Beyoğlu Müftülüğü ve Diyanetin Çapulcuları

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, kendisini o makama atayanların diliyle konuşmaya ve kendilerine koltuk çıkmaya son sür'at devam ediyor. Üstelik, aynı yöntemlerle ve aynı üslupla. O da tıpkı başbakan gibi mesajını iftar sofralarında vermekte ve o da yine tıpkı başbakan gibi, toplumu gerecek şekilde bir dil ve üslup kullanmaktadır. Konuşmaları, tehdit, şantaj ve imalar içirmektedir. Sanki çok şey biliyormuş da lütfen söylemiyormuş gibi bir tavır var konuşmalarında...

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, 2013 yılı Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri çerçevesinde 14 Nisan 2013 günü Diyarbakır'da Büyükşehir

Biz Bize

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Bir önceki yazı: "Okulda"....
Biraz da okul dışındaki yaşantımızdan bahsetmek istiyorum. Ablamın gelişi ve küçük kız kardeşimin doğumu ile birdenbire 3 çocuklu kocaman bir aile olmuştuk. Ortanca kız olmak bana göre çok keyifliydi. Artık benim bir ablam vardı, ona çok güveniyordum. Üstelik ben de ablaydım, sözümü dinleyen, bana güvenen bir kardeşim vardı. Herkes sokakta oynarken benim gözüm hep kardeşimin üzerindeydi, sanki ondan ben sorumluydum. Ve bu sorumluluk bana büyük bir zevk veriyordu ama birazdan ona yaptığımız şakaları okuduğunuzda bunu pek o kadar da iyi başaramadığımı göreceksiniz.

Biz üç kardeş genelde iyi anlaşan çocuklardık. Birlikte olduğumuzda, başka kimse olmasa bile, kendi kendimize yetebiliyorduk. Yalnız ablamla ben yaş olarak birbirimize

Cumhurbaşkanı'na da mı Çapulcu Diyeceksiniz?

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Din, galiba hiç bir dönemde bu kadar istismar konusu yapılmamış, hiç bir dönemde bu derecede siyasete alet edilmemişti. Bunda elbette Türkiye'nin seçim sathi mailine girmesinin de etkisi var. Ancak asıl sebep, dini siyasete alet etmeyi gelenek haline getiren ve bu sebeple Anayasa Mahkemesi tarafından tecziye edilen bir siyasi partinin iktidarda olmasıdır. 

Polise Siyasi Propaganda!
Başbakan, iftar programlarını seçim arenası haline çevirmeye son sürat devam ediyor. Artık şehir meydanlarında ve salonlarda sivil halka propaganda yapma sınırını çoktan geçti. Siyasetten uzak durması gereken kamu kurumlarında devlet memurlarına yönelik propaganda yapmaya bile başladı! Hem de, bu ülkede siyasi görüş farklılıklarından kaynaklanan sürtüşmeleri teskin etmekle ve toplumsal huzuru sağlamakla görevli polise hitaben yapıyor artık propaganda konuşmalarını. O konuşuyor, devlet memuru olan polisler de elleri patlarcasına alkışlıyor iyi mi? 

Okulda

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Okul müsamereleri bir şölen havasında geçerdi. Müsamere için özel kıyafetler dikilir, ona uygun ayakkabılar alınır, elbisenin rengine göre saçımıza kurdele bağlanırdı. 


Okuduklarımız bazen şiir , bazen de şarkı şeklinde olurdu. Bazen şarkı söylerken çeşitli hareketler de yapılırdı, buna rond deniliyordu. Renklerle ilgili bir rondumuzu hatırlıyorum. Herkes bir renk olmuştu. Ben yeşildim. "Hep yeşildir elbiselerim, ben bu rengi pek çok severim" deyip iki adım sağa, iki adım da sola gidiyor, sonra "İlkbaharı cicim, çok sevdiğim için, hep yeşildir elbiselerim" derken kendi etrafımda kollarımı açarak dönüyordum. En son renk kırmızıydı. Kırmızı gene aynı şekilde "Hep kırmızı elbiselerim, ben bu rengi en çok severim" dedikten sonra göğsünden bir bayrak çıkartıp "Bayrağımı cicim, çok sevdiğim için, hep kırmızı elbiselerim" diyor, bayrağı sallıyor, bu sırada salon alkıştan inliyordu. 

Genelkurmay'ın Anlamlı İftarı Nasıl Olmalı?

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özel tarafından Ankara'daki şehit aileleri için 12 Temmuz'da, malul/muharip gazi ve aileleri için ise 15 Temmuz'da iftar yemekleri verildi. Allah kabul etsin. Konuya ilişkin haberler, medyada "Genelkurmay'da en anlamlı iftar!" "Genelkurmay Başkanı'ndan anlamlı iftar!" ve "Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özel'den anlamlı iftar" başlıklarıyla verildi. Oysa, Genelkurmay'ın verdiği iftar son derece normal ve son derece sıradan bir iftardır. Dolayısıyla; bu iftara "Anlam" katan ekstra hiçbir durum yoktur ortada...

Çünkü ülkemiz, her ne kadar Laik ve demokratik bir cumhuriyetle yönetiliyor olsa da, nüfusunun kahir ekseriyeti Müslüman olan bir ülkedir ve böyle bir ülkenin Genelkurmay Başkanı'nın İslami bir ritüel olan Oruç ve İftar'a ilgi duyması son derece normaldir. Üstelik de son derece güzeldir. Aynı şeyi çoğunluk nüfusu Hıristiyan ve diğer dinlere mensup olan ABD Başkanları bile yapıyor ve ülkelerinde yaşayan Müslüman nüfusun ileri gelenlerine iftar yemekleri veriyor ve onların dini bayramlarını kutluyorlar. Tıpkı bizim başbakanın, ülkemizde yaşayan dini azınlıkların dini bayramlarını ve yortularını kutladığı gibi...

Okul Başlıyor

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
O yıl, Adana'da ablamı bir yıl erken olarak okula vermeleri bende de dayanılmaz bir okula gitme arzusu uyandırmıştı.
Beni üzmemek için hemen bana da bir önlük ve çanta aldılar.
Annemin ricası üzerine, ara sıra aile dostumuz olan Zehra Öğretmen'in sınıfına gitmeye başladım. Her gün okula gitmesem de bayramlarda muhakkak önlüğüm ve bayrağım ile ön sıralarda yer alıyordum. 

Düzenli olarak ilkokula başlamam ertesi yıl oldu.
Gerçi bir yaş küçük olduğum için yine kaydım yapılmamıştı ama her gün önlüğümü giyip çantamı alıyor ve 1. sınıfa devam ediyordum.
Öğretmenim Huriye Doğuş sınıftaki herkesten bir yaş küçük olduğum için bana özel ilgi

Sabık Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu'na Açık Mektup

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Prof. Dr. Ali Bardakoğlu,
Sabık Diyanet İşleri Başkanı
İSAM Yönetim Kurulu Üyesi
 
Sayın Bardakoğlu,
 
29.02.2012 tarihinde, yani bundan yaklaşık 1.5 yıl önce e-posta kanalıyla size bir mektup göndermiş ve şahsınıza bazı sorular yöneltmiştim. Bu mektubun elinize ulaştığına ve mektubu okuduğunuza eminim. Zira gönderide herhangi bir hata oluşmadı. Yani, "e-postanız adresine ulaşmadı" şeklinde herhangi bir dönüş olmadı.  Bu demektir ki; mektubum elinize ulaştı, siz de içeriğine vakıf oldunuz. Bana cevap vermediğinize göre; "Sükût ikrardan gelir" sözü gereğince yazdıklarımı onaylıyorsunuz, hatanızı kabul ediyorsunuz ve bana verecek herhangi bir cevabınız bulunmuyor değil mi? Bence böyle... 

Beypazarı ve Biz

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.

Beypazarı'nda yaşadığımız ilk evimiz 3 katlı tipik bir Beypazarı eviydi. 
Bugün ne zaman uykum kaçsa, yatağımda gözlerim kapalı bu evin odalarını dolaşır, detayları hatırlamaya çalışırım. Onun için size bu evi kolayca tarif edebilirim. Kasabanın merkezi sayılabilecek bir yerde yol seviyesinden biraz aşağıda, merdivenlerle inilen kocaman bir evdi. (Yol seviyesinden aşağıda olması nedeniyle yakınındaki dere, ki sanırım İnözü çayıydı, kabardığı zaman ya sel basar da evimiz su altında kalırsa diye korktuğumu hatırlıyorum.) İçinde iki aileyi barındıracak şekilde, bugünkü tabiriyle ikiz blok nizamında yapılmıştı. Bir tarafında biz, bir tarafında da ev sahiplerimiz oturuyordu. 

İçki İçilmemiş Ama Zina Yapılmış Öyle mi?

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Nasrettin Hoca'ya "Hocam tuvalette sakız çiğnemek caiz midir?" diye sorduklarında hoca beyaz sakalını sıvazlayıp "ııı" diyerek biraz düşündükten sonra şu cevabı vermiş: "Caiz olmasına caizdir de sizi o halde görenler başka bir şey çiğniyor zanneder!"

Yani bu fıkrası ile hocamız demek ister ki; hal, hareket, tavır, eylem ve söylemleriniz yerine ve zamanına uygun olmalıdır. Aksi takdirde, sizin niyetinizi ve maksadınızı, yani gerçeği bilmeyen kişiler hakkınızda farklı değerlendirmelerde bulunabilirler...

Yine adamın birisi, bir caminin genişçe olan avlusunun bir kenarında ahlaka ve adaba mugayir bir eylem üstünde bulunurken adamın bu halini gören bir başka kişi adamı ayıplayarak "Tu" deyip tükürdükten sonra "Allah belanı versin. Bu işi yapacak uygun bir mekan bulamadın mı?" diye söylenince iş üstündeki adam şu cevabı vermiş:

1.372.000 Hacı Adayı Adına Diyanet'e Soruyorum

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Diyanet İşleri Başkanlığı bu seneki Ramazan'ın temasını "Helal Kazanç-Helal Lokma" olarak belirlemiş. Bence yerinde bir belirleme. Zira değil sadece Müslüman olmanın, insan olmanın en güzel erdemlerinden birisidir helalinden kazanıp, helalinden yemek. Bu bakımdan bizim hem milli kültürümüzde, hem dini kültürümüzde helal kazanç övülmüş ve ısrarla tavsiye edilmiştir. 

Kanaatimizce "Helal Kazanç", oruç ibadetinden bile önemlidir. Çünkü, haram kazançta devreye kul hakkı girmektedir. Oruç ise kul ile Allah arasındaki ilişkiler ağının bir parçasıdır. Allah ise kitabında benim karşıma benden aşırdığınız haklarla değil, kullarımdan aşırdığınız haklarla gelmeyin diyor. 

Boyu Uzun Olanlara Arabistan'da Deve .... Yağlatırlarmış

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Bilindiği gibi deve, açlığa ve susuzluğa son derece dayanıklı bir hayvandır. Bu sebeple olacak daha çok çöllerle kaplı coğrafyalarda yetiştirilir. Gelin görün ki; devenin bizim kültürümüzde de önemli bir yeri vardır. Örneğin deve, bizim kültürümüzde üzerine en çok söz söylenen ve en çok geyik edebiyatı yapılan hayvanların başında gelir. Mesela olmayacak bir davranışla veya olayla karşılaştığımızda dilimizden hemence dökülüveren ilk söz; "yok deve!" olur. 

Beypazarı Günleri

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Kardeşim Tomris, İstanbul'da Zeynep Kâmil Hastanesi'nde doğdu. 
Onun doğumuyla artık yalnızlıktan kurtulmuş, küçük bir kardeşim olduğu için çok sevinmiştim. Herkes benim onu kıskanacağımı, istemeyeceğimi beklerken, ben ona âdeta bir anne şefkatiyle bağlanmış, hemen benimsemiştim. 

Onu ayağımda sallıyor, mamasını yediriyor , annem yanından ayrıldığında oyalamaya çalışıyor, kısacası tam bir ablalık yapıyordum.

Bugün düşünüyorum da aileye üçüncü bir kız çocuğunun gelmesi özellikle de bizim toplumumuzda çok da sevinilecek bir şey değildi. 
Muhakkak ki annemle babam onun erkek olarak doğmuş olmasını tercih ederlerdi. Ancak sanırım bunu bize ve

Darbelerin Mağdurları: Erbakan ve Mursi

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
İslamcı Muhammed Mursi ile İslamcı Necmettin Erbakan'ın kaderi, hemen hemen aynı olmuştur. Zira her ikisi de ancak bir yıl süreyle iktidarda kalabilmişlerdir ve her ikisi de oldukça yumuşak askeri darbelerle iktidardan uzaklaştırılmışlardır. Bu tür askeri darbelere artık literatürde "Post Modern Darbe" diyorlar ve bu tür adlandırmanın mucidi de bizim askerlerdir...

Mısır'daki Darbeyi Nasıl Okumak Gerekir?
"İhvani Müslimîn", yani "Müslüman Kardeşler" isimli siyasi partinin Mısır'da iktidara gelmesi, sadece Mısır'daki bu parti mensuplarını değil, bölgede pek çok ülkede bulunan benzer İslami zihniyeti temsil eden insanları bir hayli sevindirmişti. Bu insanların başında da bugün ülkemizde iktidarda bulunan AKP yönetimi ve bu partinin

Yaşama Merhaba

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
1 Temmuz 1949 tarihinde İstanbul Kadıköy'de, Halitağa Caddesi üzerinde üç katlı ahşap bir evde, anneannemle dedemin evinde, dünyaya gelmişim.

Daha sonra bu evde, Kadıköy'deki benzeri ahşap evler gibi, önündeki leylak ve incir ağacları kesilerek Karadenizli bir müteahhidin (Süleyman Kalfa'nın) yaptığı betonarme ilave ile bir apartmana dönüştürülmüş ve ben doğduğum evin apartman olmadan önceki hâlini ne yazık ki hatırlamıyorum.

Doğumumu "Ebe İsmet Hanım" yaptırmış.
Akça pakça, 4.5 kg ağırlığında gürbüz bir bebek olmam ve gülücüklerim; bir yıl içinde aileye gelen "ikinci kız bebek" şokunu kolayca atlatmalarını sağlamış olacak ki beni büyük bir sevgi ile bağırlarına basmışlar.

Üst üste gelen iki bebeğine layıkıyla bakamamaktan çekinen

Bulaşık Teliyle Kese, Zımpara Kağıdıyla Taharet Yapılmaz

Grubumuza ait sitelerde yer alan tüm makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Redakte işlemleri de 
eser sahiplerince yapıldığından, yazılar; doğrusu ve yanlışıyla yazarının gönderdiği özgün hâlde yayınlanır.
Komedyen Cem Yılmaz, yine kendisi gibi komedyen olan Levent Kırca'ya hitaben demiş ki; "İhtiyar seni ciddiyete davet ediyorum. Senin dengin değilim. Ben komedyenim... Ne olduğumu biliyor olman mümkün değil! Ben bu mecrayı sizler gibi kullanmadığımı defalarca söyledim! Ay sildi, ay yazdı, ay korktu ay pıstı. Bunu artık bırakın kardeşler. Rica ederim"(1).

Cem Yılmaz'ın "Bunu bırakın kardeşler. Rica ederim" şeklindeki sözleri, aslında onun sadece Levent Kırca'yı muhatap almadığını göstermektedir. Kısaca Cem Yılmaz, "Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla" atasözü mucibince, aslında Taksim Gezi Parkı çerçevesinde iktidara yönelik olarak sesini yükselten ve tepkisini açıkça ortaya koyan herkesi hedef almış bulunmaktadır. Böyle bir çağrının, hükümetten yana tavır almak ve hükümete yatmak şeklinde algılanacağı muhakkaktır. Hele de Levent Kırca'nın temsil ettiği toplum kesimleri tarafından.

Okurla Yeniden Tanışmak

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
1 Temmuz 1949 tarihinde İstanbul'da doğmuşum.
İlkokulu, babamın memuriyeti nedeniyle "Beypazarı - Rüstempaşa İlkokulu"nda bitirdikten sonra orta ve lise öğrenimimi "Üsküdar Amerikan Kız Lisesi"nde tamamladım. Yüksek öğrenimimi "Ortadoğu Teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi, Mimari Bölümü"nde yaptım.

1973 yılında mezun olduktan sonra "İstanbul Belediyesi, Planlama Müdürlüğü"nde çalışmaya başladım. 1978 yılında, "Hollanda Hükûmeti"nin verdiği bir bursla "Hollanda'nın Enschede" kentinde, "ITC"de; hava fotoğraflarının şehir planlamasında kullanılması konusunda, bir yıl süreyle ihtisas yaptım.

1985 yılında, bu defa "Fulbright Programı" kapsamında, "Hubert Humphrey Bursu" ile ABD'ye giderek "Şehir Planlaması" konusunda lisans üstü eğitimi gördüm. (New York, Hunter College) 

Византия: Большая ложь "Tτο βιβλίο του Μαρμαρά 3" [Dagur-Mánuður Tulun]

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
HİÇ DOĞMAMIŞ BİR DEVLET NASIL HÜKÜMRAN OLURMUŞ?
Roma İmparatorluğu’nda; “Antonin ya da Nervan Hanedanı” olarak adlandırılan, İmparator Nerva ile onun soyundan gelen ilk dört imparatorun saltanat yılları, “Beş İyi İmparator Dönemi” olarak anılır.
Bu imparatorlar; NervaTrajanHadrianAntoninus Pius, Marcus Aurelius‘dur. Onların döneminde, hemen her yerde, bayındırlık çalışmalarına önem verilmiş, hatta yeni yeni kentler kurulmuş. Bunu, çeşitli illerimizde, onların adlarıyla anılan eserler nedeniyle de anlayabiliyoruz. 
  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

Google'da Webler Arası ve Site İçi Arama

*TATİL ve DİNLENME
Marmara Adası
DAVRAN MOTEL

*HASTANE RANDEVU SİSTEMİ
182 Merkezi Hekim Randevu Sistemi ile RANDEVU ALMA

FotoğrafımGrup Kimliğini Görüntülemek İçin Tıklayın




HABERCİDEN, "Yazarlar ve Ozanlar" ile "Sessizliğin Sesi" Gruplarına Ait Özgün Bir Kanaldır.