ÖMER SAĞLAM *ODTÜ'de İlan Edilen Cihad-ı Mukaddes

Ortadoğu Teknik Üniversitesi'nde (ODTÜ) karşıt görüşlü öğrenciler arasında geçtiğimiz hafta yaşanan hadise, farklı medya gruplarınca farklı şekilde lanse edildi. Yandaş ve dinci medya olarak adlandırılan medya organları, hadiseyi "Namaz kılan öğrencilere saldırdılar" ve "Secdede linç girişimi" gibi çarpıcı manşetlerle verirken, muhalif medya, bunun ODTÜ'de yapılacak rektör seçimlerine müdahale etmek amacıyla kurulmuş bir tezgah ve kumpas olduğunu ön plana çıkardı. 

Dinci sitelerden birisi, 24 Aralık günü şu şekilde haberleştirilmiş olayı: "Önceki gün... Namaz kıldıkları sırada etrafları sarılan öğrenciler, sopalarla acımasızca darp edildi. Kütüphane binasına sığınan öğrenciler, burada da linç edilmek istendi. Öğrenci görünümlü terör yandaşlarının tepkisi üzerine mescit yapımının durdurulduğu Hazırlık Bölümü’nde 7-8 öğrenci, önceki gün fakülte yakınında bulunan basketbol sahasına seccadelerini sererek namazlarını kılmak zorunda kalmıştı. Namazlarını kılmaya çalışan öğrencilerin etrafı, bir anda 30-40 kişilik PKK’lı ve sol örgüt üyesi öğrenciler tarafından sarıldı. Militanlar, namaz kılarken önlerinde dolaştıkları öğrencileri aralarına alıp acımasızca darp etti.." 

ÖMER SAĞLAM *Soykırımın Çocukları Mesketler




26 Aralık 2015 günü 2 uçakla 90 aileden ibaret 329 Ahıska Türkü’nün Ukrayna'dan Türkiye'ye getirilerek Erzincan'ın Üzümlü ve Bitlis'in Ahlat İlçelerine yerleştirilmesi, bu konuda hassasiyetleri bulunan bütün Türk Milliyetçileri ve Türk Ulusalcıları gibi beni de heyecanlandırmış bulunmaktadır. Erzincan Havalimanında Ahıskalıların karşılanması töreninde Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan'ın yapmış olduğu konuşmada geçen şu sözler doğrudur ve gerçekten de bir trajedinin dramatiktir dile gelişidir:
"Ahıskalı soydaşlarımızla 1800'lü yıllardan itibaren aramıza sınırlar girdi. Ama gönüllerimizin arasına hiçbir mesafe girmedi. Ahıska, Gürcistan’da aslında yakın bir

ÖMER SAĞLAM *Prof. Dr. Aziz Sancar Anıtkabir'de Dans mı Etmeliydi




Ülkücü dostlarımız, o güne kadar adını ağızlarına bile almadıkları, şahsen ismini benim de hiç duymadığım Prof. Dr. Aziz Sancar, kimya dalında Nobel ödülünü alınca; "Aziz Sancar Ülkücüdür" diyerek ortalığı ayağa kaldırdılar! Neymiş efendim, Aziz Hoca, gençliğinde Beşiktaş Ülkü Ocakları'nın üyesi, hatta kurucusuymuş! Gerçi olabilir de... 

Hatta Aziz Hoca'nın Ülkü Ocakları Vakfı Başkanı Olcay Kılavuz'un düğününe çelenk gönderdiği bile söylendi bir dostumuz tarafından. Elbette bu da mümkündür. Eğer kendisine düğün davetiyesi gönderildiyse, nezaketen böyle bir davranış sergilemiş olabilir hoca. Çünkü fiziki görüntüsü bile hocanın, çok şeyleri aştığını ve kendisinin,

ÖMER SAĞLAM *Çağdaş Deli Petro Putin Putu Devrilirken




Reha Muhtar, 9 Aralık 2015 tarihli "Putin'in ilginç hayatı" başlıklı yazısında(1) 15 yıldır Rusya'yı adeta demir yumrukla yöneten ve bu itibarla siyaset literatürüne "Putinizm" diye bir kavramın yerleşmesine sebep olan Rusya  lideri Vilademir Putin hakkında oldukça ilginç bilgiler aktarmış.

Reha Muhtar söz konusu yazısını İngiliz Gazeteci Ben Judah'ın defalarca Rusya'ya seyahatler yaparak ve Putin'in en yakınındaki kişilerle görüşerek hazırladığı ve 2014 yılında yayınlanan "Fragile Empire. How Russia Fell In and Out of Love with Vladimir Putin" isimli kitabından alıntı ile Hürriyet'in eki Kelebek'teki yazıya dayandırmış. Kitabın ismi Türkçede "Kırılgan İmparatorluk... Rusya Putin’e Nasıl Âşık Oldu ve Ondan Nasıl Soğudu?..” anlamına geliyor. Öyle ki; bu bilgileri okuyunca insanın, Rus

ÖMER SAĞLAM *Türk'ün Kızıl Elması: Misak-ı Millî




Medyaya yansıyan haberlere göre; maiyetindeki 47 kişiyle birlikte, IŞİD Terör örgütünün eline tutsak düşüp, 101 gün süreyle bu canavar örgütün elinde tutsak kalan eski Musul Başkonsolosu ve CHP Ardahan Milletvekili Öztürk Yılmaz, TSK'nin 600 kişilik bir güçle Kuzey Irak'a girmesi konusunda şöyle demiş:

C:\Users\pc\Desktop\öztürk.jpg"Velev ki kara harekâtıyla Musul IŞİD’den temizlendi. Türkiye’nin ikinci adımı ne? Orayı kim kontrol edecek? Bu bölge Kürt Bölgesel Yönetimi’ne geçecekse bu operasyonun bizim için anlamı ne?”
Hükümet elbette Öztürk Yılmaz'ın bu sorusuna makul bir cevap verecektir. Ancak isterseniz hükümetten önce, biz kendi zaviyemizden bakarak kendisine uygun bir cevap verelim:

GÜNAY TULUN *Rusya, Savaş ve Soykırım Suçlusudur




Rusya, herkesin gözünün içine baka baka, açık açık savaş ve soykırım suçu işliyor, tüm dünyanın önünde de bu suçları işlemeye devam ediyor. 

Bu konudaki elebaşları da Putin ve ona "Emret!" diyenler.

Rusya, anlaşmalarla Türkiye’nin himayesi altında bulunan “Halep Türkmenleri”ne karşı işlediği ve işlemeye devam ettiği savaş ve soykırım suçlarından dolayı yargılanmalı. Eğer, idealleri gerçekten de kutsal kabul edilmiş özgür bir dünya ve onun “Birleşmiş Milletler” denen bir kurumu varsa Rusya, mutlaka ve mutlaka acilen yargılanmalı. 

GÜNAY TULUN *Putin'le Erdoğan Türkiye’yle Rusya

*****                                      

Nasıl bu hâle geldik, anlamanın imkânı yok. 
Meğer milletçe teşnenin teşnesiymişiz de farkında değilmişiz.
Tohumlar bir kez atıldı ya, artık ulusal konularda bile ayrılı gayrılıyız. 

Haklı davalarda bile birleşemiyoruz. Bir tarafımız saçmalarken, diğer tarafımız daha çok saçmalıyor.

Evet evet, şu Rusya konusuna değineceğim.
Herkes yazdı, bir tek ben kaldım. Ben de yazayım da liste tam olsun. 

TAMER UYSAL *Amerika Türkiye'ye Neden Gelir




Amerika Türkiye’ye niye gelir? Bir şiirle ve bir iki sözle örnek vererek gireyim. 

İlkinde M. Akif diyordu ki:

Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey!
Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?
"Tarih"i "tekerrür" diye tarif ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?

Bunun adı Kıssadan Hisse. Hegel ve onun düşüncesini geliştiren Marx da diyorlardı ki: Bütün tarihsel büyük olaylar ve kişiler, hemen hemen iki kez yinelenir. İlkinde trajedi, ikincisinde komedi olarak…” Geçen TBMM’nde yaptığı konuşmada İ. Kesici’nin hatırlattığı bir söz daha var. Gelelim ona, o da çok önemli. İngiltere'nin eski başbakanlarından Lord Palmerston'un bir sözü. Palmerston, “İngiltere’nin ezeli ve ebedi dostları yoktur değişmez menfaatleri vardır.” diyordu…

ÖMER SAĞLAM *Her Mezhep Bir Siyasi Partidir Aslında




Son iki gündür Habertürk TV'de çok güzel iki program izledim.
Bunlardan birisi önceki gün Namık Kemal Zeybek ve Dr. Sait Başer'in konuk olarak katıldıkları "ÖTEKİ GÜNDEM" programı, diğeri de dün akşam yayınlanan ve  Prof. Dr. Hasan Onat, MHP Milletvekili Dr. Uygar Suphi Aktan ve Prof. Dr. Mehmet Zeki İşçan'ın katıldıkları TEKETEK programıydı.
"ÖTEKİ GÜNDEM" programının tamamını izledim. 

ÖMER SAĞLAM *O(ğ)an Geliyor




MHP'de tabanın da istediği şekilde önce tüzük kurultayı, arkasından da genel başkan seçiminin de yapılacağı ikinci bir kurultay daha yapılır mı bilmem. Bilinen o ki; MHP'de huzursuzluk diz boyu. Hele hele 1 Kasım'da yaşanan seçim başarısızlığı ve Bahçeli yönetiminin hiçbir sorumluluk üstlenmeye yanaşmaması bu huzursuzluğu daha da tırmandırmış bulunuyor.

Önce sudan sebeplerle partiden uzaklaştırılan, arkasından da mahkeme kararıyla geri dönen Sinan Oğan, Genel Başkan adaylığını ilan etmiş bulunuyor. Sinan Oğan

ÖMER SAĞLAM* MHP de Fabrika Ayarlarına Dönmelidir




S
on birkaç aydır AKP'de "Parti fabrika ayarlarına geri dönmelidir" şeklinde bir söylem geliştirilmiş bulunuyor. Bununla ne kastediliyor, doğrusu bilmiyorum. Malum AKP, Milli Görüş geleneğinden gelmekle birlikte "Biz milli görüş gömleğini çıkardık" diyerek iktidar olmuş bir partidir. Gerek söylemleri, gerekse eylemleri ile Milli Görüş'ü bile fersah fersah geride bırakan bir görüntü sergilemektedir AKP. Mesela Erbakan'ın en büyük hayali olan "Taksim'e ve Çankaya'ya cami yapacağız" söylemini hayata geçirmiş bir partidir AKP.

ÖMER SAĞLAM *Başörtüsüne Kelepçe [Ömer Sağlam]




Manisa'da, Paralel Yapı'ya yönelik operasyonlar çerçevesinde bir kısım başörtülü kadınların kelepçe takılarak gözaltına alınmasına ilişkin görüntüler, kamuoyunu oldukça rahatsız etmiş gözüküyor. İtiraf etmek gerekirse biz de rahatsız olduk bu görüntülerden. Hem de "Paralel Yapı" denilerek "tu kaka" pozisyonuna düşürülmüş olan cemaati hiç de hazzetmediğim halde!

Ancak işin başka bir tarafı daha var. O da şu: Siz eğer kalkar da devletin en yetkili ağızlarından Fethullah Gülen Cemaati'ni, Fethullah Terör Örgütü (FETÖ) olarak nitelendirirseniz(1), polis de bu cemaate mensup kişileri terörist olarak kabul etmek

ÖMER SAĞLAM *Devlet Bey Serçeleri Daha Fazla Ürkütmemelidir




MHP lideri Devlet Bahçeli'nin son zamanlarda, muhataplarına hakaret amacıyla diline pelesenk ettiği sözlerden birisi de "Bir serçe bir dağı terk etse dağ ne kaybeder" sözüdür. Bu sözü önce MHP'yi terk ederek AKP'ye geçen Tuğrul Türkeş için söyledi Bahçeli. Arkasından da 7 Haziran'da MHP'ye oy verdikleri halde, 1 Kasım'da MHP'ye oy vermeyen yaklaşık 2 milyon seçmen için söyledi. Üstelik bu 2 milyon seçmeni sadece serçeye benzetmekle kalmadı, onları tavşan ve karıncaya da benzetti. Konuya ilişkin olarak atmış olduğu twit şöyle Bahçeli'nin:
"Şimdi tekrar söylüyorum; serçe kuşu dağdan kalksa ne yazar, tavşan dağa küsse,

ÖMER SAĞLAM *Keçecizade Mehmet Fuat Paşa ve MHP




Siyasetle ve tarihle az çok haşır neşir olanlar mutlaka bilirler; bizim tarihimizde Keçecizade Fuat Paşa diye bilinen bir devlet adamımız vardır. Keçecizade Mehmet Fuat Paşa olarak da bilinir. 19. yüzyılda yaşamıştır (1814-1868). Aslen Sivaslıdır. Siyasi hayatı, Başbakan Ahmet Davutoğlu'na çok benzer. O da hariciyeden gelip başbakanlığa (sadrazamlığa) kadar yükselmiştir. Şair ve âlim İzzet Molla'nın oğlu, Rumeli Kazaskeri Mehmet Salih Efendi'nin torunudur. Annesinin soyu Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'ya kadar
 uzanır.

Babasına özenerek ilmiye sınıfına girip müderris olmuş, bir ara tıbbiyede okumuştur. Dönemin umum aydınları gibi Fransızca öğrenmiştir. Siyasi zekâsını sezen ve 

TAMER UYSAL *Ahmet Uysal'dan Bursa'ya Şiirler




(1)

Sevgilim
bir kaşı eğik bursa
ikindisiydin sen
(Ahmet Uysal)

Hölderlin, "insan yeryüzünde şairane mukimdir" der.Yani hayat bir şiirdir aslında ucu sonu belli buna layık olmak isteyen bir insan gibi, şair dili ile bu yaşamı dokur... Yani onu alelade olmaktan çıkartır yeniden kurar ona yeni bir mana katar... Kuru toprağı

ÖMER SAĞLAM *Dedem Korkut'tan Angutlara Masallar




Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün, "Havuz Medyası" olarak adandırılan medya organlarından "A-Haber" kanalında katılmış olduğu programda, Koza İpek Holding ve şirketlerine kayyum atanması kararı ile ilgili olarak şöyle dedi:
"Kayyum kararıyla ilgili ortaya konulan eylemleri görüyorsunuz. Peki daha önce bu yargı, bu ülkede bizim Silahlı Kuvvetlerimizden tutunuz da çok farklı gazete vesaire yazarları, çizerleri içeri attığı zaman bunların hiçbir sesi çıkıyor muydu? O zaman da yine bunca gazeteciler içeri atılmıştı. Aynı şekilde askerimize yaptıkları, subaylar vesaire 300'ü aşkın içeri atıldı ve 2-3 yıl yatanlar oldu bunların içerisinde. Şimdi iş döndü kendilerine geldi. Kendilerine gelince mesela bu işin patronu olan zat, Türkiye'de değil kaçtı, gitti. Bunların destek kıtası durumunda olan savcılar,

MERVE ÇİÇEK VATAN *Seçim Sizin

Önce her şey bir toz bulutuydu…
Okuduklarımdan hatırladığım kadarıyla ilk demokrasi kavramı Antik Yunan’a dayanırmış. Günümüz arama motorlarına "özlü sözler" diye yazıp arattığımız ve günlük hayatta ruh kabuğumuza sokup ona göre şekil verdiğimiz hâllerimizle ona buna atar yaptığımız Eflatun’un, Aristoteles’in, Sokrates’in o herkesin diline pelesenk olan manalı sözleri, o zamanlar belki de demokratik nice hareketin eseri olarak dökülmüştü dillerinden… Bizim çok farklı anlamlara sokup günlük hayatta kullanmayı pek bir farklılık olarak gördüğümüz, whatsapp iletilerimize, Facebook durumlarımıza yazdığımız o sözleri yani… 

ÖMER SAĞLAM *Halife Padişahın Tahtındaki Cumhurbaşkanı ve Tampon Ülke Türkiye




Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz hafta sonu günü birlik bir çalışma ziyareti için İstanbul'a gelen Almanya şansölyesi Angela Merkel'i, Yıldız Sarayı'nda ağırladı. Erdoğan bu tutumuyla Türkiye'ye ve dünyaya hangi mesajı verdi bilinmez ama Yıldız Sarayı'nın Halife Padişah Abdülaziz tarafından yaptırıldığı, tıpkı kendisi gibi Halife Padişah olan yeğeni II. Abdülhamit tarafından 32 yıl boyunca İstibdat yönetiminin merkez üssü olarak kullanıldığı bilinmektedir. II. Abdülhamit'in aynı zamanda ülkeyi kendine has ispiyon ve jurnal teşkilatıyla yönettiği, ayrıca İslamcı politikalar takip ettiği biliniyor. 

ÖMER SAĞLAM * Bilal İtalya'ya Neden Gitti



*****
MHP lideri Devlet Bahçeli, 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmasına kafayı takmış bulunuyor. Peşini bırakacağa da benzemiyor. Her zeminde ve her fırsatta dile getiriyor konuyu. Koalisyon görüşmeleri arifesinde "Ver Bilal'i al hilali" şeklinde özlü bir şekilde dile getirdiği, koalisyon görüşmelerinde MHP'nin olmazsa olmazları olarak öne sürdüğü 4 şarttan birisi yaptığı bu konuyu, pazar günkü Yenikapı mitinginde yine dillendirdi Devlet Bey. Hem de eskisinden daha özlü ve daha anlamlı bir şekilde.

Devlet Bahçeli'nin konuya ilişkin sözleri şöyle: "Bilal yükselirken hilal düşüyordu. 57 Müslüman ülke varken kaçacak, doktora yapacak Vatikan’ı mı buldun?" 

ÖMER SAĞLAM *Camiler PKK İşgalinde, Diyanet'se Halkı Uyutma Peşinde




Önceki akşam televizyonların akşam haberlerinde izledim; Diyarbakır'ın merkez Sur ilçesinde bir Özel Harekât Polisi, zırhlı polis aracının içindeki megafonu kullanarak ezan okuyor! Karşıda ise duvarları mermilerle delik deşik edilmiş, kapıları ve pencereleri kırılmış bir

ÖMER SAĞLAM *Ayarcı Ahmet'ten Büyük Doğu'cu Gül'e Yellemeler




Abdullah Gül'ün Basın Başdanışmanı Ahmet Sever'in "Abdullah Gül İle 12 Yıl" isimli kitabı oldukça ses getirdi Türkiye'de. Gerek yazılı, gerekse görsel medyada tartışmalara konu oldu. Kitabı okuyunca anladım ki; bu kitap Abdullah Gül'ün bilgisi dahilinde yazılmış. Hatta böyle bir kitabın yazılmasını yayıncısı da talep etmiş olabilir Ahmet Sever'den. Böyle olunca; kitabın Ahmet Sever-Abdullah Gül-Doğan Kitap üçlüsü tarafından yazıldığı gibi bir anlam da çıkabilir ortaya. Çünkü kitap sadece Abdullah Gül'e methiyelerle dolu değil, Recep Tayyip Erdoğan'a da önemli tenkit ve 
gönderme

ÖMER SAĞLAM *Hac Raporu İntihal Olmasın


Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, geçtiğimiz 5 Eylül 2015 günü, Din İşleri Yüksek Kurulu’na seçilen üyelerin tanıtım toplantısında yapmış oldu konuşmada şöyle demiş:
“Yakın geçmişte hac ibadeti esnasında iki büyük facia yaşadık. Bunlardan bir tanesi, 100’ü aşkın kardeşimizin vefatıyla neticelenen vinç kazasıdır. Asıl üzerinde durmamız gereken vinç kazasının kendisi değildir. Asıl her mümini kalbinden yaralayan husus; vinç kazasında yaralılar hastaneye götürülmeyi beklerken Kabetullah’ın etrafında tavafın devam etmiş olmasıdır. Asıl her bir müminin kalbini yaralayacak husus; yaralılar orada can havliyle imdat beklerken cemaatle namazın kılınmaya devam

TAMER UYSAL *Ahmet Uysal’dan Bursa’ya Şiirler

[1]
Sevgilim
bir kaşı eğik bursa
ikindisiydin sen
(Ahmet Uysal)

Hölderlin, "insan yeryüzünde şairane mukimdir" der. Yani hayat bir şiirdir aslında ucu sonu belli buna layık olmak isteyen bir insan gibi, şair dili ile bu yaşamı dokur... Yani onu alelade olmaktan çıkartır yeniden kurar ona yeni bir mana katar... Kuru toprağı işlemek mümbit hale getirmek gibi bir şey bu...

Ahmet Uysal'ı seviyorum. Bana hep yakın bir şair gelmiştir... Yakınlık cismani

ÖMER SAĞLAM *Garfield'den Türkiye'ye Mesaj Var


25 gün sonra Türkiye'de bir genel seçim daha var. Siyasi partiler seçim beyannamelerini açıkladılar. Arkasından da yollara düştüler. Halkı en çok hangisi kandırırsa, o iktidar olacak. Beyannamelerin hepsini ayrıntılı olarak okuyamadım ama içlerinde şöyle elle tutulur olanı yine CHP'nin beyannamesi gibi geldi bana. CHP'nin seçim beyannamesine kadın ali değdiği anlaşılıyor. Geçenlerde bir TV programında izlediğim kadarıyla beyannamenin arkasında Doç. Dr. Selin Sayek Böke bulunuyor.

Allah her partiye Doç. Dr. Selin Sayek Böke gibi kişiler nasip etsin. Güzel olduğu kadar, neşeli ve akıllı bir kadın olduğu her halinden belli Selin Böke'nin.

TAMER UYSAL *Bursa’daki Orman Yangını ve İddialar Üzerine 2

 
Kafamızda güneş
ateş
bir sarık.
Arık toprak
çıplak ayaklarımıza çarık.
İhtiyar katırından
daha ölü bir köylü
yanımızda,
yanımızda değil
yanan
kanımızda. 

(Nazım Hikmet)
Geçen yazdan beri Kurşunlu'ya gitmemiştim. Bir fırsat doğdu.Gittik. Tahminim üzerine hem istediğim

TAMER UYSAL *Bursa’daki Orman Yangını ve İddialar Üzerine 1


Hadi uyan
Gün ışığı çilemeye başladı başucunda
Denizler bir mavilik edindi günden
Seher yeline uyup kuşlar tüneğine uçtu
Bu türküyü dinlemeyecek misin
(Metin Eloğlu) 

Genç yaşta yitirdiğimiz öğretim üyesi Sevilay Kaygalak Bursa’yla ilgili çok güzel bir inceleme kitabı kaleme almıştır. Kaygalak kitapta Uludağ eteklerinde kurulan Bursa’nın Anadolu’nun bir iç kenti olmasına karşın gelişmesini coğrafi konumu ve iklimine borçlu olduğunu ifade ediyor, 31 km lik bir şose yolla Mudanya limanına bağlanan kentin Marmara’nın güneyinde bağlantıya engel oluşturmayan alçak dağlarla

ÖMER SAĞLAM *Kır Belini Ali Dayı Kır Belini Vay




Davutoğlu'nun “Bugün itibarıyla Türkiye'ye dönük terör tehdidinin beli kırılmıştır” dediği 26.09.2015 gününden bu yana kaç şehit verdik, ben bilmiyorum. Ancak aynı Davutoğlu'nun söz konusu açıklamayı yaptığı gün Tunceli'de tabur komutanı bir binbaşımızın, 29 Eylül günü ise Adana'da iki polisimizin, Şemdinli'de iki askerimizin şehit olduğunu biliyorum. Sözcü yazarı Yılmaz Özdil'in isim isim belirttiğine göre de 01 Ekim 2015 günü itibarıyla sadece son üç haftada verdiğimiz şehit sayısı 67'dir (Sözcü: 01.09.2015).

Ahmet Hakan Coşkun'a göre bugüne kadar 39 kere söylenen(Hürriyet: 29 Eylül), ancak bana göre daha fazla söylenmesi kuvvetle muhtemel olan şu "Terörün belini kırdık" klişesini her duyduğumda

ÖMER SAĞLAM *Zamane Hocalarından Zamana Uygun Fetvalar


Geçtiğimiz Ramazan ayı içinde Diyanet'in 190 numaralı Alo Fetva Hattı'nda görev yapan hoca efendilerden birisi ile vatandaş Mehmet Efendi arasında şöyle bir konuşma geçiyor:

Vatandaş Mehmet Efendi: "Hocam, ben bir iş adamıyım, önümüzdeki günlerde geniş katılımlı bir iftar yemeği vermek istiyorum. Ticaret, turizm kira vs. gibi çeşitli kalemlerden gelir elde ediyorum. Sizce bu iftarın giderlerini hangi gelir kaleminden karşılamam daha uygun olur?"

Alo Fetva Hattı: "Mehmet Bey öncelikle, böyle mübarek bir günde fakir fukarayı, garip gurebayı gözeterek iftar verip ikramda bulunmayı düşündüğünüz için sizi tebrik ederim. Allah hayrınızı

ÖMER SAĞLAM *İslam Olmadan Önce İnsan Olmak

************************************** 
BOP Haritasına göre; Suudi Arabistan'da Mekke ve Medine'nin bulunduğu bölgede ve herhalde Suudi Arabistan'ın dünyaya çıkış kapısı olan Cidde'yi de içine alan bölgede "Kutsal İslam Devleti" adıyla bir devletin öngörüldüğü malumdur. 12 Eylül 2015 tarihinde Kâbe'de meydana gelen "Vinç Kazası"ndan sonra bu konuda epeyce yazı yazdık. Kurban Bayramı'nın birinci günü Mina'da meydana gelen izdihamda yüzlerce kişinin vefatı üzerine konu tekrar önümüze düşmüş bulunmaktadır.

Konu sadece bizim gündemimize değil, pek çok kişinin, bu arada AKP'li siyasilerin de gündemine gelmiş bulunmaktadır. Onlar da gerek yapmış oldukları konuşmalarda,

ÖMER SAĞLAM *Mehmet Ali Şahin ve Kutsal İslam Devleti




BOP Haritasına göre; Suudi Arabistan'da Mekke ve Medine'nin bulunduğu bölgede ve herhalde Suudi Arabistan'ın dünyaya çıkış kapısı olan Cidde'yi de içine alan bölgede "Kutsal İslam Devleti" adıyla bir devletin öngörüldüğü malumdur. Geçenlerde meydana gelen "Vinç Kazası"ndan sonra bu konuda epeyce yazı yazdık. Geçtiğimiz Perşembe günü Mina'da meydana gelen izdihamda yüzlerce kişinin vefatı üzerine konu tekrar gündemimize gelmiş bulunmaktadır. 

AKP'li Mehmet Ali Şahin'in dün etmiş olduğu laflar, sanki bizim bundan 12 sene önce olmak üzere söylediğimiz sözlerin ve yapmış olduğumuz tekliflerin

GÜNAY TULUN *Şikâyetçiyim! Hem Bu Dünyada Hem de Mahşerde




Politik konulardan bıktım. 

Politika yazmaktan da... 
Oysa o kadar çok malzeme var ki! Bir günde, hiçbir demokrat ülkede rastlanmayacak kadar tuhaflık yaşıyoruz. Üstelik hepsi "karbon kopya"... Eğer gazeteciysen bir günlük olayla değil bir ay, bir yıl bile idare edersin. Yazdır yazdır istifle, günü gelince kullan. 

İyi de yazsan ne olur? Hiç yararı yok ki! 
Ne siyasetçi denen zevat kendine çeki düzen veriyor ne bürokrat ne okur! 
- Ülkenin tepesine çıkartılan kişi; hakaret, çarpıtma ve savurganlığı görev bilirse
- Çırağım diye atadığı, ondan aşağı kalmazsa
- Milletin bağımsız olması gereken vekili, ikbal uğruna kendisini bağlatıyorsa

ENGİN D. SARIKARTAL *Saray Osmanlıdır, Çankaya Cumhuriyet




10 Ağustos 2014 tarihinde, %70 oranında bir katılımla gerçekleşen "Cumhurbaşkanlığı Seçimi"nde, oyların % 51.7 sini alarak halk tarafından seçilen ilk cumhurbaşkanı, her ne kadar oturmuyor olsa da, Devletimizin temsil edildiği en yüksek makamın adresi Türk Milleti nezdinde “Çankaya Köşkü”dür.


Devletimizin kurucu cumhurbaşkanı tarafından, milletimize miras bırakılan Atatürk Orman Çiftliği üzerinde, yasalara aykırı bir şekilde Başbakanlık Konutu olarak başlatılan binanın yapımına, Danıştay’ın 4 Mart 2014 tarihli durdurma kararına rağmen devam edildi.

Yapılan bütün itirazları görmezden gelenler, 10 Ağustos 2014 tarihinden sonra da

ÖMER SAĞLAM *BOP Haritası ve Kâbe'deki Vinç Kazası




Bilindiği gibi; geçtiğimiz hafta mübarek Cuma günü, Kâbe'nin dışındaki inşat alanında bulunan ve El-Kaide lideri Usame Bin Laden'in ailesinin sahibi olduğu Bin-Laden şirketler grubuna ait olduğu söylenen vinçlerden birisi, Mescid-i Haram ve dolayısıyla Kâbe'nin üzerine devrildi. Kazada, o sırada Kâbe'yi tavaf etmekte olan (Kâbe'nin etrafında dönülerek yapılan ibadet) yüz milyonlarca hacı adayından, aralarında vatandaşlarımızın da bulunduğu yüzlerce kişi öldü ve yüzlercesi de yaralandı. Allah'tan bir kez daha ölenlere rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.

Konuya ilişkin düşüncelerimi, birkaç gündür zaten dile getiriyor ve okuyucularımla paylaşıyorum. O yazılarda özetle dedim ki; Mekke ve Medine'deki kutsal mekânlarda, çeyrek yüzyılı aşkın süredir genişletme adı altında bir rant çalışması yapılmaktadır ve

ÖMER SAĞLAM*Kâbe'de Yaşanan Vinç Kazası Değil, Allah'ın Cezasıdır





Yazılı ve görsel medya, Kâbe'de yaşanan vinç kazasında ölenlere rahmet dileyenlerin mesajlarıyla yıkılıyor. Ölenler için herkes rahmet dileme yarışına girmiş. Başbakan da öyle. 12 Eylül günü yapılan kongrede konuşmasına Kâbe'de meydana gelen vinç kazasında ölenler için rahmet dileyerek ve "El-Fatiha" deyip, salondaki kırk bin kişiye "Fatiha" okutarak başladı. Allah, okudukları Fatiha'yı kabul etsin. Bizde aynı şeyi yapıyoruz. Başta 4 Türk vatandaşı olmak üzere; Kâbe'de meydana gelen vinç kazasında ölen  107 Müslüman'a Allah'tan rahmet, yaralanan 208 kişiye acil şifalar

ÖMER SAĞLAM*"1 Kasım'da Seçim Var" Diyorlar Doğru mu

Yanılmıyorsam 50 gün sonra ülkemizde bir genel seçim var! Ancak bu seçimler sanki hiç kimsenin umurunda değil. Ülkede seçim yokmuş gibi bir hava esiyor. Ben bile gidip seçmen listelerine bakma gereği duymadım nedense. Pek çok parti başvuru ücreti almadığı halde, partilere yapılan adaylık başvuruları yarı yarıya düşmüş. Kamu görevinden istifa edip milletvekili aday adayı olan şöyle elle tutulur bir bürokrat bile yok. Milletvekili olmak için görevini bırakan en kayda değer bürokrat hiçbir şeyden habersiz vaziyette yan gelip yatarken maiyetindekilerle birlikte IŞİD terör örgütünün eline esir düşen ve milli gururumuzu rencide ettiren Musul Başkonsolosu Öztürk Yılmaz. 

Anlaşılan Öztürk Yılmaz, yöredeki besicilerin sorunları anlatmak için ikide bir boğa gövdesini kucaklayıp TBMM'de basın toplantısı düzenleyen Ensar Öğüt'ün yerine

ÖMER SAĞLAM*Dağlıca'da Neler Yaşandı




AKP iktidarı, MHP'nin de ortağı olduğu dönemin koalisyon hükümetini, sürekli olarak 17 Ağustos 1999 Marmara depreminde, depremi geç haber alıp, olaya geç müdahale etmekle suçlamakta, kendilerinin ise 23 Ekim 2011 günü meydana gelen Van depremine anında müdahale etmeleriyle övünmektedir.

Peki, Dağlıca saldırısının mahiyetini ve şehit sayısını hadisenin vukuundan tam 24 saat sonra ve iddialara göre şehit cenazelerini yöre halkının insaf ve merhametine havale eden ve cesetleri bulundukları yerden sivil halkın getirip devlete teslim etmesini bekleyen AKP iktidarına şimdi ne denilmelidir? Hani ordumuzu ve polisimizi son derece gelişmiş elektronik haberleşme sistemleri ve son derece güvenilir araç ve gereçlerle donatmıştınız beyler! Sürekli kendi tankımızı, kendi helikopterimizi, kendi

ÖMER SAĞLAM*Bodrum'da Karaya Oturan Suriye Politikanızdır Netekim

Bodrum sahillerinde cesedi karaya vuran Kobanili Kürt çocuğu üç yaşındaki Aylan Kürdi, görüntüye bakılırsa hür dünyayı ayağa kaldırmış bulunuyor! Görüntüye bakılırsa diyoruz; çünkü Aylan Kürdi, o hür dünyanın gözleri önünde ve üstelik o hür dünyanın müdahil olmasıyla yürütülen kirli bir iç savaşın pençesinden kaçarken boğulmuştur Ege'nin karanlık sularında. Sözüm ona o hür, ancak gerçekte ABD'nin, hatta ABD 'de üstlenmiş çoğu Yahudi kökenli bir avuç para, silah ve enerji kartelinin tutsağı olan dünya, önce yeni bir dünya nizamı oluşturmak düşüncesinin bir parçası olarak Suriye'deki iç savaşın fitilini ateşledi, arkasından her biri çatışan silahlı gruplardan birisine destek verdi ve Suriye'yi küçük küçük parçalara ayırdı, şimdi de

Paralelle Mücadele Diyanet'e Kadar Uzanacak mı?

"Bu ülkede paralel yapılanmalar var mıdır?" şeklinde sorulacak bir soruya "hayır yoktur" demek herhalde imkânsızdır. Bu ülkede hemen her devirde "Paralel yapılanmalar" olmuştur, halen vardır ve bundan sonra da olacaktır. Günümüz Türkiye'sinde belli başlı iki adet paralel yapılanma vardır; bunlardan birisi R.Tayyip Erdoğan tarafından kurulan ve "İster kabul edilsin, isterse edilmesin, bu ülkenin yönetim sistemi artık değişmiştir" şeklinde itiraf edilen Beştepe'deki Paralel Devlet yapılanmasıdır! İkinci paralel devlet yapılanması ise bilindiği gibi, Güneydoğu bölgemizin bazı yerlerinde işi özerklik ilan etmeye kadar vardıran PKK'dır.

Gelin görün ki; algı yönetimi sayesinde bugün "Paralel Devlet" deyince biz, Fethullah

Genel Kurmay Başkanı Hulusi Akar'a Açık Mektup [Ömer Sağlam]




Sayın Genel Kurmay Başkanı,
Öncelikle Genel Kurmay Başkanlığı'na atanmanızdan dolayı sizi kutluyor ve 2003 yılının 4 Temmuz günü (ABD'nin en önemli Milli bayramı olan Bağımsızlık Günü- Independence Day)Kuzey Irak'ta askerlerimizin başına çuval geçiren birliğin komutanı General Odierno'nun elinden Amerikan Liyakat Madalyası almanız konusundaki menfi düşüncelerim saklı kalmak kaydıyla size başarılar diliyorum...

Sayın Genel kurmay Başkanı,
Ben bir asker çocuğuyum, desem yeridir. Zira ailem "Ömerpaşaoğulları" denilen bir soydan gelmektedir. Nüfus kayıtlarımızda sülale adımız böyle geçmektedir. Ömer

Ülkücülere "Koruyucu Lider" Gerekmez

 
17 Ağustos akşamı, AKP-MHP koalisyon görüşmelerinin tartışma konusu yapıldığı bir televizyon programına telefonla bağlanan MHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Semih Yalçın şöyle bir laf etti: "Alparslan Türkeş bizim kurucu liderimiz, Devlet Bahçeli ise koruyucu liderimizdir."

Semih Yalçın'ın Alparslan Türkeş hakkındaki düşüncesi kabul edilebilir bir düşüncedir. Çünkü o, MHP'nin kurucu lideridir. Ancak Bahçeli hakkındaki düşüncesi, hem İslam'a, hem de Türk Devlet Geleneğine aykırı bir düşüncedir. Çünkü lideri koruyucu olarak gören bir düşünce, aynı zamanda milleti "kul" olarak gören bir düşüncedir. Umarım bu düşünce MHP'nin kurumsal düşüncesi olmayıp, sadece Semih Yalçın'ın kişisel

Tayyip Erdoğan'ın Jurnal Teşkilatı

Türkiye hızla erken seçime doğru gidiyor. AKP ile CHP arasında yaklaşık bir aydır ve takriben 40 saat süren koalisyon görüşmelerinden ortaya çıkan netice koskoca bir sıfır! Hatta Kılıçdaroğlu'ndan öğrendiğimiz kadarıyla bu iki parti yetkilileri koalisyon görüşmeleri bile yapmamışlar bu sürede. Bunca zamandır adeta pişpirik oynamışlar! Sadece birbirine yoklama çekmişler. Görüşme sürecinin sonunda da AKP'den cılız bir "Seçim Hükümeti", olmazsa AKP'nin kuracağı azınlık hükümetine CHP'den destek vermesi teklifi gelmiş.

Esasen Davutoğlu, görüşme sürecinin başında, bu görüşmelere "İstikşafi Görüşmeler" diyerek niyetlerini açıkça ortaya koymuştur. Anlaşılan CHP, bu kavramın ne anlama geldiğini pek anlayamadığı için ısrarla ve koalisyon görüşmesi yaptıklarını zannederek

Hani Türkler Arifti

Hani biz Türkler ariftik? 
Hani bilim insanlarının bile keşfedemediği çok şeyi sezinler, yalana inanmaz; gerçekle gerçek dışını, iyiyle kötüyü birbirinden ayırabilirdik?
İrfan sahibiydik hani?

Ne oldu bize?
İnsan, milletçe nasıl saçmaladığımızı görüp; Türklerin ünlü "arifliğinin" nereye gittiğini düşünüp duruyor.  

Son yıllarda, ülkemizi yönetenler tarafından gözümüzün içine baka baka; cukkası sağlam bir insanın lokantada döner üstü pilav istemesi kadar büyük bir rahatlıkla

Matematik Öğretmenliğim ve Falcılığım Üzerine

11 Ağustos'u 12 Ağustos'a bağlayan gece oldukça garip bir rüya gördüm. Bu konuda cereyan yapsın da bir nebze de olsa serinlik gelsin düşüncesiyle evin balkon kapısını ve pencerelerini açarak fanila-don yatmamın bir etkisi var mı bilmem. Ancak gördüğüm rüya gerçekten de çok enteresandı.

Efendim rüyamda matematik öğretmeni olmuşum ve sınıfta öğrencilerime ders veriyorum. Oysa ben hayatımda matematiği hiç sevmedim ve öğrencilik yıllarımda da bu dersten oldukça başarısız birisiydim. 10 üzerinden 5-6 ile zar zor geçtim hep. Yani sevmediğim ot, rüyamda da olsa burnumda bitmişti. Ancak kurtardığım bir taraf vardı rüyamda; problem veya bilmem kaç bilinmeyenli denklem filan çözmüyor, sadece

A. J. Toynbee’nin Kayıp “Furya ve İftira Projesi”




Bu kitap (veya bilgi notu) University of California kütüphanesinde, bir tesadüf eseri bulunmuştur. Enteresandır, çalışmada 100’e yakın kitaba atıf yapılmaktadır. Atıfların tamamı Osmanlı Devleti, Türkiye ve Türk milleti ile alâkalı olmasına rağmen, bilgi çalışmanın hâlâ dilimize çevrilmemiş olması çok tuhaf!. Toynbee’nin, yine kurgulu Türk karşıtlığı ve yalana dayalı senaryolarla Türk düşmanlığı yaratma çabaları ile tescilli, Ermeni soykırım iddia ve iftiralarının bir numaralı başucu kitabı.“Mavi Kitap” aynı dönemde tasarlanmış olmasına rağmen, Türk Milleti hakkında yönlendirici yalanları, Osmanlı-İslâm Ümmeti’ni yok etmek için üretilen ütopik senaryoları içermektedir. Adeta ısmarlama tarih yazmak için (muhtemelen Osmanlı Tokadı yemiş ihanet şebekeleri tarafından tutulmuş kirli bir beyinsiz olan) tahayyül edilen kurgu,

Sizin Listenizde Kaç Şerefsiz Var

*****


MHP lideri Devlet Bahçeli'nin, basına kapalı bir ortamda söylediği iddia edilen "Boğaz kenarında viskisini içerek HDP'ye oy veren şerefsizler..." sözünün, medyaya sızması üzerine ortalık toz duman. MHP'liler haliyle liderlerinin sözlerine sahip çıkarak, kendisine destek olmaya çalışıyorlar. Hatta Bahçeli'nin Başdanışmanı Metin Özkan, bu şerefsizlerin sayısının 3.000 olduğunu söyleyerek işi bir adım daha ileri götürmüş bulunuyor.

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ise Bahçeli'yi ve ona destek çıkanları kastederek "Seçmenimize küfür ve hakaret edene bin misliyle aynen iade ediyorum. Seçim öncesi hırsızdan hesap sorarız deyip, seçim sonrası hırsızın sarayında zevki sefa sürenler midir şerefli olanlar? Şeref kavramını kullanmaya kalkmasınlar,

Algı Yönetimi ve İstikşafi Görüşmeler

Halkımızın "pireyi deve yapmak" ve "akı kara göstermek" şeklinde dillendirdiği deyimlere günümüz siyasi literatüründe "Algı yönetimi" diyorlar. Siyasi literatürde algı yönetimi, siyaset adamlarının, siyaset sihirbazlarını kullanarak, yönetmiş oldukları halkı kandırmak, gerçekleri ve yanlışları onların gözünden kaçırmak, halkın tepkisini sağıp soğurarak bu tepkileri kendileri için zararsız hale getirmek için başvurdukları bir yönetim sanatıdır.

Algı yönetimi, siyasi tarih için yeni bir şey de değildir. Tarihin hemen her döneminde uygulanmış, üstelik yöneticiler açısından bazen geçici, bazen kalıcı olarak olumlu neticeler de alınmıştır. Hatta algı yönetimi, kutsal kitaplara bile konu olmuştur ki; bunların en meşhuru, Firavun ile Hz. Musa arasındaki mücadele sırasında Firavun

Operasyonların hedefindeki adam: Çipras


Malum; hava unsurlarımız beş on gündür sınır ötesindeki IŞİD ve PKK üslerini bombalıyorlar. Daha doğrusu Suriye'deki IŞİD mevzilerine yapılan göstermelik birkaç sortiden sonra operasyon kuzey Irak'a kaydırılmış bulunuyor. Demek ki; operasyonların asıl hedefi IŞİD değil, PKK imiş. 
Daha doğrusu PKK üzerinden HDP imiş. Öyle ya askeri operasyonlar devam ederken, HDP Eş Gelen Başkanı çakma Çipras'ın dokunulmazlığının kaldırılması konusundaki AKP başvurusu başka nasıl izah edilebilir?

Sen misin, ekranlarda saz çalıp, meydanlarda halay çekerek %13 oranında oy almak ve Erdoğan'ın başkanlık yoluna hendek kazmak, tekerine çomak sokmak? 
Al sana bomba!

Ah Nerede Vah Nerede

Bir otobüsü kaçırıp, beş dakika sonra gelen otobüse binmek, asansör kullanmak yerine merdivenlere yönelmek, evde oturmak ya da dışarı çıkmak...  Karşınıza çıkan ve karar vermenizi sağlayan her seçenek, yaptığınız her tercih bambaşka sonuçlara yol açıyor. Hayatımızdaki öyle küçük şeyler, o kadar büyük değişimler yaratıyor ki aslında, farkında bile olmuyorsunuz.

Sokağa çıktığınızda sağa mı gideceksiniz sola mı? Belki sağdan giderseniz dinlenmek için oturduğunuz bir yerde yanınızdan geçen bir piyango satıcısından bilet alıp akşamına zengin olacaksınız. Soldan giderseniz, başınıza hiç beklemeyeceğiniz birşey gelecek... Yanlış diye seçmediğiniz o şık, belki de hiç tatmadığınız mutluluğu tattıracak size... Nasıl bileceksiniz? Sonsuz tane paralel evrende sonsuz tane farklı alternatif...
  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

Google'da Webler Arası ve Site İçi Arama

*TATİL ve DİNLENME
Marmara Adası
DAVRAN MOTEL

*HASTANE RANDEVU SİSTEMİ
182 Merkezi Hekim Randevu Sistemi ile RANDEVU ALMA

FotoğrafımGrup Kimliğini Görüntülemek İçin Tıklayın




HABERCİDEN, "Yazarlar ve Ozanlar" ile "Sessizliğin Sesi" Gruplarına Ait Özgün Bir Kanaldır.