Uydurmanın Ahlaklısı Olmaz, Bütün Uydurmalar Bizatihi Alçaklıktır

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Türkiye'de tape (ses kaydı) üzerine tape patlıyor. Artık dizi film izler gibi siyasilere ve iş adamlarına ait ses kayıtlarını izliyoruz. Halk, öyle alıştı ki; her gün yeni kaset beklentisi içinde. Şimdilik ses kayıtlarıyla iktifa ediyoruz, muhtemelen pek yakında görüntülüleri de düşer ekranlarımıza. Ve başbakan, geçtiğimiz salı günü yapılan grup toplantısında açıkça itiraf ediyor: "Yeni internet yasasını bu şantajın önüne geçmek için çıkardık"(1). Yani Başbakan, bu sözleriyle, bu tür ses ve görüntü kayıtlarının yayına verileceğinden emin olduğu için apar topar internet yasasını çıkarttıklarını, belki de istemeyerek cümle aleme ifşa etmiş bulunmaktadır. 

Bütün Uydurmalar Bizatihi Alçaklıktır!
Başbakanın Salı günkü grup toplantısında söylediği şu sözler de çok

Evcilik Oyunları

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Bir önceki yazı: "Öğretmenlerim"...
Bu bölüme okuldaki tüm öğrencilerin lise son sınıfta yaşadıkları özel bir deneyimi anlatarak başlamak istiyorum, "Practice House" (Uygulama Evi) deneyimimizi..
     
Okul kapısından içeri girildiğinde, hemen sağda, bir patikanın nihayetinde küçük bir "kulübe" göze çarpar. Asıl adı Kinney Cottege olan bu binanın benim ÜAKL anılarımda özel bir yeri vardır, sanırım pek çok okul mezunu için - özellikle de gündüzlü öğrenciler için - bu böyledir.
     
Lise son sınıfa gelindiğinde öğrenciler bir haftalarını, 4 er kişilik gruplar halinde, bu evde geçirirlerdi. Sene başından gruplara göre takvim belirlenir, bizim için programlanan

O Paralar Bizim Anlasana

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Hepimizin nakaratını ezbere bildiği bu şarkının var olan sözlerini yazarak işe başlayalım.

Cebinde akrep var, eli gitmiyor.
Leyla döktürüyor, dönüp bakmıyor.
Kadehleri birbirine çakmıyor usta!

Bas bas paraları Leyla'ya,
Bi daha mı gelicez dünyaya... 

Başbakan, Devlet Bahçeli'ye "Ebter" mi Dedi? [Ömer Sağlam]

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
R.Tayyip Erdoğan, dün (22.02.2014) Sivas şehir meydanında öyle laflar etti ki; ağzından çıkan sözlerin adeta %90'ı suç unsuru taşıyordu. Eğer söylemiş olduğu sözleri, başkaları kendisi hakkında söylemiş olsaydı, Tayyip Bey, kesin cumhuriyet savcılarını göreve çağırır ve avukatlar ordusunu derhal harekete geçirirdi.

Başbakan, en başta 17 Aralık'tan bu yana "Paralel Devlet", "Çete" ve "Cunta" olarak adlandığı Fethullah Gülen cemaatini "HAİN" olarak yaftaladı. Konuya ilişkin sözleri şöyle Tayyip Bey'in; "30 Mart’ta son manşeti siz atacaksınız. Sevgili yiğidolar bu milli irade hırsızlarına, manşetle hükümet devirme heveslilerine, bu paralel yapıya, uluslararası odakların maşası haline gelen bu hain yapıya sizler ‘dur’ diyeceksiniz."(1).

Ülkücü CHP Devrimci MHP

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Osmanlı'nın son dönemlerinden itibaren, daha doğrusu farklı partilerin kurulmaya başladığı Osmanlı döneminden itibaren Türkiye'de üç ana siyasi düşünce ve görüş siyasette baskın olmuştur. Yusuf Akçura, "Üç Tarzı Siyaset" isimli eserinde bu görüşleri kısaca İslamcılıkBatıcılık ve Türkçülük olarak hülasa etmiştir.

O günlerden bu günlere kadar Türk siyasetine bu üç ana düşünce yön vermiştir. İsimleri farklı farklı olsa da diğer siyasi düşüncelerin, mesela komünizmin, sosyalizmin, liberalizmin fazla bir etkisi yoktur bizim siyasi hayatımızda. Esasen Batıcılık akımının da fazla bir etkisi bulunmamaktadır bizim siyaset tarihimizde. Batıcılık fikrinin etkisi yadsınamaz ise de bu düşünce, diğer iki düşüncenin uzantısı ya da bir nevi garnitürü halinde yansımıştır Türkiye siyasetine. Mesela; görünüşte batıya en yakın duran ve devletin müktesebatını batı normlarına en çok uydurmaya

Külhan’ın Tuzu Bozunurken

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Önce şunu ortaya koyalım.
Biz yani “Sessizliğin Sesi Grubu” bugün bir ışık göründüğünü sanarak fırsat bu fırsattır diye yazıp konuşanlardan değiliz.
Bir ya da ikisi hariç tüm basın, dilaltı olmuş tir tir titrerken, bizler yine yazıyor yine doğruları anlatıyorduk. İnanmayanlar; üslubu bana nazaran hayli sert olan Sayın Ömer Sağlam’ın tüm, benimse siyasete dönük yazılarıma baksın. Buna, aramıza yeni katılan Sayın Mesut Sarıoğlu, grup yazarlığından ayrılan Sayın Nurettin Yılmaz Koçak ve yazılarıyla yayınlarımıza konuk olmuş dostları da katmak gerek.

Etle But Meselesi
Hiç kimse “Etiniz ne ki budunuz ne olsun!” havasını basıp bizleri küçümsemeye kalkmasın. 72 ayrı yayınımızın 53 ayrı ülkede takipçisi olduğunu, birçok konuyu biz işledikten sonra basınımızın uyanıp işlemeye başlamasını, zaman zaman kelime ve

Öğretmenlerim

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Bir önceki yazı: "Derslerle Dersler"...
Bu bölümde biraz da okulumuzdaki yönetici ve öğretmenlerimizden bahsetmek istiyorum. Okulumuzun yönetiminde Amerikalı bir müdür ile Türk bir müdür muavini vardı. Öğretmen kadrosu ise çoğunluğu Amerikalı olan yabancı uyruklu eğitimcilerden ve Türk eğitimcilerden oluşuyordu.
     
Gerek okul müdürümüz Miss Morgan gerekse müdür muavinimiz Semiha Malatyalıoğlu bulundukları görevi layıkıyla yerine getiren örnek yöneticilerdi. Öğrenciler üzerinde tatlı sert bir otorite kurmuşlardı. Onları hem kendimize yakın hissediyor hem de büyük bir saygı duyuyorduk.
     
Hocalarımıza gelince, hemen hepsi konularında uzman ve çocuk psikolojisinden anlayan çok değerli kişilerdi. Bize hep sevgiyle yaklaşıyorlar ve verebileceklerinin en iyisini vermeye çalışıyorlardı.

Diyanet Tarafından Allah'a ve Peygamber'e Yapılan İftiralar

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yürütülerek kitaplaştırılan "Hadis Projesi" kapsamında, kıyıda köşede kalmış hadis kitaplarından "Sahih-Uydurma" ayrımına tabi tutulmaksızın derlenen ve ele alınan konularda işlenmesi muhtemel olan hadislerden bir grup hadis, aşağıda bilgilerinize sunulmuştur(1). Bu tür hadislere, dipnotlarda zayıf veya uydurma olduğu notu düşülmüş olsa bile, bazı çıkar grupları tarafından sırf Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yayınlarında yer aldığı gerekçe gösterilerek hadis altında yapılan bu uydurma rivayetlere itibar edileceğini ve sahih hadislermiş gibi muamele göreceklerini görür gibiyim ben.
Bunun adı, düpedüz Diyanet'in zayıf ve uydurma hadisleri sahihleştirme ve tevatürleştirme

Ecevit ve Bahçeli'nin Mal Varlıkları Hiç Tartışılmadı

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Bu ülkede siyaset sahnesinde boy gösterirken meşhur olan adamlar, nedense hep siyaset dışı iş ve işlemleriyle meşhur olmuşlardır. Kimileri malvarlıklarıyla, kimileri yasak aşklarıyla, kimileri yapmış oldukları gaflarla ve saflıklarıyla, kimileri de yerli veya yabancı güç odaklarıyla yapmış oldukları al takke ver külah biçimindeki  işbirlikçilikleriyle. Bu ülkede temiz siyaset yapan adamlar da çıkmıştır elbette. Hem geçmişte hem de bugün.  Ancak bu adamların sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Bu adamlar siyaset sahnesinde nedense uzun süre kalamamışlardır. Saman alevi gibi kısa zamanda yok olup gitmişlerdir. Üstelik bu tür adamların içinden, siyasi partilere lider olma ve ülkeyi yönetme şansını yakalayanlar da pek azdır. 

Dostluk Üstüne

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Dostluk nedir? 
Tarifi var mıdır? 
Kişilere göre değişir mi? 

Derler ki,” İyi dostluk, yıllar geçtikçe kıymetlenen antika bir esere benzer.” Bence, bu kıymetli eseri koruyabilmek için biraz çaba sarf etmek gerekir. 
Dost bildiğin kişi sır olarak söylediklerini, başkasıyla paylaşmamalı, seni utandırmamalı, sonra da hiçbir şey olmamış gibi, seninle ahbaplığa devam etmemelidir.

Hayatı anlamlı bulmanın, mutlu olmanın ve önemli olduğumuzu hissetmenin yolu güzel dostluklardan geçer. Dostlukların olduğu yerlerde insani değerler, sevgi, erdem ve sohbet vardır. Aşağıda yazacaklarım, yazarını anımsayamadığım bir kitaptan aklımda kalanlardır. 

Ülkücünün Ülkücüye Yaptığını Düşmanları Bile Yapamamıştır Burak!

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
“Bizim Referansımız Ne Muhammed'dir Ne de Marx” şeklinde atmış olduğu oldukça kışkırtıcı başlık, dikkatimi çektiği için yazısını okuma gereği duydum. Ne yalan söyleyeyim, başlığı görünce hemen herkes gibi ben de "Bu ne zırvadır, ne diyor bu adam lan" diye düşündüm. Meğer böyle düşünen herkes gibi ben de yanılmıştım. Yazının başlığı ona değil, geçmişte kısa bir süreliğine siyasete soyunan ancak tıpkı saman alevi gibi sönüp giden Cem Boyner'e ait bir sözmüş. Merhum Alparslan Türkeş ve merhum Bülent Ecevit ile birlikte Sabahattin Önkibar'ın hazırlayıp sunduğu bir program sırasında söylemiş bu lafı Cem Boyner. Zaten, sözün kaynağı da Sabahattin Önkibar'mış.

Dediğine göre; Merhum Türkeş'ten de gerekli cevabı almakta gecikmemiş tabi. Türkeş program sırasında şöyle azarlamış yeni yetme siyasetçi Cem Boyner'i:
"İslam'ın Peygamberine Muhammed diye hitap edip onu komünizmin kurucusu Marx ile bir arada terennüm edemezsiniz."
Devamla şöyle iddialı bir laf da etmiş yazısında: "İşte edilen o söz ve verilen o karşılık Cem Boyner'i siyasette doğmadan öldürdü." 

Bankada Hesap mı? Aman Allah!

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Hesap açtırmam gerekiyordu. Günlerden salıydı... 17.30'da kapandığını bildiğim bankaya 17.10'da gittim.
Gittim de banka bildiğin kapı duvar...
Hatta aynalı kapı duvar.
Meğer o banka da 17.00'de kapanıyormuş.
Gittiğimde kapanmıştı. Hesabı açtıramadım.

Çarşamba: 16.40'da gittim, sistem donmuş. Açtıramadım. Perşembe: Taksiye atladım, 16.40'da girdim bankaya, ama ekranda formu doldururken belli bir yere gelince ekran sorun veriyormuş. Yine açtıramadım. Sinirlendim. 

Damat Bardakçı Murat Paşa ve Abdülhamit'in Mirası

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Bu yazı dizisini üç bölümde bitirmeyi planlamıştık. Ancak ne var ki; gerek okuyucunun ilgisi, gerekse konunun biraz daha vuzuha kavuşması gerektiğini düşünerek bir bölüm daha eklemeyi uygun bulduk. Zira kanaatimize göre; hadise oldukça ciddi görünüyor ve Osmanlı Hanedanı'nın açmış olduğu miras davası, hanedan üyesi olmayanların, hatta Türkiye'yi terk etmiş azınlıkların bile Türkiye Cumhuriyeti devletinden hak talep etmelerine yol açacak, bu anlamda açılacak başka davalara da emsal teşkil edecek boyutta görünüyor. Hele de Türkiye'de, Osmanlı hanedanına bu denli rağbet edip ilgi gösteren bir iktidarın hüküm sürdüğü böyle bir dönemde.

Derslerle Dersler

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Bir önceki yazı: "Eğitim Örgüsü"...
Edebiyat derslerimiz ayrı bir zenginlik kaynağıydı. Bir yandan Divan Edebiyatı'nı, Halk Edebiyatı'nı, "Garipçiler"i, "Yeniciler"i öğrenirken öte yandan Batı Edebiyatı'nın ustalarını ve eserlerini öğreniyorduk. Aynı gün bir derste Fuzuli'nin gazellerini ya da Haşim'in "O Belde"sini anlamaya çalışıyor, bir diğerinde Dante'nin "İlahi Komedya"sını, William Shakespeare'in "Hamlet"ini ya da Jean Paul Sartre'ın "Nausea"sını işliyorduk.
     
Fen derslerine gelince, eğitimimizin belki de en zayıf halkası buydu. Ancak bu derslerde de temel kurallar en iyi şekilde işleniyor, bazı dersler laboratuar çalışmalarıyla destekleniyor, ilgisi olan öğrencilere, bu dalda kendilerini geliştirebilmeleri için seçmeli ders olanağı sağlanıyordu.

Paralel Devletin Diyanet'teki Uzantısı ve Diyanet'teki Cuntanın Başı

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Ülkemiz ve milletimiz, gerçekten de tarihinin en kaotik ve en karanlık dönemlerinden birisini yaşamaktadır ki; bu dönemi 1402 yılında gerçekleşen Ankara Savaşı'nı takip eden yıllarla kıyaslamak hiç de yanlış değildir. Zira Türk Milleti'nin tarihinde, milletin varlık sebebi olan Türk Ordusu'nun başındaki komutanın Terör Örgütü Lideri olarak itham edilip, yargılandığı, yargılanmakla kalmayıp müebbet hapse mahkûm edildiği hiç bir dönem yoktur. Devletin bütün kurumları kökünden sarsılmıştır ve ülkede hiçbir kuruma güven kalmamıştır. Yani şu anda bu ülkede devlet ciddiyeti diye bir şey yoktur arkadaş. Sözüm ona İslam'ın güzelliklerini anlatmakla görevli Diyanet bile kokuşmuştur artık. Hatta Diyanet, kokuşan kurumların başında gelmektedir ve bu kurum en azından benim için "Dışı sizi yakar, içi beni" pozisyonunda bir kurum halindedir şu anda... 

Türklerin Kanayan Yarası: Doğu Türkistan

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Türkistan’ın kanayan yarası Doğu Türkistan... 
Bir yandan Rusya, diğer yandan Çin ve ortada mengeneye sıkışmış 1.828.000 km2 yüzölçümüne ve yaklaşık 42.000.000 nüfusa sahip, halkının tamamının Müslüman olduğu Doğu Türkistan. 
Tibet Özerk Bölgesi, Moğolistan, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Afganistan, Pakistan ve Hindistan’ın kontrolündeki Keşmir Bölgesi ile komşu olan fakat tek başına hayata tutunma mücadelesi veren ve her gün şartların gittikçe ağırlaştığı bir soykırıma maruz kalan Doğu Türkistan. 
Stratejik öneme sahip yer altı ve yer üstü kaynaklarıyla ağızları sulandıran ve çakalların üşüştüğü parçalamak için ellerinden gelen her türlü zulmü yapmaktan çekinmedikleri acının ve gözyaşının hakim olduğu yerdir Doğu Türkistan. 

Eğitim Örgüsü

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Bir önceki yazı: "Okulum"...
ÜAKL' de eğitim bir yıl hazırlık, 3 yıl orta, 3 yılda lise olmak üzere 7 yıldı. Hazırlık sınıfında yalnızca İngilizce ve Türkçe dersleri okutuluyordu. Hazırlık sınıfında başarısız olan öğrencilere bir şans daha tanınıyor, ikinci yılda da başarısız olmaları halinde okuldan atılıyorlardı. En fazla 2 dersten ikmale kalınabiliniyor, 3 dersten kalmak sene kaybına neden oluyordu. İki yıl üst üste sınıfta kaldığınızda ise belge alıyor, yani okuldan atılıyordunuz.
     
Ders yılı 3 sömestire bölünüyor ve dolayısıyla bir yılda 3 karne alıyorduk. O nedenle sömestir tatilimiz devlet okullarınınkinden farklı zamanlarda oluyordu. Onlar okuldayken biz tatil yapıyor, onlar tatildeyken okula gidiyorduk. Hafta sonu tatilimiz ise Cumartesi ve Pazar günleriydi. 

Ermeni Soykırımı İddiaları Konusunda Sezer'e Yazdığım Mektup ve Cevabı

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
2001 yılının başları idi. Fransız Ulusal Meclisinde, sözde Ermeni Soykırımı ile ilgili bir yasa görüşülmeye başlanmış, bu sebeple Türkiye’de, Fransız ürünlerine karşı boykot uygulanmasına varıncaya kadar bir infial yaşanmaya başlamıştı. Üstelik Türkiye’de tam bir kriz havası hüküm sürüyordu. İşte bu günlerde bir vatandaş olarak ülkem ve milletim hakkında hissettiklerimi, devletimin ve milletimin başındaki adamla, yani Sayın Ahmet Necdet Sezer ile paylaşmaya karar

Direk Ana Menü

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Önümüzdeki iki yıl içinde ülkemiz Ankara üzerinden gelen yoğun bir demokrasi dalgası ile sarsılacak. Önce yerel seçimler, ardından cumhurbaşkanlığı seçimleri ve nihayetinde genel seçimler. Seçe seçe yorulacağız vesselam. 

Demokrasicilik oyunu sahnelenirken hepimiz kendimizi bir matah sanıp sandık sandık dolaşacağız. Kendimizi önemli hissetmemiz için koca koca liderler ayağımıza gelecek. Seçilip önümüze konan adaylar, kapı kapı dolaşıp el sıkıp yanak öpecekler. 

Hayatımızı çar çur edenler hepimize önemli insan muamelesi çekecekler. 
Kimisi başörtüsü diyecek kimisi vatan millet Sakarya. 
Kimisi “ben de onun kadar itaat edebilirim” turları yapacak dünyanın öbür ucuna. 
Bile bile kanacağız bu her ayrıntısını ezbere bildiğimiz aldatmacaya.
Tek isteğimiz var çünkü; “Kendimizi önemli hissetmek”.
Gerisi hikâye… 

Dünyaya Tavuğun Lades Kemiğinden Bakan Diyanet

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Birkaç gün önce gazetelerde, "Diyanet'in lades oynamanın haram olduğuna ilişkin görüş belirttiği" şeklinde ilginç bir haber vardı. Hürriyet kaynaklı haber metninde yer alan Diyanet'in görüşü tam olarak şöyle:
"Taraflardan bir kimsenin kazanıp diğerinin kaybetmesi esasına dayalı bütün şans oyunları kumar kapsamında değerlendirilip haram kılınmıştır. Zira bir taraf karşılıksız olarak kaybederken, diğer taraf da hak etmeden kazanıyor. Bu özellikleri taşıyan lades oyunu da bir tür kumar niteliğindedir. Bu sebeple kaybedenin kazanana bir şey vermesi şartı ile lades oyunu oynamak caiz değildir. Sadece eğlence maksadı ile oynanmasında sakınca yoktur."
  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

Google'da Webler Arası ve Site İçi Arama

*TATİL ve DİNLENME
Marmara Adası
DAVRAN MOTEL

*HASTANE RANDEVU SİSTEMİ
182 Merkezi Hekim Randevu Sistemi ile RANDEVU ALMA

FotoğrafımGrup Kimliğini Görüntülemek İçin Tıklayın




HABERCİDEN, "Yazarlar ve Ozanlar" ile "Sessizliğin Sesi" Gruplarına Ait Özgün Bir Kanaldır.