ÖMER SAĞLAM *Bin Sene Sonra Arapların Şerefini Yine Türkler Kurtarıyor





2015 yılından bu yana Yemen'de kıyasıya bir iç savaş devam ediyor. Savaşan taraflardan birisini İran, birisini Suudi Arabistan destekliyor. Zaten fakir olan Yemen halkı ise açlıkla boğuşuyor. 

"Save The Chıldren" isimli İngiliz yardım kuruluşu geçenlerde açıkladı; 2015 yılından bu yana Yemen'de 5 yaşın altında toplam 85 bin çocuk açlıktan öldü! 
Bugün Cuma vaaz ve hutbesinde duyuruldu; Diyanet, Türkiye sathındaki bütün camilerde Yemen'e Yardım kampanyası adı altında yardım topladı. Ayrıca YEMEN

ÖMER SAĞLAM *Ah O Yemendir Dul Kalan Nenendir





2015 yılından bu yana Yemen'de kıyasıya bir iç savaş devam ediyor. Savaşan taraflardan birisini İran, birisini Suudi Arabistan destekliyor. Zaten fakir olan Yemen halkı ise açlıkla boğuşuyor. 

"Save The Chıldren" isimli İngiliz yardım kuruluşu geçenlerde açıkladı; 2015 yılından bu yana Yemen'de 5 yaşın altında toplam 85 bin çocuk açlıktan öldü! 
Bugün Cuma vaaz ve hutbesinde duyuruldu; Diyanet, Türkiye sathındaki bütün camilerde Yemen'e Yardım kampanyası adı altında yardım topladı. Ayrıca YEMEN yazıp 5601'e gönderince kampanyaya 10 TL. katkıda bulunacakmışız! 

Şimdi sorulması gereken ve benim kafamı kurcalayan sorular şunlardır: 
Diyanet camilerden toplamış olduğu bu yardımı kimlere ulaştıracak; İran'ın

ÖMER SAĞLAM *Toprak Atanınız Bol Olsun


Ülkemizde az da olsa gayrimüslim vatandaşlarımız da var malum. Onların en azından meşhurları, millete ve memlekete faydalı olanları, ya da eser bırakanları öldüğünde, Müslümanlar olarak arkalarından ne diyeceğimiz ve nasıl dua edeceğimiz konusunda bazen bocaladığımız olur. Hele hele dua eden kişi benim gibi az çok medya mensubuysa, yapacağımız duâ hakkında kılı kırk yararız! Çünkü olmadık itiraz ve tenkitlere muhatap oluruz. Vaktiyle Hrant Dink için "Allah rahmet eylesin" demiştim de neler neler işitmiştim çok bilmişlerden. Hatta en yakın dostlarım bile "Ömer Bey, gayrimüslimler için rahmet dilenmez, toprağı bol olsun denir" diyerek beni uyarmışlardı.

Ben de kendilerine; "Hiç kimse Allah'ın rahmetinin kahyası değildir. O rahmetini kime isterse ona verir. Bizimkisi sadece bir temennidir. Eğer gayrimüslimlere rahmet dilemekle, size düşen rahmetin eksileceğini düşünüyorsanız, sakın korkmayın. Ben, bana düşecek rahmetten bir kısmının gayrimüslimlere verilmesini istiyorum. Unutmayın Allah'ın rahmeti sonsuzdur. 'Rahmetim gazabımı geçti"

ÖMER SAĞLAM *İnkılapçı Bir Peygamber: Hz. Muhammed






Diyanet’in 26.10.2018 tarihli hutbesinden hareketle yazmış olduğumuz “Ulemanın ‘Asrı-ı Saadet’ Yalanı” başlıklı yazımızı okuyan okurlarımdan genelde olumlu tepkiler aldım. Ancak az da olsa tavsiye ve telkin mahiyetinde serzenişte bulunan okurlarım da oldu. Bunlardan birisi de geçmişte İl Müftülüğü, Din Hizmetleri Ataşeliği ve DİB Merkezinde üst düzey bürokratik görevlerde bulunmuş bir din adamıydı. Konuşmalarından beni tanımadığı belliydi; onun için de son derece saygılı ve kibar konuştu. Eğer eski bir Diyanet Vakfı Müfettişi olduğumu bilseydi bu derece

ÖMER SAĞLAM *"TÜRK" Diye Bir Millet Yoktur [Ömer Sağlam]





Milli Eğitim Bakanlığı, Danıştay 8. Dairesi’nin verdiği, andımız kararına itirazını gerekçelendirirken birçok nedenin yanında “Türkler kendi çağdaşı unsurlara göre ulus bilincine en geç ulaşan topluluktur” şeklinde bir gerekçe de ileri sürmüş. MEB, söz konusu dilekçeyi hazırlayan üç kişiyi görevden almış veya onlarla çalışmayı bırakmış. Kutluyorum bakanlığı. Zira Türk Milleti'ne bundan daha büyük hakaret ve daha büyük aşağılama olamazdı.

Ak Parti sözcüsü Ömer Çelik, "(Temyiz dilekçesindeki)Bu bölüm AK Parti’nin görüşünü yansıtmamaktadır. Sayın Bakanımızın başkanlığında oluşturulan görüşe aykırı olarak bu konuda avukatların kendi tasarruflarını ortaya koyduğu bir dilekçedir. Bahçeli’nin eleştirisi haklıdır, ahlaki olarak bir hatadır. Batı’da üretilen ulus devlet teorilerinden etkilenerek söylenmiştir. Bakanımızın ve bakanlığımızın oluşturduğu görüşe rağmen oradaki avukatlar tarafından bu paragraflar oraya ekleniyor. Kontrol etmesi gereken bürokratlar da kontrol etmemiştir. O bürokratlar da görevden alındı, avukatlarla ilişik kesilmiştir, dilekçeden o bölüm çıkarılmıştır.."(1)  dediğine göre; o itiraz dilekçesi toptan geri çekilmeli ve "Andımız" okullarda okutulmaya başlamalıdır. Madem "Bahçeli haklı" diyorsunuz. Yapılması gereken

ÖMER SAĞLAM *Atatürk'ü ve Millî Mücadele'yi Anlamak* [10 Kasım vesilesiyle]


İstiklâl Savaşı'nın en önemli karakteri, millilik vasfıdır. Yani ulusal bir savaş olma özelliği taşıyor olmasıdır. Çünkü İstiklâl Savaşı, Türk Milleti'nin bütün unsurlarının, bütün toplum kesimlerinin ve bütün güçlerinin ortaklaşa vermiş olduğu bir mücadeledir. Esasen, pek çok yayında Türk İstiklâl Mücadelesi, Milli Mücadele, bu mücadeleyi veren güçler de "Kuvayı Milliye" yani "Millî Kuvvetler/Ulusal Güçler" olarak ifade edilmektedir.

Atatürk bu gerçeği şöyle açıklamıştır 1937 yılında: "Ben 1919 senesinde Samsun'a çıktığım gün elimde, maddi hiçbir kuvvet yoktu. Yalnız büyük Türk Milleti'nin asaletinden doğan ve benim vicdanımı dolduran, yüksek ve manevi bir kuvvet vardı. İşte ben bu milli kuvvete, bu Türk Milleti'ne güvenerek işe başladım(.) Ben Türk ufuklarından bir gün mutlaka bir güneş doğacağına, bunun hararet ve kuvvetinin bizi ısıtacağına, bundan bize bir güç çıkacağına o kadar emindim ki, bunu âdeta

ÖMER SAĞLAM *İçimizdeki Şeytan







Bir dostumun sayfasında gördüm; hacda şeytan taşlama işinde kullanılan taşlar para ile satılıyormuş hacılara ve bu işi de Yahudiler yapıyormuş! Yahudiler bu işten yüzlerce milyon dolar para kazanıyormuş! Orada kesilen kurbanların etleri de Suudi Arabistan'da konuşlu Amerikan askerlerine gidiyormuş!

Şeytan Taşlama ritüeli, Haccın vacipleri arasında kabul edilir.
Nohut büyüklüğünde toplam 70 taş kullanılır bu iş için.
Arefeyi Kurban Bayramı'na bağlayan gece, yani Arafat vakfesinden dönüşte Müzdelife bölgesinden toplanır ve Bayramın birinci gününden itibaren Mina'da bulunan üç adet temsili şeytanlara (beton sütun) bir kural dahilinde atılır. İlk gün sadece büyük şeytan (en büyük beton sütun) 7 taş atılır, sonraki üç günde ise her

ÖMER SAĞLAM *Namaz ve Cumhuriyet


Namaz'ın konu edildiği ilk sure, tespit edebildiğim kadarıyla Meryem Suresi'dir. Meryem Suresi Mekke döneminde nâzil olmuştur. Bazı müfessirler surenin 58. ve 71. ayetlerinin Medine döneminde indiğini söyler. 

Meryem Suresi'nin 31. ayetinde şöyle deniyor: "Nerede olursam (olayım), beni kutlu kıldı ve hayat sürdüğüm müddetçe, bana namazı ve zekatı vasiyet (emr) etti."

Aynı surenin 55. ayetinde; "Halkına, namazı ve zekatı emrediyordu ve o, Rabbi Katında kendisinden razı olunan (bir insan)dı." denirken 59. ayetinde: "Sonra onların arkasından öyle nesiller türedi ki, namaz (kılma duyarlılığın)ı kaybettiler ve şehvetlerine kapılıp-uydular. Böylece bunlar azgınlıklarının cezasıyla karşılaşacaklardır.

ÖMER SAĞLAM *Ermeni Aram Güleryan ve Türk Ara Güler


Asıl adı Aram Güleryan’mış Ara Güler’in. Öldüğünde merak ettim kim olduğunu. Zira bugüne kadar hep bizden bir parça olarak gördüğüm için araştırma gereği duymamıştım. NTV’de yayınlanmak üzere hakkında bir belgesel hazırlayan Yağız Şenkal’dan duydum; Ara Güler kendisi için “Türklerin en Ermenisi, Ermenilerin de en Türküyüm” dermiş. Son derece anlamlı bir tanımlama. “Ermeni kimliğimi reddetmiyorum ama Türklüğümü de görmezden gelmiyorum” demek gibi bir şey. “İkisine de eşit mesafede duruyorum” anlamına geliyor. Bizim de isteğimiz bu değil mi zaten, Türk üst kimliği altında herkes kendi etnik kimliklerini koruyabilir, kendi kültürünü de yaşayabilir.

ÖMER SAĞLAM *Diyanet Enflasyon Oranını Açıkladı: %57!


Evet, yanlış duymadınız; TÜİK verilerine göre %24.5 olan yıllık enflasyon oranı, DİB verilerine göre %57!
Bunu nereden anlıyoruz; Diyanet'in hac ve umre ücretlerine yapmış olduğu zamdan.
Zira Diyanet, hac ve umre ücretlerine %57 oranında zam yapmış.
Hükümetin, enflasyonla mücadele etmek için özel firmalardan fedakârlık isteyerek hiç değilse fiyatlarda %10'luk indirim talep etmesine karşılık, kendisinin bu tür indirimlere yaklaşmadığı gibi, kendi verdiği hizmetlere sürekli zam yapıyor olması

ÖMER SAĞLAM *“Cennet Mekân Abdülhamid Han” Dediniz de Aklıma Geldi


Sosyal Medya’da Atatürk’ün muhtemelen İstanbul’da Florya sahillerinde kayıkta çekilmiş bir fotoğrafını paylaşmışlar. Fotoğrafta Atatürk ve şapkalı bir köylü vatandaş dışında kimse bulunmuyor. İşin ilginci adam biraz çekingen vaziyette öylece oturuyor, kürekleri ise bizzat Atatürk çekiyor. Fotoğrafı paylaşanlar üzerine şöyle bir ibare yazmışlar: “Bir lider düşünün… Milletinden bir ferdi kayığına alır, derdini dinler, dertleşir, kürekleri bile kendi çeker. Aynı gemide olmak işte budur..” Fotoğrafın aslında yakınlarında

ÖMER SAĞLAM *Sizin İslam'da Hoşgörü Yoktur


1970'li yılların sonunda Çankırı İmam-Hatip Lisesi'nde öğrenci iken Mehmet Kesiktaş isimli bir Biyoloji Öğretmenimiz vardı. Kendisinin İstanbul Kabataş Erkek Lisesi'nden isteği dışında ve zorunlu olarak Çankırı'ya geldiğini söylerdi hep. Kabataş Lisesi'nde öğretmenlik yapmakla birinci sınıf bir öğretmen olduğunu ima eder İmam-Hatip Lisesi gibi bir okula gönderilmeyi kendisi için bir tür tenzili terfi ve zül kabul ederdi. Urfalıydı ve yüzünde derin Şark Çıbanı izleri vardı.

Eşi olan hanımefendi bir Öğretmen Albaydı öğretmenimizin. Eşinin tayini o sırada Çankırı'da faaliyette bulunan Astsubay Hazırlama Okulu'na çıktığı için öğretmenimiz de eşinin peşinden Çankırı'ya gelmiş ve bizim okulda ders vermeye başlamıştı

ÖMER SAĞLAM *Camiler Haftası Üzerine Bir Derkenar . . . . . . . "Sen anlarsın ezandan ve Kur'an'dan"


Her zaman Cuma'nın ilk sünnetini ve iki rekatlık farzını kılınca çıkardım camiden.
Bugün özellikle uzattım namazı!
Maksadım imamı uyarmaktı; uyardım da!
Zira günden güne cami cemaatinin azalmakta olduğunu görüyor ve sebebini merak ediyordum. 

Öte yandan her hafta cami kapısında istisnasız yardım toplanması da oldukça canımı sıkıyor, her hafta camiye girerken kapıda durmakta olan yardım kutusunu görünce ister istemez yüzüm buruşuyordu!
Ayrıca zaman zaman Arab ağzıyla iç ezanı okuyan adam da bir hayli sinirimi bozuyordu ve bu konuda da imamı uyarmak için fırsat kolluyordum.
Bugün Mihraptaki imamın tam arkasında adeta onun poposuna burnunu dayayarak

ÖMER SAĞLAM *Dede Korkut Türklere Gönderilmiş Bir Peygamber midir



"Neden bütün Peygamberler Araplara ve İsrailoğulları'na gönderildi?" veya "Neden bütün peygamberler Orta Doğu'dan çıktı?" ya da  "Neden bütün semavi dinler orta doğudan zuhur etti?" 

Oysa bu soru, konusu itibarıyla yanlış bir sorudur. En başta kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim, bütün milletlere peygamber, dolayısıyla semavi din gönderildiğini haber vermektedir bize. Nitekim Kur'an'da Nahl Suresi'nin 36. ayetinde "Biz her millete bir peygamber gönderdik..”;  Şuara Suresi'nin 208. ayetinde ise "Biz hiçbir memleketi, öğüt vermek üzere (gönderdiğimiz) uyarıcıları (peygamberleri) olmadan yok etmemişizdir. Biz zalim değiliz." denilerek her millete ve kavme peygamber gönderildiği haber verilirken, Furkan Suresi'nin 51. ayetinde “Eğer isteseydik her şehre bir uyarıcı peygamber gönderirdik.” denilerek Allah'ın sadece her kavme veya millete değil, her şehre ve kasabaya peygamber gönderebilecek güç ve kudrette olduğu belirtilmektedir. 

ÖMER SAĞLAM *Camide Aşk Başkadır


Diğer İslam ülkelerini bilmem, ancak ülkemizdeki camilerde genelde "Dünya kelamı etmeyiniz" şeklinde uyarılar vardır. Bu uyarılar genelde cami girişlerinde, bazen de içerideki kolon ve sütunlarda yerlerini alır. Bizim mahallenin imamı, bu konuyu biraz daha abartarak şiirsel hale getirmiş ve caminin girişine "Hak ile birlikte iken halk ile ilişkini kes" şeklinde bir yazı asmış. Yazı matbu olarak, yani renkli afiş şeklinde olduğuna göre; bu afiş bir merkezden, DİB veya en azından müftülük tarafından topluca bastırılarak camilere dağıtılmış olmalıdır.
                          
Bizim din adamları, camilerde cemaati susturup, tam anlamıyla zapturapt altına almışlardır. Hiçbir itiraza mahal vermeden özgürce konuşmaktadırlar ki; bunun içine bazı siyasi partiler lehine kamuoyu oluşturmak da dahildir. Din adamlarımız, dinin sorgulanamaz dayatmacı naslarını, yani dogmalarını, adeta kendi şahıslarına tahvil etmişler, böylece kendilerini sorgulanamaz, dokunulamaz kılmışlardır. Bu ülkede,

GÜNAY TULUN *6 ve 7 Eylül Oyunlarının Sahne Arkası


Aşağıdaki satırlarda anlatmaya çalışacağım olaylar; yerden göğe, gökten de yere dek haklı olan bir ulusun, yetersiz politikacı ve bürokratlar eliyle nasıl haksız konuma getirildiğinin öyküsüdür. Olaylar, sanki durmaksızın tekrarlanacakmış gibi bugün de devam ediyor. Nedendir bilinmez, kulaktan dolma bilgilerle tatmin olan tiplerle kendisini aydın sananlar daima ve yalnızca Türkiye'yi suçluyorlar. Tabii ki suçlu... Ona hiçbir itirazım yok! Yalnız işin aslını aradığınızda suçlanacak ülkeler sıralamasında adı en

GÜNAY TULUN *Yonaguni'nin Batık Kenti

Değerli Okurlarımız! 

GÜNAY TULUN *Derinlerdeki İzler

Değerli Okurlarımız! 

GÜNAY TULUN *Traklardan Tiwanaku'ya

Değerli Okurlarımız! 

GÜNAY TULUN *Bir Başka Ergenekon

Değerli Okurlarımız! 

GÜNAY TULUN *Basamaklı Piramitler

Değerli Okurlarımız! 

GÜNAY TULUN *Piramitle Piramit

Değerli Okurlarımız! 

GÜNAY TULUN *Kon-Tici Vira Cocha

Değerli Okurlarımız! 

GÜNAY TULUN *Huzurlarınızda Tiwanaku

Değerli Okurlarımız! 

GÜNAY TULUN *Sonsuz Bir Aşktır Mu

Değerli Okurlarımız! 

GÜNAY TULUN *Mu

Değerli Okurlarımız! 

GÜNAY TULUN *Ya Atlantis'se

Değerli Okurlarımız! 

GÜNAY TULUN *Thera Olayı

Değerli Okurlarımız! 

GÜNAY TULUN *Karyenler ve İlk Atina

Değerli Okurlarımız! 

GÜNAY TULUN *İr Ak Koca

Değerli Okurlarımız! 

GÜNAY TULUN *On İki Bin Yıllık Kent

Değerli Okurlarımız! 

GÜNAY TULUN *Atlantis Değilse

Değerli Okurlarımız! 

GÜNAY TULUN *Thera ve Kadim Bilgiler

Değerli Okurlarımız! 

GÜNAY TULUN *Lemurya Muraya Mu

Değerli Okurlarımız! 

GÜNAY TULUN *Bir Zamanlar Pangea

Değerli Okurlarımız! 

ÖMER SAĞLAM *Hac Farz İbadet Olma Vasfını Kaybetmiştir


Kâbe'nin, Hz. Adem döneminden beri var olduğunu söyleyenler varsa da Hz. İbrahim döneminde inşa edildiği genel kabul görmüş bir görüştür. Hz. İbrahim'in Sümerliler döneminde yaşadığı kabul edilirse, Hac ibadetinin en az 5.000 yıldır bilindiği ve yerine getirildiği ortaya çıkmaktadır. Üstelik icra şekli 5.000 yıldır aşağı yukarı aynı kalmış bir ibadettir hac. Cahiliye dönemi Arapları bile hemen hemen aynı şekilde yapıyorlardı bu ibadeti. Tek farkları, bu işi daha çok müzik ve dans eşliğinde ve bir eğlence ortamında icra ediyor olmalarıydı..

Hac İbadet Olmaktan Çıkmış Adeta Kumara Dönüşmüştür!
Medyaya yansıyan haberlere göre; Türkiye'de Hac ibadetini yerine getirmek için Diyanet'e başvuran ve sıraya giren kişi sayısı 2 milyon 100 bine ulaşmış. Arabistan, binde bir hesabıyla Türkiye'den her sene ancak 80 bin hacı adayını kabul ediyor. Bu
  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

Google'da Webler Arası ve Site İçi Arama

*TATİL ve DİNLENME
Marmara Adası
DAVRAN MOTEL

*HASTANE RANDEVU SİSTEMİ
182 Merkezi Hekim Randevu Sistemi ile RANDEVU ALMA

FotoğrafımGrup Kimliğini Görüntülemek İçin Tıklayın




HABERCİDEN, "Yazarlar ve Ozanlar" ile "Sessizliğin Sesi" Gruplarına Ait Özgün Bir Kanaldır.