ÖMER SAĞLAM *Kahraman Hıyar-Şanlı Zambak ve Yılmaz Özdil

Yılmaz Özdil, Kazan'a "Kahramankazan" denilmesinin fazla şık durmadığını anlattığı yazısında güzel konulara temas etmiş.
Özellikle Esenboğa ismi çevresinde anlattıkları bilinen hikayedir.
Kazan hakkında anlattıkları da öyle.
Ancak "Kahramankazan" ismine karşı çıkarken ileri sürdüğü gerekçeler pek bir yapay ve iğreti geldi bana.
Efendim; Maraş'ın kahramanı, Urfa'nın şanlısı, Antep'in Gazi'si olurmuş ama Kazan'ın şanlısı olur muymuş?
Çünkü kazan, bildiğimiz kazanmış.

ÖMER SAĞLAM *Eceli Gelen Öküz Kasabın Bıçağını Yalarmış


CHP'nin, FETÖ operasyonları kapsamında "Mağduriyetler yaratılıyor" diyerek konuya ilişkin politikasını, sadece "Mağduriyet" söylemi üzerinden yürütmesi yanlıştır.
Unutulmamalıdır ki; FETÖ, dünyanın en iyi yalan söyleyen örgütüdür! 
Temeli yalan, amacı talan olan bir örgüttür FETÖ.
15 Temmuz kalkışması bunu apaçık göstermiştir. 
Dolayısıyla; CHP'nin, FETÖ mensuplarının yalanları üzerinden ve Başbakan'ın dün akşam Afyon'dan yapılan canlı yayında söylediği üzere; 100.000'i aşan mağduriyet

GÜNAY TULUN *Büyük Dost ve Muhteşem Müttefik: Çirkin ABD




Dün "17 Ekim"di... Nato'ya kabul edileceğimizi garanti altına alan protokolün 65. yıl dönümü... Bundan bir hafta sonra da yani ayın 24'ünde "Birleşmiş Milletler"e kurucu üye sıfatıyla katılmamızın 71. yılı... Bu iki kavram bir araya gelince bize Kore'yi hatırlatır. İlginçtir, bir ay önce bugün, yani 17 Eylül günü de ilk kafilemizin Kore'ye hareketinin 66. yıl dönümüydü.

Bakıyorum da bu önemli olaylar hakkında hiç kimse konuşmuyor. Kimse konuşmuyor ama ben de susacağım diye bir kural yok ya! Ben konuşacağım.
Bu olaylar, Amerika'nın ne olduğunu da ortaya koyar. O nedenle günümüz yöneticileri

ÖMER SAĞLAM *Kara Mustafa Paşa Değil, Fatih Sultan Mehmet Olmak Gerek

Sayın Devlet Bahçeli, bugünkü hamaset dolu grup konuşmasında, Büyük Atatürk'ün belirlediği, Osmanlı Meclis-i Mebusanı'nın da onayladığı Misak-ı Milli sınırlarına atıfta bulunarak şöyle dedi:
"Misakı Milli muhteşem dirilişin belgesidir. Geri çekilme akışına son vermek için Misakı Milli'nin kaleme alındığı bir gerçektir. Türkiye bu şuura sahip oldukça Şam'la, Halep'le, Musul'la, Kerkük'le ilgilenecektir. Kanadımız kolumuzu tahrip ettiler taarruzla cevap verdik. Hayallerimiz bir oldu özlemlerimiz bir, kıblemiz bir oldu inancımız bir. Elifi görse mertek sananların bunları idrak etmesini beklemiyoruz. İfadelerimizi millet sahiplensin, Türkiye'yi yönetenler bilsin bize yetecektir. Daha önce söyledim, anlamlandırmada güçlük çekenlere tekrar hatırlatıyorum. Misakı Milli mülkü millettir.

GÜNAY TULUN *Hilekâr Devlet ABD


Birleşik Amerika’nın yeni seçimlerindeki en güçlü başkan adayı Hillary Clinton, son zamanlarda sıkça dile getirilen “Türkiye’nin kullanım süresinin dolduğu” görüşünde olduğunu, konuşmasında Türkiye sözcüğünü geçirmeden aşağıdaki sözlerle ifade etti:
"Başkan olursam Obama’dan farklı (!) olarak değerlendireceğim şey, Kürtleri silahlandırmaktır. Irak'ta olduğu gibi Suriye'de de en iyi ortaklarımız Kürtlerdi. Birtakım çevrelerin bu konuda hayli endişeli olduğunu biliyorum ama  buna rağmen Kürtlerin ihtiyaç duydukları donanıma sahip olmaları gerektiği kanısındayım. Amerikan askerlerinin Suriye’de fiilen savaşmasına da karşıyım." 

ÖMER SAĞLAM *Sızmak ve Sızdırmak FETÖ'nün Genlerinde Vardır


Mustafa Kemal ve arkadaşları, Milli Mücadele'yi verirken din faktöründen ve din adamlarından ziyadesiyle istifade etmişlerdir. Onlar, din adamlarıyla olan ilişkilerini Milli Mücadeleyi zaferle sonuçlandırdıktan sonra bile devam ettirmeye özel önem vermişlerdir. Bu din adamlarından birisi de Said-i Kürdî, yani sevenlerinin tabiriyle Said-i Nursî'dir.[1] Said-i Kürdî'nin Milli Mücadele sırasında herhangi bir etkisi ve katkısı yoktur. Ancak Mustafa Kemal, Milli Mücadele sonrası kendisini Ankara'ya davet ederek mecliste kendisiyle bir görüşme yapmıştır. Görüşmenin asıl maksadı, Doğu'da özellikle İngiliz propagandasına kanarak sürdürülen ayrılıkçı hareketlerin önlenmesinde, Said-i Kürdî'den istifade etmektir. Çünkü o sırada Said-i Kürî, şöhretli bir din adamı ve kanaat önderi durumundadır doğu vilayetlerindeki halk nezdinde.

GÜNAY TULUN *Çanak Yalayıcılar! Nasıldır İyi mi Haberler

Dün gece saat 4.oo'e kadar saçma sapan kanallarda saçma sapan programlar izledim. Hepsi de “yandaş, çıkardaş, koldaş, yoldaş, yağdaş” kanallardı. İşin komiği programların hepsi de tarih üstüneydi.

O kanalları tarafsız gözle izleyenler bilir.
Aman Allah'ım! Ne yalanlar ne iftiralar!
Biri yalanı basıyor, sonra hep birlikte o yalanın çevresinde dolaşmaya başlıyorlar. Örnek mi? Buyurun...

Efendim, “Lozan Sevr'den betermiş.” Bu yalan üzerinde doktora tezi yazılırken hooop başka bir yalana geçtiler. “Lozan’da Sevr aynen kabul edilmiş.”.
Affedersiniz ama salaklığında bir derecesi olmalı.

ÖMER SAĞLAM *Joseph C.Grew'e Göre Lozan Barış Görüşmeleri ve İsmet Paşa

Cumhurbaşkanı'nın geleneksel hale getirdiği "Muhtarlar Toplantısı"nda Lozan Barış Anlaşması hakkında söylediği ağır sözler, ister istemez tartışma konusu yapılıyor birkaç gündür. Doğrusu bu çıkışıyla "Usta" tabirini fazlasıyla hak ediyor Sayın Cumhurbaşkanı. Neyin ustası? Elbette siyasetin ustası. Zira Cumhurbaşkanı gördü ki; FETÖ soruşturması kapsamında oklar Ak Parti'ye yöneldi, bazı Ak Partililerin FETÖ'nün elebaşıyla fotoğrafları çıktı ve parti yönetimi bir miktar zorda kaldı, hemen devreye girdi ve böyle bir suni gündem yaratarak dikkatleri başka yöne çekti! Elbette

GÜNAY TULUN *İhanet! Topraklarımızı Yunan'a Peşkeş Çektiler




Recep Tayyip Erdoğan, 15 Temmuz 2016’daki FETÖ ihtilal denemesinden hemen sonra, 24 Temmuz günü, “Lozan Anlaşması”nın yıl dönümü nedeniyle yaptığı konuşmada Türkiye Cumhuriyeti’nin yapı taşlarından Lozan’la ilgili övgüler yağdırmıştı. Aradan 2 ay 4,5 gün geçtikten sonra, bu kez “Lozan’ı bela” olarak gösterdi. Yine iyi dayandı. Çünkü onun bu hâllerine alıştık. Önce söyler, sonra tam tersini söyler. Hatta bazen tersini söylediğinin de tersini söyler. Bu tersten terse
  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

Google'da Webler Arası ve Site İçi Arama

*TATİL ve DİNLENME
Marmara Adası
DAVRAN MOTEL

*HASTANE RANDEVU SİSTEMİ
182 Merkezi Hekim Randevu Sistemi ile RANDEVU ALMA

FotoğrafımGrup Kimliğini Görüntülemek İçin Tıklayın




HABERCİDEN, "Yazarlar ve Ozanlar" ile "Sessizliğin Sesi" Gruplarına Ait Özgün Bir Kanaldır.