Birkaç gün önce, Gazete’mizde yazan yeni bir kimlikle karşılaştık. Laiklik üstüne bir makâlesi vardı. İlk bakışta bir cümle görmüştük ki, yazıyı tamâmen okuduktan sonra itiraz edeceğimiz husus yalnız bu olmuştur. Cümle şöyleydi: Bugün Alman halkı kâmilen Protestan mezhebindendir. Hayli mâlûmat sâhibi görünen yazar bunu nasıl atlamıştı ki, hayret! Yazının bütünü içindeki laiklik bilgisi ve yazarın kendi görüşleri bir yana, o cümlesi ve onun ifâdesi yazar için tâlihsizlik olmuştur. Çünkü, bilineceği üzere Alman halkı tümden Protestan değildir!
Buradaki amacımız, şahsen tanımadığımız "Sayın Yazar"la polemiğe kalkışmak değildir. Fakat ortada bir yanlış vardır. Bunu düzeltmek bahânesiyle yazmış bulunmaktayız. Tabiî ki, birkaç satır da bizim eklentimiz olacaktır.
Öncelikle, Alman halkından ne kastedildiğini anlayabilmiş değiliz. Yâni yalnız Almanya mı kastediliyor, yoksa dünyânın bütün Almanları mı!? Eğer Almanya idiyse buranın kuzey
bölgeleri Protestan iken güneyi Katolik’tir. Yok, dünyâ bütünü kastediliyorsa, o zaman da Almanların çoğu Katolik’tir, diyeceğiz. Elimizde, buna ilişkin ansiklopedik bilgiler bulunmaktadır. Aynı bilgilere göre, yabancılar hiç dikkate alınmadan yüz Alman'dan kırkı Katolik, altmışıysa Protestan’dırlar. Ancak şu hatırdan çıkarılmamalıdır ki, bu kâğıt üstündeki durumdur. Gerçekteyse Almanlar ve bilhassa Protestanlar arasında inançsızların sayısı büyük rakamlara varmaktadır! Öte yandan herhâlde bilinecektir ki, İsviçre’nin ortalama yüzde yetmişiyle Avusturyalılar da aynen Alman'dırlar. Bu kadarla da bitmemektedir. Fransa’nın Alsace-Lorraine bölgeleri halkı kezâ Alman'dırlar. Almanya çevresindeki ülkelerin hepsinde, hattâ bunların hayli uzaklarında gene Almanlar yaşamaktadırlar. Bütün bu Almanlar dikkate alındıklarında ezici çoğunluğun Katolikler oldukları görülecektir ki, keşke o yazar haklı olup da hepsine birden Protestan diyebilseydik! Vatikan’ın Katolikleri diğer Hristiyan mezhepleri karşısında bile son derecede bağnaz davranırlarken, çağdaş ve laik Protestanlar yabancılara karşı bir de dinî tavır almamaktadırlar. Burada bir an için geriye dönüp Orta Çağ'ı hatırlayalım. Verdiği ağır cezâlar insanları yakmaya kadar varan bu dönemin ünlü engizisyon mahkemeleri Katoliklerin eseriydiler. Daha çok Protestanları hedef alan engizisyon mahkemeleri, son buldukları 1834’e kadar birçok günahsızın âhını almışlardır.
Târihte Haçlılar diye yer almış ve sözde Kudüs’ü ele geçirmek uğrunda, Müslüman ve Hristiyan demeden katliamlar yapmış Hristiyanlar da Katoliklerdi. Vatikan’da oturan en büyük Katolik ruhbanı Papa’nın, bugünlerde doğu Hıristiyanları olan Ortodokslardan özür dilemesi işte bu yüzdendir. Şurası da ilginçtir ki, Haçlı Seferleri sırasında Anadolu’da karşılaştıkları Selçuklu ve Türkmenlere ilk defâ Türk, Anadolu’ya da Türkiye deyip bunu dünyâya kabûl ettirenler gene, Alman komutanı İmparator Friedrich Barbarossa komutasındaki Katoliklerdir!
Aynı konuda ilgi çekici iki hâtıramız bulunmaktadır: Gençlik yıllarımızda Alman kız arkadaşlarımız olmuş ve yirmi sekizinde evlenene kadar bunlarla yazışmıştık. Amacımız böylece Almancamızı geliştirmek, ola ki Almanya’ya gidersek dil avantajını kullanabilmekti. Öyle, aşka meşke yer vermediğimiz mektuplarımızda sâdece çevremizde olan biteni yazardık. Arkadaşlardan biri Berlin’den Fräulein (froylayn = bekâr kadın, kız) Monika’ydı. Mektuplarında bize annesi Hannelore’nin (babası II. Dünyâ Savaşında ölmüşmüş) selâmlarını yazan Monika Protestan bir âilenin kızıydı ve Allah’a inanmıyordu. Heidi (Haydi)’yse, Almanya’nın Belçika sınırındaki şimdi adını unuttuğumuz bir kasabanın fräuleinıydı. Heidi’nin âilesi Katolik’ti ve değil selâm göndermek, kızlarının bizimle mektuplaştığını dahi bilmiyordu! Bu yüzdendir ki, mektuplarımızı Heidi’nin evine değil başkaca bir adrese göndermekteydik! Çünkü, Heidi’nin adlarını bilmediğimiz anne babası, onun bir Türk’le, hele de bir Müslüman’la yazışmasına katlanamayacak olup, tabiatıyla izin vermeyecekti!
Mete Esin