Şeyhülislam Görmezzâde Mehmet Efendi’den İzmirli’ye Din Dayatması

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den bu
yana da redakte edilmediğinden, doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır. 
İzmir'in farklı bir dindarlık yapısı var. Bu dindarlığın irfan geleneğine ihtiyacı var. Öyle olduğu için tasavvuf profesörünün, irfan geleneğinden geçmiş birinin İzmir'e müftü olarak atanması tesadüf değil”(1).

Bu kinayeli, iğneleyici, ötekileştirici, itham edici, aşağılayıcı ve buram buram tefrika kokan sözler, bu ülkenin, sözüm ona toplumu birleştirmeyi ve kaynaştırmayı kendisine amaç edinmiş ve yasal görevi de esasen bu olan Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri Başkanlığı’nın başında bulunan zata aittir. Yani soyadı ile müsemmâ, Görmezzâdelerin Mehmet Efendi’ye demek istiyoruz!

Derinlerdeki Türk İzleri "KAYIP KITALAR KİTABI 16"

1980′lerin ortasında, tamamen tesadüfi, ama ilginç hipotez ve teoremlere yol açacak müthiş bir keşif yapılır.
Yer; Pasifik, yani Büyük Okyanus’un, “Ryukyu Takımadaları”na bağlı “Yonaguni Adası” açıklarıdır.
Adalı balık adamlardan biri her zamanki gibi dalmış, sakin bir tempoyla çevreyi gözden geçirerek aşağı doğru kaymaktadır. Altimetre ayarlı derinlik saati 22 metreyi gösterdiğinde, hemen altında tuhaf bir oluşum görür.
Takriben 3 metre kadar aşağıdadır.

Vaazlardan Hutbelerden Kovulan Türklük ve Atatürk

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den bu
yana da redakte edilmediğinden, doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır. 
Araştırmacı gazeteciliğin saygın isimlerinden ve dahi “yiğidin harman olduğu yer”olarak bilinen Yozgat eşrafına mensup birisi olan Saygı Öztürk, 23 Mart 2013 tarihli veTürk ve Atatürk’e bir darbe de Diyanet’den” başlıklı yazısında şöyle diyordu:  
“İki yıl öncesine kadar Çanakkale Deniz Zaferinin yıldönümlerinde tüm camilerde hutbeler okunurken, Atatürk’ün askeri dehası ve kahramanlığından söz ediliyordu. Şimdi, hutbelerden Atatürk’de, Türk silindi. Camilerde okutulacak hutbeler, Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün onayından geçirildikten sonra okutuluyor. Çanakkale Deniz Zaferinin yıldönümü nedeniyle her yıl okutulan hutbeler de, Atatürk ve Türk milletinin kahramanlığından söz edilirken, son iki yılda hem ‘Atatürk’ hem de ‘Türk’ hutbelerden kaldırıldı.

Soyu-Sopu Belirsiz Selanik Dönmeleri Kimlerdir?

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den bu
yana da redakte edilmediğinden, doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır. 
Sayın Başbakan, gerek yurtiçinde, gerekse yurtdışında sevmediği ve savunduğu düşüncelere ters gelen düşünce sahipleri hakkında demediğini bırakmıyor. Ağzına gelen her şeyi söylüyor. Ancak kendisine yapılan en küçük eleştiriyi bile “Hakaret” addedip bu kez de mahkemelerin yolunu tutuyor! Açmış olduğu davaları genelde kazanıyor da! Kazanıyor ve zenginliğine zenginlik katmakla yetinmiyor, çıkıyor meydanlara bununla övünüyor. Bu başarısında, yargıyı vesayeti altına almış olmasının bir etkisi var mı bilmem! Ancak Başbakan’a bakılırsa, açmış olduğu bu kabil davalardan yüklü miktarda bir gelir elde ettiği kesin. Keşke başbakan, toplumu germe ve topluma nifak sokma pahasına savunmaya kalkıştığı adamların, muhalifleri hakkında yapmış olduğu hakaretleri ve sövgüleri de gereği gibi değerlendirebilseydi. Ancak bunlar başbakanda ne gezer?

Çanakkale Savaşları ve Arap İhaneti


Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den bu
yana da redakte edilmediğinden, doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır. 
Bugün 18 Mart 2013. Yani “Çanakkale Deniz Zaferi”nin 98’inci yıldönümü ve“Şehitler Haftası”dır. Dolayısıyla bugünkü yazımızı, “Çanakkale Savaşı”na, daha doğrusu bu savaşın fazla bilinmeyen, bilinse de özellikle görmezden gelinen bir yanına ayırdık. Bu vesile ile şehitlerimize bir kez daha Allah’tan rahmetler diliyorum. Ruhları şad olsun.
Yaygın kanaate ve tarihçilerin büyük çoğunluğuna göre; Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı Devleti, Müslüman Arap tebasının ihanetine maruz kalmıştır. Bu ihanetin sembol ismi ise Mekke Emiri Şerif Hüseyin El-Haşimî’dir. Yani geçtiğimiz 5-6 Mart 2013 günlerinde ülkemize bir resmi ziyaret gerçekleştiren ve Anıtkabir’de Atatürk’ün manevi huzurunda ağladığı söylenen bugünkü Ürdün Kralı Abdullah’ın büyük dedesinden bahsediyorum(1). Dedesi Birinci Dünya Savaşı’nda Filistin cephesinde şehit düşmüş bir Türk vatandaşı

İskilipli Atıf Hoca’nın İdam Sebebi Şapka Değildir 1

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den bu
yana da redakte edilmediğinden, doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Bilindiği gibi; Cumhuriyet tarihimizin bazı kırılma noktaları ve bazı önemli kilometre taşları bulunmaktadır. İşte bu kırılma noktaları, bugün bile hâlâ tartışma konusu yapılmaktadır. Daha doğrusu geçmişte yaşanan bu kabil olaylar, bugünkü tartışmaların ve ayrışmaların da temelini oluşturmaktadır. Şeyh Sait Ayaklanmasından tutun da Menemen Hadisesi’ne, Dersim İsyanı’na, 1944-1945 yıllarında yaşanan Türkçülük-Turancılık muhakemelerine, açık oy gizli tasnif usulüyle yapılan 1946 seçimlerine, 1950 seçimleriyle çok partili yaşama geçilmesine ve 27 Mayıs 1960’tan başlayarak ortalama her on yılda bir yapılan askeri müdahalelere kadar bir çok olay, bugünkü tartışmaların tam da göbeğinde oturmaktadır.

Ancak tahmin ediyorum Cumhuriyet tarihimizde hiçbir olay, İskilipli Âtıf Hoca’nın idamı

Diyanet’e Göre Karı Dövmenin İncelikleri*

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den bu
yana da redakte edilmediğinden, doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır. 
Bugün “8 Mart Dünya Kadınlar Günü”. Sözüm ona bugün, dünyamızın süsü, varlığımızın kaynağı ve dünyayı yaşanası kılan nadide varlıklar olan analarımızın, bacılarımızın ve kadınlarımızın özel günü. Ancak gelin görün ki; bu dünyada en çok zulme uğrayan, en çok işkenceye maruz kalan, en çok horlanan, itelenip kakılan insanlar da yine kadınlardır. Kadınları, en çok horlayan, hırpalayan ve çoğu kere ölümle sonuçlanacak biçimde onlara şiddet uygulayanlar da kocalarıdır. Erkekler, gerçekten de anlaşılmaz varlıklardır! Karısı için hem “İnsanın karısı, canının yarısı” der, hem de kalkar, canının yarısı olarak tarif ettiği karısına türlü şekillerde şiddet uygular…

Üzülerek söylemek gerekirse; kadına yönelik şiddetin yoğunlukla yaşandığı ülkeler, genelde ülkemizin de içinde bulunduğu İslam ülkeleridir. Ve ne yazık ki; İslam

Faizsiz Bankacılığın Gönüllü Reklâmcıları: Din Adamları

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den bu
yana da redakte edilmediğinden, doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Faizsiz bankacılık sistemi hakkında dedik ki; “…Birçok din adamı vermiş olduğu fetvalarla bu tür bankacılık ve finans işlemlerini özendirmiştir Türkiye’de. Her ne kadar laik bir ülke olsak da, bazı din adamlarının görüşleri, bu ülkede kanunların bile üzerinde genel kabul görmektedir. En tepedeki yöneticisinin bile ‘Bu konuyu ulemaya bırakalım’ dediği bir ülkede, hacının, hocanın lafına bakarak paralarını sözüm ona faizsiz bankacılık adı altında, devlet garantisi olmayan yerlerde değerlendirenlere hakaret edilmez, aksine acınır bu ülkede efendiler…”(1).

Bakınız, aynı zamanda Zaman Gazetesi yazarı olup, Fethullah Hoca Efendi’nin yakın çevresinde bulunan ilahiyatçı Ahmet Kurucan “Bazı Finans Kurumlarında Uygulanan Kâr-Zarar Ortaklığı İle Diğer Bankaların Mevcut Uygulamaları Arasında Faiz Açısından Bir Fark Var mıdır?” şeklinde sorulan bir soruya nasıl cevap vermiş: 
“…Bu kısa bilgilerden de anlaşılacağı üzere finans kurumlarının kâr-zarar ortaklık sistemi ile sair bankaların yürürlükte bulunan faiz uygulamaları arasında temelde çok ciddi bir fark vardır. Hatta aralarında kıyasa medar olabilecek bir benzerlik dahi bahis mevzu değildir.

İr Ak Koca "KAYIP KITALAR KİTABI 15"



Unuttum sanmayın.
Sıra geldi, geçmiş sayfalarda bir kenara ayırdıklarım arasında bulunan ve yabancıların “Kon-Tici Vira Cocha” dedikleri, yaratıcı “Kon Tiki Vira Koca”ya…

Muhterem Cemaat Enver Ören’i Nasıl Bilirdiniz?

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den bu
yana da redakte edilmediğinden, doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
"İhlâs Holding Yönetim Kurulu Başkanı” ve “Türkiye Gazetesi” sahibi Enver Ören’in vefatı üzerine bir kere daha görüldü ki; hemen herkes cenaze namazında saf tutmak ve taziye mesajı yayınlamak için birbiriyle yarış etti. Eyüp Sultan Camii’nde kılınan cenaze namazı görüntülerine şöyle bir baktım; namazı kıldıran imamın arkasındaki ilk saf silme AKP'li doluydu. Başbakan’dan ve meclis başkanından tutun da Anayasa komisyonu başkanına varıncaya herkes oradaydı çünkü. Türkiye Gazetesi’nde yazılanları takip edemedim ama TGRT TV kanalı uzun uzun anlattı patronunu. 

Yandaş tabir edilen medyada da yazı yazanlar oldu Enver Ören hakkında.  Bunlardan birisi de Fehmi Koru’dur. Fehmi Koru, 25 Şubat tarihli Star gazetesinde, Taha Kıvanç imzasıyla yazmış olduğu yazısında; Enver Ören’in Japonya’daki uygulamadan esinlenerek, abonelik sistemiyle gazete pazarlama yöntemini Türkiye’ye getiren ilk kişi olduğundan, bu yöntemle bir ara bir milyondan fazla gazete sattığından, aynı yöntemi şu anda Zaman gazetesinin uyguladığından filan bahsediyordu yazısında. 

Fehmi Koru doğru söylüyor bu konuda. Şahsen, Diyanet’te çalıştığım yirmi küsur yıl
  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

Google'da Webler Arası ve Site İçi Arama

*TATİL ve DİNLENME
Marmara Adası
DAVRAN MOTEL

*HASTANE RANDEVU SİSTEMİ
182 Merkezi Hekim Randevu Sistemi ile RANDEVU ALMA

FotoğrafımGrup Kimliğini Görüntülemek İçin Tıklayın




HABERCİDEN, "Yazarlar ve Ozanlar" ile "Sessizliğin Sesi" Gruplarına Ait Özgün Bir Kanaldır.