ÖMER SAĞLAM *Milletin Güvenini Kaybetmiş Devletler Ayakta Kalamazlar



Bizim kanaatimize göre de bugün, Cumhuriyet tarihimizin en kritik ve en mühim seçimi yapılmaktadır. Türk Milleti, 1923 yılında kurulan laik demokratik cumhuriyet için tamam mı devam mı sorusunun cevabını verecektir bugün. Seçim milletimize ve memleketimize hayırlı olsun...

Muhalefetin ortak derdi sandık güvenliği. Diyorlar ki; "Akşama kadar sandık başına, sabaha kadar sandık peşine!" Sandık kurulu üyeleri ve müşahitler eğitimden geçiriliyor. Sandık güvenliğini sağlamak için sivil ve gönüllü oluşumlar devreye sokuluyor, ihbar hatları kuruluyor, devletin resmi haber ajansına ve yayın kuruluşuna güvenilmediği için yeni yeni ajanslar kuruluyor, haber toplama ağları teşkil ediliyor, internet siteleri açılıyor. Seçmenlere oylarının boşa gitmemesinin, partililere oy çuvallarının çalınmamasının yolları öğretiliyor vs. Hatta 24 Haziran
akşamı bir avukat ordusuyla YSK'yı kuşatma altına alacağını söyleyen siyasetçiler bile var!

Bütün bunların anlamı şudur; eskiden devlet millete güvenmez, kendini koruma adına millete karşı tedbirler alırdı, bunun için çeşitli kurumları devreye sokardı. Şimdi tam tersine, millet devlete (devlet kurumlarına) güvenmiyor ve devlete karşı kendini koruma refleksi ile devlete karşı çeşitli tedbirler alıyor. Medyada oyların çalınıp sayıma tabi tutulmaksızın çöpe atıldığına, yakılarak imha edildiğine, sahte oy kullanıldığına veya seçmenlere önceden oy pusulası dağıtıldığına dair haberler okuyan seçmenler, iradesinin sandığa yansıması için çırpınıp duruyor.

Hükümetin bir bakanının, Suriye ve Irak'ı örnek göstererek, yani "eğer bizi tercih etmezseniz Türkiye de Irak ve Suriye gibi olur" dercesine tehditler savurması örneğinde olduğu gibi, siyasetçilerin halkı korkutması da, seçmenlerin kullandıkları oyun milli iradeye etkisi konusunda şüphe duymalarına ve kaygılanmalarına sebep oluyor. Çünkü Sayın Bakanın örnek olarak gösterdiği, daha doğrusu şantaj aracı olarak ileri sürdüğü Irak'ta geçtiğimiz günlerde yapılan seçimlerde kullanılan oyların tekrar sayılması gündeme gelince Irak hükümeti kullanılan oyların muhafaza edildiği deponun yandığını açıkladı! Bazen bizim ülkemizde de buna benzer yangınlar çıktığı olur. Mesela geçmiş yıllarda devlet kurumlarının denetim raporlarının saklandığı Sayıştay'ın arşivinin yanması gibi...

Milletimizin bekası için asıl önemli tehlike budur bence; yani milletin devletine güvenmemesi. Çünkü tarih bize göstermiştir ki; milletinin desteğini ve güvenini kaybetmiş hiç bir devlet ayakta kalamamıştır. Örnek mi; Osmanlı İmparatorluğu. Bize hep, İmparatorluk içindeki Türk dışı bazı etnik grupların ve gayrimüslimlerin, emperyalist güçlerin tahrik, tazyik ve destekleriyle devlete karşı ayaklanıp bağımsızlıklarını kazandıkları öğretilmiştir. Doğrudur. Ancak bu, sebeplerden sadece birisidir. Önemli sebeplerden birisi de kötü yönetim, iltimas, kayırma ve ehliyetsiz kişilerin göreve getirilmesidir. Böylece hoşnutsuzluk ve şikayetlerin çoğalması, arkasından devlete olan güvenin sarsılması, buna bağlı olarak de devletin millet desteğini yitirmesidir. Kalitesiz ve çağdışı eğitim ile israf ve savurganlık gibi faktörler de eklenince koskoca imparatorluk elimizden uçup gitmiştir.

Bilinenin aksine devletleri ayakta tutan kuvvet, silah ve ekonomik güç değil, millet desteğidir. Millet desteği olmadan para ve silah hiçbir işe yaramaz. Çünkü devletin elindeki silahı ve parayı kullanacak olan da milletin fertleridir. Eğer bu iki unsur milletin hayrına kullanılmazsa devlet ayakta kalamaz. Özetle devlet millet için vardır, onu kuran ve ayakta tutan ise millettir.

Bu sebeple; 25 Haziran veya 15 gün sonra sabahleyin cumhurbaşkanı olarak uyanacak zatın yapması gereken ilk iş, milletin devlete karşı sarsılan güvenini yeniden sağlamak, güven arttırıcı tedbirleri almak ve hızlı bir şekilde uygulamaya sokmak olacaktır. Gerisi kendiliğinden gelecektir. Aksi takdirde bu netameli coğrafyada güven ve huzur içinde yaşayamayız.

Unutulmasın ki; biz, çok değil, yaklaşık bir asır önce milyonlarca km. karelik toprağını kaybetmiş 783.562 km. karelik Anadolu coğrafyasına sıkışıp kalmış bir milletiz. Dış düşmanlarımız ve onların yerli işbirlikçileri ise bizi bu küçücük coğrafyadan da atmak için fırsat kolluyorlar. Bu sebeple bugün PKK, FETÖ ve IŞİD, yarın bir başka yerli işbirlikçi hain ve alçak örgüt.

Dikkatli olmak zorundayız. Milletin devlete ve devleti yönetecek olan iktidara olan güvenini tesis etmenin ve arttırmanın en kestirme yolu ise bugün yapılacak seçimlere müdahale edilmemesi, müdahale anlamına gelebilecek uygulamalardan kaçınılması ve seçimleri yapmakla görevli kurumlar üzerine baskı kurulmamasıdır. Aksi takdirde hile ve desise ile kazanılacak bir seçimden sonra iktidar olsanız bile muktedir olamazsınız. Bu şekilde kazanılan iktidarların nasıl bir yönetim tarzı benimsediklerini ve bu tür iktidar sahiplerinin, milletten önce kendi güvenliklerini sağlamanın arayışına girdiklerini, önceliği kendilerinin ve aile yakınlarının emniyetlerini sağlamanın arayışına yöneldiklerini, etrafı yüksek duvarlarla çevrili muhkem saraylara çekilerek halktan koptuklarını, koruma ordularıyla ancak sokağa çıkabildiklerini tarihler bize ibretle göstermektedir.

Muammer Kaddafi'den Nikolay Çavuşesku'ya, Todor Jivkov'dan Saddam Hüseyin'e, Erich Honecker'den Hüsnü Mübarek'e ve Zeynelabidin B.Ali'ye varıncaya kadar, halkından kopup muhkem saraylarında oturan bu kabil devlet adamlarının akıbetlerini pek çok kişi bilir bu ülkede. Çünkü bu isimlerin hemen hepsi son 25-30 yılda yaşanan ibretlik olayların kötü kahramanlarındandırlar...

Yarın kim kazanır, kim iktidar olur elbette bilmiyoruz. Ancak bildiğimiz bir şey varsa; o da şu anda "50 kuruş olan patates nasıl 5-6 liraya çıkar anlamış değilim" diyen bir tarım bakanımız var bizim. Lütfen 50 kuruşluk patatesin nasıl olup da 5-6 lira olduğunu bilecek derecede bile tarım ve piyasa bilgisi olmayan kişileri Tarım Bakanı yapmayın artık efendiler. Herkes kendi uzmanlık alanında çalışsın artık bu ülkede. Ehliyeti, liyakati, bilgiyi ve devlete sadakati esas alan bir yönetim tarzı geliştirin ki; devlet milletin güvenini kazanabilsin ve ilelebet ayakta kalabilsin...









Ömer Sağlam
  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

Google'da Webler Arası ve Site İçi Arama

*TATİL ve DİNLENME
Marmara Adası
DAVRAN MOTEL

*HASTANE RANDEVU SİSTEMİ
182 Merkezi Hekim Randevu Sistemi ile RANDEVU ALMA

FotoğrafımGrup Kimliğini Görüntülemek İçin Tıklayın




HABERCİDEN, "Yazarlar ve Ozanlar" ile "Sessizliğin Sesi" Gruplarına Ait Özgün Bir Kanaldır.