Bugün, Ankara'mızın göbeğinde bir katliam yaşandı. Yarın tüm gazeteler konuyu en ince ayrıntılarına kadar verecek. O yüzden ben, Türkiye'nin başına örülen ve örülmeye çalışılan çorapların diğer yanına değineceğim. Konuya girmeden önce; Rusya, İran ve ABD'nin olayın faili terör örgütüyle aynı kefede olduğunu söylemeliyim.
PUTİN ve RUSYA SAVAŞ SUÇLUSU OLARAK YARGILANMALI
Olayların başlangıcında, herkes suspus otururken, Rusya'nın yaptıklarını özetleyen "Putin'le Erdoğan Türkiye’yle Rusya" ve sonrasında yazdığım "Rusya, Savaş ve Soykırım Suçlusudur" adlı yazıda, Rusya'nın ne denli büyük insanlık suçu işlediğini vurgulamıştım. Gerekli makamların uyanması için böyle bir yazı şarttı ve ne acıdır ki,
bu görev, benim gibi sade bir vatandaşa düşmüştü. Gerekli dediğim o makamlarımız, o yazıyı alıntı yapan birkaç etkili yayın organına rağmen, ne yazık ki, ancak şimdi uyanıyorlar. Özetlersek, nihayet, Rusya'nın savaş suçu işlediği bizimkiler tarafından da söylenir oldu.
bu görev, benim gibi sade bir vatandaşa düşmüştü. Gerekli dediğim o makamlarımız, o yazıyı alıntı yapan birkaç etkili yayın organına rağmen, ne yazık ki, ancak şimdi uyanıyorlar. Özetlersek, nihayet, Rusya'nın savaş suçu işlediği bizimkiler tarafından da söylenir oldu.
Çok geç!
Oysa bunun çok iyi işlenmesi, her gün dünyaya duyurulması gerekirdi. İnşallah, bundan sonra öyle olur.
Olay şöyle gelişti: 16 Şubat günü "Birleşmiş Milletler" genel bir açıklamayla "Savaş Suçu"nu dile getirerek Rusya'yı uyardı. "Esed'e destek verenler savaş suçu işliyor" ve "PYD savaş suçu işliyor" havasındaki bizimkiler, aniden gerçeği konuşmaya başladılar. 16 Şubat'ta Hükûmet Sözcüsü Kurtulmuş, yine aynı gün Türk Dışişleri, 18 Şubat' taysa Cumhurbaşkanı Erdoğan konuya girdi.
Rusya aldırmadı bile... Tüm dünyanın gözü önünde, hem de "Birleşmiş Milletler"in uyarısına rağmen bu suçu işlemeye devam etti. Hâlâ da etmekte... Gerçi "Birleşmiş Milletler"in uyarısı da haddinden fazla ikircikli ve çıtkırıldımdı ama olsun, aklı başında olanların gönüllerine kanlı sular kaçtı ya, önemli olan o...
Davutoğlu'na gelince, İdlib'deki hastaneyi Rusya'nın balistik füzelerle vurduğunu söyledi. O bombardımanda çocuk ölümlerinin çoğunlukta olduğunu, ilk bilgilere göre onlarca kişinin ölümüne yol açan hastane ve okul saldırılarından doğal olarak Rusya'nın sorumlu olduğunu ve savaş suçu işlediklerini anlattı. Rusya, sanki başka sorumlu varmış gibi her zamanki çirkin refleksiyle hemen yalanladı ve ardından da Türkiye'yi suçladı.
SURİYE, RUSYA, İRAN ile TERÖR ÖRGÜTLERİNİN KANLI İTTİFAKI
Sınırlarımızda oynanan bu kanlı oyunda, karşımızda birçok ülke ve terör örgütü var. Gün geçmiyor ki, biri çıkıp Türkiye'yi tehdit etmesin. Rusyası, Suriye'si, Irak'ı, İran'ı, Hizbullah'ı, PYD'si, YPG'si, PKK'sı ile Da'iş, Daeş, Deaş, Işid adlarıyla bilinen örgüt ve daha küçük boyuttaki başka terör grupları...
Putin'in "Türkiye'yi pişman edeceğim!" tehdidi doğrultusunda ülkemizde bombalar patlamakta... Rusya her köşeden çıkıp Türkiye'yi akla gelebilecek her konuda her alanda her yerde sıkıştırmakta... Deniz, hava, kara hiç fark etmiyor. Beklediğim ve hâlâ gerçekleşmeyen tehdit ve şantajlarıysa şu: Ermenistan sınırımızı ne zaman karıştıracak, o sınır boyunu ne zaman taciz edecekler?
A Ka Pe Hükûmeti tedbir almakta çok geç kaldı. Hâlâ Rusya'dan doğal gaz alıyor hâlâ nükleer santral yaptırmaya çalışıyor. Zaten krizde olan Rus ekonomisi, hızla düşmekte olan petrol fiyatları yüzünden bir darbe daha yememiş olsaydı, doğal gazı çoktan keserlerdi. Kışın harcanacak gazdan gelecek paraya ihtiyaçları var. Bahar aylarında ya da bahara girerken "Ne denli sert sakal zalim bıyık" olduklarını göstermek için vanaları kısabilirler.
Dikkat ettiyseniz doğal gaz oyunu dışında Rusya, Türkiye'nin lehine olabilecek her konuda mal ve hizmet alımını durdurdu. Lehlerine olabilecek işlerse aynen devam ediyor. Açıkçası Rusya'ya para ödeyip duruyoruz.
O paralar da Türkmenlerin başına füze, ülkemize de geniş çaplı terör olarak dönüyor.
Kiminle konuşsam, "Yeter be! Ne olacaksa olsun. Bıktık!" ardından da "Kendimi hiç bu kadar ezik hissetmemiştim." diyor.
Bilen varsa soruyorum: Rusya, Suriye, İran ve güdümlerindeki terör örgütlerinin ellerinde, acaba kaç vatandaşımızın kanı var?
KOMŞULARIMIZ NE DURUMDA
Lafı uzatmadan komşularımıza bakalım. Suriye, Irak, daima aleyhimizdeki her konuyu kaşıyan İran ve Rusya'nın soykırım yoldaşı Ermenistan, balıkçı krizi falan deyip sürekli problem çıkaran Gürcistan, Putin'in terörist Rusyası, bizimle dertleri hiç bitmeyen Bulgaristan, şu sırada bir kenara çekilip teyakkuz hâlinde olayları izleyen ama göçmenlerle ilgili konularda ha bire ülkemizi taşlayan it dalaşı meraklısı Yunanistan; "Daha anlaşmadım." demesine rağmen Rusya'ya üs veren bir başka soykırımcı, Kıbrıslı Rumlar...
Dikkat ederseniz Suriye'den güneye inip Lübnan, Ürdün, İsrail, Mısır, Libya ve diğer Arap ülkelerini değerlendirmeye almadım.
Yalnızca sınır komşularımızı sıraladım.
Bilen varsa soruyorum: bu komşularımızın elinde, acaba kaç vatandaşımızın kanı var?
TÜRKİYE'Yİ YÖNETENLERİN "MÜTTEFİKİMİZ" DEDİĞİ BAZI ÜLKELERE BAKALIM
İlk "Haçlı Seferi"nden bu yana sistemli olarak Türk düşmanlığı yapan Fransa, terör örgütünü "Sakın bombalama!" diyor. Aynen ABD gibi...
İyi be! Onlar tehdit etsinler, ülkene zarar verecek her şeyi yapsınlar, terör estirsinler, sınırlarından içeri top atışı yapsınlar sen ise "Kes sesini, bağla elini kolunu, otur aşağı!". Oh! Ne âlâ dünya...
Bilinçli Türklerin gönlünde, ABD'nin konumu Fransa'dan da beter. Yıllarca "silahtan, araç gerece; ilaçtan, gıda malzemesine dek" PKK'yı beslediler. Gözümüzün içine baka baka hem de Türkiye'den kalkan uçak ve helikopterlerle onlara sürekli olarak askerî malzeme götürdüler. Bazen kapalı kapılar ardında bazen de "Vay be, Türkiye'ye bak! Bana itiraz etti ha!" kızgınlığıyla bize sırt çevirip açıktan açığa politik destek verdiler. Askerlerimizin kafasına çuval bile geçirdiler. O günlerde "A Ka Pe Hükûmeti"nden hiç olmazsa bir itiraz sözcüğü bekledik. Olmadı.
Türkiye'ye saldıran teröristlerin elinde Amerika tarafından verilmiş Zagros tipi silahlar var. Bunlar uranyumlu mermi atıyor. O mermiler, hem zırh delici hem de nükleer karakteri nedeniyle düştüğü yeri zehirliyor. Mermileri karşısındakine sıkan da o mermiyi yiyen de o topraklarda yaşayanlar da aynı akıbeti paylaşıyor. Kanser vücudu kemirdiğinde nedeninin o mermiler olduğu hatırlanmıyor bile...
O silahları bugüne dek, yalnızca ABD'nin ünlü "Özel Kuvvetleri" kullanırdı. Artık PYD, YPG ve PKK'da da var. Asker ve polisimize bunlarla saldırıyorlar. Yine uranyumlu mermi atan tanksavarlar da bu terör örgütlerinde...
Peki bu mermiler bu kadar tehlikeliyse ABD'nin Özel Kuvvetleri nasıl kullanıyor? Tabii ki azami korunmaları sağlanarak...
Almanları es geçtiğimi fark etmişsinizdir.
Onlar, şu sıralarda aleyhimizde çıkaracakları "Soykırım Yasası"nın uğraşı içindeler. Çok çalışıyor gariplerim. Hem de adını boş geçtiğim bir Türk'ün önderliğinde... Tevekkeli boşuna dememişler, "Türk'ün Türk'e yaptığını..." diye...
Bir soru: Acaba bu Fransa, Amerika ve Almanya'nın Türkiye'de yaşanan kaç terör olayında parmağı var? Kaç insanımızın kanı ellerinde?..
RUSLAR EMELLERİNE KAVUŞTU
ABD'yi yönetenler hem aptal hem de korkakmış. Avrupa ve Kuzey Afrika ülkeleri de öyle... Putin tüm dünyaya horozlanıp istediğine kavuştu. Koskoca bir donanmayı sıcak denizlere indirip Ege ve Akdeniz'de güçlü bir konuma geldi. Yüzmeyen uçak gemisi Kıbrıs'ta üs edindi. Suriye'deki üs sayısıysa bilinmiyor. İran'la üs pazarlığı yaptığı dedikoduları var. Ermenistan'da zaten cirit atıyor. Dokunduğu her ülkeye füze satma, eğitme ve benzeri bahanelerle asker yerleştiriyor.
PUTİN'İN GERÇEK SAVAŞI
Eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'ni "Putin İmparatorluğu" olarak yenilemenin peşinde olan Putin, hem soykırım hem de savaş suçlarını hiç korkmadan işliyor. Batı'nın, ona karşı hiçbir şey yapamayacağını hesaplıyor. Bize karşı da kirli taktiklerle dolu iğrenç bir savaş yapıyor.
O ve ABD, terör örgütlerini uranyum mermisi atanlar da dâhil, çeşitli silahlarla donatıyor. Donatsınlar bakalım. Terör bir gün onları da vurur.
HÜKÛMET
Bizim Hükûmet, şu ana kadar görünmezleri oynadı. Malum ya, görünmezlik Erdoğan'ın ünlü taktiği. Kötü giden her olayda, o da Hükûmet üyeleri gibi görünmez olur. Olayın nasıl gelişeceği anlaşılınca ortaya çıkar ve karşı saldırıya geçer. Bakalım bu kez ne yapacak? Ortaya çıktı ama...
Tanıdığım Erdoğan, bu olayları asla unutmaz.
O da aynı Putin gibi... Ne düşmanlığını ne de kinini saklamıyor. Putin'i daima izleyecektir. Güç kaybettiğine inandığı anda da üstüne çullanır.
Yeter ki Putin güç kaybetsin.
Yalnız Putin'e özel dikkat gerek.
Malum, adam zehirletme uzmanı...
KONU DEVAM EDECEK
Konuya gelecek yazımda da devam edeceğim.
Amacım, oynanan oyunlar ile kullanılan silahlardan söz etmek.
Nasipse...