MHP Sivas'ın Doğusuna Geçti mi?

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
haberiniz.com.tr internet sitesinin genç yazarlarından Burak Kılıçaslan'ın "Hakkâri, Mardin, Şırnak ve Tunceli'de MHP ve CHP Mitingler" başlıklı yazınını görünce, daha doğrusu yazının bu şekildeki başlığını görünce, kendi kendime "İşte özlenen ve beklenen MHP!" diye düşündüm ve bu düşünceyi yorum olarak Burak Kılıçaslan'ın yazısına eklemek istedim. Çünkü sayın yazarın, MHP'nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da gerçekleştiriceği mitinglerin haberini yaptığını zannettim.

Ancak yazıyı okuyunca anladım ki Burak Kılıçaslan "Faraza" veya "Mesela" 
türünden temennilerini yazmış. Temennilerini yazmış yazmasına da milyonlarca Türk Milliyetçisinin, milyonlarca Ülkücünün ve MHP'ye oy veren milyonların içinden geçenleri yazmış aslında. Onların duygularına tercüman olmuş bir anlamda. Yazısını iki günde yaklaşık 2000 kişinin okumuş olması, bunlardan yaklaşık 300'ünün yazıyı beğendiğini söylemesi ve 10 küsur kişinin bu yazıyı tweetlemiş olması, yapılan birkaç yorumun da yazara destek mahiyetinde olması bunun en açık göstergesidir(1).

Beşiktaş ve Bir Dizi Komplo Teorisi

Bu yazıdaki olaylar, tamamen hayalîdir. İnanıp da başınıza dert açmayın lütfen!
Başbakan’ından “Taksim’e AVM yapılmasını istiyorum, ne gerekiyorsa yap!” komutunu alan Belediye Başkanı, astlarına verdiği emirle “Gezi Parkı” içindeki sökme ve yıkım faaliyetlerini başlatır. Tarih ilginçtir: 27 Mayıs…

Nasıl olursa olur, ağaçların kesilmekte olduğunu gören birkaç kişi, kesimleri engellemeye çalışır. Karşı tarafsa engel dinleyecek türden değildir. Binlerce kişilik gücüyle yüklenir. Eylem hızla tırmanır. Bu vicdan tanımaz saldırıyı duyan gelir. Gelince de canını ağaçlara siper etmekte tereddüt etmez. Onlar tereddüt etmez ama komutlarının derhâl yerine getirilmesine alıştırılmış, hatta bu konuda şımartılmış zatla onun “Tak! Şak!”çı avanesi, AVM rantını yalayıp yutmak yerine ağaç için can vermeye kalkan bu insanlara inanamaz. Hep beraber şaşırırlar.

Sonunda Bu da Oldu

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Devlet adamlığı edebinden nasiplerini almamış, ülkemin üzerine zebani gibi çökmüş bir güruh tarafından yönetilmek ne acı…
Bu güruh her yeri ele geçirdiği gibi, her konuya da el atmaya, ahkâm kesmeğe bayılıyor. Bunların içersinde bir kişi var ki, kibrinden; “Dediğim dedik, çaldığım düdük, ben ne dersem o olur, benden olmayan yok olmalıdır.” düşüncesi içinde ülkem yönetimindedir.
Nasıl bir egodur ki; her daim fesatlık, hainlik, kötülük etme çabası içindedir.
Tüm bu kötü özellikler nasıl da tek bir kişide toplanmıştır, hayret doğrusu!

Diyanet, Yaşar Nuri Öztürk Savaşı

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Türkiye Diyanet Vakfı yayınevlerinde öteden beri ve gizli bir sansürün varlığı zaten bilinmektedir. Esasen kurumun adı bile bu fiili ve gizli sansür için başlı başına yeterli bir sebeptir. Zira Vakfa bağlı yayınevlerinin, “Diyanet Vakfı Yayınevi” adını taşıması, otomatikman dini yayınlar dışındaki eserlerin buralarda satışını engellemektedir. En büyük sansür de zaten buradan kaynaklanmaktadır. 

Son yılarda yapılan tenkit ve yazılan raporlarla yayınevlerine klasik ve güncel bazı kitaplar girmeye başlamışsa da bu ayırımdan kaynaklanan tabii sansür halen devam etmektedir. Çünkü bir okuyucu, Türkiye Diyanet Vakfı yayınevlerinde her aradığını öyle kolayca bulamaz. Siyasi içerikli kitaplara ve polemik kokan yayınlara kolay kolay rastlayamazsınız bu yayınevlerinde. Hele hele mevcut siyasi iktidarlara kafa tutan eserlerle cinsellik çağrıştıran kitapların bu yayınevlerine girmesi zinhar yasaktır! Bu tür kitapların yanında, 1400 yılık geleneksel düşünceye başkaldıran ve yeni yorumlar getiren dini eserlerin satışı da büyük oranda yasaktır buralarda. Bu tür yasaklardan birisi de benim kitabıma karşı uygulanmıştır. 2009 yılında özel imkanlarımla yayınladığım "Kadına Dayak Allah'ın Emri (mi)dir!" isimli kitabımın, TDV yayınevlerinde satışına izin vermemiştir Diyanet! Sebep mi? Bilmiyorum. Çünkü sebebini söylemiyorlar! Söyleyince foyalarının ortaya çıkacağını biliyorlar çünkü!

PKK'nın Allah'ı ve Kandil'deki Yavrularımız

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Kasaba halkı kilisede ibadet halindeymiş. Bardaktan boşanırcasına yağan yağmur bütün kasabayı altına almış ve kiliseye kadar ulaşmış. Selin kiliseye yaklaşmakta olduğunu gören cemaat dışarı fırlayarak topluca yüksek bir tepenin üstüne çıkmışlar. Bakmışlar kilisenin papazı ortada yok! Hemen güçlü kuvvetli ve yüzmesini de iyi bilen birkaç delikanlıyı göndererek papazı ikaz etmişler.
 
Gençlerin;
-"Aziz peder, su seviyesi hayli yükseldi. Birazdan kiliseyi basacak. Lütfen bizimle gel" şeklindeki ricaları üzerine papaz efendi;
-"Yok evlatlar" demiş, "Ben kilisemi terkedemem. Ben bunca yıl Allah'ın dinini tebliği etmekle uğraştım. Allah nasıl olsa bana yardım edecektir. Siz haydi gidin" deyip elindeki İncili okumaya devam etmiş!

Dondurma Yalayan Tesettürlü Karılar ve Land Rover'li Arvatlar

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Eğer aracınız varsa zaman zaman sizler de karşılaşmışsınızdır yolda otostopçuluk edenlerle. Bunların bir kısmı kafasına göre takılan ve bu tür yolculuğu hobi haline getirenlerdir. Bazıları ise zaruretten, yani yol parası veya başka ulaşım vasıtası bulamadığı için zorunlu olarak otostop çekerler. Elbette içlerinde bindikleri aracı gaspetmek gibi kötü niyetleri olanlar da vardır. Fazla olmamakla birlikte benim hayatımda da vardır otostop çekmek. Müfettiş olarak görevim gereği Anadolu yollarına düştüğüm vakitlerde, bazen mutat vasıta bulamadığım ve zorunlu olarak el kaldırıp bindiğim hususi araçlar benim de olmuştur. Hatta bunlardan birisinde beni özel aracına alan bir hergelenin söylediği sözü asla unutamam.

Babam ve Biz

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Bir önceki yazı: "Babam"...
Babam vakit buldukça bizi alıp kasabanın yakınındaki ağaçlık bir yere götürürdü. Büyükçe bir ağacın altına bir kilim serer, kendisi üzerine uzanır, biz de onun etrafına oturup zevkle anlattığı masalları dinlerdik. 
Babam ve arkadaşı "Tahtabacak'ın Maceraları"... 
Tefrika hâlindeki bu masallarda, arkadaşı Tahtabacak'ın doğaüstü bir gücü vardı. İkisi beraber zor durumdaki iyi insanları kötü insanların şerrinden korurlar, kötüler sonunda mutlaka cezalarını bulurdu. 

Diyanet'in Problem Müfettişi ve Kayseri'de Bir Arsa Hikâyesi

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Yo yo, bu hikaye bildiğiniz bir arsa hikayesi değil. Hani şu CHP Kayseri Milletvekili Mustafa Kulkuloğlu'nun gündeme taşıdığı dosya diyorum. Benim anlatacağım arsa hikayesi başka bir hikayesidir. Yer Kayseri olunca, tabiatıyla Kayseri'ye ve Kayserililere ilişkin  hikayeler de bol oluyor! Anlat anlat bitmez türden hikayelerdir bunlar...

İzleyenler mutlaka bilirler; Kanal-7 TV'de şov havasında dini programlar yapan ak sakallı ve nur yüzlü bir ihtiyar vardır. Adı Necmettin Nursaçan'dır bu sevimli hoca efendinin. “Asr-ı Saadetten Tablolar” ve “Cuma Sohbetleri” isimli dini programlarda bol bol hikaye ve menkıbe anlatır durur yıllardır. Tıpkı Diyanet menşeli diğer TV starı Nihat Hatipoğlu gibi!

Ulus Devletin Geleceği, MHP ve Aleviler

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
En son, PKK terör örgütünün tepesindeki yeni isim olan Cemil Bayık'ın, hükümetin akil adamlarından Prof. Dr. Mithat Sancar'a yapmış olduğu açıklamalardan bir kere daha öğrendik ki; PKK ulus devlete karşı imiş! Bu örgütü muhatap alıp, mücadele yerine müzakere yapanlar da büyük ölçüde ulus devlete karşı gözüküyorlar.

Zira, hazırlanmakta olan yeni anayasa metninde Türk ve millet kavramlarının muğlaklaştırılıp flu hale getirilmeye çalışılması; devleti yönetenlerin, Türkiye Cumhuriyeti'ni oluşturan Türk Milleti'ni 36 etnik grup olarak gösterme gayretleri, kamu kurumlarının tabelalarından T.C. harflerinin bir bir kaldırılıp atılıyor olması, Başbakanın yakın geçmişte "Türk Bayrağı" yerine "Türkiye Bayrağı" tabirini kullanması, TRT

Diyanet'te Baş Örtüsü Üzerinden Ayşe Sucu'ya Kurulan Tezgâh

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
"Diyanet'teki gammaz" başlıklı yazımızda TDV Eski Genel Müdürü A.İhsan Sarımert hakkında dedik ki; "Lütfen Diyanet'teki bu gammazı ve çalışma arkadaşlarının arkasından dolaplar çeviren bu ispiyoncuyu gelin sizler de yakından tanıyın..."(1).

Bu ispiyoncu ve gammazın, arkasından dolap çevirdiği kişilerden birisi de hiç şüphesiz çalıştığı süre boyunca Diyanet'in aydınlık yüzü ve dışa açılan penceresi olarak fonksiyon icra eden DİB Eğitim Uzmanı ve DTV Kadın Faaliyetleri Müdiresi Ayşe Sucu olmuştur. Çevrilen dolabın veya kurulan tezgâhın adı ise "Başörtüsü", daha açık tabirle söyleyecek olursak "Türban"dır. Hani şu, ODTÜ üzerinden tekrar hortlatılmaya ve peşpeşe yapılacak seçimlere giderken tekrar sömürü vasıtası olarak kullanılmak istenen şeyden bahsediyorum.  Lütfen bakar mısınız Bozok Yaylaları'nın yiğidi Bekir Bozdağ'ın ODTÜ'de saldırıya uğradığı söylenen başörtülü öğrencilere sahip çıkma adına söylediklerine:"Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde (ODTÜ) yaşanan bu çirkin olay, esasında bir yobazlığın göstergesidir, bir gericiliktir, faşizmdir, barbarlıktır. Kabul edilemez, izah edilemez bir yaklaşımdır."(2)

Babam

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Bir önceki yazı: "O Günler"...
Bu bölümde size biraz da babacığımdan ve o dönemde onunla birlikte yaşadığımız güzelliklerden bahsetmek istiyorum. 
Kız çocukları genelde babalarına hayrandırlar ya, ben de öylesine hayrandım ki babacığıma... Dünyanın en akıllı, en güzel konuşan, her şeyi düşünen ve bilen babasıydı o. 

Çok okur, okuduğunu özümser, konuştuğunda ağzından bal damlardı. Saçları biraz dökülmüş olsa da bana göre çok yakışıklıydı, onu Yul Brynner'a benzetirdim. Hele dökülen saçlarını kendisine hiç dert etmeyişi, bu konuda kendi kendisiyle dalga geçmeyi bilmesi ona olan hayranlığımı daha da arttırıyordu. Küçük yaşta babasını kaybetmiş, annesi ve

Kur'an Ayetlerini Takmayan İktidar ya da Üniversitelerden Aklın Kovulması

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, nüfusunun kahir ekseriyeti Müslüman olmakla birlikte; elbette kaynağını ayet ve hadislerden alan fetvalarla yönetilen bir ülke değildir. En azından kâğıt üzerinde de olsa pozitif hukuka uygun olarak yönetilmektedir. "En azından kâğıt üzerinde" lafını maksatlı olarak kullandım. Çünkü, özellikle pozitif hukuk kurallarının kişi ve toplum hayatına uygulanışı sırasında devreye başta faktörler de girmektedir. En azından "vicdan" denilen ve daha çok inançlardan, kimi doğmalardan, peşin kabullerden, önyargılardan ve alınan eğitim gibi pek çok sübjektif faktörden süzülerek oluşan olgu, pozitif hukukun uygulanışında son derece etkili olmaktadır. Esasen bilim insanları "hukukun kaynakları"nı sayarken "vicdan" kavramını da işin içine katarlar.

Türkler Aleyhinde Konuş, Üne Kavuş

Saatlerin, sabahın beşine doğru yol aldığı bir zamandı.
Kendimi kaptırmış; millet, milliyetçilik gibi kavramların kavgalara yol açan yanları hakkında basitçe bir yazı hazırlıyordum. Tesadüfe bakın ki Facebook komşum Filiz Hanım, sözünü ettiğim o kavramlarla top gibi oynayan bir Ahmet Altan yazısının link hattını atıverdi önüme… Yazdıklarımı bıraktım, adresi açtım, karşıma; “Batı Ermenistan ve Batı Ermenileri Sorunları Araştırma Merkezi” başlıklı bir site çıktı.

Ahmet Altan’ın bu Ermeni sitesindeki yazısı bazılarına çok garip gelecek.
Bazıları köpürecek bazıları da gülüp eğlenecek.
Bakın bakalım, siz hangi sınıfa girenlerdensiniz.

Diyanet'te Ismarlama Müfettişlerden Sipariş Raporlar

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Türkiye Diyanet Vakfı eski çalışanlarından Sayın Mahmut Süleymanoğlu'nun “Diyanet'teki gammaz” başlıklı yazımızda yer alan mektubunda yer alan ve bizim hakkımızdaki kanaatlerini açığa vuran şu cümlelerini şahsen oldukça önemsiyorum:
"Zira hakkınızda olumsuz konuşmalara şahit olduğum durumlarda... 'herkes gibi bu arkadaşımızın da bir kısım hataları olabilir. Ancak ben şahidim ki Vakıf hukuku ve tüyü bitmemiş yetim hakkının korunması noktasında asla inandığı doğrulardan taviz vermez, mutlaka inandığı gibi davranır ve mücadelesini de verirdi. Zarar görmek, işinden olmak, kurumun sunduğu imkânlarından mahrum kalmak gibi kaygılarla asla hareket etmez, Mütevelli Heyeti Üyelerinin yüzlerine karşı inandığı doğruları söylemekten de hiçbir zaman çekinmezdi. Hatta zamanın Heyet Üyesi Şemsettin hocayı karşısına alıp alenen

Bu Diyanet Kimin Diyaneti, Patagonya'nın mı?

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Geçtiğimiz cuma (30.08.2013) hutbesini dinlerken yine şoke oldum! Tıpkı bundan önceki iki cumanın hutbelerini dinlerken olduğum gibi. Camide renkten renge girdim. Ruhumda isyanlar patlak verdi! 30 Ağustos Zafer Bayramı'nın yıldönümünde bu zaferi konu alan bir hutbede bırakın Mustafa Kemal Atatürk isminin geçmesini, Türk ve Türk Milleti kavramları bile geçmedi iyi mi? Sanki Milli Mücadele'yi veren ve zaferle sonuçlandırıp 9 Eylül günü düşmanı İzmir'den denize döken millet Türk Milleti değil de uzaylılar veya patagonyalılar. 

Elbette anlıyorum ben bu türlü hutbe hazırlamanın altında yatan nedenleri ve niyetleri. Maksat"Aman açılım süreci zarar görmesin"dir. Çünkü bugün Türkiye'de her şey
  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

Google'da Webler Arası ve Site İçi Arama

*TATİL ve DİNLENME
Marmara Adası
DAVRAN MOTEL

*HASTANE RANDEVU SİSTEMİ
182 Merkezi Hekim Randevu Sistemi ile RANDEVU ALMA

FotoğrafımGrup Kimliğini Görüntülemek İçin Tıklayın




HABERCİDEN, "Yazarlar ve Ozanlar" ile "Sessizliğin Sesi" Gruplarına Ait Özgün Bir Kanaldır.