Davutoğlu, Korkarım Şimdi de Evlad-ı Fatihan'ı Ateşe Atacak

 Gruplarımızda yayınlanan makaleler sansürlenmez. 2012′den beri de redakte dahi edilmeden özgün şekliyle yayınlanır. 
Yazmış olduğu "Stratejik Derinlik" isimli kitabından hareketle yürütmüş olduğu dış politika sebebiyle Dışişleri Bakanlığı yapmış olduğu dönemde muarızları tarafından sık sık "Düş İşleri Bakanı" olarak isimlendirilen Davutoğlu, korkarım ki şimdi de Başbakan olarak büyük bir hataya imza atmak üzere!

Ahmet Davutoğlu, komşularla "Sıfır Sorun" diyerek çıkmış olduğu yolda sıfırı tüketip, Türkiye'yi sıfır komşu ile bırakmış bir siyasi figür olarak tarihe geçmek üzeredir. Abartmıyorum; Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi dışında iyi ilişkiler içinde bulunduğumuz hiç bir komşumuz sanki kalmadı gibi. Yunanistan ve Bulgaristan ile ilişkilerimiz ise büyük ölçüde eh işte türünden yürüyor.

İmam Araba Sevdasında, Cemaat İblis'ten Şefaat Peşinde

Gruplarımızda yayınlanan makaleler sansürlenmez. 2012′den beri de redakte dahi edilmeden özgün şekliyle yayınlanır.
"Araba Sevdası, Recaizade Mahmut Ekrem'in 1898 yılında yayımlanan romanıdır... Bihruz Bey tam da dönemin burjuva gençliğinin olması gerektiği gibi Fransız kültürüne hayran züppe bir gençtir... Ayrıca Bihruz Bey, mirasyedi bir gençtir ve hayatı lüks alafranga kıyafetler ısmarlamak, kır kahvelerinde ve mesire yerlerinde lüks arabasıyla gezmekten ibarettir. Yine Bihruz Bey'in diğer bir karakteristik özelliği ise istediği her şeye sahip olması ve bunun verdiği şımarıklığın pençesinde olmasıdır ki; hikayenin ana kısmı biraz da bu konu üzerinden gelişir... Bir devlet memurunun oğlu olan Bihruz Bey, yarım yamalak bir öğrenim görmüş, 23-24 yaşlarında bir gençtir. Babası ölünce, annesiyle kendisine 28.000 liralık bir servet kalır. Yazları Çamlıca'da, kışları Süleymaniye'de oturur. Bütün merakı pek zarif arabasıyla gezinti yerlerinde dolaşıp kendini göstermek, herkesten daha şık giyinmek, Türkçe cümleler arasında

Ahmet Şık'tan Helallik İsteyen Kumpasçılar Benden de İstemelidir

Gruplarımızda yayınlanan makaleler sansürlenmez. 2012′den beri de redakte dahi edilmeden özgün şekliyle yayınlanır.
Bu yazımda aslında Diyanet İşleri Başkanı'na Türkiye Diyanet Vakfı hesaplarından 1 milyon TL'ye satın alındığı iddia edilen Mercedes marka S500 model makam aracı etrafında Diyanet'te sebep olunan israfı anlatmayı düşünüyordum. Ancak "Paralel Yapı" adı verilen Gülen Cemaati'ne ait medya organlarına yönelik operasyon kapsamında 30'u aşkın kişinin gözaltına alınmış olması, ister istemez Mercedes konusunu tehir etmeme sebep oldu.

Samanyolu ve Zaman gazetesine yönelik operasyondan keyif mi aldınız derseniz, kesinlikle hayır derim. Zira ben düşünce özgürlüğüne getirilen her türlü engellemeye karşıyım. Bu anlamda Samanyolu ve Zaman grubuna yapılan operasyona da karşıyım. Tıpkı bu cemaatin sebep olduğu ve büyük oranda birer kurmacadan ibaret Ergenekon ve Balyoz Davaları kapsamında rast gele yapılan tutuklamalara karşı olduğum gibi.

Sultanım Abdülhamid'im, Emanetin Emin Ellerde Sen Rahat Uyu

Gruplarımızda yayınlanan makaleler sansürlenmez. 2012′den beri de redakte dahi edilmeden özgün şekliyle yayınlanır.
Türk Milliyetçiliği'ne gönül vermiş benim gibi insanların, ne Osmanlı'ya, ne de Osmanlıcaya karşı çıkması elbette düşünülemez. Çünkü bize göre; Türk Tarihi'nin en çok şan ve şerefle dolu sayfaları, Osmanlı asırlarında yazılmıştır. Elbette Türk Tarihi'nin derinliklerinde yazılmış şanlı sayfalar da vardır; gelin görün ki; biz onları hayal meyal görebiliyor ve çok az hissedebiliyoruz. Bunun sebebi, Osmanlı asırlarının nispeten yeni olması ve ortada az çok bizim gözümüzle yazılmış belgelerin bulunuyor olmasıdır. Türklerin eski asırları ise bize oldukça karanlık ve biz o tarihleri, daha çok yabancılar tarafından kaleme alınmış belgelerden ancak öğrenebiliyoruz. Çin ve İran kaynakları olmasa, Sakalardan, Hunlardan, Göktürklerden ve Uygurlardan asla haberimiz

İnkilâp mı İnkılâp mı? Ya da Köpekleştirmek mi Köpekleşmek mi?

                    Gruplarımızda yayınlanan makaleler sansürlenmez. 2012′den beri de redakte dahi edilmeden özgün şekliyle yayınlanır.
İnternet ortamında yazmış olduğu yazıları beğeni ile okuduğumuz Mahmut Emin"Köpekleştirerek Entegrizm" başlıklı yazısında şöyle diyor:
"İktidar sahipleri, ‘muktedir’ olabilmek, iktidar sürelerini uzatabilmek amacıyla, ahaliyi kendileri gibi yapmak yolunda dönüştürme çalışmaları yapıyorlar. Bir nevi entegrizm yani... 'Peki, nedir entegrizm? Dini veya siyasi inancı, tarihin bir önceki döneminde sahip olduğu kültür yapısı veya müesseseleriyle özdeşleştirmektir. Böylece mutlak bir doğruya malik olduğuna inanmak ve onun kabullenilmesini dayatmaktır.'(‘Entegrizm üzerine, Roger Garaudy’den aktaran Ayhan Karaçam, Değirmen Dergisi, sayı 73). Garaduy’nin tanımı tam da ülkemizdeki olanları anlatıyor. ‘mutlak doğruya inanmak ve onun kabullenilmesini dayatmak’. Bunu her taraftan yüksek sesle

*19. Millî Eğitim Şurası, Artuklu Üniversitesi ve Medresetüzzehra Projesi [Ö. Sağlam]

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır. 
Antalya'da tamamlanan 19. Milli Eğitim Şurası'nda alınan kararların en belli başlıları, ilkokul 1, 2, ve 3. sınıflarında da zorunu din dersleri verilmesi, Osmanlıca'nın İmam-Hatip ve sosyal bilimler liselerinde zorunlu, diğer liselerde seçmeli ders olarak okutulması oldu. Böylece, yani din derslerinin ilkokulun birinci sınıfından itibaren zorunlu hale getirilmesiyle, Cumhuriyet okullarının, tıpkı Osmanlı'da olduğu gibi medrese olmalarının yolu da açılmış oldu. Hatta, yaz aylarında Diyanet'in bütün camileri Kur'an Kursu'na tahvil ederek çocukları buralarda toplayıp yoğun şekilde din eğitimine tabi tutması da dikkate alındığında, Türkiye'nin büsbütün din devleti olacağı yönündeki tahminlerin bir hayli güçlendiğini görmemek, büsbütün fikri körlük ve öngörüsüzlük olacaktır.

Gilindire'de Sürpriz

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Bir önceki yazı: "Gilindire Yılanları"...
Gilindire'yle ilgili anılarımın arasında bir de geride çok hoş bir seda bırakan ve hatırladıkça içimi ısıtan doğum günümde yaşadıklarım var. 
Burada o günden bahsetmemek o güzel güne katkıda bulunanlara büyük haksızlık olur kanısındayım. Onun için mutlaka anlatmalıyım. 

Önce bizim ailede doğum günlerinin çok ayrı bir önemi olduğunu belirteyim. Bu nedenle doğum

Atatürk İnkılapları ve Ömer Tuğrul İnançer'in İnkilaplığı

Atatürk ve Türkiye düşmanları, durup dinlenmeden yeni haltlar peşinde...
Son günlerin en büyük haltı, dün, Ömer Tuğrul İnançer'den geldi. 
Hem de Atatürk ve arkadaşlarının kurduğu Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde... 
"A Ka Pe"lilerden aldığı konferans davetiyle coşan ve Meclis çoğunluğunu oluşturan bu partinin bir kısım üyelerini mutlu etmek için değerlerimize bir kez daha saldıran İnançer için, kimdir derseniz, hamileler hakkında yakın bir zamanda sarf edilmiş en çirkin sözleri hatırlayın. Kendisine o adresten ulaşırsınız. 

Önce bu beyefendinin Meclis'e davet nedenini açıklayayım. Efendim, kendileri "Mevlâna Celâleddîn-î Rûmî Hazretleri"ni en iyi bilen en yetkin fikir adamlarından biriymiş. O nedenle kendisinden, "Hazreti Mevlâna'yı Anlamak" konulu bir konferans vermesi istenmiş. 

Atatürk ve Cumhuriyet Düşmanları İşbaşında

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
"Atatürk, dinci yobaz Said-i Kürdi'yi huzurundan neden kovdu" başlıklı yazımızda Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk'ten şu alıntıyı yapmıştık:
"Hz. Peygamber'in kader savaşı Bedir'e benzeyen savaşlarıyla Kelimei Şehadet'in esir edilmesini engelleyen Mustafa Kemal'e de deccal dediler. Ne ilginçtir ki, bu sonuncu ithamı, Haçlılarla ilk günden beri bir biçimde işbirliği yapan dinciler ortaya attı...Sonuncu deccale açtıkları savaşta, kendilerine destek veren 'İslamcı-dincileri' ürkütmeden yanlarında tutmak için ilk deccale (Hz. Muhammed'e) açtıkları savaşı, perde arkasından ve çok dikkatli, çok usturuplu yürütmekteler"(1).

Atatürk, Dinci Yobaz Said-i Kürdî'yi Huzurundan Neden Kovdu?

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk, "İmamı Âzam Savunması" isimli kitabında "İslam tarihi boyunca, üç büyük isim deccal ithamına maruz kalmıştır. Bu üç ismin ortak özelliği, zulme ve onun kurumu olan emperyalizme savaş açmalarıdır" dedikten sonra bu üç ismi Hz. Muhammed, İmamı Âzam Ebu Hanife ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk olarak sıralıyor(1).

Hz. Muhammed hakkında "Kilise babaları, Hz. Muhammed'e, bir peygamber olarak sahneye çıktığı ilk günden beri deccal (antichrist) gözüyle bakmışlar, onu zındık, dinini de zındıklık olarak damgalamışlardır. Batı'nın en büyük şairlerinden sayılan İtalyan Dante, ünlü eseri İlahî Komedya'da, Hz.
  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

Google'da Webler Arası ve Site İçi Arama

*TATİL ve DİNLENME
Marmara Adası
DAVRAN MOTEL

*HASTANE RANDEVU SİSTEMİ
182 Merkezi Hekim Randevu Sistemi ile RANDEVU ALMA

FotoğrafımGrup Kimliğini Görüntülemek İçin Tıklayın




HABERCİDEN, "Yazarlar ve Ozanlar" ile "Sessizliğin Sesi" Gruplarına Ait Özgün Bir Kanaldır.