Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Bir önceki yazı: "Ah! O Yıllar, Geçip de Giden Yıllar"...
Şimdi biraz da ÜAKL'deyken okul dışında yaşadığım bazı önemli olaylardan bahsettikten sonra artık ikinci bölümü noktalamak istiyorum.
Önce 1962 yılında yaşadığım iki önemli olayı anlatmalıyım.
Bunlardan ilki yakında bize yeni bir kardeş geleceği haberiyle yaşadığımız büyük sarsıntıydı (!) Bu haber bizi o kadar çok utandırmıştı ki, ne ablam ne de ben bunu okulda kimselere söyleyememiş, ancak kardeşim Baskın doğup ta gizlemek artık imkânsız hâle geldiğinde utana sıkıla söylemek zorunda kalmıştık. Ama gelen bebek öyle güzel, öyle tatlı bir bebekti ki kısa sürede hepimiz onu çok sevmiş, onsuz yapamaz olmuştuk.
Bugün de Baskın'ımız olmasaydı yaşamımızda ne büyük bir eksiklik olurdu diye düşünüyor
ve onu verdiği için Allah'a şükrediyorum.
ve onu verdiği için Allah'a şükrediyorum.
Aynı yıl yaşadığımız daha büyük bir şok ise küçük kardeşim Tomris'e okuldan eve dönerken kocaman bir kamyonun çarpmasıydı.
Okul zamanı olduğu için biz İstanbul'daydık.
Kötü haberi telefonla öğrenmiş, o hayati tehlikeyi atlatana kadar ondan uzakta ölüp ölüp dirilmiştik. Bu olayla ilgili olarak unutamadığım bir şey de o zaman daha 8 yaşında olan kardeşimin onu hastaneye götürenlere "Annem hamile, ne olur o duymasın!" demiş olmasıydı. Zaten benim canım kardeşim bugün de bizleri en çok düşünen, kilometrelerce uzaktan hepimizi ayrı ayrı, sesimizin tınısına kadar takip eden, birimize ulaşamasa hemen diğerimizi arayan, ortalığı ayağa kaldıran biridir.
Onu bize bağışladığı için Allah'a ne kadar şükretsem az olur diye düşünüyorum.
ÜAKL'de okurken beni etkileyen ve derinden sarsan bir olay da babaannemi yitirmem olmuştu. Aslında ben babaannemle, anneannemle olduğum kadar birlikte olmadığım için itiraf etmeliyim ki ona anneanneme düşkün olduğum kadar düşkün de değildim.
Zaten onun gözde torunu da ablamdı.
Onu hepimizden çok sever, ona özel hediyeler alarak, her konuda tercihini ondan yana kullanarak bunu davranışlarıyla da çok belli ederdi.
Ben bu ayrımcılığa için için gönül koyar, bu hissimi bazen de dayanamayıp dışa vururdum.
Ancak onun kaybı, belki bunda hayatta kaybettiğim ilk yakınım olmasının da etkisi vardır, beni çok üzmüş ve üzerimde derin bir iz bırakmıştır.
Anı dizisi, gelecek yazı olan, "Babaannem" ile devam edecek.
Semiramis Kanbak