Redakte edilmeden, yazarı tarafından
gönderilen özgün hâliyle yayınlanmıştır
Geleneksel sanatlarımızdan ebrunun, kâğıda uygulandığını çoğumuz biliriz.
Tanıdığım iki ebru sanatçısı var. Nesrin Bilsel ve Bilgin Yılmaz...
Onlar da kâğıtla çalışanlardan. Açtıkları çeşitli sergilerde eserlerini hep kâğıt üstünde sundular bize…
Peki birilerinin çıkıp da "Ben ebruyu cama da uygulayacağım!" dediğini ve sözünü tuttuğunu biliyor muydunuz?
Bana bakmayın sakın. Salı gününe kadar ben de bilmiyordum.
Korunması zor olan kâğıttan, cama geçiş harika bir olay. Sanırım birçok geleneksel ebrucu da bu yolu hiç olmazsa bir süre denemek isteyecektir.
Renkler, inanılmaz derecede canlanıyor. İnsanı içine çekiyor hemen.
Ebru eserlerini, evlerin duvarlarından sonra; aksesuar olarak da kullanılırken görmek mümkün olacak bundan sonra…
Hayran kaldım dedikçe; az söylemiş, hakkını yemiş gibi oluyorum.
Zarafet ön planda… Ayrıntılarsa tek tek belli…
Cam üfleme tekniğiyle ilgili her şey kullanılmış.
Bu yeni şartlar, eserleri dilediğiniz boyutta yapma ve yaptırabilme imkânı sunuyor insana…
Gülin Algül; genelde, "Gelgit" ve "Bülbül "Yuvası" desenlerini kullanmış şimdilik.
Merak eden, bir kısım eserlerini "www.asanni.org" adresinden de görebilir.
Yanlış bir şey söylememek için, sözü ona bıraksam daha iyi olacak gibi geliyor bana…
“22 yıl önce bir gezi sırasında üfleme kuşları gördüğüm andan itibaren, sıcak cam üfleme sanatına hayranım. 2002’de İstanbul’da ‘Cam Ocağı’ kurulunca hayallerim gerçekleşmeye başladı. Bir yandan sıcak cam üflememi geliştirirken diğer yandan da koleksiyonlar oluşturabilecek parçalar yapıp; altlarını özel bir numara, yıl ve ‘Asanni’ adıyla imzaladım."

“Sıcak cam üfleme tekniğiyle çalışırken benim için camı şekillendirmek; hâkimiyeti çok zor gibi görünen bir maddenin, aslında gönüllü işbirliği göstermesiyle her defasında şaşırtıcı oluyor. Katkısını hissetmek, emeğinize destek olduğunu deneyimlemek çok ilginç. Tüm bunlar sabır ve sevgiyle çalışmanız demek."
"Camın, ihtiyaç duyduğu sıcaklığı elde ettikten sonra gösterdiği işbirliği dans gibi… Bu da insana manevi düzeyde mutluluk veriyor. Tıpkı bu topraklarda yeşerip çiçeklenmiş, dünyada her duyanın hayran kaldığı Mevlâna'nın felsefesi gibi… Mevlevi semazenlerinin dönüşlerindeki olgunlaşma, sanki; üfleme çubuklarımızla sürekli döndürerek şekil verdiğimiz sıcak cama da yansıyor. Yer çekimi yok oluyor, fiziki dünyadan uzaklaşıyorsunuz.”
Yazımın sonunda yer alacak ebru-cam ilişkisinin fotoğraflarını kime gösterdiysem hepsinden ayrı bir hayranlık ifadesi duydum.
Az sonra baktığınızda, sizlerden de aynı övgünün yağacağına eminim.
Anlaşılan o ki, Gülin Algül'ün "Asanni"si; sanatseverlerin gönlünde, kendisine yer açmakta oldukça mahir. O eserleri görmemiş olanlar bunun için hazırlıklı olsunlar.*
Sanatçıların gönlü geniştir derler. Gülin Hanım'ın nehir taşlarıyla kurduğu gönül bağı da buna örnek sanki... Kendisi nehir taşlarıyla olan ilişkisini şöyle anlatıyor:“Hayatın yapı taşları, nasıl her boyutta ve kavramda önemli ise nehir taşları da benim için o kadar önemli. Hayatımızı, dolayısıyla bizi oluşturan yapı taşlarının şekli ve maruz kaldıkları etkilenmeler; nasıl bizi biz yapacak önem ve özellikteyse nehir taşları da o kadar önemli ve kendine özel.Her biri; içinde yuvarlandıkları, sürüklendikleri, okşandıkları nehirlerin içinden ya da kıyılarından aldıkları etkileri, kendi yapılarında harmanlayarak taşır. İnsanı oluşturan yapı taşlarının; yaşam nehri içinde savruldukları ya da dinlendikleri köşelere göre şekillenmesi gibi…”
Yazımın sonunda yer alacak ebru-cam ilişkisinin fotoğraflarını kime gösterdiysem hepsinden ayrı bir hayranlık ifadesi duydum.
Az sonra baktığınızda, sizlerden de aynı övgünün yağacağına eminim.
Anlaşılan o ki, Gülin Algül'ün "Asanni"si; sanatseverlerin gönlünde, kendisine yer açmakta oldukça mahir. O eserleri görmemiş olanlar bunun için hazırlıklı olsunlar.*
Sanatçıların gönlü geniştir derler. Gülin Hanım'ın nehir taşlarıyla kurduğu gönül bağı da buna örnek sanki... Kendisi nehir taşlarıyla olan ilişkisini şöyle anlatıyor:“Hayatın yapı taşları, nasıl her boyutta ve kavramda önemli ise nehir taşları da benim için o kadar önemli. Hayatımızı, dolayısıyla bizi oluşturan yapı taşlarının şekli ve maruz kaldıkları etkilenmeler; nasıl bizi biz yapacak önem ve özellikteyse nehir taşları da o kadar önemli ve kendine özel.Her biri; içinde yuvarlandıkları, sürüklendikleri, okşandıkları nehirlerin içinden ya da kıyılarından aldıkları etkileri, kendi yapılarında harmanlayarak taşır. İnsanı oluşturan yapı taşlarının; yaşam nehri içinde savruldukları ya da dinlendikleri köşelere göre şekillenmesi gibi…”
Nehir taşlarını da sıcak cam üfleme tekniği ve değişik bir renklendirme yöntemiyle yapıyor. Eserleri yerinde göremeseniz bile fotoğraflarına bakar bakmaz anlıyorsunuz bunu. Renkler sanki hayat dolu, kıvrım kıvrım…
İnsana yaşamın keyifli ışıklarını saçmak için bezenmişler sanki…
Sözü uzatmayayım. Bana göre o taşların hepsi canlıydı.
Gülin Algül'ün, oldukça önemli bir başarısı daha var.
Kaç sanatçının eseri bir müzenin kataloğuna dahil edilebilir ki?
Oluşum; "Eskişehir Çağdaş Cam Sanatları Müzesi"nin koleksiyonundaki diğer değerli eserler arasında sergilendiği gibi, müzenin kataloğunda da yer alıyor artık.
Gülin Algül'ün eserlerini, toplu hâlde görebileceğimiz yerlerin İstanbul'un çeşitli semtlerine dağılmış olması; sanatseverler, özellikle ebru âşıkları için bulunmaz bir fırsat.
Vakit ayırıp gidip görmenizi öneririm.
Ebru ve cam işleme sanatına meraklı olanlara, yazının bitiminde o adresleri de vereceğim.
İzlenimlerinizi, "Sessizliğin Sesi" ile "Yazarlar ve Ozanlar" gruplarının site ve bloglarıyla paylaşırsanız mutlu kılarsınız bizleri…
Günay Tulun
-ArkeoPera www.ArkeoPera.com Yeniçarşı C. No 16/A Galatasaray [212] 249 92 26
-Cam Ocağı Vakfı www.camocagi.org Öğümce Köyü Beykoz [216] 433 36 90-93
-İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı www.iksv.org Sadi Konuralp Caddesi No 5 Şişhane [212] 334 07 00