![]() |
İstanbul Küçükyalı'daki Satiryos Manastırı |
Onlara hitabımdır:
"Yok dedik ya!
Kaç yıldır yok diyoruz ya!
Yok, Bizans* diye bir devlet!
Olmadı.
Hem de tarih boyunca hiç olmadı.
Hem de tarih boyunca hiç olmadı.
Ne Bizans ne zibans…
Anlayın artık! Susun lütfen!.."
"İnsan böyle çıldırıyor demek ki…
Neymiş efendim, Bizans’ın kayıp adası bulunmuşmuş!
Allah müstahakınızı versin sizin.
Düşşün de yararı olsun bari.
Aklınızı başınıza getirsin."
Aklınızı başınıza getirsin."
Bu kadar kızgınlığın bu kadar sinirin üstüne, mutluluk veren bir şeyler de oldu.
Örnek mi?
Eskiden “İstanbul’un onuncu adası olan Vordonisi bulundu” diye başlık atanlar, Büyük Vordonisi ve Küçük Vordonisi diye iki ayrı adadan söz etmeye başladılar.
“Geological Oceanography” ve “Marine Physics” üzerine çalışmaları olduğunu belirten Sayın Ayşin Sutaşıyan, Juneau kentinden gönderdiği internet mektubunda:
- “Bazıları itiraf etmekten hoşlanmasa da beni harekete geçiren sizin yazılarınız oldu.” diye yazmış.
Her şeyi anında reddeden bilim adamı kılıflı şöhret arayıcılarından sonra; “Şüphelenme, uyanık bir bilinçle gözlem yapma, gözlemleneni akıl kullanarak işleme, sonuçları mantıkla dengeleme” gibi metotları uygulamaktan kaçınmayan birilerinin olması, beni hayli sevindirdi.
Zaten bilim denen şeyin temeli de bu unsurlardan oluşmuyor mu?
Verdiği moral için, Sayın Ayşin Sutaşıyan’a binlerce teşekkür…
Önceden de** yazmıştım.
Niyetim, Vordonisi yazıları yoluyla daha geniş kitlelerin dikkatini çekmek ve araştırmalara katılmalarını sağlamak.
Yazdıklarımın mutlak doğrulanmasına değil, aradan geçen bin yüz küsur yılın elverdiği ölçüde, doğruların yazılıp konuşulmasına katkıda bulunmak.
Vordonisileri konuşurken onun ikiz kardeşinden söz etmeden olmaz.
O kardeşin adı Satiryos… O da batan kardeşi gibi bir manastır.
İstanbul'un Küçükyalısı'nda ve tam da Vordonisilerin karşısında,
İstanbul'un Küçükyalısı'nda ve tam da Vordonisilerin karşısında,
Satiros, Satyros, Satyrios diye de yazılıyormuş, dilden dile değişiyor tabii…
"Satir’e adanan" anlamına geldiği düşünülüyormuş.
Ben bilmem!
Ben anlamam!
Bakın tekrar yazıyorum:
"Satir’e adanan" anlamına geldiği düşünülüyormuş.
Bu Satir, mitolojik bir yaratık.
Ben bilmem!
Ben anlamam!
Bakın tekrar yazıyorum:
"Satir’e adanan" anlamına geldiği düşünülüyormuş.
Bu Satir, mitolojik bir yaratık.
Kır ve ormanlarda yaşayan, hatta oraları sahiplenerek yurt edinmiş; keçi ayaklı, yarı hayvan, yarı insan bir tip.
Tasvirlerinin çoğunda ya kaval çalıyor ya da elinde kavalıyla geziniyor.
Tasvirlerinin çoğunda ya kaval çalıyor ya da elinde kavalıyla geziniyor.
İyi de böyle bir tipin semavi bir din olan Hristiyanlıkla ne ilgisi olabilir?
Bir Hristiyan manastırı nasıl olur da Satir’e adanabilir.
Vallahi bana sormayın; bilmediğimi, anlamadığımı söyledim az evvel.
İnançları sorgulamak bana düşmez elbette…
İnançları sorgulamak bana düşmez elbette…
Onu da kendiniz yorumlayın artık!
Sanmayın ki Satiryos burada bitti.
Daha başlamadı bile…
Bu yazıyı Satiryos Manastırı için önsöz olarak kabul edin.
Aslı gelecek yazılarda…
Sırası geldikçe de fotoğraf ve slaytlarıyla birlikte…
Günay Tulun
*:
- İstanbul'u Kim Kurmuş? [Günay Tulun]
- Gülmeyin Sakın: İstanbul'u Yunanlılar Kurmuş [Günay Tulun]
- Bizans İmparatorluğu "Tarihte Hiç Var Olmadı" [Günay Tulun]
- Bizans Kocaman Yalandır, Onun Adı Roma'dır [Günay Tulun]
- Ve benzeri yazılar...