ÖMER SAĞLAM *Ziya Gökalp'in ve Süleyman Nazif'in Hemşehrisi Meral Akşener

Ahlat, Mardin, Diyarbakır derken Meral Akşener şimdi de Şırnak ve Cizre'de. Meral Akşener sayesinde Türk Milliyetçileri Cudi ve Gabar dağlarının eteklerine kadar gittiler ya, artık onlar için ufukta iktidar görüldü sayılır. Öyle ya; CHP'nin bölgede hiçbir ağırlığı yok, MHP desen Gâvur Dağı'nın ötesine geçemiyor; böyle olunca Kürtlerin dindarları AKP'ye, ayrılıkçıları ise HDP'ye oy veriyor, ortada olanlar ise sandığa bile gitmiyorlar muhtemelen. İyi Parti, işte bu ortada olanların oylarını alabilir bize göre. Elbette

GÜNAY TULUN *Biz mi Çok Aptalız Beyzademiz mi Çok Cin

BIKTIM ARTIK
İnanın bıktım artık! 
Evde televizyon açmaya, gazetede ön ve orta sayfaya bakmaya korkuyorum. Hep iktidarın başı, yardımcısı, sözcüleri konuşuyor. Konuşmakla kalsalar yine iyi... Hakaret üstüne hakaretler ediyor, küfürün yanına bol kepçe küfür ekleyip insanlara saldırıyor, kendilerini eleştirenleri müfteri, alçak, namussuz, ahlaksız ilan ediyorlar. Sonra da bana hakaret ettiler diye tazminat üstüne tazminat ve ceza davaları açıyorlar. 

KEMAL KILIÇDAROĞLU ve PARTİSİ CHP
Günün modası, ülkemin tek muhalefet partisi CHP'yle onun başkanına saldırmak... Hapse attırıp siyaset sahnesinden silmeye çalışıyorlar. Adamcağız hakkında söylemedikleri kalmadı. O kadar temiz ki 15 yıllık iktidarları döneminde bir şeyler yapamadılar. Alay ederek gözden düşürmeye çalıştılar, akılsızların dışında kimseyi inandıramadılar. Hiçbir açığını bulamadılar. Yoksa onları da yavru muhalefet gibi burunlarından yakalayacaklardı. Olmadı, olduramadılar. 

TAMER UYSAL *Kudüs... Ey Kudüs


“Seni unutursam, ey Kudüs
Sağ elim hünerini unutsun
Eğer seni anmazsam
Dilim damağıma yapışsın”
                                               MEZMUR-137

Kudüs Ey Kudüs yaklaşık 4 yılda yoğun çaba ve araştırmayla ortaya çıkmış, Kudüs ve İsrail-Arap sorunu üzerine yazılı en kapsamlı kitaplardan birisiydi. Fransız ve Amerikalı gazeteciler Dominique Lapierre ve Larry Collins tarafından kaleme alınmıştı.

Üç tek tanrılı (semavi) dinin merkezi Kudüs tarih boyunca nice “kutsal savaş”lara sahne olup üzerine sayısız kitap yazılmıştır. Ulusların yolları ve tanrı kelamı kavşağının tarihine ışık tutan ve ABD, Almanya, Fransa vs. gibi ülkelerde çok satan kitapta Kore Savaşını da izlemiş Lapierre ile Ortadoğu’daki toplumsal dönüşümlerin

GÜNAY TULUN *Pandora'nın Kutusu Açıldı

A Kal P döneminin gazetecilerini anlamamın imkânı yok!
Eskiden, gizlenen olayları gazeteciler ortaya çıkartırdı. Şimdiyse önlerine konan gerçekleri reddetmek, kamuoyunu şüpheye düşürmekle meşguller. Gazetecilik okullarında ne öğreniyorlar ki?


Gerçekleri çarpıtıp kamuoyunu şüpheye düşüreceklerine, her olayı gazetecilik şüphesiyle karşılayıp doğru gazeteciliğin ön şartlarından olan araştırmaya koşmaları gerekmez mi? Eskilerin gazeteciliği böyle değil miydi? 

ÖMER SAĞLAM *İbn Fadlan: Oğuzlar Yolunu Kaybetmiş Eşekler Gibidirler (Arap’ın Gözüyle Biz Oğuz Türkleri)

Milâdi 922 yılında bir elçilik ekibiyle çıkmış olduğu seyahatte Oğuzların yaşadığı ülkelere yolu düşen Arap Seyyahı İbn Fadlan, Türkiye Türkleri’nin ataları olan Oğuzlar hakkında şu bilgileri vermektedir; 

"... Bu dağdan geçtikten sonra Oğuzlar diye bilinen bir Türk kabilesinin bulunduğu yere ulaştık. Onlar, kıl çadırlarda oturan ve konup göçen Yörüklerdi. Göçebelerde âdet olduğu gibi, sık sık yer değiştirdikleri için yer yer onlara ait çadırlar görülüyordu. Çok güç şartlar altında yaşıyorlardı. 

TAMER UYSAL *Bir Kentin Anatomisi: Bursa Üzerine


(1) 
"Söz uçar yazı kalır."
(Latin Atasözü)

Çoğu zaman yazı yazma sürecine girdiğimde aklıma Aziz Nesin geliyor. Usta "hangi ortamda yazarsınız" sorusuna "Bu ortam, yazacağım yazı türüne göre değişir" diyor ve ekliyor: " Çok ciddi bir yazı yazacaksam odamın kapısını ve pencerelerini sıkı sıkı kapatırım."...Bende de bir yazı konusu ortaya çıktıktan sonra biraz yürüyüş iyi gelir. Çünkü gözlem ve sokaklar insana iyi fikir verir.Feridun Andaç'ın bu latin darbımeseli ile aynı başlıkta bir kitabı vardı. Yazar ve şairlerle söyleşiler içeriyor. Yazarların yazım süreçleri farklı mutlaka. Sessiz bir ortamda üretime odaklanmak gerekir. Aziz Nesin gibi müzikle de odaklanabilir farklı ortamlarda da yaratılabilir ama yalnızlık mutlaka şart: Yazar yalnızlığı denilen...Gezerken yazı yazamazsınız ama bana iyi fikir veriyor. Tek eksiğim var: Aşırı unutkanlık. Ne yaptımsa halt edemediğim. Yaşlanıyorum...

Artık fotoğraf makinesi yanımızda. Cep telefonunu alırken "nasıl olsun" diyen satıcıya basit olsun fotoğraf çekeyim müzik dinleyebileyim yeter demiştim.

ÖMER SAĞLAM *Ebû Hüreyre'nin Hadis Kitabı Var mı


Dünkü (03.11.2017) cuma hutbesinin konusu Sünnet idi.
Bizim imamın "Rivayete göre" dedikten sonra aktardığına göre Hz. Muhammed şöyle demiştir: "Size iki şey bırakıyorum.
Onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız: Bunlar, Allah’ın Kitabı ve benim sünnetimdir". Hutbe metninde bu hadisin kaynağı olarak İmam Malik'in "Muvatta" isimli eseri gösterilmiş.
                                    
İmam Malik (Malik b. Enes) M.S. 711-795 yıllarında yaşamış.
Zaten muteber kabul edilen hadis kitaplarının en eskisi de onun kitabıdır.
Size bir şey diyeyim mi; Hadislerin ravi zincirlerinin ilk halkasını teşkil eden kişilerin

GÜNAY TULUN *Şimdi de Ecevit'e mi


Geçen gün A Kal P Genel Başkanı Recep Bey, cafcaflı görüntüler içinde; Aliyev, Kvirikaşvili, Mirziyoyev, Sagintayev ile birlikte "Demir İpek Yolu" olarak tanımlanan "Bakü, Tiflis, Kars Demiryolu"nun açılışına katıldı. Açılan bu demiryolu hattı sayesinde, hem Pekin'le Londra arasında kesintisiz bir yolculuk mümkün olacak hem de yol 7000 km kısalacakmış. Olay kimi ülkeler için çok güzel kimisi için de Çin malının piyasayı işgal edip yerli sanayiyi öldüreceği korkusu nedeniyle çok kötü...

Basından aldığımız bilgilere göre Recep Bey, coşkulu bir kutlama töreni yapılan

TAMER UYSAL *Şili'ye Duyarlık

 Ne kadar sıksa saflar, ne kadar hacimliyse 
Zulmün karşısında o kadar amansız durur! (Seyyit Nezir)
300 yıl süren Şili halkının bağımsızlık mücadelesinde kara bir isim Pinochet. Avrupalılardan sonra ABD emperyalizmine karşı Şili halkının sempati ve oyunu da kazanmış Salvador Allende’yle 4 bin’e yakın Şililinin katili. Allende ise sömürge ve borç batağına saplanmış politik çalkantılar içindeki Şili’de çok kısa bir zamanda üretimi arttırarak, enflasyonu düşürebilen, işsizliği yokederek ekonomik başarılara ulaştırmış ve emperyalizme karşı geleneksel

ÖMER SAĞLAM *Tanrı'nın Savaş Çizmeleri ve Satılık Aile Barzaniler




Suriye'de sınırlarına iyi kötü sahip çıkan bir Beşar Esat vardı bir zamanlar. Üstelik bu adamla son derece iyi ilişkiler kuran bir de hükümetimiz vardı bizim.

Ne kadar da mutluyduk o günlerde; hatta yandaş basın "Suriye ile tek devlet haline gedik, Sınırlar fiilen kalktı!" manşetleri bile atıyor, bunun sanal bir dostluk olduğunu söyleyen bizim gibi adamları ise Arap düşmanlığı yapmakla, ümmetin birliğini istememekle ve emperyalizme hizmet etmekle suçluyordu yandaş

GÜNAY TULUN *Şaşkın Kartal Karıncaya Yem Olur


Büyük Dost ve Muhteşem Müttefik: Çirkin ABD* bizimle yine kafa bulmaya başladı. Başladı demek yanlış, hiç durmadılar ki! Türkiye'den ABD'ye gitmek isteyenlere ülkemizdeki konsolosluklardan vize verilmesi durdurulmuş. "Gidin, komşu ülkelerden alın!" diyorlar. Yani Yunanistan'dan, Kıbrıs'ın Rum tarafından, Ermenistan'dan, Romanya'dan, Gürcistan'dan, Irak'tan alacakmışız.
Eziyete bakın! Neyse... "PKK'dan alın!" da diyebilirlerdi.

Vize patırtısının çıktığı gün, olayları analiz eden bir yazı yazmıştım. Otomatik yayında gecikme olunca yazdığım o yazının hiçbir değeri kalmadı. Çünkü CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, yazdıklarımı bir fazlasıyla dile getirdi. Beşiktaş ve Ampute Millilerimizi bile unutmadı. Yalnız kibarlık edip Recep Bey'in, her zamanki gibi doğruları çarpıtan demecinde Beşiktaş için söylediği "Ulan!" sözcüğünü es

ÖMER SAĞLAM *Hz. Ömer Kızını Diri Diri Toprağa Gömdü mü





11.10.2017 günü anılan "Dünya Kız Çocukları Günü" çerçevesinde sosyal medyada bir sürü paylaşım oldu. Ancak bunların çoğu, bilimsel bilgiden uzak kulaktan dolma paylaşımlardı. Bu paylaşımlardan birisi de bizim mahalleden bir hanıma aitti. Bana oldukça ilginç gelen paylaşım şöyleydi: "6'cı asırdan Hz. Ömer'i, kız çocuğunu diri diri toprağa gömdüğü için hâlâ affetmiyorum! Affetmeyeceğim!"

Bu hanım kardeşimize "Sen kimsin de adaletiyle 1400 senedir insanlığı aydınlatan bir insanı affetmiyorsun, affetmeyeceksin.." deme seviyesizliğine düşmeyeceğim elbette. Üstelik bu hanım kardeşimiz sonuna kadar haklıdır da. Çünkü temel kaynaklarda olmasa bile pek çok kaynakta, özellikle Eyüp Sultan ve Hacı Bayram

ÖMER SAĞLAM *Kürtler Millet midir? (Şerefname Düzleminde Bir Derkenar)*



Sözlüklerimiz, "Millet" kavramını, "çoğunlukla aynı topraklar üzerinde yaşayan; aralarında dil, tarih, duygu, ülkü, gelenek ve görenek birliği olan insan topluluğu-ulus" olarak tarif ediyorlar(1).

Bu anlamda Kürtlerin millet olmadıkları, daha doğrusu milletleşme sürecini henüz tamamlayamamış bir topluluk olduğu sonucuna rahatlıkla varabiliriz. Zira Kürtlerin başlı başına bir ortak tarihlerinin, ortak kültürlerinin ve ortak dillerinin olduğunu hiç kimse iddia edemez. Ortak vatan ise zaten bulunmuyor. Ortak tarihin, ortak kültürün, ortak medeniyetin ve ortak dilin varlığını ortaya koyacak olan şey, eser ve belgelerdir. Peki,  bu anlamda Kürtlerin ortaya koydukları başlı başına bir eser var

GÜNAY TULUN *Uslu Fener Palabıyık Hakem Mağdur Beşiktaş





Aslında, birilerinin kalbi kırılabilir diye bu konuya hiç girmeyecektim. "Biraz da doğruları konuşsak, fanatizmi bıraksak, Türk sporu derken oradaki Türk sözcüğüne layık olmaya çalışsak." düşüncesi ağır basınca duramadım. Yine de uyarıyorum. Bu yazımın konusu ne yazık ki, Fenerbahçeli kardeşlerimizin hoşuna gitmeyecek türden... Fanatizm derecesinde gözü ve aklı kararmış taraftar kesimleri bu yazımı okumasın. Çünkü boşuna sinirlenecek, anlatmak istediğimi anlamayacaklar.   

Bir haksızlık sürekli olmaya başlayınca ister istemez dikkat çekiyor.
Beşiktaş ile Fenerbahçe arasında oynanan maçlarda, Beşiktaş aleyhine ilginç olaylar cereyan ediyor. Hemen ardından da Fenerbahçe yönetimi ortaya çıkıp, hakemin Fenerbahçe aleyhine çalıştığını, Beşiktaş'ı koruduğunu söylüyor. Fenerbahçe silahşörleri de egemen oldukları gazete ve TV kanallarında bu söylemi kaynata

TAMER UYSAL *Eğitim Yazıları 3

Eğitim girdisi nitelikli emek olması gereken bir süreçtir. Çetesiz, şeriatsız ve darbesiz gelişen bir toplum, demokratik ve çağdaş hukuk devleti olmanın yolu bu süreci iyi değerlendirmekten geçer. Eğitimin asıl gayesi siyasal iktidarların çıkarlarına hizmet etmek değil halkın ihtiyaçlarına dönük olmaktır. Türkiye siyasal düşünce, din, dil, cinsiyetçilik gibi farklılardan doğan sorunlar karşısında ancak böyle bir eylemde bütünleşebilir...

1996 yılında Adana ve İstanbul’da bulunan iki okuldan birinde gelir düzeyi yüksek aile çocuklarının bulunduğu okulda yoksul aile çocukları bir sınıfta toplanıyor birinde de genelde emekçi çocuklarının okuduğu bir okulda zengin ailelerin çocukları bir sınıfta toplanarak onlara oldukça iyi eğitim koşulları sağlandığı

ÖMER SAĞLAM *Kerkük-Hayfa Petrol Boru Hattı

Eskiler anlatırlardı, eşler arasındaki ilişkinin temeli gerdek gecesi atılırmış. İlk gece nasıl başlarsa, öyle gidermiş ilişkiler.
Bu sebeple damatlar, gelini büsbütün teslim almak ve kendisine bağlamak için ilk gece gösterirlermiş ne kadar sert erkek olduklarını.
İlk geceden sonra yapılan hareketlerin ise hiçbir etkisi olmazmış gelin üzerinde.
...
Adam, evlendikleri günün sabahı erkenden kalkmış ve mükellef bir sofra hazırlamış eşine.
Sonra da bir tepsiye koyarak yatak odasına götürmüş ve henüz şekerleme halindeki eşinin yatağına bırakmış.
Manzarayı gören kadın hemen elini ovuşturarak yerinden doğrulmuş ve;
- "Kocacığım benim, ne kadar naziksin, ne güzel bir kahvaltı, ne güzel bir jest bu. Seni çok seviyorum, hayatım benim...vs" laflarla adamı öpmüş!
Adam aynı şekilde neşe ve keyifle demiş ki;
-"Karıcığım, senin için kendi ellerimle hazırladım kahvaltıyı. Sen mutfağa kadar zahmet etme diye de yatağına getirdim. Nasıl beğendin mi?"
Kadın;
-"Beğenmek ne kelime, bayıldım kocacığım, ben daha ne isterim Allah'tan. İyi ki

TAMER UYSAL *Eğitim Yazıları 2

Rejimin, idarelerinin toplumun aydın ve ilerici kesimine bakışı ile ırkçı ve çağdışı tutumları nedeniyle salt sermaye sahiplerine eleman yetiştirir düzeye indirgemişti üniversiteleri. Yüksek öğretim paralı hale getirilmiş, üniversiteler birer ticarethaneye dönüştürülmüş ve bilim yuvası olmaktan çıkarılmıştı... 

Zincirler kilitler sürgüler
tank tüfek ve ölüm
ve bomba ve korku ve zulüm
ve yeryüzünde ve gökyüzünde
bütün öldürüm silahları onlarındı
bizim kenetlenmiş kollarımız
ve kavgasını verdiğimiz kitaplarımız vardı

İDİL TULUN *Yitip Giden






İnternet ve akıllı telefonların varlığıyla birçok meslek kazanç kapısı olmaktan çıktı. Çoğu şeyin kolay elde edilebilir olmasıysa değer bilincini azalttı. Yıllardır aradığımız bir şarkıya, bir tıkla "Youtube"dan erişince seviniyor, üç beş kez dinleyince hevesimizi alıp yenilerine yöneliyoruz. Oysa eskiden, yıllarca aradığın bir plağı bulsaydın, bu hemen tüketilecek bir sevinç olmaz, uzun süreli mutluluğa yol açardı. Dinlemekten bıkmaz, gider gelir dinler, hemen yenilerine yönlenmezdin. Kabahat belki de sanal dünyanın

TAMER UYSAL *Eğitim Yazıları 1

Eğitim bir öğretme-öğrenme sürecidir.
Eğitimde temel sorunlar 
çözümlenmedikçe eğitimin yaşayan
bileşenlerini aynı sorunlar bekliyordu...

Sizin değil çocuklarınız
Özlenen bir yaşamın oğulları, kızlarıdır onlar
Sizden geldiler, henüz sizinledirler;
Ama sizden ya da sizin değildirler
Sevginizi verebilirsiniz onlara,
Düşüncelerinizi değil

GÜNAY TULUN *Yeni Osmanlıcılık: Yanlış Aşk


Aslında iki yazıdan ibaret bu mini dizinin adını "Osmanlıyı Tanımayan Yeni Osmanlıcılar" koymak daha gerçekçi olacaktı. Artık son yazıya geldiğime göre geç kaldım. "Yeni Osmanlıcılık: Trajikomik Hayal"de bıraktığım yerden devam ediyorum.

PADİŞAHLARIN HUZURSUZLUK SAÇAN GÜNAHKÂR UNVANLARI 
Günümüz insanı kul olmaya bu kadar meraklı da hayranı oldukları o padişahlar bu tür günahlarda onlardan farklı mı? Değil tabii… Öyle çok unvanları var ki, yazmaya kalksam bıkıp okumazsınız. Benim için en ilginç, hatta korkutucu 
olanları yazayım. “Halife-i rûy-i zemin” yani “Yeryüzünün halifesi”… “Allah’ın yeryüzündeki gölgesi” demek olan “Zıllullah-ı rûy-i zemin”... Bitmedi, “Zıllullahi fi’l-arzeyn” yani “Allah’ın iki dünyadaki gölgesi”... Korkunç unvanlardan birini daha yazayım; “Zıllullahi fi’l-

GÜNAY TULUN *Yeni Osmanlıcılık: Trajikomik Hayal




YENİ OSMANLICILIK 
Son yıllarda, ülkemizin başına “Yeni Osmanlıcılık” denen A Kal P çıkışlı bir bela sardırıldı. Bu akım, Ahmet Davutoğlu’nun etkin olduğu dönemde iyiden iyiye dışa vuruldu. A Kal P içinde, Recep Bey’in izni olmadan tek adım atılamayacağını uçan kuşlar kadar sıçrayan çekirgeler de bilir. Tabii ki tüm dünya da… Bu nedenle emperyalist bir sözcük olan “Osmanlıcılık” söylemlerinden hepsi de Osmanlı gibi emperyal ruhlu olan; Rusya, İran, ABD, Ermenistan, Yunanistan ile diğer Avrupa devletleri çok rahatsız oldu. Osmanlıyı ders kitaplarında “Katil!” olarak anlatan Suriye, Suud, Mısır ve Irak

ÖMER SAĞLAM *Hart İsyanı ve 15 Temmuz Silahlı Kalkışması


Mehdilik, Halifelik, Kutb'ul Aktaplık, Peygamberlik, hatta Tanrılık iddiasında bulunan tek kişi Fethullah Gülen değildir. Gavsları, Allah dostlarını, evliyaları, erenleri ve şeyhleri ise saymaya bile gerek yok. Her taraf onlarla yıkılıyor zaten. Hele hele son bir asırdır Anadolu toprakları, sanki Şeddad'ın ve Müseylemetül Kezzab'ın ülkesi Yemen gibidir. Sağa dön Gavs'ul Âzâm, sola dön Allah Dostu bu ülkede. Henüz Allah olduğunu iddia eden olmadı ama Hasan Mezarcı'dan, İskender Ali Mihr'e varıncaya kadar pek çok kişinin, peygamberlik iddiasında bulundukları bilinmektedir. Yaşar Nuri Öztürk gibi ilahiyatçılar bir şekilde sahneden çekilence, meydan büsbütün

GÜNAY TULUN *Mezarlık Zebanileri

Kötüler, şekerleme uykusundan kalkıp mezarları bastı.
İblislerin içi rahat olsun. Artık yalnız cehennemi değil, Türkiye'deki mezarlıkları da zebaniler bekliyor, düzenliyor ve yönetiyor. 
Hatta gömülmek için gerekli vizeyi de bu zebaniler veriyor. 
Kafalarındaki vize şartlarına uygun olmadan, kazayla gömülenler olmuşsa onları da yer altından çıkarttırarak, yer üstüne iade ediyorlar.
Sonrasıysa yine bu zebanilerin kustuğu bir irin: "Buraya Alevi, Ermeni gömülemez, gömmek provokasyondur. Memleketine gömün!" 

GÜNAY TULUN *Hedefteki Ülke Türkiye ve Sabancı Üniversitesi

Bugün, "Gerçek Türkler, kendisini Türk sayanlar, Türkiye'ye düşmanlık beslemeyen tarafsızlar ve tarihin yalanlarla yazılmayacağını bilenler"le "Sabancı ailesini" birbirinden koparacak bir olay yaşanacak. Çoktan beri beklenen, geç kalmış bir kopuş olacak bu... Yalnız, lütfen dikkat edin; "Gerçek Türkler, kendisini Türk sayanlar, Türkiye'ye düşmanlık beslemeyen tarafsızlar ve tarihin yalanlarla yazılmayacağını bilenler" dedim. Nasıl mı? Bu yazının amacı da işte o nasılı anlatmak!

HEDEF TÜRKİYE
Türkiye her koldan saldırı altında.
Osmanlı yüzünden eskiden beri sevilmeyiz zaten. Sevilmeyiz ama bu son durumdan Batı'nın önceleri kucak açtığı, pamuklara sarıp koruduğu A Kal P

ÖMER SAĞLAM *Allah Dostları; Şeyhler, Gavslar ve Seydalar

 Bizim, siyasilerin şeyhlerle dirsek temasını tenkit etmemize, "Allah dostlarıyla görüşmenin ne sakıncası var" diye itiraz edenler var. Bu dostlarımız "Allah dostu" denilerek himaye görüp palazlandırılan bir hainin 15 Temmuz 2016'da ne halt işlediğinden ve ülkemizi uçurumun kenarına getirdiğinden habersiz olamazlar.

Haydi diyelim ki; ben az çok muhalif bir adamım, tarikat ve cemaatlere karşıyım; yahu hiç değilse kendi gazetelerinizde yazan adamları okuyun. Mesela Ahmet Taşgetiren'in 8 Eylül 2017 tarihli Star gazetesinde yayınlanan "FETÖ ders olacaksa" başlıklı yazısını okuyun. Şöyle diyor A.Taşgetiren:  
"Ama, ben diyorum ki, din ile iltisaklı tüm oluşumlar, cemaat, tarikat, siyasi yapı, medya vs... FETÖ ile birlikte kendilerine de bakmaktan imtina etmemeliler. Bakmalılar, çünkü bedeli sadece kendileri değil, din ödüyor, insanların din ile
  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

Google'da Webler Arası ve Site İçi Arama

*TATİL ve DİNLENME
Marmara Adası
DAVRAN MOTEL

*HASTANE RANDEVU SİSTEMİ
182 Merkezi Hekim Randevu Sistemi ile RANDEVU ALMA

FotoğrafımGrup Kimliğini Görüntülemek İçin Tıklayın




HABERCİDEN, "Yazarlar ve Ozanlar" ile "Sessizliğin Sesi" Gruplarına Ait Özgün Bir Kanaldır.