İmamın Cübbesine Sarılanlar Kaybettiler

 Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
"30 Mart mahalli seçimlerini nasıl yorumlarsınız?" diye bana bir soru sorsalar cevabım hazırdır; "İmamın cübbesine sarılanlar kaybettiler!"
İmam kim?
Elbette Pensilvanya'daki şeyhten bahsediyorum.
Yani taraftarlarının tabiriyle Muhterem Fethullah Hoca Efendi hazretlerinden.
Peki, kimlerdi imamın cübbesine sarılıp oraya tutunmaya çalışanlar?
Bunu söylememe gerek var mı?
Bunları herkes biliyor artık Türkiye'de.
Oysa bu fakir, karınca kararında ve kendi çapında uyardı durdu günlerdir, bu türlü siyasetin yanlış olduğunu. 

Okul Dışında

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Bir önceki yazı: "Öykü Sürüyor"...
ÜAKL' de okurken, daha önce de bahsettiğim gibi, anneannem ve dedemle birlikte yaşıyorduk. Anneannemlerin Kadıköy Halitağa Caddesi üzerinde bulunan evleri 3 katlıydı. Evden apartmana dönüştürülmüş olan bu evin üçüncü katında anneannem ve dedemle birlikte biz, ikinci katında ise Melih dayım, eşi ve iki oğlu yaşıyorlardı. 

Dayımların bir alt katta yaşıyor olmaları bizim için büyük bir şanstı. Suna yengem okulda velimiz olmuştu. Yengemin İngilizce biliyor olması veli toplantılarında kolaylık sağlıyordu. Hafta sonlarında dayımlarla birlikte sinemaya ya da tiyatroya gidebiliyorduk. 

Düş İşleri Bakanı ve Uzun Adam'ın Tükenişi

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.

"Düş İşleri Bakanı" tabiri bana ait değil; İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal'a ait. Kocasakal, bu tabiri, dün akşam Halk TV'de canlı olarak yayınlanan "Halkın Arenası" programında YouTube'un kapatılmasına sebep olan ses kayıtlarını değerlendirirken dile getirdi. Malum, bahse konu ses kayıtları, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun makam odasında müsteşarı Feridun Sinirlioğlu, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Genel Kurmay İkinci Başkanı Org. Yaşar Güler ile yaptığı toplantıya ait bulunuyor(1).

İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal, işte buradan hareketle Hitler'in de İkinci Dünya Savaşı'nı aynı yöntemle çıkardığını, önce Polonya'ya bir grup Alman askeri

Gazamız Mübarek Olsun

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.

Bugün başka bir konudan söz edecektim. Yazımı neredeyse bir hafta öncesinden hazırlamış ve otomatik yayına bağlamıştım. Dün sabah, Hürriyet gazetesine baktığımda, Melis Alphan’ın aynı konuyu neredeyse aynı başlıkla ele aldığını gördüm ve yayınlamaktan vazgeçtim.
Otomatik kayıt alışkanlığı nedeniyle birçok yazımın çöpe gittiğini bile bile, getirdiği kolaylıklar ağır bastığından, bu alışkanlığı terk edemiyorum. Belki de en hayırlısı, rota seçimdir deyip, o yolda dümen tutmak. O hâlde, “vira bismillah!”…
NÜFUSUMUZUN YILLIK ARTIŞ HIZI
Türkiye’nin nüfus artış hızı yıllık % 1,2 imiş. Açıklayan ben değilim. “Şimdi bunu yazmanın gereği ne?” diyecekseniz, durun; demeyin! Çünkü buradan başlayan yolculuğumuz, ilginç sularda geçecek. 

Prof. Dr. Enis Öksüz'ü Saygıyla Selamlıyorum

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.

Uzun adam, uzunca bir zamandır meydanlarda "Kriptolu telefonlarımı bile dinlemişler. Bunlar bu kadar alçaktır, haindir" diyerek "Paralel yapı", "Çete", "Cunta" şeklinde isimlendirdiği Gülen Cemaati'ne yüklenip duruyor.

Yüklenmekle kalmıyor; tehdit ediyor ve en son "Terör Örgütü" olarak nitelendirdiği bu cemaat hakkında 30 Mart'tan sonra geniş çaplı bir operasyon yapılacağını söylüyor.

Sabahattin Önkibar gibi adamlara bakılırsa; Tayyip Bey'in adamları ile Gülen'in adamları sıkı bir pazarlık halindeler.

Diyanet Mut'a Nikâhı'na Yeşil Işık mı Yaktı?

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.

Havuz medyası olarak da bilinen Sabah gazetesi, konuya ilişkin haberinin başlığını"Diyanet'ten mut'a yalanına isyan" şeklinde atmışDiyanet'in, Sabah'ın haberinde yer alan konuya ilişkin açıklaması şöyle: "...Bugün bazı sosyal medya kullanıcılarının ahlak dışı ve sistematik bir şekilde 'Diyanet İşleri Başkanlığının imamları İran'a göndererek mut'a nikâhı yapmalarına izin verdiği' yönündeki mesnetsiz iddiaları ahlak dışı bir iftiradan ibarettir. Toplumumuzda dini bir referansı olmadığı ve Başkanlığımızın mut'a nikâhı hakkındaki görüşleri tartışma götürmeyecek kadar açık olduğu halde uzun zamandır belirli

Öykü Sürüyor

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Bir önceki yazı: "Kısa Kısa"...
Ama tabii öykü burada bitmiyor. Mezun olduk, bu arkadaşımla uzun yıllar birbirimizi görmedik. Ben mimar oldum, "İstanbul Belediyesi Planlama Müdürlüğü"nde çalışmaya başladım. Bir gün öğle tatilinde dışarı çıktığımda bu arkadaşımın adını yol üzerindeki bir binada asılı duran bir avukat tabelasında gördüm. Sevinçle binaya girip yazıhanesine çıktım, birbirimize sarıldık, eski günleri yad ederek sohbet ettik.
Görüşelim diyerek birbirimize veda ettik, ben belediyeye döndüm.
     
Aradan birkaç hafta geçti geçmedi, bu arkadaşım belediyeye beni ziyarete geldi. Biraz sohbet ettikten sonra yakında evleneceğini, durumunun sıkışık olduğunu, onun için her

Bir Evden İki Şehit; Biri Mustafa Biri Mecit

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Ismak(İsmail) oğlu Mecit ve Abduş (Abdullah) Oğlu Mustafa. Onlar, Birinci Cihan Harbi’nde aynı köyden, hatta aynı evden iki şehittiler. Bir daha asla dönmediler, çünkü dönmeyi düşünmediler, sadece gittiler. Enişte Kara Mecit Çanakkale’de, kayınbirader Mustafa ise Filistin’de şehit düştüler…

Mustafa, Ömer Paşa Oğullarından Abdullah Efendi’nin dördüncü çocuğuydu. İlk üçü kız olduğu için, hiç olmazsa bir oğlu olması için gece gündüz Allah’a yalvarıyor, dua ediyordu Abdullah Efendi. Hatta bunun için köyün yakınındaki “Çam Dede” türbesinde kurban bile kesmiş, Ayşe ve Zeliha’dan sonra doğan üçüncü kızının adını ise sırf bu yüzden Satı vermişti. Açıkçası, sırf oğlu olması için, kızlarından birisini Allah yolunda satılığa çıkarmayı, yani kurban etmeyi bile aklına koymuş, bunun için üçüncü kızının adını Satı vermişti. Yörede, Satı, Döne, Döndü ve Dönüş gibi kız isimleri,

Sesleniyorum: Marmara'ya Gönül Verenler!

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır. 
Sevgili Marmaralılar! 
AKP bugüne kadar Marmara adasına ne yaptı ki, bundan sonra yapacak? 
Seçim meydanında "yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır" diyebilecekler mi ?
Defalarca Ekinlik'te tatil yapan "Başbakan"ınız kaç defa Marmara'ya geldi?
Sizi ne zaman vatandaş yerine koydu? 

Bu kadar yemeleri yetmedi mi?
Tabii, BİLAL oğlan aç kalmamalı, Sümeyye aç kalmamalı!.. 
Yazık değil mi çalan bakanların oğullarına? 

Siz orada tempo tutup Tayyip derken, memleketin tüm değerleri satılıyor. Ülke bölünmenin eşiğinde, seçimden sonra bir sürü sıkıntı; Türk halkını, dolayısı ile Marmara halkını bekliyor. 

Bir Destandır Çanakkale

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Yanlış hatırlamıyorsam 2000'li yılların başıydı. O sırada öğretmenlik görevim devam ediyordu. Okul müdürüm, 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi'ni anlatan, bir yazı yazmamı ve törende okumamı istemişti. İşte, o istek üzerine yazdığım yazıyı, hiçbir ekleme yapmadan paylaşıyorum. 

Çanakkale!..
Kanla, yiğitlikle yazılmış, yüreğimizin ta içine işlemiş bir destan. İşlememesi, yüreğimizin burkulmaması, kabarmaması mümkün mü? Yakılan türküdeki yoğun acı, sarıp sarmalar benliğimizi. 


Çanakkale içinde vurdular beni
Ölmeden mezara koydular beni
Çanakkale içinde bir dolu testi 

Dalkavukla Dalkavukist

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Dalkavuklar! 
Şimdilerde “yalaka, yağdanlık, yandaş” olarak anılan; tarihteyse “dalkavuk” adıyla yere göğe nam salmış zümre... Toplumun tüm katmanlarında bulunabilir. Haysiyetsiz, çıkarcı, onursuz, alçak, sinsi, tiksindirici ve yapışkan bir parazit türüdür. 
Gözleri başkalarının üzerinden hiç inmez. Varlıklının kapısında köpek, yoksulun yanında varsılın celladı kesilirler. Ortalığı karıştırmaya, ajanlık yapmaya bayılırlar.
*
İnsanın ar damarına sızar. Oradan kalbine, kalbinden göz, kulak ve ağzına, nihayetinde de beynine yerleşirler. Sızdığı tüm organlarda da “Ben, benim, bana” cinsi kistlere yol

Benim Başbakanım Kodu mu Oturtacak

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Türkiye'de oluşan genel kanaat, Tayyip Bey'in kullanmış olduğu dil ve üslubun, yani ayrıştırıcı, kategorize edici eylem ve söylemlerin, bilinçli olarak tercih edildiği, bunun AKP'ye oy veren kitleleri bir arada tutmak ve bu kitleler arasındaki safları daha da sıklaştırıp kemikleşmiş oy kitlesi yaratmak için adeta bir harç olarak kullanıldığı şeklindedir. Şahsen bizim kanaatimiz de o yöndedir. Esasen Tayyip Bey, bu gerçeği geçmiş zamanların birinde "Öfke bir hitabet sanatıdır" şeklinde pek güzel özetlemiş ve itiraf etmişti.

Öte yandan Türk Toplumu, nedense üslubu sert, tavizsiz, kararlı ve otoriter zihniyet kokan liderlere çok daha hüsnü kabul göstermektedir! Bunun sebebi, belki biraz da

Gül'ün Kabul Ettiği "Dizbağı Nişanı"nı Lawrence Bile Reddetmişti

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Ergenekon Davası kapsamında 26 ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye olan Genel Kurmay Eski Başkanı İlker Başbuğ'un cumhurbaşkanlığı adaylığını konu yaptığımız "Çankaya'da idamlık bir cumhurbaşkanı" başlıklı yazımız, okuyuculardan oldukça yoğun  ilgi gördü. Yorum yapan okuyucularım oldu.
Yorumlar genelde müspet olmakla birlikte,

Çankaya'da İdamlık Bir Cumhurbaşkanı

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Ergenekon sanığı olarak 26 aydır tutuklu bulunan Genel Kurmay Eski Başkanı İlker Başbuğ'un tahliye edilmesi, Yargıtay Em. Savcısı Ahmet Gündel gibi birkaç hukukçu ile PKK terör örgütü ve bu örgütün meclisteki uzantısı BDP ve herhalde bahsi konu davanın açılmasına sebep olan ve AKP hükümeti tarafından "Kumpasçı" olarak ilan edilen güç odakları (elbette 12 senedir bu kumpasçıları himaye eden iktidar partisinin ve bu partiye oy verenlerin belli bir kesimi) dışında kalan bütün toplum kesimlerinde gözle görülür bir ferahlama ve rahatlama yaratmış bulunuyor. Ahmet Gündel ismini hassaten söyledim; zira hazret Sayın İlker Başbuğ'un tahliyesini izleyen birkaç gündür ekran ekran dolaşarak, tahliyenin hukuka aykırı olduğunu söylüyor!

Kısa Kısa

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Bir önceki yazı: "Evcilik Oyunları"...
Eğer sabrınız var da buraya kadar okuyabildiyseniz belki de bu okulda hiç mi yanlış yapılan birşey yoktu diye düşünüyor olabilirsiniz. Olmaz mı? Elbette vardı. Bizim de haddini aşan yaramazlıklarımız, küçük çekişmelerimiz hatta korkularımız, yanılgılarımız vardı diğer okullardaki öğrenciler gibi. Bu bölümde biraz da onlardan bahsetmek istiyorum.
     
Sanırım mayıs ayının sonlarıydı ve biz lise 1. sınıftaydık. İstanbul'u bilenler bilir, ilkbahar mevsimi İstanbul'da çok kısa sürer. Yine havaların ısınmaya başlamasıyla yazın gelmesi bir olmuştu. O zamanlar klima falan da olmadığından sıcaktan bunalıyorduk. Edebiyat Hocamız oldukça yaşlıydı ve koyu bir Haşim hayranıydı. Bizim de onu anlamamızı, sevmemizi istiyordu. Onun için, her zaman yaptığı gibi, hararetle tahtaya onun şiirlerindeki Osmanlıca

Hiçbir Hacivat Benim Başbakanıma "Şey" Diyemez

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
17 Aralık'tan sonra, tv ekranlarında bir kirlilik, bir seviyesizlik ve bir pespayelik, sormayın gitsin. Bir tarafta Gülen Cemaati adına kendisinde söz söyleme hakkı bulan veya cemaat tarafından gazeteci ve aydın adıyla ekranlara sürülen Donkişotlar, diğer tarafta Tayyip Erdoğan'ın özel olarak görevlendirip yine "Gazeteci" kılığında ekranlara sürdüğü Deli Dumrullar! Bunlardan birisi de ne yazık ki; bu milletin vergileriyle oluşturulan bütçeden"Milletvekili" sıfatıyla maaş alan AKP Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner. Galiba en son CNN-Türk kanalında Cüneyt Özdemir'in hazırlayıp sunduğu 5N1K programında izledim Mehmet Metiner'i. Fatih Üniversitesi Öğretim Üyesi olduğu belirtilen ve Gülen Cemaati'nin mensubu sıfatıyla ekranlara çıkartılan Doç. Dr. İhsan Yılmaz ile karşı karşıya idiler ve Mehmet Metiner, "Paralel Devlet" adı altında, bahse konu cemaate ağzına geleni söyledi program boyunca. En sonunda İhsan Yılmaz dayanamadı ve kendisine "Terbiyesizlik yapma" deme gereği bile duydu(1).

Başbakan'ın Ses Kayıtları Bağlamında Yasa Dışı Dinlemeler Kanıt Olabilir mi?

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
"Suçların yasa dışı yollardan tespiti ve suçluların yine aynı yöntemle teşhisi suç mudur?" şeklinde sorulacak bir soruya siz ne cevap verirsiniz bilmiyorum ama az çok hukuk okumuş bir adam, böyle bir soruya herhalde "elbette suçtur" şeklinde cevap verir. Zira bütün demokratik hukuk devletlerinde olduğu gibi bizim hukuk sistemimizde de "kanunsuz suç ve ceza olmaz" ilkesi caridir. Gelin görün ki; bu ülkede suçların tespitinde ve suçluların teşhisinde her yol mubah hale gelmiş bulunmaktadır. Hatta bu konularda gerekirse yasa dışı yöntemleri kullanan kişilerin başında en büyük tüzel kişilik olan devlet gelmektedir. Devletler, geçmişte daha çok casusluk, muhbirlik, işkence, tehdit, yıldırma ve korku yöntemlerini kullanırlardı. Günümüzde ise bu yöntemlere ilave olarak teknolojiden, özellikle elektronik sahasındaki buluşlardan da istifade ettikleri görülmektedir devletlerin. Bunların başında da casus yazılımlar ve çeşitli şekillerde yapılan yasa dışı dinlemeler ve görüntülemeler gelmektedir.

Ey La Kapo De La Ŝtelistoj! Vi Venis Vi Vidis Vi Ŝtelis!

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Nereden aklıma takıldı bilmiyorum ama, sabahtan bu yana, geçende yaşadığım bir olayı hatırlayıp durdum. 
Aynıyla vaki...

Şen şakraktılar. 

Deniz otobüsü hızla Yalova'ya doğru yol alırken, onlar da ne kadar yüksek perdeye çıktıklarının farkına varmadan, kaptırmış konuşuyorlardı. Biri teknenin sağ yanındaki sıraların en solunda, diğeriyse ortadaki sıraların en sağındaydı. Binenler bilir, arada yolcuların geçmesi için bir boşluk vardır. Belki bu yüzden belki de sürekli olarak "A Ka Pe ve Kadir Topbaş" reklamı yapan dâhili televizyonun şamatasını bastırmak ve ne dediklerini

Altı Sıfırlık Başbakan ve Kahire'den Kiev'e Rabiacılar

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Sevgili okurlarım bugün bahçeye gidip geldim. Bahçeyi kendisine emanet ettiğim ve bir kış boyu tek başına bahçemizi bekleyen Melo'nun (köpeğimiz) durumu, seçimler sebebiyle içler acısı! Hatta Melo'nun içinde bulunduğu psikolojik, fizyolojik ve itolojik durum, Fadime'nin durumundan bile daha vahim gözüküyor!

Malum fıkraya göre; Temel ile Fadime aşk evliliği yapmışlardır. Aşk evliliği yaptıkları için Fadime'nin cinsel arzuları tavanlarda gezinirken, bizim Temel'de tık yoktur. Hangi doktora gittilerse, hangi ilacı kullandılarsa faydasız. Temel ise Fadime'ye karşı büyük mahcubiyet içindedir. Günün birinde Temel, "Acaba ben de büyü mü var?" diyerek kalkıp Oflu Hoca'ya gitmiş. Utana sıkıla da olsa durumu bir güzel anlatmış hocaya.

Hz. Muhammed'in Mezhebi Neydi?

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Geçenlerde (16.02.2014) Habertürk TV kanalında yayınlanan "Öteki Gündem" programın konuklarından birisi ilahiyat profesörü Muhammet Nur Doğan, diğeri de Tarihçi-Yazar olarak tanıtılan Erol Çalı idi. Konusu "İslam'da Fitne" olan programda Prof. Dr. Muhammet Nur Doğan, aklı, Erol Çalı ise anlayabildiğim kadarıyla aklı fazla reddetmese de daha çok nakli temsil ediyordu.

Programda konuşulanlardan aklımda kalan şeyler, daha çok Muhammet Nur Doğan'ın söylemleri oldu. Muhammet Nur Doğan, mezhep ve mezhepçiliğin İslam'ın özüne aykırı olduğunu, bu tür şeylerin Hz. Peygamberin devrinde, yani Asr-ı Saadette ortaya çıkmış şeyler olmayıp, sonradan ortaya çıktığını, mezhep kurucusu diye isimlendirilen kişilerin gerçekte mezhep kurucusu olmadıklarını, onlara izafe edilen mezheplerin, Müslümanların sonraki devirlerde bu zatların ortaya koydukları fıkhî görüşler etrafında toplanmasıyla oluştuğunu, mezheplerin temelinde etnik farklılıkların da yattığını, etnik faktörlere dayalı mezheplerin, İslam'da fitneye sebep olduğunu ve bu sebeple İslam
  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

Google'da Webler Arası ve Site İçi Arama

*TATİL ve DİNLENME
Marmara Adası
DAVRAN MOTEL

*HASTANE RANDEVU SİSTEMİ
182 Merkezi Hekim Randevu Sistemi ile RANDEVU ALMA

FotoğrafımGrup Kimliğini Görüntülemek İçin Tıklayın




HABERCİDEN, "Yazarlar ve Ozanlar" ile "Sessizliğin Sesi" Gruplarına Ait Özgün Bir Kanaldır.