Sayfalar

Tayyar Diyanet Vakfı ve Diyanet'teki Ülkücü Kıyımı

Bu makaleYazı İşlerimiz tarafındaredakte edilmeden 
yazarı tarafından gönderilmiş özgün hâliyle yayınlanmıştır 
"Tayyar Diyanet Vakfı da ne demek?" dediğinizi duyar gibiyim. Hayır, böyle bir vakıf resmen yok. En azından ben duymadım. Ancak fiilen böyle bir vakıf vardır Türkiye'de. O vakıf, resmi adı "Türkiye Diyanet Vakfı" olan vakıftır. Anlatalım:
Türkiye Diyanet Vakfı, Mart/1975'te, Dr. Lütfi Doğan'ın Diyanet İşleri Başkanlığı döneminde kurulmuştur. Kurucularından birisi de o sırada Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı olan Dr. Tayyar Altıkulaç'tır. İşte bu Türkiye Diyanet Vakfı, kurulduğu tarihten itibaren, bütünüyle Tayyar Altıkulaç'ın inisiyatifine geçen bir kurum olarak faaliyetlerini sürdürmüştür ve sürdürmeye de devam etmektedir.

Özellikle adı geçenin Diyanet İşleri Başkanı olmasıyla birlikte Türkiye Diyanet Vakfı, onun elinde tam bir mali enstrüman ve finans kaynağı olmuş, adı geçen, vakfın başına getirdiği adamları sayesinde bu kurumu adeta "Aile Vakfı" gibi yönetmiştir.

Asıl Suçlu Pilotlardır

Bu makaleYazı İşlerimiz tarafındaredakte edilmemiş
yazarı tarafından gönderilmiş özgün hâliyle yayınlanmıştır
Ünlü hikâyecimiz Ömer Seyfettin'in "Diyet" isimli hikayesini sanırım çoğunuz bilir. Hikâye, Koca Ali lakaplı bir kılıç ustasının, işlemediği bir hırsızlık suçundan dolayı başına gelenleri konu alır. Namlı kılıç ustası Koca Ali'ye kolunun kesilmesi cezası verilir ancak Hacı Kasap isimli zengin bir kasap esnafı, Koca Ali'nin diyet borcunu ödemek suretiyle kolunun kesilmesini önler önlemesine de yapmış olduğu bu iyiliği fırsatını her bulduğunda Koca Ali'nin başına kakar ve Koca Ali'yi adeta kendisine kul köle yapar. Koca Ali, ancak kolunu satırla kesip "Al diyetini" diyerek Hacı Kasap'ın önüne atarak kurtulur adamın manevi baskısından ve minnetinden!

Masala göre; Keloğlan zengin bir ağaya altından kalkamayacağı derecede bir iyilik yapar. Ağa da onu yanında hizmetkâr olarak işe başlatır. İşe başlatırken de; "Keloğlan, yapmış olduğun bu büyük iyilik karşısında ne yaparsan yap, hangi suçu işlersen işle sana asla kızmayacağım, asla darılmayacağım. Eğer kızarsam şu bacağımın etini

Paşa; Sen Savaş, Ağlamayı Biz Yaparız

Bu makale"Yazı İşleri"miz tarafındaredakte edilmemiş
yazarı tarafından gönderilmiş özgün hâliyle yayınlanmıştır
Bugün 22 Haziran 2012 Cuma. Gün doğmadı daha sağ omzuma. İçimdeki bozkurtlar ordusu geçti hücuma. Kalbimde ateş var, dilde dilekler. Ya Allah, bismillah, Allah'u ekber! 
Saat sabah 04.30. Bahçe evinde yalnızım. Nedense bugün hiç uyku tutmadı. Sebebini bilmiyorum. Ancak akşam medyada Sayın Genel Kurmay Başkanı'nın ağlayan fotoğraflarını görünce, müthiş üzüldüm! Hatta bozuldum. Uyku tutmaması belki de bu yüzdendir.
Uyku tutmayınca kalktım güzelce bir duş aldım. Allah kabul etsin sabah namazımı eda ettim. Her gün beynamazlık edip Sabah Namazı'nı kahvaltı saatinde kıldığım halde bugün her nedense vaktinde kıldım. Bugün uyku tutmamasının bir faydası da bu oldu galiba...

İdris-i Bitlisî Üzerinden Atatürk Düşmanlığı

Bu makale"Yazı İşleri"miz tarafındaredakte edilmemiş
yazarı tarafından gönderilmiş özgün hâliyle yayınlanmıştır
Vahid-i Bitlisî (Bitlisli Vahit Kiler) buyurmuş ki; "İstanbul'da Haliç manzaralı Piyer Loti Tepesi'nin adı İdris-i Bitlisî olsun!"
Hazretin konuya ilişkin açıklaması şöyle:
"Bitlisli olarak, bu ismin değiştirilerek Piyer Loti haline getirilmesi kanımıza dokunuyor. Belgeleri hazırlayarak, belediyeye gerekli başvuruyu yapacağız. Eyüp'teki o meşhur köşkün adı 1934'e kadar İdris-i Bitlisi Köşkü olarak biliniyormuş. Tepenin adı da kayıtlarda 'İdris-i Tepesi' diye geçiyor. Ne var ki, 1934 yılında, Fransız yazarı Pierre Loti'nin ismi verilmiş. Biz bunu öğrendiğimiz zaman Bitlisliler olarak kanımıza dokundu, ağrımıza gitti..."(1). Vahid-i Bitlisî'nin konuya ilişkin gerekçesi de hazır; "İdris-i Bitlisî, doğu Anadolu'nun Osmanlı'ya bağlanmasında yararlılıklar göstermiş, devlete hizmet etmiştir..."

Rusya Modeli mi?


Bu makale"Yazı İşleri"miz tarafındaredakte edilmemiş
yazarı tarafından gönderilmiş özgün hâliyle yayınlanmıştır
Meşhur fıkradır; köyün birine genç bir imam gelmiş. Köyün gençleri imamı kafaya almaya, böylece namazların sayısını azaltmaya karar vermişler. Pundunu bulup konuyu açmışlar imama:

-"İmam efendi, malum biz tarımla ve hayvancılıkla geçinen insanlarız. Öğle ve İkindi vakitlerinde genelde kırda oluyoruz. Haliyle namaz kılmamız mümkün olmuyor! Yorgun argın olduğumuz için sabah namazına kalkmamız da mümkün değil. Sadece Akşam ve Yatsı'yı kılsak olmaz mı? Hem senden önceki  imam da böyle yapıyordu..." demişler.
İmam her nedense yapılan teklifi uygun bulmuş ve başlamış sadece Akşam ve Yatsı namazları ile işi götürmeye. Gel zaman git zaman köyün gençleri "nasıl olsa kafamıza göre bir imam bulduk" diye düşünerek bu sefer de namazın uzunluğunu, uyku ve yorgunluğu bahane ederek Yatsı Namazı'nı da kaldırmayı, kısa olduğu için sadece Akşam Namazı ile yetinmeyi teklif etmişler. İmam da "bu konuyu Müftüye danışmam gerekir" diyerek Müftü ile görüşmeye gitmiş.
Müftü ile sağdan soldan konuştuktan sonra köyde yaşananları, sadece iki vakit

Diyanet'in Kadına Bakışı

Bu makale"Yazı İşleri"miz tarafındaredakte edilmemiş
yazarı tarafından gönderilmiş özgün hâliyle yayınlanmıştır
Kur'an ayetlerinde ve Hz. Peygamber'in hadislerinde bulunmamakla birlikte; Sayın Başbakan'ın "Kürtaj cinayettir" çıkışından sonra, Başkan Sayın Mehmet Görmez vasıtasıyla Diyanet İşleri Başkanlığı'nın "Kürtaj cinayettir ve haramdır" şeklinde görüş bildirmesi ve bu anlamdaki cinayeti fuhuş, zina ve tecavüz eylemlerinin sonucu olan hamilelikleri de kapsayacak biçimde geniş tutması, Türkiye'de yeni bir tartışmanın da fitilini ateşlemiş bulunmaktadır. Özellikle ana muhalefet partisi CHP, diyanetin bu şekilde görüş bildirmesini, siyasi otoriteye ve kanun yapıcılara verilen mesaj ve destek şeklinde nitelendirmiştir.
Diyanet'in, kürtaj konusundaki görüşünü, "hamilelik bir tecavüz eylemi sonucunda oluşmuş olsa bile bu işte çocuğun hiçbir kusuru yoktur ve anne açısından herhangi bir sağlık riski yoksa anne bu çocuğu doğurmak durumundadır" anlamına gelecek şekilde geniş tutması, ister istemez Diyanet'in kadına bakış açısının bilinmesini gerektirmektedir.

İsrail’in Salkım Göğüslü Kızları

Bu makale"Yazı İşleri"miz tarafındaredakte edilmemiş
yazarı tarafından gönderilmiş özgün hâliyle yayınlanmıştır
“Ey sen kadınlar arasında güzel kadın,
Göbeğin yuvarlak bir tas,
Onda karışık şarap eksik değil,
Karnın buğday yığını,
Zambaklarla kuşanmış,
İki memen sanki bir çift geyik yavrusu,
İkiz ceylan yavrusu.
Senin boynun hurma ağacına,
Memelerin de salkımlara benziyor.
Hurma ağacına çıkayım,
Dallarını tutayım, dedim;
Memelerin üzüm salkımları gibi olsun,