Sayfalar

ÖMER SAĞLAM *Cumhuriyete Bağlıyız Çünkü Cumhuriyet Adam Olmaktır


*****


Cumhuriyetin önemi ve büyüklüğü, ona hangi güçlükle, hangi zorlukla ulaşıldığı ile yakından alakalıdır. Zira Mustafa Kemal Paşa, bu konuda neredeyse yapayalnızdır. Milli Mücadele'nin önder kadrosu içinde yer alan belli başlı isimler bile cumhuriyete karşıdırlar. Kimisi hem saltanata ve hilafete, kimisi ise hilafete sonuna kadar bağlıdırlar. Mustafa Kemal Paşa, işte bütün bu zorlukları aşarak Cumhuriyeti kurmuş, arkasından da en yakın arkadaşlarını bile şaşkına çeviren inkılapları hayata geçirmiş bir liderdir. Mustafa Kemal'in büyüklüğü ve dehası da zaten buradadır. O sadece dış düşmanları değil, yerli güç odaklarını da yenmiştir. En yakın arkadaşlarının yanından bir bir ayrılıp kendisini adeta yalnızlığa terk etmelerin en önemli sebebi de zaten budur. Yani,

ÖMER SAĞLAM *Fetih Suresi Okuyarak Zafer Kazanılır mı


Rivayet edilir ki; Mısır'ın fethini müteakip ulemadan bir grup, Muzaffer Kumandan ve Padişah Yavuz Sultan Selim'e gelerek "Hünkârım Allah'ın yardımı ve bizim de dualarımızla muzaffer oldunuz..." gibisinden sözlerle Padişah'ı kutlamak, belki de yaranmak isterler.

Yavuz Sultan Selim, bu acizleri kırmak istemez ve onlara "Eksik olmayın hocalar. Bu konuda hakkınız var..." dedikten sonra yanında duran devasa boyutlardaki kılıcını işaretle "Ancak bunun hakkını da teslim etmek gerekir" diyerek bitirir sözlerini(1).

Falih Rıfkı Atay'ın aktardığına göre; Şükrü Saraçoğlu'nun, mecliste Arap kültürü diye tutturması üzerine meclisteki hocaların ayaklanıp işi Saraçoğlu'nu dövmeye kadar vardırmaları ve araya girenlerce kurtarılması üzerine, Mustafa Kemal kendisine "hata ettiğini, bu tür şeylerin yapılacak işleri geciktireceğini" ihtar

İŞTE O FOTOĞRAFLAR [III]: Mektuplar [Günay Tulun]


Ermenilerin düzenlediği sahte belgeler konusunu ele alan son yazılarımın hemen ardından çok sayıda belge gelmeye başladı. Memleketim dedikleri bölgelerde yaşananları ya da ailelerinin başına gelenleri en ince ayrıntısına kadar anlatanlar var. Sağ olsunlar, var olsunlar. İnşallah bir gün onları da yayınlarım. En çok merak edilense sayfalarıma defalarca konuk olan "Ermeni Kafataslarından Yapılan Piramit" öyküsü... 

Bu konuyu yıllar önce birkaç kez dile getirmiştim. O yazılardan biri bu sitede de var. Eğer sayfaları karıştırırsanız o yazıya ulaşabilirsiniz. Kolay erişim sağlamanız için bu paragrafın hemen altına o ünlü resmi kaydedeceğim. Her zaman kullandığım fotoğraf sözcüğü yerine birkaç anlam taşıyan resim sözcüğünü tercih ettiğimi mutlaka fark etmişsinizdir. O yazılarımı bugüne dek okumamış olanlar, kafataslarıyla dolu aşağıdaki resmin üzerini tıkladıklarında, "Ermeni Kafataslarından Piramit ve Kargalar" yazısına ulaşabilecek ve ne demek istediğimi

ÖMER SAĞLAM *CHP'ye Burdan Kemik Düşmez

Köyün imamı, bir gün çağrılı olduğu sofrada kuru fasulyeyi fazla kaçırmış ve birikmiş gazıyla birlikte camide cemaate namaz kıldırırken zaaart diye osurmuş. Sonra da mahcup olmuş, bu mahcubiyeti köyü terk etmeye kadar vardırmış. 

Aradan uzun yıllar geçtikten sonra, "nasıl olsa bu hadise unutulmuştur" diyerek, köylülerle hasbıhal etmek için aynı köye gitmeye karar vermiş.

Köyün yakınlarına vardığında, köyün genç kızlarının çeşmede su doldurduklarını ve kendi aralarında sen büyüksün, ben küçüğüm gibisinden yaş tespit etmeye çalıştıklarını duyunca hemen bir ağacın arkasına siper alarak kızların tartışmalarını dinlemeye koyulmuş.

GÜNAY TULUN *İŞTE O FOTOĞRAFLAR [II]: Oxford Mariana'nın Dibinde



BİLİM YUVASI (!) OXFORD MARİANA'NIN DİBİNDE NE ARAR 
Oxford Üniversitesi tarafından yayınlanan Profesör Donald Bloxham imzalı “The Great Game of Genocide: Imperialism, Nationalism and the Destruction of the Ottoman Armenians - Soykırımın Büyük Oyunu: Emperyalizm, Milliyetçilik ve Osmanlı Ermenilerinin Yıkımı (yok edilişi)” adlı kitabıyla ilgili yazımı okuyanlar; soykırımcı Ermeniler lehine ve tabii ki Türkler aleyhine hayali olaylar, belgeler ve bu belgelere meşruiyet kazandıracak deliller üretildiğini anlamışlardır. Bilim yuvası olduğunu iddia eden Oxford’un başka bir şey olduğunu da…

Sahte belgelerden yalnızca biri olan “ekmekli Türk” olayına; "…İlk konumuz; 2005’ten bu yana piyasaya sürülüp duran ve ‘Türk resmi görevlisi açlıktan ölmek üzere olan Ermeni çocuklara ekmek göstererek alay ediyor’ alt başlığı taşıyan ünlü zulüm fotoğrafı... Bu fotoğraf, bilim yuvası olması gereken Oxford Üniversitesi tarafından yayınlanan bir kitabın içinde yer alıyor. Çocukluğumdan gelen imajla ciddi bir kurum olduğunu sandığım Oxford için beslediğim tüm saygıyı yok eden