Kral Abdullah, Sizin İçin Atatürk'ten de Kıymetli midir

Gruplarımızda; hiçbir makale sansürlenmez, hiçbir zaman da sansürlenmemiştir, Redaksiyon yazarına aittir.
Suudi Diktatörü Kral Abdullah b. Abdülaziz dün itibarıyla vefat etti. 2013 yılında yapılan hesaplamalara göre 21 milyar dolar kişisel servetiyle dünyanın en zengin devlet adamları listesinin 3. sırasında yer alan Abdullah'ın(1) cenaze töreninde cesedinin tabutsuz olarak taşındığına ilişkin ibretlik görüntüleri görünce, aklımıza ilk gelen "Mal sahibi mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi. Mal da yalan mülk de yalan, var biraz da sen oyalan" şeklindeki sözler oldu.

Yazık; İstanbul Boğazı Manzaralı "Sevda Tepesi"ndeki arazisine kavuşamadan gözleri açık gitti Kral Abdullah'ın. 2007 yılının 10 Kasım arifesinde resmi devlet protokolümüzü alt üst etme pahasına Türkiye'ye gelip, 10 Kasım sabahı da sırf Atatürk'ü anma programına katılmamak ve Suudi Bayrağı'nın Atatürk'e saygı için yarıya indirilmesine gönlü razı olmadığı  için apar topar Ankara'dan ayrılan bu adamın

Yuh Artık!

Gruplarımızda; hiçbir makale sansürlenmez, hiçbir zaman da sansürlenmemiştir, Redaksiyon yazarına aittir.
Yuh artık dedim.
Bu kadarı da olmaz dedim kendi kendime.

Hükümetin başının (isimlerini telaffuz etmek bile istemiyorum) Diyarbakır konuşmasını dinlediniz mi bilmiyorum.
Türkiye Cumhuriyetinin başbakanı, Diyarbakır’da konuşmasının başında  halka Kürtçe hitap ediyor…

Bu bir gaflet midir yoksa hıyanet midir?

Meğer Bunlar Paralelmiş

Gruplarımızda; hiçbir makale sansürlenmez, hiçbir zaman da sansürlenmemiştir, Redaksiyon yazarına aittir.
Bu nasıl bir paralellik…
Hükûmet yetkilileri, her fırsatta ağızlarına sakız yaptıkları paralel yapıdan söz ediyorlar. Her seferinde de nefretle anıyorlar bu paralel denen yapıyı.

İyi hoş da yıllar önce aynı hükûmetin aynı değerli üyeleri şimdi paralel dedikleri yapının Pensilvanya’da ki liderine övgüler yağdırmıyorlar mıydı?
Ona haksızlık yapıldığını savunmuyorlar mıydı?
Son yıllarda Hükûmet, yaşadığı malum sıkıntılar yüzünden suçu bu paralel yapıya atmadı mı? Dönemin başbakanı miting alanlarında “Ne istediler de vermedik” diye bas

İslam'a Göre Resim ve Heykel Haram mıdır

Gruplarımızda; hiçbir makale sansürlenmemiştir, sansürlenmez de. Redaksiyon yazarına aittir
"Charlie Hebdo" isimli karikatür dergisinin, Hz. Peygamber'e yönelik hakaret içerikli karikatürler yayınladığı gerekçesiyle basılarak, bazı çizerlerinin katledilmesi, ister istemez İslam'ın resim ve heykel gibi sanatlara bakışını tekrar gündeme getirmiş bulunmaktadır. Peki, adı geçen dergi, Hz. Peygamber ile ilgili olarak hakaret içerikli değil de, hakaret içermeyen karikatürler yayınlasaydı yine saldırıya uğrar mıydı? Galiba işin can alıcı noktası burasıdır. Bizim kanaatimiz, belki öldürme saikiyle bir saldırıya maruz kalmazdı ama muhtemelen bu durum Müslümanlarca yine de hoş karşılanmazdı. Çünkü Müslümanların büyük çoğunluğu, hâlâ İslam'ın resim ve heykel gibi sanatları yasakladığını, yani dini açıdan haram kıldığını, resim ve heykel sanatçılarının Allah'ın "Yaratma" sıfatına ortak olma gayretinde olduklarını kabul

Parti Sahiplerine Değil; Millete Vekil Olabilmek

Gruplarımızda sansür uygulanmamaktadır. İmla hatalarının düzeltilme sorumluluğu makale sahibine aittir.
Daha da açıkçası ve tam olarak işin aslı; 1980 öncesi nadiren örneğine rastlansa bile, 1983’den sonra “Millet Vekili” anlam ve bağlamında, halis ve hakiki, yani gerçek bir Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyesi’nin olmayışıdır. Bu nedenle, demokrasinin olmadığı yıllara ait ve raci olmak üzere Gâzî TBMM’nin adı “Parlamento”; Büyük bir aymazlık, pişkinlik, küstahlık ve utanmazlıkla adına “seçilmiş” denilen atanmışlara da “parlamenter” denilmektedir.

Bu rejimde, demokrasinin vazgeçilmez unsuru kitle partileri ve muhalefet yoktur.
Zira “iç yönetimlerinde demokrasi, sıkı denetim, sağlıklı takip, her derece ve düzeyde katılım, kararlara iştirak ve saydamlık / şeffaflık olmayan kurumlara kesinlikle ve asla “siyasi parti” denilemez. Genelde bunlar, iktidarı “cebren ve hileyle” elinde bulunduran sermaye, en acımasız biçimde milleti ve devleti sömüren güdümlü mütegallibenin gizli işbirlikçileridir.

Türk Seçmeninin Akıl, İdrak ve Sorumluluk Sınavı

Gruplarımızda sansür uygulanmamaktadır. İmla hatalarının düzeltilme sorumluluğu makale sahibine aittir.
Son 14 yılda yaklaşık 12 milyon Müslüman’ın (bunların yüz binlercesi Bosna, Ahıska, Doğu Türkistan, Kırım, Azerbaycan, Musul-Kerkük Türk’ü, Türkmen’i, Uygur’u,) alçakça ve hunharca katledildiği; Eli kanlı terör örgütlerinin rahim anası Fransa’da 12 kişinin, menfur bir mizansen ve hain plân gereği öldürülmesi vakıası üzerine dünyanın; Çok utanmaz, edepsiz ve hayasız biçimde “timsah gözyaşları” döktüğü bir dünyada yaşıyoruz.
Üstelik dünyanın kalbi, medeniyetlerin beşiği ve kültürlerin merkezi bir coğrafya da…

1071 Malazgirt tuzağına, Ermeni Soykırım yalanına, İsevi (Hıristiyan) Türk boylarına dayatılan İyonya sahtekârlığı ile (dönme-devşirme) Hınçak ve Taşnak kriptolarının en iğrenç uzantılarınca üretilen Kürt Sorunu iftirasına maruz ve muhatap. Türkiye Cumhuriyeti’nin 92 yıllık ömrüne ‘reklâm arası’ diyen, güdümlü bir zihniyetin macera hevesi sayesinde, hayatının en kritik evresine girmiş bulunmaktadır.   

Diyanet Mensubu Bizim Vaiz Efendi Buyurdu ki

Gruplarımızda; hiçbir makale sansürlenmemiştir, sansürlenmez de. Redaksiyon yazarına aittir. 
Bizim Diyanet mensubu vaiz efendi bugün (16.01.2015) kürsüde yine namazın önemi üzerinde durdu ve Cuma Namazı'nın önemini anlatırken "Hadis" diyerek şöyle bir nakilde bulundu:
"Cuma günü duaların kabul edildiği zaman, imamın minbere oturduğu andan namazın kılındığı zamana kadar olan süre içindedir."
Bu hadise de Sahih-i Müslim'i kaynak gösterdi.
Yanılmıyorsam bahse konu kaynağın "Cuma" bahsinden 1500'lü bir hadis numarası verdi.
Eve gelince baktım, bazı internet sitelerinde söz konusu rivayet yine hadis adı altında şöyle nakledilmiş:
"Ebû Bürde İbni Ebû Mûsâ el-Eş`arî radıyallahu anh şöyle dedi: Birgün Abdullah İbni Ömer radıyallahu anhümâ bana:
- Cuma günü duaların kabul edildiği zaman hakkında babanın Resûlullah sallallahu

Meydanı İsrail'e Bırakmamak ve Dünya 5'ten Büyük mü?

Gruplarımızda; hiçbir makale sansürlenmemiştir, sansürlenmez de. Redaksiyon yazarına aittir.
Geçtiğimiz hafta gündeme damgasını vuran olay, hiç şüphesiz Paris'te gerçekleştirilen terör saldırısı ve akabinde bazı dünya liderlerinin de iştiraki ile Paris'te gerçekleştirilen terörü protesto yürüyüşüydü. Dünyanın hemen her yanından gelmiş liderler vardı yürüyüşte. Nedense sadece Sam Amca (Samuel Uncle) yoktu orada. Çünkü Sam Amca, biliyor ki; terörün en büyük finansörü ve organizatörü kendisi. Onun için de yüzü tutmamış olacak ki; Paris'teki yürüyüşe hiçbir temsilcisini göndermedi! Zaten ABD basını da bu soruyu soruyor Obama Yönetimi'ne: "Herkes Paris'teki protesto yürüyüşüne iştirak ettiği halde sen neden iştirak etmedin" veya "sen neden bir temsilci göndermedin?".

Şu halde aynı soruyu biz de soralım Sam Amca'ya: Sam Amca, Paris'teki terörü protesto yürüyüşüne sen neden iştirak etmedin? Yoksa bir bildiğin mi var?! Cürm-ü

Hz. Peygamber Yaşasaydı "Charlie Hebdo" Saldırganlarını Cezalandırırdı

Gruplarımızda; hiçbir makale sansürlenmemiştir, sansürlenmez de. Redaksiyon yazarına aittir.
Fransa'nın başkenti Paris'te "Charlie Hebdo" dergisinin merkezine yapılan ve 12 kişinin ölümüyle sonuçlanan saldırının Türkiye'deki yansımaları farklı oldu. Konunun sevindirici yanı, bu saldırının genelde kabul görmemiş ve tasvip edilmemiş olmasıdır Hatta İslamcı kesimde bile kabul görmedi bu saldırı. Onlar da kınadılar saldırıyı. Ancak bir farkla ki; onlar, saldırının hedefi olan derginin vaktiyle Hz. Peygamber'e hakaret eden karikatürler çezdiğine atıf yaparak, belki de istemeden bu saldırıya meşruiyet kazandırma çabasına girdiler. Ayrıca, bu tür saldırıların "farklılıklara tahammülsüzlüğün ve nefret söylemlerinin yol açtığı gerginliklerin eseri olduğunu" söyleyenler de oldu.

Bu Saldırı Direk İslama Yapılmıştır!
Türk devlet yöneticilerinin saldırıya tepkisi özetle şöyledir:

Selahattin Demirtaş ve Dananın Kuyruğu Meselesi

Gruplarımızda hiçbir makale sansürlenmez, redakte dahi edilmez. Yayınlanan metinler özgündür.
"Kevenkeş" nedir bilir misiniz?
Yo yo, doğru yazdım; "kemankeş" değil, "kevenkeş" diyorum.
Sanırım bilmiyorsunuz bu kelimeyi.
Haklısınız; çünkü yöresel bir kelimedir kevenkeş.


Eskiden bizim yörede tiftik keçisi beslenirdi ve bu keçilerin kışın beslenmeleri başlı başına bir uğraş isterdi.
Saman ve yem yetersiz olunca ağaç dalları, o da bulunmayınca ot kökleri devreye girerdi.
Bu köklü otlardan birisi de "Keven" idi.
Bildiğiniz keven!

Kevenlerin kökleri çok derinlerdedir ve oldukça kalındır.

Demokrasi Prangaları ve Derin Domuz Bağları

Gruplarımızda hiçbir makale sansürlenmez, redakte dahi edilmez; yayınlanan metinler özgündür.
Eğer işler yolunda gider, her hangi bir mani çıkmazsa, 2015 yılında, sözde millet adına ve illâ millete rağmen “vekil atama ve cebren seçmene onaylatma” tatbikatı yapılacak!. Millet iradesinin, devlet idaresinde temsil edilmediği; Az gelişmiş veya güdümlü azınlığın nitelikli çoğunluğa tahakküm ettiği ülkelerde görülen bu utanç, Cumhuriyet, demokrasi, insan hakları, hukuk ve ahlâkın ilga edildiği 27 Mayıs 1960’dan beri, ne yazık ki bizde de var. Şöyle ki:
Konuya iyimser bir yaklaşımla bakacak olursak; 1963-1980 dönemi “güdümlü delege” hâkimiyeti vardı. 1983’den sonra bu, apaçık lider nam parti sahibi sulta ve cuntasına dönüştü. Şimdi, hepsini mumla aratan bir despotluk/diktatörlük var. Yani Türkiye 55 yıldır Demokrasi; Varlığı buna bağlı ilim, özgür bilim, Adalet ahlâkı, kuvvetler ayrılığı, Hukuk, gerçek anlamda Lâiklik ve özellikle, fazilet bağlamında Cumhuriyet idaresinden mahrumdur.

Hoca Ahmet Yesevi: İslamiyet Tercihimiz, Türklük İse Kaderimizdir!

Gruplarımızda yayınlanan makaleler sansürlenmez. Redakte dahi edilmeden özgün şekliyle yayınlanır.
Sosyal medyada paylaşım rekorları kıran ve Pir-i Türkistan Hoca Ahmet Yesevî'ye ait olduğu söylenen bir anekdot var.

Anekdot şöyle:
Bir gün Pîr-i Türkistan Hoca Ahmet Yesevî Hazretleri'ne sormuşlar:
-"Müslüman mısın?"
-"Elhamdülillah Türk'üm, Müslüman’ım" demiş.
-"Neden Türklüğü katıyorsun, biz dinini soruyoruz" demişler.
-"Din seçim, Türklük kaderdir" demiş.

Bu anekdot doğru mudur yoksa tıpkı Hz. Peygamber'e yalan hadis isnat edildiği gibi Pîr-i Türkistan Hoca Ahmet Yesevî'ye isnat edilmiş yalan bir rivayet midir bilmiyoruz.

50 Milyon Dolarlık Vahdettin Köşkü Diyanet'in Elinden Nasıl Çıktı?

Gruplarımızda yayınlanan makaleler sansürlenmez. Redakte dahi edilmeden özgün şekliyle yayınlanır.
Vahdettin Köşkleri konusunda medya vasıtasıyla çok şey konuşuldu, çok şey yazıldı çizildi. Ancak anlatılanların çoğu yanlış ve fasafiso türünden şeyler. Bilgilerde birçok yanlış ve eksik yanlar var. Konu hakkındaki en yeni bilgilerden birisi, Vahdettin Köşklerinin (Yapıldıkları sırada bahse konu alanda irili ufaklı birden çok köşk varmış) şu anda Cumhurbaşkanı R.Tayyip Erdoğan'ın Çalışma Ofisi olarak hazırlanmakta olduğudur.

Gazetelerde yazdığına göre; Vahdettin Köşkleri, II. Abdülhamit tarafından, Fransız-Türk Levanten Mimar Alexandre Vallaury'e yaptırılarak küçük kardeşi Şehzade (son Osmanlı Padişahı) Mehmet Vahdettin'e hediye edilmiştir.
  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

Google'da Webler Arası ve Site İçi Arama

*TATİL ve DİNLENME
Marmara Adası
DAVRAN MOTEL

*HASTANE RANDEVU SİSTEMİ
182 Merkezi Hekim Randevu Sistemi ile RANDEVU ALMA

FotoğrafımGrup Kimliğini Görüntülemek İçin Tıklayın




HABERCİDEN, "Yazarlar ve Ozanlar" ile "Sessizliğin Sesi" Gruplarına Ait Özgün Bir Kanaldır.