Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Bir önceki yazı: "O Günler"...
Bu bölümde size biraz da babacığımdan ve o dönemde onunla birlikte yaşadığımız güzelliklerden bahsetmek istiyorum.
Kız çocukları genelde babalarına hayrandırlar ya, ben de öylesine hayrandım ki babacığıma... Dünyanın en akıllı, en güzel konuşan, her şeyi düşünen ve bilen babasıydı o.
Çok okur, okuduğunu özümser, konuştuğunda ağzından bal damlardı. Saçları biraz dökülmüş olsa da bana göre çok yakışıklıydı, onu Yul Brynner'a benzetirdim. Hele dökülen saçlarını kendisine hiç dert etmeyişi, bu konuda kendi kendisiyle dalga geçmeyi bilmesi ona olan hayranlığımı daha da arttırıyordu. Küçük yaşta babasını kaybetmiş, annesi ve
kendinden birkaç yaş küçük kız kardeşiyle yaşamın dikenli yollarından geçerek gelmişti. Bu zorlu yürüyüş onun kendine olan güvenini pekiştirmiş, bir o kadar da hoşgörülü yapmıştı. Öylesine güvenirdim ki ona, o varken bize hiçbir kuldan kötülük gelemezdi.
kendinden birkaç yaş küçük kız kardeşiyle yaşamın dikenli yollarından geçerek gelmişti. Bu zorlu yürüyüş onun kendine olan güvenini pekiştirmiş, bir o kadar da hoşgörülü yapmıştı. Öylesine güvenirdim ki ona, o varken bize hiçbir kuldan kötülük gelemezdi.
Çocukları çok sever, çocukla çocuk olmayı bilirdi. Bu sevgisi sadece bize karşı değildi. Mahalledeki çocukların hâkim amcası, sülaledeki çocukların Sıtkı eniştesiydi o. Kalenderdi, giyim kuşamına hiç önem vermez, bu konuda annemle sık sık tartışırlardı. Ama teknolojiye çok meraklıydı. Yeni bir cihaz ya da alet çıktıysa ilk alan o olur, yenisine gücü yetmiyorsa ikinci elini alırdı. Bir gün anneme "üç kızım var, yarın el oğulları kızlarıma babanın evinde var mıydı desinler istemiyorum" dediğini duymuş ve şaşırmıştım.
Kısacası hayatı çocuklarına "iyi baba nasıl olunur"u göstermekle geçti, benim babamın. Belki de kendi babasıyla yapmayı hayal ettiklerini gerçekleştirmeye çalıştı bizimle. Onunla arkadaş gibiydik ama üzerimizde büyük bir otoritesi vardı. Hepimiz önce Allah'tan, sonra ondan çekinirdik. Hiç beklenmedik bir anda onu kaybetmek hayatımın en büyük depremiydi benim için. Aramızdan ayrılalı tam 28 yıl oldu. Onu hatırladığımda hâlâ ilk günkü acıyı içimde hissederim, gittikçe artan özlemim depreşir. Ama ardından da Allah'a şükrederim bana onun gibi bir baba verdiği için.
Ruhu şad olsun..
Bir gün öğle tatilinde telaşla eve geldi. Bizi toplayıp "Çocuklar bugün odamda masa üzerinde bir kağıt buldum, açıp baktığımda bir define haritası olduğunu gördüm. Hazırlanın, aramaya gidiyoruz." dedi. Hepimiz çok heyecanlandık ve hemen hazırlandık. Babamın bir Panther motosikleti vardı. Küçük kardeşimi önüne oturttu, ablamla ben de arkasına oturarak yola koyulduk. Yolda bulup bulamayacağımızı merak ediyor, bulursak definenin bizim olup olmayacağını babama soruyorduk. O da "Bakalım bulalım önce, sonra kaymakamlığa bildiririz." diyordu. Bir süre ana yoldan gittikten sonra bir patikaya saptık, biraz da öyle devam ettikten sonra nihayet açıklık bir yerde durduk. Motosikletten indiğimizde babam cebinden krokiyi çıkararak bir ağacı tespit etti, o ağaçtan 50 adım kuzeye, sonra 30 adım doğuya yürüdük. Büyükçe bir kayanın önüne geldik. "İşte burasıymış, kayanın altında diyor." dedi babam.
Şimdi bu kayayı yerinden oynatmak gerekiyordu. hepimiz var gücümüzle kayayı itmeye başladık. Biraz sonra kaya yerinden oynadı. Biraz daha gayret edince kaya yer değiştirdi ve altında toprakla doldurulmuş bir çukur olduğunu gördük. Hep bir ağızdan "Bulduk!" diye bağırıyor, bir yandan da toprağı ellerimizle eşeliyorduk. Toprağı eşeledikçe sarı sarı parlayan yuvarlak cisimler gelmeye başladı elimize. Tam altın bulduk diye sevinirken birden bunların o zamanlar çok rağbette olan yaldızlı para çikolatalardan olduğunu fark ettik ve hep birlikte gülmeye başladık. Neşe içinde evimize dönerken bir yandan çikolataları yiyor, bir yandan da yaşadıklarımızı anneme nasıl anlatacağımızı planlıyorduk.
Anı dizisi, gelecek yazı olan, "Babam ve Biz"le devam edecek.
Semiramis Kanbak