ÖMER SAĞLAM *İçimizdeki Şeytan







Bir dostumun sayfasında gördüm; hacda şeytan taşlama işinde kullanılan taşlar para ile satılıyormuş hacılara ve bu işi de Yahudiler yapıyormuş! Yahudiler bu işten yüzlerce milyon dolar para kazanıyormuş! Orada kesilen kurbanların etleri de Suudi Arabistan'da konuşlu Amerikan askerlerine gidiyormuş!

Şeytan Taşlama ritüeli, Haccın vacipleri arasında kabul edilir.
Nohut büyüklüğünde toplam 70 taş kullanılır bu iş için.
Arefeyi Kurban Bayramı'na bağlayan gece, yani Arafat vakfesinden dönüşte Müzdelife bölgesinden toplanır ve Bayramın birinci gününden itibaren Mina'da bulunan üç adet temsili şeytanlara (beton sütun) bir kural dahilinde atılır. İlk gün sadece büyük şeytan (en büyük beton sütun) 7 taş atılır, sonraki üç günde ise her

şeytana 7 olmak üzere 21 taş atılır ve böylece 70 taş atılmış olur.

Şeytan taşlama işi, taşların, konik biçimdeki beton çanağın içine isabet edecek biçimde atılmasıyla yapılır. Zeminde beton çanaklar vardır; yukarıdan atılan taşlar orada birikir. Biriken taşlar muhtemelen kepçelerle kamyonlara doldurularak tekrar Müzdelife bölgesine dökülmektedir. Bu nakliye işi elbette bir maliyet gerektirir ve para karşılığı yapılması aklın gereğidir.

Ben 2003 yılından önce olmak üzere 5 kere hacca gittim, ancak şeytana atılan taşların para karşılığı hacılara satıldığını hiç duymadım. Her defasında kendi taşımı kendim topladım ve kendim attım. Ancak şunu gördüm; bazı hacı adayları gece Müzdelife'de zahmete girmemek için gündüzden Arafat bölgesinde taş toplarlar.

Zahmete katlanmak istemeyen bazı hacılar ise güya vekalet vererek Müzdelife'den başkalarına taş toplattırmakta ve Mina'daki taşlama işini de başkalarına yaptırmaktadır.

Bu hizmetler karşılığında bir para alışverişi var mıdır bilmiyorum.
Yani herkes kendi taşını toplayıp atarsa para mara yok kardeşim.

2003 yılında sonra işler değişti de iş paraya tahvil oldu ise o da Suud yönetiminin ahlaksızlığıdır. Çünkü adamlar her şeyi para tahvil etmekte mahirler zaten. Aksi takdirde, Arabı ve Suud yönetimini sevmeyebilirsiniz, ancak onlara iftira atmak da Müslüman'a yakışmaz.

Kimse kusura bakmasın, ben, parasının gücüne dayanarak Mekke'de Harem-i Şerif'e, Medine'de Mescid-i Nebevî'ye tepeden bakan bol yıldızlı lüks otellerde yiyip içerek, gününü gün ederek, zevk-i sefa içinde yapılan hacca hac gözüyle değil, turistik gezi olarak bakıyorum.

Kurban etlerine gelince; İslam Kalkınma Bankası vasıtasıyla kesilen kurbanların fakir İslam ülkelerine gönderildiği söylenir hep. Ancak bu konuda israf ve heba olduğunu kendi gözlerimle gördüm.
Kurban konusu istismara açık bir konudur.
Aynı istismar Türkiye'de vardır.
Vekalet yoluyla kurban kesiyoruz diyerek halktan kurban parası toplayıp sonra da kurbanları kesmeyerek paraları cukka eden kurumlar olmuştur ki; bu kurumlardan bazıları da FETÖ'ye hizmet etmiştir. Daha doğrusu medyaya yansıyan haberlere göre; FETÖ de bu konuyu istismar etmiş, topladığı paraları okyanus ötesine aşırmıştır. Bana sorarsanız; Şeytan Taşlama ritüeli kaldırılmalı, Türk hacıların kurbanları da Türkiye'de kesilmelidir.

Madem vekalet yoluyla kurban kesmek caiz ve Diyanet dünyanın pek çok ülkesinde kurban kesmektedir, Türk hacı adaylarının haccın bir parçası olarak kesmeleri gereken kurbanlar da aynı yöntemle Türkiye'de kesilebilir.

Ulema; hacda kesilen kurbanların etlerinin harem bölgesinde yaşayan fakir fukaranın hakkı olduğunu söyler. Ancak zaman değişti, haç paralı ve pahalı hale geldi; büyük ölçüde ticari bir olaydır artık.
Bu sebeple 1400 sene önceki hükümler hâlâ cari olamaz!
Zira hem bu ülkenin fakir fukarası, Arabistan'ın fakir fukarasından çok daha fazladır, hem de Suudi Arabistan halkının refah seviyesi, Türk halkının refah seviyesinden çok daha yüksektir.
Ayrıca, yardımlaşmadaki İslami kural, öncelikle kendi yakınlarından ve yakınındaki fakir fukaradan başlamaktır.
Ulema, oturup bu sorunlara çözüm üretmek zorundadır.
Konunun ehli olmayanların, sosyal medyada ileri geri yorum yapmasını son derece yanlış buluyoruz.




 Ömer Sağlam 5 Kasım 2018
  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

Google'da Webler Arası ve Site İçi Arama

*TATİL ve DİNLENME
Marmara Adası
DAVRAN MOTEL

*HASTANE RANDEVU SİSTEMİ
182 Merkezi Hekim Randevu Sistemi ile RANDEVU ALMA

FotoğrafımGrup Kimliğini Görüntülemek İçin Tıklayın




HABERCİDEN, "Yazarlar ve Ozanlar" ile "Sessizliğin Sesi" Gruplarına Ait Özgün Bir Kanaldır.