Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Ekmeleddin
İhsanoğlu, 03.07.2014 akşamı CNN-Türk'de yayınlanan "Eğrisi Doğrusu"
programında hemşerisi Taha Akyol'un konuğu oldu.
Hakkında yapılan birçok spekülasyona ve dedikoduya açık yüreklilikle cevap verdi Ekmeleddin Hoca.
Hakkında yapılan birçok spekülasyona ve dedikoduya açık yüreklilikle cevap verdi Ekmeleddin Hoca.
Bir
gazeteci yamağı olarak programı dikkatli bir şekilde izlemeye çalıştım.
İşte
programda Sayın İhsanoğlu'nun söylediklerinden hatırımda kalanlar(özetle):
AKP İçinden de Destekleyip Teşvik Edenler Oldu!
-
CHP ve MHP olarak Genel Başkan düzeyinde her iki taraftan da ısrarlı
talepler gelince geri çevirmenin ehli
edebe aykırı olacağını düşündüm. AKP içinden de destekleyenler
oldu.
oldu.
-
Babam Yozgatlı, anam Rodoslu. İkisi de Türk, anamın ailesinin soyadı Hacıoğlu.
Ben o iki Türk'ün evladı olarak doğdum. Kökümüz, kösteğimiz bellidir. Babam,
Yozgatlı Hulusi Efendi'nin (Taha Akyol'un dedesi) öğrencisidir. Eğitimini
tamamlamak için Mısır'a gitmiş ve orada kalmış. Kral Faruk babama beylik unvanı
vermek istemiş, ancak babam kabul etmemiş. Babam, tıpkı benim gibi sadece
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıydı, Bu sebeple 1961 yılında öldüğünde Mısır
vatandaşı olmadığı için bize maaş (dul ve yetim aylığı) bağlamadılar.
-
Askerliğimi Bornova'da topçu asteğmen olarak yaptım. Kayıtlara inanmayanlar,
asker arkadaşlarıma sorabilirler. Hâlâ hayattalar.
-
Cemal Abdülnasır'ın darbe yaptığı dönemde Mısır'daydım. Cemal Abdülnasır,
Mısır'ı geri götürdü. Araplara göre Nasır bir kahraman, ancak İslam Dünyası
bugün bu haldeyse sebebi odur!
Ortadoğu Ülkeleri Osmanlı'nın Rahminden
Doğmuştur!
-
Ortadoğu ülkeleri, Osmanlı'nın rahminden prematüre olarak doğmuş ülkelerdir.
Tam 100 sene önce bugün sınırları "Scott-Pike" tarafından
yapay olarak çizilmiştir.
-
Arap ülkelerinde olan "Arap Baharı" değil, Arap
diktatörlerinin sonbaharıdır. Ben, bunu İngiltere'de Başbakan David Cameron'un
davetlisi olarak bulunduğum sırada İngiliz Muhafazakâr Partisi'nin bir
toplantısında da söyledim yanımdaki bazı İngiliz siyasetçilerine. Ancak onlar, "Arap
Baharı söylemi, güzel bir söylemdir" diye karşılık verdiler. Oysa
Arap ülkelerine bahar gelmesi için daha çok uzun bir yol var.
-
Irak defacto olarak üçe bölündü ve IŞİD denen terör çetesi Amerikan işgalinden
sonra çıktı. Aralarında Baas Partisi yanlısı olan askerler de var.
Cumhurbaşkanı Devletin Sigortasıdır!
-
Cumhurbaşkanı seçilecek kişi bugün Anayasa’nın 104. maddesine göre seçilecek ve
yemin edecektir. Bu Anayasa yürürlükte olduğu sürece buradaki görevleri yerine
getirecektir.
- Öncelikle Türkiye’nin ihtiyacı iç güvenlik ve
huzur. Siz yüzde 45 ya da 50 de alsanız yine sizi istemeyen büyük bir çoğunluk
var demektir. O yüzden siz istediğinizi zorlamak durumunda değilsiniz. Devletin
tepesinde kavga olmamalı. Orası bir emniyet sibobu değil, devletin sigortadır.
Devletin zirvesinde sigortalar atarsa, toplumun bütün kesimlerinin sigortası
atar. Cumhurbaşkanının görevi, içeride toplumun huzurunu, dışarıda devletin
itibarını sağlamaktır. Cumhurbaşkanı, devletin
başı milletin babası olmalıdır. Siyasette
Cumhurbaşkanı hakem olmalı. Yönlendirici olmalı. Kendi gündemini başka
siyasilere kabul ettirme yeri olmamalı. Bir orkestra şefi olmalı. Akil bir kişi
olmalı. Bu şekilde düşünmezsek mini krizler devletin başında yaşanabilir.
- Alevi
realitesi, varlığı, Anadolu’nun sosyolojik bir realitesi. Mevlana olmasa, Hacı Bektaş-ı Veli olmasa, Yunus Emre olmasa Anadolu
1000 sene Türk olmazdı... Alevi kardeşlerimizin cemevi taleplerine ben
sempatiyle bakıyorum ve bu konuyu devletimizin düzenlemesi gerekiyor.
Parlamenter Sistemden Yanayım, Akla ve Bilime İnanıyorum!
- Başı
Amerikan, gövdesi Avrupa olan bir frankeştayn yaratılmak isteniyor. Bizim tarihimiz,
Avrupa tarihine daha yakındır. Bu sebeple bize en yakın sistem parlamenter
sistemdir. ABD başından beri federal yapıya sahiptir ve başkanlık sistemi ile
yönetiliyor. O federasyonun sadece başı alınmak isteniyor, gövdesi yok. Oysa
gövdesi olmayan baş yıkılır!
- Ben kendime bir yafta vurmak istemiyorum. Ben
dindar bir anne ve babadan dünyaya geldim. Aynı zamanda bazı değerlere karşı
muhafazakarım. Yani bir İngiliz nasıl değerlerini yaşatıyorsa bizim de
yaşatmamız lazım. Aynı zamanda fen tahsili almış biri olarak aklın ve bilimin
önemini bilen bir insanım. İslam Dünyası'nın içinde bulunduğu hazin durum, aklı
ve bilimi dışlamalarından kaynaklanmaktadır.
Müslüman
Kadının Durumu Hazindir!
- İslam dünyasındaki kadınların durumu, çok
hazindir. 14 asır önce kendi devesini (ıssız çöllerde) özgürce kullanan İslam
Kadını, bugün şehirlerde (insanların arasında) kendi otomobilini bile
kullanamıyor. Bunun dinle alakası yoktur. Oysa Hz. Peygamber döneminde kadın
toplumun her kesiminde vardı. Savaşlara bile katılıyordu.
- Türk
kadını, Osmanlı'nın son döneminden başlayarak bazı haklar elde etti.
Cumhuriyetle birlikte bu haklar daha da gelişti. Türk kadını artık, hakim
oluyor, idareci oluyor, asker oluyor, vekil oluyor, bakan oluyor. Ancak kadınlara yönelik şiddet oldukça
üzücüdür.
İsrail İle
İlişkiler Arap Ülkeleri İçin de Önemlidir!
-
Türkiye Arap ülkelerinin arasındaki mücadelede taraf olmamalıdır. Eğer taraf
olursa, yarın o ülkeler bir araya gelir, Türkiye yine dışarıda kalır.
-
İsrail ile iyi ilişkiler kurmamız, Arap ülkelerinin de menfaatinedir. Kudüs'ün işgali sırasında bütün İslam
ülkelerinin Türkiye'nin Kudüs konsolosluğu üzerinden işlem yaptıklarını
unutmayalım.
- Dış
politikada üslup önemlidir. İş politikada kullandığınız üslupla dış politika
yapamazsınız.
- Bana
"Mısır'daki olanlara darbe
diyemedi" diyorlar. Ben, darbelere en çok karşı olan birisiyim. Ancak
başında bulunduğum örgütte (İİT-İKÖ) Türkiye'den başka hiçbir ülke Mısır'daki
olaya darbe demedi ve toplantı talebinde de bulunmadı. Sadece Malezya toplantı
talebinde bulundu, o da daha sonra geri çekti talebini. Bu durumda, bu ülkeleri
de temsil eden bir kişi olarak benim çıkıp "Darbe" demem anlamsız
olurdu. Cumhurbaşkanı'nın Mısır'da seçimleri kazanan (nasıl kazandığı hiç
önemli değil) Sisi'ye kutlama mesajı göndermesi yerinde olmuştur.
-
Muhammed Mursi, benim yakın arkadaşımdır. Kitabıma önsöz bile yazdı. Eğer
Türkiye, Mısır'daki olaylar karşısında böyle bir tutum almasaydı ben, iki taraf
arasında arabuluculuk yapabilirdim ve sonuç bu kadar kanlı olmazdı. İktidardan indirilmeden 5 gün önce Mısır'da
idim ve Mursi'ye muhalefetten de temsilci alarak yeni bir hükümet kurmasını
önermiştim. O da aynı görüşteydi, ancak buna fırsat bulamadı.
- 2006
yılında Irak'ta Şiilerle Sünnileri bir araya getirip bir mutabakata varmalarını
sağladım. Bu sayede 2010 yılına kadar bir çatışma olmadı Irak'ta. Ancak daha
sonra Maliki'nin tavır değiştirmesiyle çatışmalar yine tırmandı.
-
Tayland kralını ziyaret ederek oradaki Müslümanlar lehine bazı hakların
kazanılmasında yardımcı oldum.
- 2003
yılında İKÖ Genel Sekreterliği seçimi vardı ve Genel Sekreterlik sırası Asya
ülkelerinde idi. Malum Türkiye de Asya grubunda. Ben o sırada Münih
Üniversitesi'nde kürsü kurmakla meşguldüm. Durumu hükümete aktardım. Onlar da
desteklediler. Üç aday vardı. Suudi Arabistan liderliğindeki bazı ülkeler
Bangladeşli adayı, İran ve Pakistan ise Malezyalı adayı destekliyorlardı. İlk
seçimde ben otuz oy alınca, diğer adaylar benim lehime adaylıktan çekildiler.
Böylece oy birliği ile Genel Sekreter seçildim.
Çözümden
Yanayım Ancak...
-
Barıştan yana olmayan savaştan yana demektir, ölümden yana demektir. Biz barış
istiyoruz. Bizim burada hatalarımız var. Biz atalarımızdan Osmanlı’dan gelen
hatalarımızla örneğin meseleyi falakayla halletmeye çalışıyoruz. 1980′den bu
yana 30 bin evladımız yaşamını yitirdi. Ama ne pahasına olursa olsun çözüm
süreci değil. Biz bin yıldır beraber yaşıyorduk. Ama biz ne zaman ulus devlet
kurduk o zaman insanları falakaya yatırdık. Ama tabii belli bir aşamadan sonra
parlamentonun olaya dahil olması lazım. Mustafa Kemal Paşa da öyle yaptı. Çok
daha zor olan Milli Mücadeleyi meclisle yürüttü. Çok çetin muhalefetle
karşılaştı. Buna rağmen meclisi devre dışı bırakmadı.
Atatürk ve
Laiklik
-
Atatürk Kurtuş Savaşı'nın kahramanı, devletimizin kurucusudur. Onu inkar,
tarihimizi inkar olur. Din ve siyasetin, birbirinin alanına girmemesi gerektiği
kitabımda da söyledim.
-Diğer
adaylarla TV ekranlarında tartışmaya hazırım. Çok medeni ve güzel bir şey
olur...(*)
...
Ekmeleddin
İhsanoğlu'nun söyledikleri genel olarak böyle. Önemli şeyler söylüyor Ekmel
Hoca ve söyledikleri bizim söylediklerimizle büyük ölçüde örtüşmektedir. Artık
gerisi seçmene kalmıştır.
Kirli
Çıkın İhsanoğlu!
C.
Adaylarının mal varlıkları açıklandı. İçlerinde en züğürdü HDP'nin adayı
Selahattin Demirtaş. Garibimin serveti 500.000 TL'yi bile bulmuyor. Elbette
beyanı doğruysa!
R.Tayyip
Erdoğan'ın serveti ise Karun'u bile kıskandıracak boyutlarda. Sadece son üç
yıldaki serveti 1.000.000 TL artmış! Gazetelerde gördüğüm kadarıyla; Tayyip
Bey'in Rize'nin Güneysu ilçesinde bulunan malvarlığını düzenli olarak beyan
etmesine karşın, örneğin İstanbul Kısıklı'da bulunan malikanelerini ve var
olduğu söylenen gemiciklerini ısrarla beyan etmemesi, vermiş olduğu mal
beyanının gerçeği yansıtmadığı konusunda insanda bazı kuşkular
uyandırmaktadır! Bu durumda dünyanın
sayılı zengin siyasilerinden olduğu iddia edilen Tayyip Bey, ya malvarlığının
bir kısmını başkalarının üstüne geçirdi, ya eksik beyanda bulundu ya da
muhalifleri ve muarızları şom ağızlılık yaparak benim biricik başbakanıma
düpedüz iftira atıyorlar!
Çatı
adayı İhsanoğlu'nun serveti de hatırı sayılır miktarda; İstanbul'da 9 evi, bankada 240.427 TL, 3.596.304
doları ve 2006 model Opel Vectra bir otomobili var Ekmel Hoca'nın. İddialara
göre; Tayyip Bey'in sadece oğluna sıfırlattığı milyon dolarlar karşısında Ekmel
Hoca'nın serveti solda sıfır olsa da, yine de hatırı sayılır bir serveti var
hocanın. İstanbul'daki evlerinin nasıl birer ev olduğunu ve değerinin ne
olduğunu tahmin etmek için İhsanoğlu'nun İstanbul'un en mutena ve kıymetli
semtlerinden Yeniköy(Sarıyer)'de oturduğunu söylemek, galiba yeterli olacaktır.
İhsanoğlu, dedelerinin Yozgat'ta bulunan mal varlığını ise Bozok
Üniversitesi'ne bağışlamış.
Bu
servetin kayrağı ne olabilir diye merak edenlere bir tüyo daha verelim:
İhsanoğlu, uzun süre uluslararası görevlerde bulundu ve herhalde dolar
üzerinden maaş aldı. Ayrıca annesi Rodos'lu zengin bir ailenin kızı, babası ise
uzun süre Mısır'da kalmış ve El-Ezher'de müderrislik (profesörlük) yapmıştır.
Bizim yörede (Çankırı) böyle umulmadık serveti ve parası olanlara "Kirli
Çıkı(n)" derler...
Ekmeleddin İhsanoğlu yeteri kadar korunuyor mu?
Cumhurbaşkanı
adaylarımız belli oldu. Tayyip Bey'in, her gittiği yere aralarında sinyal
kesici cihazlar da taşıyan şaşalı
konvoylar eşliğinde ve adeta bir polis ordusuyla gittiği biliniyor.
S.Demirtaş
ise muhtemelen PKK sempatizanlarından oluşan bir ordu tarafından korunmaktadır.
Peki, Çatı Adayı İhsanoğlu gereği gibi korunuyor mu?
Adam
geçenlerde İstanbul'daki evinden tek başına çıktı ve apartman görevlisinin
düğününe gitti. Efendim, bunun kör kurşunu var, tinercisi, balicisi var, serhoşu
var, ayyaşı var, meczubu ve şizofreni var, "Kefenlerimizi giydik de
geldik" diyecek kadar liderlerine aşık ve dolayısıyla onun önüne çıkacak
engelleri temizlemeye ahdetmiş sürüler var ki; bu adamlar daha geçenlerde CHP
liderini bile yumrukladılar, hem de meclis koridorlarında! Ayrıca maganda ve
trafik canavarları ortalıkta kol geziyor.
CHP
ve MHP başta olmak üzere İhsanoğlu'nu desteklediklerini deklare eden partiler
onun korunması konusunda gerekli tertibatı almalı ve gerekli girişimlerde mutlak
bulunmalıdır. Ayrıca, kendisinin haberleşme güvenliği de teminat altına alınmak
zorundadır. Hükümet de bu konuda gerekli tedbirleri almak durumundadır. Buradan
önemle ikaz ediyorum. Allah korusun, aksi bir durumu, canı burnunun ucuna
gelmiş olan bu millet artık kaldıramaz..
Ömer Sağlam
________________
(*) Karşılaştırma için bkz.
http://sozcu.com.tr/2014/gundem/ekmeleddin-ihsanoglundan-carpici-aciklamalar-548149/