Ockham'ın Usturası [ 2 ]

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Toplumda sanata ve sanatçılara yeterli değerin verilmediğini düşünüyorum. Sorsanız herkes sanatçı, herkes ilkokulda güzel resim çizer, süper flüt çalardı. 
Şimdi? 

Kaçımız tiyatroya gidiyoruz? 
Hangimiz iki satır kitap okumak yerine, babamızı ‘’Wronski Aldatmacası’’ ile kandırıp kumandayı kapmıyoruz? Sanata, müziğe ve hatta spora bile kapalıyız. Sanat, ‘’dizi’’ bizim için. Müzik, dıptıs dıptıs bir şeyler. 
Sporumuz ise futbol. 
Anayasanın değiştirilemez ve değiştirilmesi dahi teklif edilemez dört maddesine Türk Halkı’nın milli sporu futboldur diye ekletebilecek insanlar bile var. 

Ockham'ın Usturası [ 1 ]

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Türk Milleti zekidir.
Türk Milleti çalışkandır.
Türk Milleti’nin karakteri yüksektir. 

Evet, aynen katılıyorum. Ama başka şeyler de var. Alışkanlıklarımızdan vazgeçemiyoruz mesela. Biraz da korkağız. Türk Halkı’nın aşırı iyimser, sıcakkanlı ve misafirperver olduğu kanaatindeyim ben de. 

Ama bir şey daha var: 
Takıntılı ve korkak. 
Pardon, iki şey varmış. 

Bundan yıllar yıllar önce, pirelerin berber, develerin tellal olduğunu sandığım

Cizvit Papazı Thomas Michel'e Göre Fethullah Gülen Okulları

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Tayyip Bey'in, 17 Aralık 2013 tarihinden sonra en çok kurmuş olduğu cümle; "İnlerine gireceğiz inlerine" cümlesidir. Sesi kısılıp, konuşamaz duruma geldiği anda bile kurdu bu meşhur cümleyi Tayyip Bey. Üstelik de Van ve Diyarbakır gibi, sesinin gümbür gümbür çıkması gereken iki merkezde. Doğrusu ya; Tayyip Bey'in gittikçe anlamsız hale gelip etkisini yitiren bu cümlesi karşısında içimizden geçen tepkisel cümle, "gireceksen gir artık şu inlere kardeşim, daha ne uzatıp duruyorsun" şeklindeki cümledir.

AYM Başkanı Haşim Kılıç da bizim gibi düşünüyor olmalı ki; birkaç gün önce davet edip karşısına oturtmuş olduğu Tayyip Bey'e şöyle sesleniyordu kürsüden: "Gerek  

Ah! O Yıllar, Geçip de Giden Yıllar

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Bir önceki yazı: "Disiplin"...
O yıllarda Ramazan kış aylarına rastlıyordu. Ramazan'da, öğrenci olduğumuz için, Kadir Günü dışında oruç tutmamıza izin yoktu. O günde, kurtların kuşların bile oruçlu olduğu söylenerek, oruç tutmamıza izin verilirdi. Ramazan ayı boyunca anneannem hem orucunu tutar hem de birkaç tane hatim indirirdi. İndirdiği hatimlerin dualarını son hafta sonunda bizimle birlikte yapar, ablamla ben başımıza beyaz tülbentler örterek onun karşısına oturur, ellerimizi açarak amin derdik. İsimleri sayarken sütninesi Zeliha Hatun'la Ümmüş ninesini, Abdullah dayısını hiç unutmaz, duadan sonra bize hiç tanımadığımız bu kişilerle ilgili anılarını anlatırdı.
     
Bayramlar büyük bir coşku içinde yaşanırdı. Kurban Bayramı'ndan bir gün önce dedeciğim kurbanımızı alır, binanın alt katındaki merdivenin tırabzanına bağlardı. Kurban edilene kadar onu elleriyle besler, ezan zamanlarında aşağıya inerek hayvanın kulağına dualar okurdu. 

Disiplin

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Bir önceki yazı: "Okul Dışında"...
Evdeki yaşamımız en az okuldaki yaşamımız kadar disiplinliydi. Her şeyin bir kuralı ve programı vardı. Yemekler belli saatlerde yenilir, belli saatte yatılır, belli saatte kalkılırdı. Öyle ben acıktım diye yemek saatleri dışında abur cubur yenilemez ya da ben daha acıkmadım diyerek sofradan kaçılamazdı. Uykumuz gelmese de saati geldiğinde yatağa girmek zorundaydık.
     
Okuldan dönüşümüzü anneannem pencerede bekler, birkaç dakika gecikecek olsak nedenini sorardı. Cam kenarına oturamazdık çünkü kız çocuklarının pencere önünde oturması yanlış anlaşılabilirdi. Yine yüksek sesle gülmemiz yanlış değerlendirilebileceğinden gülerken sesimizin perdesinin alçak olmasına dikkat ederdik. Bir şey içip ferahladığımızda derin bir "Ooooh" çekecek olsak rahmetli anneanneciğim "Yavrum öyle deme, onun yerine; 'Ya Rabb'i, şükür!' de." diyerek bizi uyarırdı. 

İdamlık Başbakan'a Rektal Muayene ve Makata Parmak Olayı

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Eşekten düşmenin şokunu yaşıyorlar
Anayasa Mahkemesi'nin 52'nci kuruluş yıldönümü vesilesiyle düzenlenen tören, tam anlamıyla AYM Başkanı Haşim Kılıç'ın iktidarı ve devletin zirvesini fırçalama toplantısına dönüştü. Açık söylemek gerekirse; Haşim Kılıç, tam anlamıyla adamları karşısına dizdi ve fırça üstüne fırça kaydı. Kendisini dinleyenler, herhalde böyle bir tavır beklemiyorlardı Haşim Kılıç'tan. Sözleri karşısında tam anlamıyla eşekten düşmüş gibi oldular. Zira Tayyip Bey'in bu gibi durumlarda tamamen "Azap Askeri" gibi kullandığı iki Yozgatlı'nın, TBMM Başkanı Cemil Çiçek ve Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın açıklamalarından, AKP yöneticilerin eşekten düşmenin şokunu yaşadıkları açıkça anlaşılıyordu. 

Ermeni Meselesi

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
“Malum bugün 24 Nisan, herkes ve her kesim asılsız Ermeni iddialarıyla ilgili beyanat veriyor. Yorum yapmayacağım; yalnız Osmanlı Arşivlerinden bir belgeyi paylaşıp okumanızı rica ediyorum. Karar sizlerin.

Süret: Eleşkird’de  Tabur Kumandanlığına

İnha^olunur ki, Karakurt nahiyesinden gelen Ermeniler Hükümeti, bizim başlarımıza getiren felâket birer birer Allah Rızası için ve peygamber aşkına olsun Avrupa’daki devletlere bildirin, şâyed eğer bildirmedin ise yarın kıyâmet gününde rûz-ı mahşer kurulduğu zamanda Bârî-i te`âlâ hazretleri kâdî olur ve peygamerimiz şefâ`atçi olur. Fi’l-

Ne Menem Şeydir Şu Ermeni Soykırımı

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Aydın geçinen çoğu insanımız, “Ermenilerin soykırımı nedir, neyin nesidir?” öğrenmek, anlamak; Ermenileri tanımak istemiyor? 
Benim de bunun nedenini anlamam mümkün değil.
Oysa, onların başrolünü oynadığı olaylar zinciri, Türkleri çok yakından ilgilendiren acı bir gerçeğin halkalarıdır. 

Malum, konumuz soykırım. Hiç bekletmeden, hemen sadede gelerek başlıyorum yazıma… Soykırım gerçektir. Dünyada bu soykırımdan daha aşağılık daha adice daha ahlaksızca başka kırımlar zinciri de yoktur. Akıllara kazınmak istenenin aksine; öyle

Çanakkale Savaşları ve Seyid Onbaşı

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Birinci Dünya Savaşı; Avrupa Devletlerinin tamamen kendi çıkar çatışmaları sonucunda başlayan ve Osmanlı Devleti’nin de kandırılarak, bu büyük oyunun içine sokulduğu bir savaştır. 1914 yılında başlayıp 1918 yılında bitmesine rağmen, "Hasta Adam" hâline dönüştürülen Osmanlı Devleti için bitmeyen, bitemeyen bir savaştır; Birinci Dünya Savaşı... Ta ki, yurdumun tamamının, düşman askerlerinin çizmelerinden temizlendiği, 18 Eylül 1922 tarihine kadar...

Osmanlı İmparatorluğu aslında tarafsızdır. Bunu ilan da etmiştir. Ama dediğim gibi, entrikalar, açıkça söylemek gerekirse Alman entrikaları sonucu; onların SMS Goeben ve SMS Breslau adlı savaş kruvazörlerini sahiplenmek, Osmanlı ülkesinin savaşın

Bütün Planları MHP'yi Bitirme Üstüne

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Kültürümüzde "Ayı" üzerine söylenmiş çok güzel ata sözleri ve deyimler vardır.

Öncelikle ifade edelim ki; Merhum Barış Manço her ne kadar "Bak yavrum buna ayı derler. Ayılar bizleri çok severler" şeklinde şarkılar söyleyerek ayıları çocuklara sevdirmeye çalışmış olsa da ayılar bizim, kültürümüzde nedense çok fazla itibar görmezler.

En başta adamın görgüsüzü bizde "Ayı" kavramıyla özdeşleştirilir.

"Dağdan mı indin ulan ayı!" tabiri bizde pek meşhurdur!

Güçlü, kuvvetli, ancak hantal ve kırıp döken, etrafı tahrip eden insanlar da genelde "Ayı" sıfatıyla sıfatlandırılır bizde.

23 Nisan

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Bugün 23 Nisan!

Andım var. 11 ABD'linin kafasına torba geçirip onları belli bir süre hapishanelerimizde misafir edinceye, yani torbanın rövanşını aynıyla alıncaya kadar, hiçbir 23 Nisan'ı kutlamayacağım. Torbadan bu yana kutlamadım, kutlamam da...

23
Nisan'ın anlamı neyse askerimizin kafasına geçirilen o torbaların, o torbaların geçirilmesine neden olanların, buna göz yumup hiçbir şey olmamış gibi davrananların, hatta olayın olacağı bilgisini aldıkları hâlde askerin burnu sürtsün diye olur verdiği söylenen muhterem (!) zevatın oluşturduğu anlam da onun o kadar zıddıdır.

Damdan Düşen Kurbağa

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Anlamak mümkün değil.
Akıl ve ruh sağlığından şüphe duyulduğu sık sık dile getirilen, hatta açıkça yazılıp çizilen biri, kötü olduğu su götürmez işler yapıyor; akılca olgunlaşmaları gereken yaştaki insanlarsa onun bu rezaletlerini gittikçe artan bir şiddetle alkışlıyorlar.
“Hastadır” denen adam, alkışın dozu arttıkça kötülüklerinin de dozunu artırıyor.
Zalimce, gaddarca, haince…

Doğal olup olmadığını yorumlamayacağım ama işinde gücünde olan sade vatandaşlar başta olmak üzere, herkes korkuyor. Hem de tir tir.
Fısıltıyla konuşuyor, görünmez mürekkepli kalemlerle yazışıyorlar. Bireysel korkular; bir

Mikro Siyaset [Merve Çiçek Vatan]

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Bundan yıllar yıllar önce, Cumhuriyet rejiminin en uygun koşullarda işlemesi için çok partili hayata geçiş denemeleri gerçekleşmişti. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ile başlayan çalışmalar, Cumhuriyet karşıtı bazı kimselerin partiye girmesi sonucu nahoş olaylara sebep olmuş, akabinde Şeyh Sait ayaklanması patlak vermişti. Ve bu ayaklanma, Cumhuriyet rejimine karşı yapılan en büyük ayaklanma olarak tarihe geçmiş, yıllar sonra KPSS’ye hazırlanan memur adaylarının karşısına bir soru olarak çıkmıştı. Çıkmaya da devam edecek muhtemelen. 

Şimdi ben bunları neden yazdım? 
Yazdım, çünkü insanlar geçmişten örnek almalı diye düşünüyorum. Günümüz siyaseti; güya demokratik, güya katılımcı ya, ondan. Bence bugün, Monopol bir siyaset piyasası

Coğrafya Nasıl Vatan Yapılır?

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Vatan için ölmek, elbette vatanseverliktir. Peki, vatan için yaşamak? Şüphesiz o, çok daha büyük vatanseverliktir. Çünkü vatan için yaşamak, vatan için ölmekten daha zordur ve çok daha büyük çaba gerektirir. Tabii vatan için yaşamanın ne olduğunu idrak edebilirsek.

Vatan nedir? Sorusuna verilecek cevaplardan birisi de herhalde, üzerinde milletleşme sürecini tamamlamış belirli bir halkın yaşadığı ve hükümran olduğu, sınırları belli coğrafya (kara, deniz ve gökyüzü) parçasıdır şeklinde verilecek cevaptır. Dikkat edileceği üzere; bu tanımda ölmekten değil, yaşamaktan bahsedilmektedir. Çünkü ölülerin vatanı yoktur ve dünyada en kolay işgal ve tahribe maruz kalan yerler kabristanlardır. Eğer ölülerin de vatanı olsaydı, bugün tekmil Balkanlar, Kafkaslar,

Bir Kedi Gördüm Sanki

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
"Düşünebilen herkesin insan olması, insan olan herkesin düşünebildiği manasına gelmiyor ne yazık ki." demiş Sigmund Freud. 
Ne güzel de demiş. 

Aklın ve mantığın ermediği tuhaf olaylara mı kafa yorsam, yoksa kukla gibi oynatılan insanlara mı? Bilemedim. Yoksa kendisine büyü yapıldığını iddia eden ilginç karakterler hakkında mı konuşsam, onu da bilemedim. 
Belki de biraz daha psişik düşünüp gezi olaylarından sonra patlak veren telekineziyle öldürme sanatına değinmeliyim. Sanki meclis Hogwarts, sanki orada ‘’Karanlık

Mut’a Nikâhı, Şiilik, Kermatilik ve Komünizm

 Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Mut’a Nikâhı diye bir nikâh türü olduğunu herhalde duymayan yoktur. Hele de bugünlerde. Bu nikâh türü, daha çok İran benzeri ülkelerde, yani Şiilik inancının hakim olduğu ülkelerde geçerlidir. Burada haddimizi aşarak Şiilik üzerinde uzun uzun söz söyleme niyetinde değiliz. Ancak bir çok tarihçi ve ilahiyatçının, Şii inancının, İslam'da ifrata kaçan bir mezhep olduğu ve bu mezhebin öğretileri arasında Zerdüştlükten Mecusiliğe varıncaya kadar İran'ın geleneksel kültüründen birçok öğe bulunduğu ve Şiiliğin aslında İran tarafından siyasallaştırılmış bir inanç sistemi olduğu konusunda ittifakı söz konusudur. Ve bugün Şiilik, bazı küçük farklılıklarla birlikte Afganistan, İran ve Irak'tan tutun da Atlas Okyanusu'na kadar bütün Kuzey Afrika boyunca uzanan bölgede yaşamakta olan bir inanç sistemi özelliği taşımaktadır. Mut’a Nikâhı, işte böyle bir inanç sistemi tarafından kabul gören bir

950 Yıl Yaşayan Hz. Nuh Türk Olabilir

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
İbrani dilinde Noah olarak zikredilen Hz. Nuh ve tufan hakkında, Kutsal Kitap’ta da (Yaradılış, VI-IX) ayrıntılı bilgiler bulunmaktadır. Adı ve öyküsü, Sümer-Akkad Tufan efsanesinin tek tanrıcı bir insanlığın kurtuluşu görüşüne aktarılışıdır(1). Demek oluyor ki; Büyük Larousse ansiklopedisine göre; (tahrif edilmiş)Tevrat’ta bulunan Nuh ve Tufan hakkındaki bilgiler, Sümer ve Akkad Tufan efsanelerinden aktarılmış bulunmaktadır. Müslümanlarca yazılan tefsir ve  tarih kitaplarında bulunan konu ile ilgili bilgilerin de, tahrif edilmiş Tevrat’tan hareketle yazılan bazı Yahudi kaynaklarına istinat ettiği ve İsrailiyat koktuğu ise kesindir.

MHP "Paralel Yapı"dan Uzak Durmalıdır

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Sayın Bahçeli'nin 22 Mart günü Erzurum mitinginde yapmış olduğu konuşmayı duyunca, 23 Mart günü not defteri ve bir nev'i günlük olarak da kullandığım facebook sayfamda "MHP Paralel Yapıdan Uzak Durmalıdır!" başlığı altında şu yorumları yapmıştım:

"Fethullah Gülen, referandum sırasında MHP'nin 'HAYIR' kampanyasına karşın 'Elimden gelse mezardaki ölüleri de kaldırıp EVET oyu verdirirdim' demişti değil mi?  Şu halde MHP, temsil ettiği ideoloji ile taban tabana zıt bir siyaset takip eden bu cemaatle yan yana gelemez. Öte yanda bu cemaatin, 12 yıldır üstü örtülü bir koalisyon içinde olduğu AKP hakkında yaptıklarına bakınca, aynı şeyleri MHP hakkında da yapmayacağından asla emin olamayız? Şu halde MHP,

Tüketiciyi Kandırmaya Yönelik Satış Dünyamız

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Yaklaşık bir aydır mikrodalga fırın almak için piyasa araştırması yapıyordum. Birkaç da model beğenmiştim. Bugün "Artık zamanı geldi" diyerek son bir kez internet fiyatlarına baktıktan sonra, "Bi...s"e* gittim.
Bi' baktım; internette yazan fiyatlarla mağaza fiyatları arasında, tüketici aleyhine 30 - 40 lira fark var.
Sordum:
- Niye böyle farklı? İnternette daha ucuz görünüyor, aha bu da fotoğrafı, sitenizden çektim. Cört diye telefonumdaki fotoğrafı açıp gösterdim.

MHP Kastamonu'yu Neden Kaybetti, Erzurum'u Neden Kazanamadı?

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
30 Mart yerel seçimleri gösterdi ki; oy oranlarının artışı noktasında en başarılı parti MHP'dir. Bu konu, tartışmaya bile değmez. Eğer genel seçim olsaydı, almış olduğu oy oranına göre MHP'nin meclise sokacağı milletvekili sayısının en az %50 oranında artacağı kabul edilebilir. Ancak gelin görün ki; Türkiye'de sembol şehirlerden bazılarının kazanılamaması, bazılarının da kaybedilmiş olması, MHP'nin oy tabanında ve MHP'den beklentisi olan toplum kesimlerinde az çok bir üzüntü ve hayal kırıklığı yaratmış bulunmaktadır. 

Sosyal Medyayı Sokağa Çeviren Ülkücüler

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Dün akşam Okan Bayülgen'in programında izledim; bu seçimlerde sosyal medyayı en etkili şekilde kullanan iki parti AKP ve CHP imiş.
AKP açık ara birinci, CHP arkasından ikinci.
Şüphesiz diğer partiler de bu imkandan istifade etmişler bir miktar.
Ancak anlaşılıyor ki; diğer partiler, örneğin MHP bu konuda çok gerilerde!
Oysa Sayın Bahçeli, Ülkücülere sokakları yasakladıklarını, sokakların tehlikeli olduğunu ve Ülkücülerin ellerine taş ve sopa yerine bilgisayar verdiklerini söylememiş miydi vaktiyle?
Elbette söylemişti.
Peki, o zaman bu Ülkücüler sosyal medyayı neden etkili bir şekilde kullanmadılar bu seçimlerde?
Ülkücülerin sosyal medya ile araları iyi olmadığı için olabilir mi?

Seçim Bitti

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Seçim gecesinin ilerleyen saatleri...
Takvimlere göre; gün devrilmiş, yeni güne geçmişiz. 
Sonuçlar neredeyse kesinkes belli... 
Aklım mı dilim mi takılmış, sürekli olarak bazı türküleri söyleyip duruyorum. 
Onlar, gençliğimin türküleri... 

Günün unutulmuş, o günlerinse modası gazinolara gittiğinizde, o türküler; uzun havaymış, acıklıymış denmeden; ardına mutlaka neşeli bir türkü takılarak söylenir, neşeli bölüm bittiğindeyse tekrar hüzünlü kısma dönülürdü. 
  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

Google'da Webler Arası ve Site İçi Arama

*TATİL ve DİNLENME
Marmara Adası
DAVRAN MOTEL

*HASTANE RANDEVU SİSTEMİ
182 Merkezi Hekim Randevu Sistemi ile RANDEVU ALMA

FotoğrafımGrup Kimliğini Görüntülemek İçin Tıklayın




HABERCİDEN, "Yazarlar ve Ozanlar" ile "Sessizliğin Sesi" Gruplarına Ait Özgün Bir Kanaldır.