Sayfalar

Ermenilerin Mavi Kitabı ve Hakan Albayrak’ın Reyhanlı İftiraları

Grubumuza ait sitelerde yer alan tüm makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Redakte işlemleri de
eser sahiplerince yapıldığından, yazılar; doğrusu ve yanlışıyla yazarının gönderdiği özgün hâlde yayınlanır. 
Bilindiği gibi Mavi Kitap,  James Bryce ile Arnold Toynbee isimli iki İngiliz yazar tarafından 1916 yılında yazılan ve 1915 yılında Türkiye’de yaşanan Ermeni olayları konusunda Ermenilerin iddialarını destekleyen bir kitaptır. Kitap yalan ve uydurmalarla dolu olup, ABD’nin Birinci Dünya Savaşı’na müdahil olmasını sağlamak üzere yazılmış bir kara propaganda kitabıdır.  2000 ve 2005 yıllarında yeniden yayınlanan Mavi kitap, Türkiye tarafından büyük tepki görmüştür(1). Rus kökenli İngiliz yazar Andrew Mango, hiçbir ciddi tarihçinin Mavi Kitap’a önemli bir belge gözüyle bakmadığını, hatta kitabın yazarlarından Arnold Toynbee’nin bile ciddi bir tarihçi olması sebebiyle daha sonra yazdığı bir kitabında Mavi Kitap’ın propaganda amacıyla yazıldığını itiraf ettiğini belirtmiştir(2).

Gâvur İzmir’in Müslüman Gençleri Gâvura Fatiha Okunmaz

Grubumuza ait sitelerde yer alan tüm makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Redakte işlemleri de
eser sahiplerince yapıldığından, yazılar; doğrusu ve yanlışıyla yazarının gönderdiği özgün hâlde yayınlanır.  
Dün (14 Mayıs 2013) ödenen 420 milyon dolarlık son taksitle birlikte 1 Ocak 1961 tarihinden başlayarak Türkiye ile IMF arasında yapılan 19 Stand by düzenlemesi sonucu bu kuruluştan almış olduğumuz kredi borçlarının tamamı ödenmiş oldu. Yani bugün itibarıyla IMF’e borcumuz yok! AKP iktidarı tarafından son on yılda IMF’e ödenen borç miktarı ise 23.5 milyar dolarmış. Doğrusu güzel bir gelişme. Darısı diğer yabancı kurumlara olan dış borçlarımızın başına ki; 2012 yılı sonu itibarıyla sadece kamu sektörünün yabancı kurumlara olan borcu 103.117 milyar dolardır! Bu borca özel sektör borçlarını da eklersek Türkiye’nin dış borcu 2012 yılı sonu itibarıyla toplam 336.863 milyar dolara ulaşıyor. Özetle; fazla sevinmemize hiç gerek yoktur. Çünkü IMF’e olan ve sıfırlanan dış borcumuz sadece devede kulak mesabesindedir.

Anneler Günü

BUGÜN, CAN ANNELERİMİZİN GÜNÜ...
BUGÜN HER ŞEYİMİZ, ANNELERİMİZİN GÜNÜ!

ONLAR:
HER DERDİMİZE KOŞAN,

Anneler Günü ve Yobaza Sorular

Grubumuza ait sitelerde yer alan tüm makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Redakte işlemleri de
eser sahiplerince yapıldığından, yazılar; doğrusu ve yanlışıyla yazarının gönderdiği özgün hâlde yayınlanır.  
Bu hafta sonu (12 Mayıs) anneler günü. Başta kendi annem ve çocuklarımın annesi olmak üzere; bütün annelerin anneler gününü kutluyorum. Bizi 270-280 gün karnında taşıyan annelerin hakları, gerçekten de ödenmez. Başka hiçbir hesaba gerek yok; annelerin hakkını ödemek için en basit hesapla 270 veya 280 kere anneler günü kutlamak gerekiyor! Anneler günü yılda bir kere kutlandığına göre; o zaman 270 veya 280 yıl annemizle birlikte yaşamamız gerekiyor. E bu da mümkün olmadığına göre; o zaman annemizle birlikte yaşadığımız her günü anneler günüymüş gibi yaşamamız şart gözüküyor. Aksi halde, onların hakkını ödemeden öbür tarafı boylamış oluruz. Boylamış oluruz olmasına da, öbür tarafta da yine onlara muhtacız! Çünkü cennet denilen yer onlardan sorulur. Zira Hz. Peygamber, "Cennet anaların ayakları altındadır" diyerek, cennetin anahtarının annelerde olduğunu işaret etmiş bulunmaktadır.

Hz. Peygamber’in Türk Hakanı’na Yazdığı Mektup Nerede?

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Ayrılıkçı ve isyankâr Kürt milliyetçileri ile onların söylem ve eylemlerinin etkisiyle bir takım projeleri hayata geçirmeye ve yapmış oldukları yasal düzenlemelerle adeta bu ülkenin genleriyle oynamaya çalışanlara bir cevap olması bakımından hazırlamış olduğumuz  “Anadolu’nun kapısını Türklere Kürtler mi açmıştır?” genel başlıklı yazımızın sonuna gelmiş bulunuyoruz.  Umarım hem bunlara iyi bir cevap vermiş hem de konuya ilgi gösteren okuyucularımızı bir nebze de olsa aydınlatabilmişizdir.  Bu yazının bir amacı da Türkleri, bu coğrafyada adeta yabani ot gibi görerek, Anadolu topraklarını Türk Milleti’nin altından kaydırmaya çalışanlar ile onların yerli işbirlikçilerine, Büyük Atatürk’ün tabiriyle dâhili ve harici bedhahlara, Türklerin sadece bin yıldır değil, binlerce yıldır bu toprakların tapulu sahibi olduğunu bir kez daha vurgulamaktı. Umarım bu derdimizi de yeterince anlatabilmişizdir bu insanlara…

Hz. Hüseyin Kerbela’da Neden Israrla Türkistan’a Gitmek İstedi?

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
“Kütüb-ü Sitte” adı verilen ve “Güvenilir Kaynak” kabul edilen hadis kitaplarından da istifade ile başlı başına ve tam 744 sayfalık oldukça kapsamlı bir kitap yayınlayan Prof. Dr. Zekeriya Kitapçı’nın “Hz. Peygamber’in Hadislerinde Türkler” isimli kitabında bulunan ve Abdullah İbn Mesut rivayeti olan bir hadisinde Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Türkler size dokunmadıkça sakın siz de Türklere dokunmayınız. Çünkü Allah’ın ümmetime vermiş olduğu bu mülk ve saltanat nimetini ilk defa bu Kantura oğulları onların elinden çekip alacaklardır

Yine aynı kitapta yer verilen bir şiirinde Hz. Ali’nin Babası Ebû Tâlib’in şöyle dediği rivayet olunmuştur: “Düşman bizim gücümüze boyun eğip kahroluyor. Halbuki