Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
O yıl, Adana'da ablamı bir yıl erken olarak okula vermeleri bende de dayanılmaz bir okula gitme arzusu uyandırmıştı.
Beni üzmemek için hemen bana da bir önlük ve çanta aldılar.
Düzenli olarak ilkokula başlamam ertesi yıl oldu.
Gerçi bir yaş küçük olduğum için yine kaydım yapılmamıştı ama her gün önlüğümü giyip çantamı alıyor ve 1. sınıfa devam ediyordum.
Öğretmenim Huriye Doğuş sınıftaki herkesten bir yaş küçük olduğum için bana özel ilgi
gösteriyor, benimle büyük bir sabırla ilgileniyordu.
gösteriyor, benimle büyük bir sabırla ilgileniyordu.
Onun bu çabaları sonucunda okumayı en erken sökenlerden biri olarak kurdele taktım. Dönem sonunda ve yıl sonunda üşenmemiş, benim için de, resmî olmasa da baştan aşağı pekiyi ile donanmış karneler hazırlamıştı.
Onun üzerimdeki emeği ve hakkı çok büyüktür. Bugün örnek bir cumhuriyet öğretmeni olarak değerlendirebildiğim bu değerli öğretmenimi bu vesileyle buradan bir kez daha minnet ve rahmetle anıyorum.
Ertesi yıl okullar açılmadan Öğretmenler Kurulu'nun yaptığı bir sınavla ikinci sınıfa doğrudan devam hakkı kazandım.
Artık resmen okulun öğrencisi olmuştum ve benim de bir numaram vardı, 22… Babaannemin rahatsızlığı nedeniyle tayinini Beypazarı Ortaokulu'na yaptıran halam, babaannem ve ablamla birlikte Beypazarı'na geldiğinden, ablamın kaydı da Adana'dan Rüstempaşa İlkokulu'na aldırılmış, onun numarası da 21 olmuştu.
Burada biraz da ilkokulumdan bahsetmek istiyorum.
O tarihte Beypazarı'nın iki ilkokulundan biri olan Rüstempaşa İlkokulu, 2 katlı, mavi boyalı, uzun, sanırım tip projeye göre yapılmış, kârgir bir binaydı.
"Gösterir bize en doğru yolu,
Rüstempaşa ilkokulu…"
diye bir de marşı vardı okulumuzun.
diye bir de marşı vardı okulumuzun.
Yıllar sonra okuduğum bir kitapta Rüstem Paşa'nın Kanuni Sultan Süleyman'ın rüşvet almakla ünlü damadı olduğunu öğrenince büyük bir hayal kırıklığı yaşamış ve bizim okulumuza adı verilen paşanın o Rüstem Paşa olmamasını dilemiştim. Hâlen harap bir hâlde bulunan bu binanın yakında "Şehir Müzesi" olarak restore edileceğini öğrendiğimde çok sevindim.
Bir de gene bu yardım kapsamında her gün bize verilen şeffaf sarı renkli balık yağı hapları vardı. Onları hiç sevmediğimi, sık sık içiyormuş gibi yapıp sonra kimseye göstermeden çöp tenekesine attığımı hatırlıyorum.
Anı dizisi, gelecek yazı olan, "Okulda"yla devam edecek.
Bir önceki yazı: "Beypazarı ve Biz"...
Semiramis Kanbak