alabilirler mi?
Alamazlar demeyi gerçekten çok isterdim.
Peki; HDP'lilerin Tayyip Erdoğan'a oy vermeleri neden onursuzluk oluyor?
Şundan; çünkü Tayyip Erdoğan sadece dağdaki PKK'lıları, değil mecliste siyaset yapan HDP'lileri bile kâfir (Zerdüşt) ilan etmişti vaktiyle.
2011 yılında Sırrı Süreyya Önder'in öncülüğünde türban serbestisi konusunda meclise önerge veren BDP'liler hakkında şöyle demiştir Tayyip Bey:
"İşte son hafta içinde bakıyorsunuz bir grup çıkıyor hemen pat bir tane önerge sunuyor. Öyle bir derdi yok. Öyle bir derdi olsa zaten olması gereken neyse yapar buna mani bir hal de yok madem öyle bir şey istiyorsun yola çık yap. Benim başörtülü kardeşlerimi niye istismar ediyorsun. Yapacaksan yap. Gelsin girsinler senin böyle bir derdin yok ki. Dini Zerdüştlük olan bir anlayışın böyle bir derdi olabilir mi? Derdi istismar. Acaba AK Parti’yi köşeye nasıl sıkıştırırım. Geç bunları geç. Siz kimi köşeye sıkıştırıyorsunuz. Bu millet kimin ne olduğunu gayet iyi biliyor. Bu iş konuşulmaz bu iş yaşanır yapılır. Bu ülkeyi lüzumsuz germeye de kimsenin hakkı yok."(3).
Bu sözleri söylemesinin üzerinden tam bir yıl geçtikten sonra bu kez Elazığ'da yapmış olduğu bir konuşmada şöyle diyordu Tayyip Bey:
"Senin derdin ne, hizmet istemiyor musun? Şırnak’ta havalimanı olacak,’istemezük’, hastaneolacak ’istemezük’, okulları yakacaklar. E bende diyorum ki;’ey benim Kürt kardeşim, sevgili kardeşim, bu teröriste tavrını koy ve oralar da abat olsun’ diyorum. Çünkü bunlar seni insan yerine koymuyor. Ama biz seni ’yaradılanı severiz yaradandan ötürü’ anlayışıyla seviyoruz. Bunların yaradan ile zaten ilgisi yok. Bu teröristlerin yeri belli, bunlar Zerdüşt. İşte şimdi
kendileri açıklıyor, Yezidilikten bahsediyorlar. Bak neler çıkıyor, neler. Onlardan öğreniyoruz, bu tür ayinleri yapıyorlar. Sevgili kardeşlerim..."(4).
kendileri açıklıyor, Yezidilikten bahsediyorlar. Bak neler çıkıyor, neler. Onlardan öğreniyoruz, bu tür ayinleri yapıyorlar. Sevgili kardeşlerim..."(4).
Özetle: Şu anda masanın bir tarafında, söylemleriyle ve eylemleriyle katı Sünni Müslüman olduğunu izhar eden Tayyip Erdoğan ve partisi AKP, diğer tarafında da bizzat Tayyip Bey'in Zerdüşt ve Yezidi olarak KÂFİR ilan ettiği PKK terör örgütü ve onun talimatıyla hareket eden HDP var(ki; özellikle PKK'nın içinde bu tür sapık inançları olanların bulunduğuna ben de inanıyorum). Şimdi bu iki grup, önümüzdeki Ağustos ayında muhtemelen bir araya gelip, nüfusunun yaklaşık %99'u şu ya da bu şekilde Müslüman olan ve laik demokrasi ile yönetilen bir ülkeye Cumhurbaşkanı seçecekler iyi mi? AKP'ye oy veren sevgili kardeşlerimin sağduyusuna sesleniyorum; Tayyip Bey'in, dağlarda senin namazınla, niyazınla dalga geçen, bugüne kadar en az 30 civarında din adamını şehit eden eli kanlı bir terör örgütünün desteği ile köşke çıkması içinize siner mi? Böyle yapmakla binlerce şehidin kanına ekmek doğramış olmuyor musunuz?
Ömer Sağlam
______________
1-http://www.radikal.com.tr/yazarlar/murat_yetkin/erdogan_icin_karar_vakti_3_temmuz-1198474,
2-http://www.ulusalkanal.com.tr/gundem/bdpden-erdogana-yesil-isik-h25309.html,
3-http://siyaset.milliyet.com.tr/-dini-zerdustluk-olanin-boyle-bir-derdi-olabilir-mi-/siyaset/siyasetdetay/15.10.2011/1451167/default.htm
4-http://www.posta.com.tr/siyaset/HaberDetay/Erdogan--Bu-teroristler-Zerdust.htm?ArticleID=144945