Sayfalar

ÖMER SAĞLAM *Kılıç Hakkı ve Fatih'in Ayasofya Vasiyeti

Ayasofya'nın ibadete açılmasının gündeme gelmesiyle birlikte bizim ahali "Kılıç Hakkı" diye bir tabir duymaya başladı. "Kılıç Artığı" tabirini duymuştuk ama "Kılıç Hakkı" tabirini doğrusu fazla duymamıştık. Şimdi bu kavramla da müşerref olduk.

Wikipedia'da şöyle tanımlanıyor "Kılıç Hakkı" kavramı: "Tımar sahipleri yıllık gelirlerinin ilk 3 bin akçesini kendi geçimleri için ayırırlardı. Buna 'Kılıç Hakkı' denirdi. Geri kalan gelirin her 3 bin akçesi için de tam teçhizatlı 1 adet atlı asker yetiştirmek ve gerektiğinde bunlarla birlikte savaşa katılmak zorundaydılar. Bu askere 'Cebelü' adı verilirdi. Tımar sahipleri savaşa çağrıldıklarında bu yetiştirdikleri Cebelülerle beraber savaşa giderlerdi. Savaşta yapılan yoklama sırasında bulunmayan tımarlı sipahinin tımarı elinden alınırdı.

TAMER UYSAL *Nâzım Hikmet İyi İnsan

'Bana yeter
yirminci asırda olduğum safta olmak
bizim tarafta olmak
ve dövüşmek yeni bir âlem için'...

Şiirlere kendine özgü ses ve sazıyla adeta can veren usta Ruhi Su Nazım Hikmet’in eserlerinin bestelenmesi konusunda “Aydın bir ozanın şiirini bestelemek kolay bir iş değil” der ve ekler “Ezgili Yürek”te; “Memleketimizde bilimin ve bilim adamının boş kalan yerini sanat ve sanat adamı almış, toplumun sorunlarını bir bilim adamı gibi incelemek zorunluluğu duymuştur. Batıdaki gelişme içinde toplum düzeninin kurallarına aykırı gelen düşüncelerinden dolayı işkence gören, ölüme mahkum edilen bilim adamlarına karşılık bizim memleketimizde çoğunlukla hep sanat adamları sürülmüş, hapsedilmiş, işkence görmüş ya da öldürülmüştür. Memleketimiz için ne yapılmışsa sanat adamının eliyle yapılmıştır”…

Ne güzel iki büyük usta devrimci sanatçıyı aynı albümde buluşturan türkülerini dinlemek, Süvarinin

GÜNAY TULUN *Sosyal Soslu Mesafe


Bazı konularda aklım, zekâm ve bunca yıldır edindiğim deneyimler yetersiz kalıyor. "Sosyal mesafe" denen "korunma uzaklığı" da bunlardan biri... Pandemi döneminde icat edilen bu kavramın ölçüleri kimi bilimciye göre 1,5 kimine göreyse 2 metre... Aslında başka tedbirlerin de olması gerekiyor ama derdim ne koronavirüs ne de tedbirler. Derdim, taşıtlardaki sosyal mesafe!.. 

Neden mi? Çünkü Recep Bey, elleriyle atadığı ve hizmetlerinden çok çok yararlandığı sağlıkçısıyla yine elleriyle atadığı ve hizmetlerinden çok çok yararlandığı içe bakan adamını fena hâlde boşa düşürerek yalancı çıkardı. Onların ilan ettiği sokağa çıkma yasağını "İptal etme kararı aldım!" sözleriyle

ÖMER SAĞLAM *Kayı Boylu Karadayı Paşa Çankırılıların Gönlünde Aktır

Geçtiğimiz 26 Mayıs günü 88 yaşında hayata gözlerini yuman 22. Genelkurmay başkanı Org. İsmail Hakkı Karadayı'ya Tanrı'dan rahmetler diliyorum. Mekânı cennet olsun. Geçen yıl hastane odasında avukatı vasıtasıyla Sözcü yazarı Saygı Öztürk'e verdiği mülakatta dile getirdiği "Bana ve arkadaşlarıma yönelik bu haksız suçlama çok ağrıma gidiyor. Ölmeden önce aklanmak istiyorum. 16 aydır davamız İstinaf Mahkemesi'nde sonuçlanmadı" şeklindeki ifadeleri okuyunca gerçekten duygulandım. Yargı nasıl bir karar verir bilmiyorum, ancak hemşerim Merhum Karadayı'nın, sadece benim değil Çankırılıların gönlünde ak olduğunu ve itibarından hiçbir şey kaybetmediğini belirtmek isterim. Çünkü Çankırılıların sevgili paşalarından emin olduğunu yakından biliyorum.

Org. Karadayı'yı aklamak ve temize çıkarmak gibi bir niyetim yok elbette. Ancak kendisini az çok tanıyan bir hemşerisi olarak insan Karadayı'yı bütün Çankırılılar adına anlatmanın vefa borcum olduğuna inanıyorum. Bunun yanında, FETÖ'nün hazırlayıp organize ettiği ve uyguladığı Ergenekon ve Balyoz kumpaslarıyla, Ağırlaştırılmış Müebbed ve Müebbed hapis cezalarına mahkum edilmiş onlarca insanın AYM'nin verdiği kararlar doğrultusunda beraat ettiklerini düşününce, FETÖCÜ Savcı Mustafa Bilgili tarafından hazırlanan bir iddianameye istinaden Müebbed hapse mahkum edilen Karadayı Paşa ve arkadaşlarının da beraat edeceklerini düşünüyorum ben. Zira çeyrek asır önce yaşanmış bir hadiseden suç ve suçlu çıkarmak akla ziyandır. Hukuki olmaktan çok siyasi bir girişimdir. Gelecekte yaşanması olası benzer hareketlere kalkışacaklara önceden gözdağı verme

İDİL TULUN *Üzerimizdeki Borcam Travması


Borcam sendromu diye bi’ şey var bence. 
Borcamlar elimiz ayağımızdır. Olmaması travmatik bir vakadır. Borcamsız ev susuz yaza benzer. Borcamsız bir evin olması olası değildir. Görülmemiştir. Çünkü; evlenirsin borcam gelir, yeni eve taşınırsın borcam gelir, o evden başka bir eve taşınırsın yine borcam gelir. Kabul günü, altın günü, ev sosyalleşmesi; “eller boş olmaz fantezisi” ve tabii ki borcam gelir. Annesindir; anneler gününde borcam gelebilir, evli ve çocukluysan doğum gününde de borcam gelebilir. 

Misafirliğe giderken tatlı matlı yapar borcamınla gidebilirsin. Misafirliğe gittiğin kişi sen farkında olmadığın bir ara borcamını yıkar, itinayla temizler, senin kalkmana yakın poşete koyar, tam sana borcamını geri verirken “Yok yok...” dersin, “...sende kalsın var aynısından zaten... Yok